Gazete Memur - gazetememur.com


© Copyright 2025 Gazete Memur
Dolar : 41,9207 0,17 Değişim Euro : 48,9065 -0,21 Değişim Altın : 5.727,34 %-1,65 Değişim BIST 100 : 10.208,76 -1,56 Değişim Brent Petrol : 61,29 0,38 Değişim

Kaygı bozukluklarının tedavisinde devrim niteliğinde çalışma

Bilim insanları, kaygının beyinde tam olarak nerede ve nasıl oluştuğunu keşfederek, bu durumu tersine çevirebilecek yeni bir tedavi yolu açtı.

Kaynak : NTV Giriş : Güncelleme :
Kaygı bozukluklarının tedavisinde devrim niteliğinde çalışma

İspanya’daki San Juan de Alicante Sinirbilimleri Enstitüsü’nden nörobilimci Juan Lerma ve ekibinin yürüttüğü çalışma, kaygının amigdalanın belirli bir bölgesinde aşırı çalışan bir genle ilişkili olduğunu ortaya koydu.

Araştırmaya göre, Grik4 adlı genin fazla çalışması amigdala nöronlarında aşırı uyarılmaya neden olarak kaygı, depresyon ve sosyal çekilme gibi belirtileri tetikliyor. Amigdala, duygusal tepkilerden sorumlu beyin bölgesi olarak biliniyor, ancak bu çalışmada ilk kez kaygının tam olarak hangi alt bölgesinde yoğunlaştığı tespit edildi: Bazolateral çekirdek.

FARELERDE ANINDA İYİLEŞME GÖZLENDİ

Lerma’nın ekibi, genetik olarak Grik4 geni aşırı aktif hale getirilmiş farelerde bu genin seviyesini dengeleyici enjeksiyonlar uyguladı. Tedavi sonrası, farelerin beyinlerindeki iletişim normale döndü ve kaygı ile sosyal çekilme belirtileri anında ortadan kalktı.

Daha önce diğer farelerle temastan kaçınan ve kapalı alanları tercih eden bu hayvanlar, tedaviden sonra sosyal etkileşime açık hale geldi. Bu etki, yalnızca genetik olarak düzenlenmiş farelerde değil, doğal olarak kaygıya yatkın farelerde de gözlemlendi.

Araştırmacılar, Grik4’ün amigdalanın bazolateral ve centrolateral bölgeleri arasındaki iletişimi bozduğunu, gen düzeyinin dengelenmesinin ise bu sinirsel devreyi yeniden normalleştirdiğini belirtiyor. Lerma, bu bulgunun “duygudurum bozukluklarının tedavisi için yeni bir biyolojik hedef sunduğunu” söylüyor.

BİR SONRAKİ ADIM İNSAN BEYNİ

Çalışma şimdilik farelerde yapıldı, ancak araştırma ekibi, benzer süreçlerin insanlarda da bulunabileceğini düşünüyor. İlerleyen aşamalarda, hipokampus gibi diğer beyin bölgelerinin de kaygı oluşumundaki rolü incelenecek.

Kaygı bozukluklarının dünya genelinde yüz milyonlarca insanı etkilediği düşünüldüğünde, bu keşif tedavi edilebilir kaygı kavramını gerçeğe dönüştürebilecek nitelikte görülüyor.

Lerma, “Sadece birkaç nöron grubundaki küçük bir dengesizlik bile beyin devresini bozabiliyor. Bu devreyi yeniden dengelemek, kaygıyı tersine çevirebilir" açıklamasında bulundu.

Bu bulgular, kronik kaygı ve depresyon gibi hastalıkların sadece psikolojik değil, aynı zamanda biyolojik temelleriyle de tedavi edilebileceğini gösteriyor. İnsanlarda uygulanabilir hale geldiğinde, bu yöntem kaygı bozukluklarının tedavisinde devrim yaratabilir.