Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan Danıştay Sekizinci Dairesi kararının, yukarıda yer verilen maddelere yönelik kısmı, aynı gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar, kararın anılan kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Daire kararının dava konusu Yönetmelik'in 42. maddesinin 8. fıkrası yönünden iptaline ilişkin kısmına gelince;
Suçta ve cezada kanunilik ilkesi, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınmış temel bir hukuk ilkesi olup, bu ilke gereğince hiç kimsenin işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılması mümkün olmadığı gibi, kimseye suç işlediği zaman kanunda o suç için öngörülmüş cezadan daha ağır bir ceza verilmesi de mümkün değildir.
Buna göre, suçta ve cezada kanunilik ilkesinin gereği olarak, ilgililerin haklarında idari para cezası uygulanmasını gerektiren eylemleri gerçekleştirdikleri tarihte, ihlale konu fiil için öngörülen idari para cezasının uygulanması gerekmekte olup, dava konusu düzenlemede Kanun'da belirtilen idari para cezalarının, cezanın verildiği günde yürürlükte bulunan brüt asgari ücret üzerinden belirleneceğinin hükme bağlanmasının, ilgililerin ihlal ettiği düzenleme yönünden fiil için ihlal tarihinde öngörülen cezadan daha ağır bir ceza ile cezalandırılması sonucunu doğurabileceği, bu durumun da suç ve cezada kanunilik ilkesine aykırılık teşkil edeceği anlaşıldığından, düzenlemede bu yönüyle hukuka uygunluk bulunmadığı sonucunu varılmıştır.
Bu itibarla, söz konusu düzenlemenin iptali yolundaki Daire kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.
T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/2382
Karar No : 2022/3384
TEMYİZ EDENLER : 1-(DAVACI) : … Derneği
VEKİLİ : Av. …
2-(DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ: Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Sekizinci Dairesinin 23/02/2022 tarih ve E:2020/5713, K:2022/1087 sayılı kararının, davacı tarafından davanın reddine ilişkin kısmının, davalı idare tarafından iptale ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem:
02/07/2020 tarih ve 31173 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan ve 05/07/2020 tarihinde yürürlüğe giren Yükseköğrenim Özel Barınma Hizmetleri Yönetmeliği'nin "Temel esaslar" başlıklı 5. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "..haklarında bu suçlardan dolayı kovuşturma bulunmaması.." ibaresinin, "Kurumların tür, bina ve bina bölümlerine ilişkin esaslar" başlıklı 6. maddesinin 7. fıkrasının, "Kurum kapasitesi" başlıklı 7. maddesinin, "Başvuru, başvurunun incelenmesi ve ruhsatlandırma" başlıklı 13. maddesinin 2. fıkrasının, "Barınma şartları" başlıklı 21. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin, "Kurumlarda geçici barınma" başlıklı 23. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "..yüz yüze eğitimi gerektiren derslere katılmak için.." ibaresinin, aynı maddenin 4 ve 6. fıkrasının, "Diğer hizmetler" başlıklı 35. maddesinin 4. fıkrasının, "Denetleme esasları" başlıklı 39. maddesinin 2. fıkrasının, "Görevden uzaklaştırma" başlıklı 41. maddesinin, "Kurum açma izni ile işyeri açma ve çalışma ruhsatının iptali ve idari para cezaları" başlıklı 42. maddesinin 3. fıkrasının, aynı maddenin 8. fıkrasında yer alan "..cezanın verildiği günde yürürlükte bulunan.." ibaresi ve 11. fıkrasında yer alan "..ilgili kurum ve kuruluşlarca.." ile "..Eksikliklerin, öğrencilerin barınması esnasında can güvenliğini tehlikeye düşürmesi durumunda.." ibaresinin, "Geçiş hükümleri" başlıklı Geçici 1. maddesinin 1 ve 2. fıkrasının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti:
Danıştay Sekizinci Dairesinin 23/02/2022 tarih ve E:2020/5713, K:2022/1087 sayılı kararıyla;
Anayasa'nın 124, 5661 sayılı Yüksek Öğrenim Öğrenci Yurtları ve Aşevleri Hakkındaki Kanuna Ek Kanun'un 1/1, 25/8/2011 tarih ve 652 sayılı Özel Barınma Hizmeti Veren Kurumlar ve Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 13 ve 02/07/2020 tarih ve 31173 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan ve 05/07/2020 tarihinde yürürlüğe giren Yükseköğrenim Özel Barınma Hizmetleri Yönetmeliği'nin 1, 2 ve 3. maddelerine yer verilerek;
Dava Konusu Yönetmelik'in 5. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "..haklarında bu suçlardan dolayı kovuşturma bulunmaması.." ibaresi incelendiğinde;
5661 sayılı Kanun'un 1. maddesinin 2. fıkrasında, "Yurt ve benzeri kurumların kurucularında, kurucu temsilcilerinde ve personelinde; 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezası ya da affa uğramış olsa bile Devletin egemenlik alametlerine ve organlarının saygınlığına karşı suçlar, Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık suçları, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar ve 11/10/2006 tarihli ve 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun kapsamında işlenen suçlardan ceza almamış olması veya haklarında bu suçlardan dolayı kovuşturma bulunmaması, terör örgütlerine ya da Millî Güvenlik Kurulunca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti ya da iltisakı yahut bunlarla irtibatı olmaması şartı aranır." hükmüne yer verildiği,
Yönetmelik'in dava konusu edilen 5/2. maddesinde ise, Kanun'la aynı düzenlemeye yer verildiği, buna göre yurt ve benzeri kurumların kurucularında, kurucu temsilcilerinde ve personelinde Yönetmelik hükmünde sayılan suçlardan dolayı kovuşturma bulunmaması şartını düzenleyen Yönetmelik maddesinin dayanak Kanun maddesine uygun olduğu anlaşıldığından anılan maddede hukuka aykırılık görülmediği,
Dava Konusu Yönetmelik'in 6. maddesinin 7. fıkrası incelendiğinde;
Yükseköğrenim Özel Barınma Hizmetleri Yönetmeliği'nin 6. maddesinin 7. fıkrasında, "Kurum binaları ile akaryakıt istasyonları, yanıcı, parlayıcı ve patlayıcı maddelerin üretildiği veya depolandığı yerler arasında en az yüz metre mesafe bulunması zorunludur. Bu fıkrada belirtilen mesafelerin ve işletmelerin tespitinde kurum açma izni verilmesi için inceleme yapanlar tarafından gerektiğinde ilgili kurumlarla işbirliği yapılır." hükmüne yer verildiği,
5561 sayılı Kanun'un 1. maddesinin 4. fıkrasında, "...Öğrenim düzeyine göre barınma hizmeti verilecek öğrenciler ile bu hizmetin verilebileceği kurumlar ve bu hizmeti sunacak gerçek ve tüzel kişilerin nitelikleri ilgisine göre Millî Eğitim Bakanlığı veya Gençlik ve Spor Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle belirlenir..." kuralı yer almakta olup asgari mesafe şartının da "kurumların nitelikleri" kavramının içinde yer aldığı, her ne kadar anılan maddenin 9. fıkrasında kurumların umuma açık yerlerle alkollü içki satılan yerlere uzaklığına ilişkin asgari mesafe şartına yer verildiği ancak akaryakıt istasyonları ve benzeri yerlere ilişkin böyle bir şart öngörülmediği ileri sürülmekte ise de, kanun koyucunun 9. fıkrada sayılan yerlere atfettiği önem nedeniyle bu hususu ilk elden düzenlediği, 4. fıkrada yer alan hüküm doğrultusunda idarelerin kamu yararı ve hizmet gereklerine uygun olmak ve Kanun'da yer alan düzenlemelere aykırı olmamak kaydıyla kurumların nitelikleri ile uyması gereken şartlara ilişkin düzenleme yapabileceği, belirtilen çerçevede, dava konusu Yönetmelik hükmünde, yükseköğrenim öğrencilerine barınma hizmet sunacak kurum binaları ile akaryakıt istasyonları, yanıcı, parlayıcı ve patlayıcı maddelerin üretildiği veya depolandığı yerler arasında olması gereken asgari mesafe koşulunun en az 100 metre olarak düzenlendiği, öğrencilerin can ve mal güvenliğini sağlamak amacıyla yapıldığı anlaşılan dava konusu madde hükmünde hukuka aykırılık görülmediği,
Dava Konusu Yönetmelik'in 7. maddesi incelendiğinde;
Yükseköğrenim Özel Barınma Hizmetleri Yönetmeliği'nin 7. maddesinde, "(1) Kurumlara kurum açma izni ile işyeri açma ve çalışma ruhsatı verilmesinde, türlerine ve asgari kapasitelerine göre; a) Yükseköğrenim öğrenci yurdu için en az otuz öğrenci, b) Yükseköğrenim öğrenci pansiyonu için en az yirmi öğrenci, c) Yükseköğrenim öğrenci apartı için en az on öğrenci barındırma yeterliliği şartı aranır. (2) Kurum kapasitelerinin tespit edilmesine ilişkin usul, esas ve standartlar Bakanlıkça belirlenir." hükmüne yer verildiği,
Mülga Özel Barınma Hizmetleri Yönetmeliği ile kıyaslandığında, öğrenci yurtları ve öğrenci pansiyonları yönünden asgari kontenjan şartının azaltıldığının görüldüğü, kurumlara kurum açma izni ile işyeri açma ve çalışma ruhsatı verilmesinde, türlerine ve asgari kapasitelerine göre asgari barındırma yeterliliği şartının aranmasının kurumların keyfi uygulamalarının önüne geçilmesini ve kurumların önceden belirlenmiş standartlara göre hizmet vermesini amaçladığı anlaşıldığından, dava konusu düzenlemede hukuka ve kamu yararı ile hizmet gereklerine aykırılık görülmediği,
Dava Konusu Yönetmelik'in 13. maddesinin 2. fıkrasının ve 39. maddesinin 2. fıkrası incelendiğinde,
Yükseköğrenim Özel Barınma Hizmetleri Yönetmeliği'nin 13. maddesinde, "(1) Kurum açmak isteyenler başvuru dilekçesi ve Bakanlıkça istenen gerekli belgeler ile birlikte il müdürlüğüne müracaat eder. (2) İl müdürlükleri bünyesinde, yurt hizmetleri müdürünün başkanlığında ilgili şube müdürü ile bir yurt müdürü, şef veya memurdan oluşan en az üç kişilik inceleme komisyonu kurulur. (3) Kurum açmak üzere yapılan müracaat ile kurumun türü ve kapasitesinin bu Yönetmelikte belirtilen esaslara uygun olup olmadığı ve kurum açılacak bina ile bölümlerinin, kurumun türüne göre Bakanlıkça belirlenen standartları karşılayıp karşılamadığı hususları, komisyonca düzenlenen inceleme raporu ile tespit edilir..." hükmüne, 39. maddesinde ise, "(1) Kurumların düzenli denetimleri, bu Yönetmelik hükümleri çerçevesinde, birincisi döneme hazırlık kapsamında bu Yönetmeliğin 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen kontrolleri kapsayacak şekilde olmak üzere yılda en az 2 kez il müdürlüğü tarafından yapılır. (2) İl müdürlüklerinde, yurt hizmetleri veya ilgili şube müdürünün başkanlığında, biri yurt müdürü olmak üzere en az üç kişilik denetim komisyonu kurulur..." hükmüne yer verildiği,
Davacı tarafından, aynı sektörde olan yurt müdürlerinin inceleme ve denetim komisyonunda bulunmasının rekabete aykırı olacağı ve komisyonun incelemelerinin objektifliğini ortadan kaldıracağı iddia edilmekte ise de; davalı idarenin savunmasında, dava konusu maddede belirtilen yurt müdürünün Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğüne bağlı olarak hizmet veren yurtlarda görev yapan personel olduğu hususuna yer verildiği dikkate alındığında, yurt müdürlerinin anılan komisyonlarda bulunmasının herhangi bir rekabete sebep olmayacağı ve bu personelin tecrübelerinden ve birikiminde istifade etmenin faydalı olacağı anlaşıldığından, dava konusu düzenlemelerde hukuka aykırılık görülmediği,
Dava Konusu Yönetmelik'in 21. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin incelenmesi:
Yükseköğrenim Özel Barınma Hizmetleri Yönetmeliği'nin 21. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, "Örgün eğitim veren bir yükseköğretim kurumuna kayıtlı olma(k)nın" kurumlarda barınacak öğrencilerde aranacak barınma şartları arasında sayıldığı,
5661 sayılı Kanun'un 1. maddesinin 4. fıkrasında, öğrenim düzeyine göre barınma hizmeti verilecek öğrencilerin, ilgisine göre Millî Eğitim Bakanlığı veya Gençlik ve Spor Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle belirleneceği kuralının yer aldığı,
2547 sayılı Kanun'un 3. maddesinin 1. fıkrasının (u) beninde ise, yükseköğretim eğitim türlerinin örgün, açık, dışarıdan (ekstern) ve yaygın eğitim olarak sayıldığı ve örgün eğitimin; öğrencilerin, eğitim - öğretim süresince ders ve uygulamalara devam etme zorunluluğunda oldukları bir eğitim - öğretim türü olarak tanımladığı dikkate alındığında, eğitim - öğretim süresince ders ve uygulamalara devam etme zorunluluğu olan ve barınma hizmetine ihtiyaç duyan yükseköğrenim öğrencilerinin barınma ihtiyacının karşılanması amacına hizmet ettiği anlaşılan dava konusu düzenlemede kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırılık görülmediği,
Dava Konusu Yönetmelik'in 23. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "..yüz yüze eğitimi gerektiren derslere katılmak için.." ibaresi ile aynı maddenin 4 ve 6. fıkrası incelendiğinde,
Yükseköğrenim Özel Barınma Hizmetleri Yönetmeliği'nin 23. maddesinin 1. fıkrasında, yükseköğretim kurumlarının sınavlarına girecek veya bu kurumlara kayıtlarını yaptıracak öğrenciler ile açık ya da uzaktan öğretim yapan üniversitelerde yüz yüze eğitimi gerektiren derslere katılmak için barınma ihtiyacı duyan öğrencilerin, cinsiyetleriyle uygun olmak, kurum yönetimince belirlenen şartları kabul etmek ve durumlarını belgelendirmek kaydıyla kurumlarda geçici olarak barındırılabileceği, 4. fıkrasında, geçici barınanların okul ile kimlik bilgilerinin kurum tarafından aynı gün içinde il müdürlüğüne bildirileceği, 6. fıkrasında ise, geçici barınmanın bir ayı geçemeyeceği düzenlemelerine yer verildiği,
Yükseköğrenim öğrencilerine barınma hizmeti sunmak amacıyla gerçek veya tüzel kişiler tarafından açılan ve işletilen özel barınma kurumlarında, dava konusu Yönetmelik'te belli hallerde geçici barınmaya imkan tanındığı, geçici barınmanın en fazla bir ay ile sınırlandırıldığı ve geçici barınanların okul ile kimlik bilgilerinin kurum tarafından aynı gün içinde il müdürlüğüne bildirileceğinin anlaşıldığı,
Buna göre, öğrencilere barınma hizmeti sunulan kurumlarda öğrencilerin can ve mal güvenliğinin sağlanmasını ve barınma hizmetinden belli bir düzen ve standart çerçevesinde yararlanmasını sağlamak amacıyla getirildiği anlaşılan dava konusu düzenlemelerde hukuka, kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırılık görülmediği,
Dava Konusu Yönetmelik'in 35. maddesinin 4. fıkrası incelendiğinde;
Yükseköğrenim Özel Barınma Hizmetleri Yönetmeliği'nin 35. maddesinde, "(1) Kurumda kablolu/kablosuz internet, bilgisayar, yazıcı ve fotokopi hizmeti verilebilir. (2) Kurumlarda anons sistemi kurulur. (3) Kurumlar, berber, kuaför, terzi, kuru temizleme, çamaşır, kırtasiye, kantin ve benzeri hizmetleri ilgili mevzuatı çerçevesinde kendileri veya hizmet alımı yoluyla sunabilir. (4) Kurumlar, yönetmelikte belirlenen hizmetler dışındaki ilave hizmetleri il müdürlüğünün onayını almak kaydıyla sunabilir." hükmüne yer verildiği,
Dava konusu Yönetmelik bir bütün olarak incelendiğinde; Yönetmelik'in 26. maddesinde barınma hizmetlerine, 27. maddesinde beslenme hizmetine, 28. maddesinde temizlik hizmetlerine, 29. maddesinde çamaşır yıkama ve ütü hizmetine, 30. maddesinde güvenlik hizmetlerine, 31. maddesinde ısıtma ve soğutma sistemine, 32. maddesinde öğrencilerin çalışma ortamlarına, 33. maddesinde sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere, 34. maddesinde ise nöbet hizmetlerine ilişkin usul ve esasların kurala bağlandığının anlaşıldığı,
İlgili Yönetmelik hükümleri ile kurumların öğrencilere sunacağı temel hizmetlerin asgari şartlarının belirlendiği, kurumlarca Yönetmelik'te belirlenen hizmetler dışındaki ilave hizmetlerin sunulmasının istenilmesi halinde, il müdürlüğünün onayını almak şartının aranmasının davalı idarenin denetim ve gözetim yükümlülüğünü yerine getirmesi ve öğrencilerin güvenli ve konforlu bir ortamda barınmasının sağlanması amacına hizmet ettiği anlaşıldığından, dava konusu düzenlemede kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırılık görülmediği,
Dava Konusu Yönetmelik'in 41. maddesi incelendiğinde;
Yükseköğrenim Özel Barınma Hizmetleri Yönetmeliği'nin 41. maddesinde, kurum personelinin geçici olarak görevden uzaklaştırılabileceği hallerin sayıldığı, görevden uzaklaştırmanın, merkezi denetleme yetkisi bulunanlarca veya görevlendirmeye yetkili makamca gerçekleştirileceği, müdürün görevden uzaklaştırılması halinde yerine vekalet edecek personelin belirleneceği, vekalet görevi verilecek personel bulunmaması halinde kurucu veya kurucu temsilcisinin ivedilikle müdürlüğe vekalet edecek kişiyi bildirmesinin istenileceği, kurucu veya kurucu temsilcisinin beş iş günü içinde bildirimde bulunmaması halinde denetleme, inceleme ya da soruşturma sonuçlanıncaya kadar il müdürlüğü tarafından gerekli tedbirlerin alınacağı, görevden uzaklaştırmayı gerektiren fiilin suç teşkil etmesi halinde durumun derhal yetkili makamlara bildirileceği, haklarında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilen veya beraat edenler ile görevden uzaklaştırma tedbirinin devamına gerek kalmadığına karar verilenlerin görevlerine iade edileceği düzenlemesine yer verildiği,
5661 sayılı Kanun'un 1. maddesinin 10. fıkrasında, "Öğrencilere barınma hizmeti veren öğrenci yurtları ve benzeri kurumlarda görevlendirilen personelde, ikinci fıkrada belirtilen şartlar ve 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde belirtilen genel şartlara ek olarak istenen diğer şartlar ile bu personelin özlük, ödül, disiplin iş ve işlemlerine ilişkin hususlar yönetmelikle belirlenir..." kuralının yer aldığı,
Dava konusu Yönetmelik'in dayanağı 5661 sayılı Kanun'da personelin disiplin iş ve işlemlerine ilişkin hususların yönetmelikle belirleneceğinin hüküm altına alındığı, kurumların özel önemi dikkate alınarak etkin bir şekilde denetlenmesini teminen öngörülen, cezalandırma vasfı olmaksızın geçici süreli idari tedbir niteliğinde olan uzaklaştırmaya ilişkin hususların düzenlenmesine ilişkin dava konusu kurallarda kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırılık görülmediği,
Dava Konusu Yönetmelik'in 42. maddesinin 3. fıkrası incelendiğinde;
Yükseköğrenim Özel Barınma Hizmetleri Yönetmeliği'nin 42. maddesinde, "(1) Kurumların kurucularında Kanun'un 1 inci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen hallerin tespiti durumunda, kurumun kurum açma izni ve işyeri açma ve çalışma ruhsatı iptal edilir. (2) Kurucuların Kanunun 1 inci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen suçlarla ilgili haklarında kovuşturma bulunması halinde kurumun barınma hizmeti vermesi ders yılı dikkate alınarak il müdürlüğünün onayıyla kovuşturma sonuçlanıncaya kadar geçici olarak durdurulur. Kovuşturma sonucunda bu kişilerin ceza almaması halinde geçici durdurma işlemi kaldırılır. (3) İnceleme, soruşturma veya denetimlerde Kanunun 1 inci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen hallerin tespiti halinde Kanun'un ilgili hükümleri uygulanır..." hükmüne yer verildiği,
5661 sayılı Kanun'un 1. maddesinin 3. fıkrasında, "Yapılan inceleme, soruşturma ve denetimlerle yurt ve benzeri kurumun ... hâllerinin tespitinde; (a), (b), (c), (ç) ve (d) bentlerindeki fiiller için brüt asgari ücretin iki katı; (e), (f) ve (g) bentlerindeki fiiller için brüt asgari ücretin üç katı; (ğ) ve (h) bentlerindeki fiiller için brüt asgari ücretin beş katı idari para cezası uygulanır ve (ğ) ve (h) bentlerindeki fiilleri işleyen kurumların kurum açma izni ile işyeri açma ve çalışma ruhsatları iptal edilir. (ğ) ve (h) bentlerindeki fiillerin dışındaki fiillerin tekrarı halinde idari para cezası miktarı ilgili bentler için belirlenen para cezası miktarlarının beş katı olarak uygulanır ve bu bentlerdeki fiillerin üçüncü kez tekrarlanması halinde ise kurum açma izni ile işyeri açma ve çalışma ruhsatı iptal edilir. Bu fıkranın (ğ) ve (h) bentlerinin dışındaki bentlerde belirtilen fiiller nedeniyle idari para cezası verilmesi hâlinde ceza tebliğ edilir ve idari para cezasına neden olan hususun giderilmesi için ilgili kuruma en fazla üç ay süre verilir. Bu süre sonunda idari para cezasına neden olan hususların devam ettiğinin tespiti halinde ise yeniden kanuni işlem yapılır." hükmünün bulunduğu,
Dava konusu edilen Yönetmelik düzenlemesinin Kanun'un ilgili maddesinin uygulanacağını ifade eden bir atıf düzenlemesinden ibaret olduğu anlaşıldığından, anılan düzenlemede hukuka ve üst hukuk normlarına aykırılık görülmediği,
Dava Konusu Yönetmelik'in 42. maddesinin 8. fıkrasında yer alan, "...cezanın verildiği günde yürürlükte bulunan..." ibaresinin incelenmesi:
Yükseköğrenim Özel Barınma Hizmetleri Yönetmeliği'nin 42. maddesinin 8. fıkrasında; idari para cezalarının, kurum açma iznini vermeye yetkili makam tarafından verileceği, verilen idari para cezasının gerçek kişi ise kurucuya; tüzel kişilik ise kurucu temsilcisine 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edileceği, Kanun'da belirtilen idari para cezalarının, cezanın verildiği günde yürürlükte bulunan brüt asgari ücret üzerinden belirleneceği, verilen idari para cezalarının Bakanlık Bilişim Sistemine işleneceği hükmüne yer verildiği,
5661 sayılı Kanun'un 1. maddesinin 3. fıkrasında sayılan hâllerin davalı idarece tespit edilmesi durumunda, kurum açma iznini vermeye yetkili makam tarafından idari para cezası verileceğinin öngörüldüğü, Kanun'da belirtilen idari para cezalarının, cezanın verildiği günde yürürlükte bulunan brüt asgari ücret üzerinden belirlenmesinin ve anılan idari para cezasına esas teşkil eden fiilin tespit edildiği tarih ile cezanın verildiği tarih arasında geçen zamanın uzun olması ihtimalinin birlikte değerlendirilmesi neticesinde, idari para cezalarının fiilin tespit edildiği tarihte yürürlükte bulunan asgari ücret üzerinden belirlenmesinin hakkaniyete uygun olacağı anlaşıldığından, bu yönüyle dava konusu düzenlemede hukuka uyarlık görülmediği,
Dava Konusu Yönetmelik'in 42. maddesinin 11. fıkrasında yer alan, "...ilgili kurum ve kuruluşlarca..." ile "...Eksikliklerin, öğrencilerin barınması esnasında can güvenliğini tehlikeye düşürmesi durumunda ..." ibaresinin incelenmesi:
Yükseköğrenim Özel Barınma Hizmetleri Yönetmeliği'nin 42. maddesinin 11. fıkrasında, kurum binalarında ilgili kurum ve kuruluşlarca yapılan yangın, elektrik, su ve gaz tesisatlarının kontrolleri sonucu düzenlenen raporda tespit edilen eksiklik varsa giderilmesi için il müdürlüğünce kuruma gerekli ikaz yapılarak süre verileceği, eksikliklerin, öğrencilerin barınması esnasında can güvenliğini tehlikeye düşürmesi durumunda gerekli tedbirler alınarak eksiklikler giderilinceye kadar kurumun barınma hizmeti vermesinin geçici olarak durdurulacağı, üç ay içinde eksikliklerin giderilmemesi halinde kurum açma izni ile işyeri açma ve çalışma ruhsatının, bunları vermeye yetkili makam tarafından iptal edileceği düzenlemesine yer verildiği,
Yönetmelik'in 5. maddesinin 3. fıkrasında, "Kurum binaları, her yıl öğretim yılı başlamadan önce yangın güvenliği, elektrik tesisat güvenliği, ısınma sistemi güvenliği, su ve gaz tesisatı güvenliği hususlarında itfaiye, üniversitelerin ilgili bölümleri, mühendis odaları veya ilgili mevzuatına göre alanında yetkilendirilmiş kişi, kurum veya kuruluşlara kurum yönetimince kontrol ettirilir. Kontrolleri yapan kurum veya kuruluşlarca düzenlenen raporun bir örneği kurum tarafından bağlı olduğu il müdürlüğüne gönderilir, bir örneği de denetlemeye yetkili olanlara sunulmak üzere kurumda muhafaza edilir." kuralının yer aldığı,
Bu itibarla, davacının iddiasının aksine yangın, elektrik, su ve gaz tesisatlarının kontrollerinin hangi kurum veya kuruluşlarca yapılacağının açık bir şekilde düzenlendiği anlaşıldığından "...ilgili kurum ve kuruluşlarca..." ibaresi yönünden fıkrada hukuka aykırılık görülmediği,
"...Eksikliklerin, öğrencilerin barınması esnasında can güvenliğini tehlikeye düşürmesi durumunda ..." ibaresi yönünden ise, madde metninde "can güvenliğini tehlikeye düşürmesi ihtimali olan hususlar" açık bir şekilde yangın , elektrik tesisatı, ısınma sistemi, su ve gaz tesisatı olarak düzenlendiği, bu konuda da herhangi bir belirsizliğin olmadığı anlaşıldığından, anılan ibare yönünden de fıkrada hukuka aykırılık saptanmadığı,
Dava Konusu Yönetmelik'in Geçici 1. maddesinin 1. fıkrası incelendiğinde;
Yükseköğrenim Özel Barınma Hizmetleri Yönetmeliği'nin Geçici 1. maddesinin 1. fıkrasında, Yönetmelik'in yürürlüğe girdiği tarihte faaliyette bulunan kurumların, binalarını ve hizmetlerini 01/08/2021 tarihine kadar bu Yönetmelik'te belirlenen şartlara uygun hale getirecekleri, bu tarihe kadar binalarını uygun hale getirmeyenlerin kurum açma izni ile işyeri açma ve çalışma ruhsatlarının iptal edileceği, kurumların binalarını uygun hale getirip getirmediklerinin yapılan inceleme ve denetimlerle tespit edileceğinin kurala bağlandığı,
Anılan madde ile, 05/07/2020 tarihinde yürürlüğe giren dava konusu Yönetmelik'ten önceki Yönetmeliklere göre yükseköğrenim öğrencilerine barınma hizmeti sunmak amacıyla açılan kurumların binalarını ve hizmetlerini yeni Yönetmelik'te getirilen bina ve fiziki mekan şartlarına uyum sağlamaları için 01/08/2020 tarihine kadar süre öngörüldüğü, bu sürenin sonunda binalarını uygun hale getirmeyen kurumların kurum açma izni ile işyeri açma ve çalışma ruhsatlarının iptal edileceğinin düzenlendiği,
Davalı idarece, değişen ve gelişen barınma standartları veya uygulamalarına uyum sağlamaları açısından, açılmış özel öğrenci barınma hizmeti sunan kurumların standartlarının yeniden belirlenmesi, bunların zorunlu kıldığı değişikliklerin istenebilmesi ve makul süre içinde bu standartlara uyma zorunluluğu getirilmesi mümkün olmakla birlikte, davalı idarece mevcut kurumların binalarını ve hizmetlerini yeni Yönetmelik'te düzenlenen şartlara uygun hale getirebilmeleri noktasında herhangi bir ayrıma gidilmeksizin tüm şartlar yönünden yaklaşık bir yıllık süre öngörüldüğü ve bu durumun teknik olarak yerine getirilmesi daha uzun zaman gerektiren bina ve fiziki mekana ilişkin şartlar yönünden kurumların mağduriyetine neden olacağının anlaşıldığı,
Bu durumda, barınma hizmeti vermek amacıyla açılan kurumların önceki düzenlemelerde yer alan standartlara uygun olmak suretiyle ve anılan düzenlemelere güvenerek ticari yatırım yaptığı ve madde hükmünde öngörülen süre içinde binalarını ve hizmetlerini yeni Yönetmelik'te getirilen standartlara uygun hale getirmemeleri sonucunda kurum açma izni ile işyeri açma ve çalışma ruhsatlarının iptali gibi ağır bir yaptırım ile karşı karşıya kalacakları hususu dikkate alındığında, teknik olarak yerine getirilmesi bir yıldan daha fazla zaman gerektiren şartlar bakımından ayrı bir düzenlemeye yer vermeyen dava konusu Yönetmelik hükmünde hukuka uyarlık görülmediği,
Dava Konusu Yönetmelik'in Geçici 1. maddesinin 2. fıkrası incelendiğinde;
Yükseköğrenim Özel Barınma Hizmetleri Yönetmeliği'nin Geçici 1. maddesinin 2. fıkrasında, "Deprem, yangın, iş güvenliği ve sağlığına ilişkin mevzuat ile aranan şartları taşımadığı tespit edilen kurumların faaliyetleri eksiklikler giderilinceye kadar durdurulur. Söz konusu eksikliklerin 1/8/2021 tarihine kadar giderilmemesi halinde ruhsatları iptal edilir. Bu kurumlardaki öğrencilerin barınmasına yönelik gerekli tedbirler kurum tarafından alınır." hükmünün yer aldığı,
Yönetmelik'in 5. maddesinin 4. fıkrasında, "Kurum binalarında yangın ve depreme ilişkin mevzuatta yer alan yükümlülüklerin yerine getirilmesi zorunludur.", 5. fıkrasında, "İş güvenliği ve sağlığı mevzuatında yer alan yükümlülüklerin yerine getirilmesi zorunludur." kuralının düzenlendiği,
Anılan Yönetmelik hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; deprem, yangın, iş güvenliği ve sağlığına ilişkin mevzuatın öngördüğü şartlar ve denetim yetki ve standartları çerçevesinde belirtilen yönlerden eksilik tespit edilmesi halinde kurumlar hakkında işlem tesis edilebileceği, bu anlamda düzenlemede herhangi bir belirsizlik bulunmadığının anlaşıldığı,
Öte yandan, deprem, yangın, iş güvenliği ve sağlığına ilişkin bu Yönetmelik'le getirilen şartların belirtilen tarihe kadar tamamlamaması halinde hukuksal anlamda ruhsat için gerekli olan şartlar sağlanamadığından/eksiklikler giderilmediğinden ruhsatın geri alınması niteliğinde kural ihdas edecek şekilde geçiş hükmü öngörülmesine ilişkin dava konusu düzenlemede kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırılık görülmediği gerekçesiyle,
Yükseköğrenim Özel Barınma Hizmetleri Yönetmeliği'nin 42. maddesinin 8. fıkrasında yer alan "..cezanın verildiği günde yürürlükte bulunan.." ibaresi ile Geçici 1. maddesinin 1. fıkrasının iptaline, diğer kısımlar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı tarafından, Yönetmelik'in 5. maddesinin 2. fıkrasında yer alan ibarenin masumiyet karinesine aykırılık teşkil ettiği, 6. maddenin 7. fıkrasında öngörülen mesafe koşulunun kazanılmış haklara aykırı olduğu, 7. maddesinde öngörülen asgari kontenjan şartının hangi bilimsel gerekçeye dayandığının ortaya konulamadığı, düzenlemenin bu haliyle çalışma hürriyetini ihlal ettiği, yurt açılışına ilişkin inceleme komisyonunda yurt müdürünün de bulunmasının kurumların açılışının hukuka aykırı olarak geciktirilmesine ve engellenmesine sebep olacağı, 21. maddesinin 1. fıkrasında özel barınma hizmeti veren kurumlardan örgün eğitim kapsamında yer alan öğrencilerin yararlanmasının öngörülmesinin, yaygın öğretim kapsamında olan öğrenciler bakımından ayrımcılık oluşturacağı, bu durumun da Anayasa'da öngörülen eşitlik ilkesine aykırılık teşkil edeceği, geçici barınanların okul ile kimlik bilgilerinin kurum tarafından aynı gün içerisinde il müdürlüğüne bildirilmesine ilişkin düzenlemenin hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve uygulanmasının zor olacağı, kurumların Yönetmelik'te belirlenen hizmetler dışındaki ilave hizmetleri il müdürlüğünün onayını alarak sunabilecekleri düzenlemesinin muğlak bir düzenleme olduğu, il müdürlüğünün onayının aranmasının keyfi uygulamalara sebebiyet verebileceği, özel öğrenci barınma hizmeti veren kurumlarda çalışanların Devlet memuru veya kamu işçisi olmayıp İş Kanunu'na tabi çalışan işçiler olması nedeniyle görevden uzaklaştırma tedbirinin bu kişiler hakkında uygulanamayacağı, 42. maddesinin 3. fıkrasının açık ve net bir düzenleme olmadığı gibi kanun sistematiğine ve normlar hiyerarşisine de aykırı olduğu, aynı maddenin 11. fıkrasında öngörülen ibarelerin muğlak ve yoruma açık olduğu, tehlike anında kimin karar vereceğinin belirsiz olduğu, keyfi uygulamalara yol açabileceği, geçici 1. maddesinin 2. fıkrasında öngörülen tespiti kimin yapacağının belirsiz olduğu, teknik konuların uzman kişilerce yapılmasının açıkça kurala bağlanması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, Yönetmelik'in 42. maddesinin 8. fıkrasında yer alan, "...cezanın verildiği günde yürürlükte bulunan..." ibaresine ilişkin düzenleme yapılırken ceza konusu işlemin aynı yıl içerisinde tespit edilip müeyyideye bağlanacağı düşüncesiyle hareket edildiği, zira Yönetmelik'in ilgili maddelerinde kurumlarda yılda iki defa rutin denetim yapılmasının öngörüldüğü, Yönetmelik'in Geçici 1. maddenin 1. fıkrası ile öğrencilerin güvenli bir ortamda barınmalarını sağlamak amacıyla önlem alındığı, ayrıca söz konusu düzenlemeyle özel sektör ile kamu arasında bir dengenin sağlanmasının amaçlandığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
Davalı idare tarafından, 09/09/2022 tarih ve 31948 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Yükseköğrenim Özel Barınma Hizmetleri Yönetmeliği ile dava konusu Yönetmelik yürürlükten kaldırıldığından, davacının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının Yönetmelik'in 42. maddesinin 8. fıkrası yönünden gerekçeli, diğer kısımlar yönünden aynen onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT :
Anayasa'nın "Suç ve Cezalara İlişkin Esaslar" başlıklı 38. maddesinin 1. fıkrasında; "Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
" kuralına yer verilmiştir.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 2. maddesinde; "Kabahat" deyiminin, Kanun'un karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlamına geldiği, 3. maddesinde; bu Kanun'un, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması hâlinde, diğer genel hükümlerinin, idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı hükümlerine yer verildikten sonra, "Zaman Bakımından Uygulama" başlıklı 5. maddesinde; "26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümleri kabahatler bakımından da uygulanır. Ancak, kabahatler karşılığında öngörülen idarî yaptırımlara ilişkin kararların yerine getirilmesi bakımından derhal uygulama kuralı geçerlidir. Kabahat, failin icraî veya ihmali davranışı gerçekleştirdiği zaman işlenmiş sayılır. Neticenin oluştuğu zaman, bu bakımdan dikkate alınmaz." hükmü düzenlenmiştir.
Kabahatler Kanunu'nun 5. maddesi ile atıf yapılan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 7. maddesinin ikinci fıkrasında ise; suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanunun uygulanacağı ve infaz olunacağı hükme bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Daire kararının, dava konusu Yönetmelik'in 5. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "..haklarında bu suçlardan dolayı kovuşturma bulunmaması.." ibaresi, 6. maddesinin 7. fıkrası, 7. maddesi, 13. maddesinin 2. fıkrası, 21. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi, 23. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "..yüz yüze eğitimi gerektiren derslere katılmak için.." ibaresi, aynı maddenin 4 ve 6. fıkrası, 35. maddesinin 4. fıkrası, 39. maddesinin 2. fıkrası, 41. maddesi, 42. maddesinin 3. fıkrası, aynı maddenin 11. fıkrasında yer alan "..ilgili kurum ve kuruluşlarca.." ile "..Eksikliklerin, öğrencilerin barınması esnasında can güvenliğini tehlikeye düşürmesi durumunda.." ibareleri, Geçici 1. maddesinin 1 ve 2. fıkrası yönünden;
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan Danıştay Sekizinci Dairesi kararının, yukarıda yer verilen maddelere yönelik kısmı, aynı gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar, kararın anılan kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Daire kararının dava konusu Yönetmelik'in 42. maddesinin 8. fıkrası yönünden iptaline ilişkin kısmına gelince;
Suçta ve cezada kanunilik ilkesi, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınmış temel bir hukuk ilkesi olup, bu ilke gereğince hiç kimsenin işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılması mümkün olmadığı gibi, kimseye suç işlediği zaman kanunda o suç için öngörülmüş cezadan daha ağır bir ceza verilmesi de mümkün değildir.
Buna göre, suçta ve cezada kanunilik ilkesinin gereği olarak, ilgililerin haklarında idari para cezası uygulanmasını gerektiren eylemleri gerçekleştirdikleri tarihte, ihlale konu fiil için öngörülen idari para cezasının uygulanması gerekmekte olup, dava konusu düzenlemede Kanun'da belirtilen idari para cezalarının, cezanın verildiği günde yürürlükte bulunan brüt asgari ücret üzerinden belirleneceğinin hükme bağlanmasının, ilgililerin ihlal ettiği düzenleme yönünden fiil için ihlal tarihinde öngörülen cezadan daha ağır bir ceza ile cezalandırılması sonucunu doğurabileceği, bu durumun da suç ve cezada kanunilik ilkesine aykırılık teşkil edeceği anlaşıldığından, düzenlemede bu yönüyle hukuka uygunluk bulunmadığı sonucunu varılmıştır.
Bu itibarla, söz konusu düzenlemenin iptali yolundaki Daire kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
2. Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 23/02/2022 tarih ve E:2020/5713, K:2022/1087 sayılı kararının, dava konusu Yönetmelik'in 5. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "..haklarında bu suçlardan dolayı kovuşturma bulunmaması.." ibaresi, 6. maddesinin 7. fıkrası, 7. maddesi, 13. maddesinin 2. fıkrası, 21. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi, 23. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "..yüz yüze eğitimi gerektiren derslere katılmak için.." ibaresi, aynı maddenin 4 ve 6. fıkrası, 39. maddesinin 2. fıkrası, 41. maddesi, 42. maddesinin 3. fıkrası, aynı maddenin 11. fıkrasında yer alan "..ilgili kurum ve kuruluşlarca.." ile "..Eksikliklerin, öğrencilerin barınması esnasında can güvenliğini tehlikeye düşürmesi durumunda.." ibareleri, Geçici 1. maddesinin 2. fıkrasına ilişkin kısımlarının oybirliği, 35. maddesinin 4. fıkrası ve Geçici 1. maddesinin 1. fıkrasına ilişkin kısımlarının oyçokluğu ile ONANMASINA,
3. Anılan Daire kararının, Yönetmelik'in 42. maddesinin 8. fıkrasına yönelik kısmının yukarıda belirtilen gerekçeyle oyçokluğu ile ONANMASINA,
4. Kesin olarak, 24/11/2022 tarihinde karar verildi.
KARŞI OY
X- Dava konusu Yönetmeliğin Geçici 1. maddesinin 1. fıkrasında; Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihte faaliyette bulunan kurumların, binalarını ve hizmetlerini 01/08/2021 tarihine kadar bu Yönetmelik'te belirlenen şartlara uygun hale getirecekleri, bu tarihe kadar binalarını uygun hale getirmeyenlerin kurum açma izni ile işyeri açma ve çalışma ruhsatlarının iptal edileceği, kurumların binalarını uygun hale getirip getirmediklerinin yapılan inceleme ve denetimlerle tespit edileceği kurala bağlanmıştır.
Anılan madde ile; 05/07/2020 tarihinde yürürlüğe giren dava konusu Yönetmelik'ten önceki Yönetmeliklere göre yükseköğrenim öğrencilerine barınma hizmeti sunmak amacıyla açılan kurumların binalarını ve hizmetlerini yeni Yönetmelik'te getirilen bina ve fiziki mekan şartlarına uyum sağlamaları için 01/08/2021 tarihine kadar süre öngörülmüş, bu sürenin sonunda binalarını uygun hale getirmeyen kurumların kurum açma izni ile işyeri açma ve çalışma ruhsatlarının iptal edileceği düzenlenmiştir.
Buna göre, dava konusu Yönetmelik'in yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış özel öğrenci barınma hizmeti sunan kurumların Yönetmelik'le yeniden belirlenen standartların zorunlu kıldığı değişiklikleri yerine getirilebilmeleri amacıyla geçiş hükmünün öngörüldüğü, davalı idarece, yükseköğrenim öğrencilerine barınma hizmeti sunan kurumların değişen ve gelişen barınma standartları veya uygulamalarına uyum sağlamalarının ve öğrencilerin güvenli bir ortamda barınmalarının temininin amaçlandığı, bu haliyle dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığından, davalı idarenin temyiz isteminin kısmen kabulü ile Daire kararının bu kısmının bozulması gerektiği oyuyla karara katılmıyoruz.
KARŞI OY
XX- Dava konusu Yönetmelik'in 35. maddesinin 4. fıkrasında; kurumların, Yönetmelik'te belirlenen hizmetler dışındaki ilave hizmetleri il müdürlüğünün onayını almak kaydıyla sunabileceği kurala bağlanmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 124. maddesinde; Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzelkişilerin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilecekleri hükmü yer almaktadır.
Öte yandan, normlar hiyerarşisi olarak bilinen temel hukuk ilkesine göre, normlar arasında altlık ve üstlük ilişkisi söz konusu olmakta ve her norm geçerliliğini bir üst hukuk normundan almaktadır. Başka bir anlatımla; normlar hiyerarşisi, her türlü normun hiyerarşik olarak bir sıra dahilinde sıralanması ve birbirine bağlı olması anlamına gelmekte olup, bunun doğal sonucu olarak, hiyerarşik sıralamada daha altta yer alan normun, kendisinden üstte bulunan norma aykırı hükümler içeremeyeceği gibi üst normun (kanunun) bir konuyu düzenlemesini emrettiği alt normun (yönetmeliğin) bu konuyu düzenlemekten kaçınamayacağını veya bu konuya ilişkin düzenlemenin daha alt bir hukuk normuna (tebliğ, genelge vs.) bırakılamayacağını da içermektedir.
Aktarılan Anayasa hükmü ve normlar hiyerarşisi bağlamında, bir kanun hükmüne dayalı olarak hazırlanan yönetmeliklerle, kanunun yönetmelikte düzenlenmesini emrettiği hükümlere açıklık getirilmesi ve kanun hükümlerinin uygulamaya geçirilmesinin amaçlandığı, kanun koyucu tarafından idareye tanınan düzenleme yetkisinin, başta kamu yararı olmak üzere hizmet gereklerine, hukuk devleti ve hukuk güvenliği ilkelerine uygun olarak kullanılması gerektiği açıktır.
Bu durumda, kurumların Yönetmelik'te belirlenen hizmetler dışındaki ilave hizmetlerinin neler olduğunun yönetmelikle belirlenmesi gerekirken, bu hizmetlerin il müdürlüğünün onayını almak kaydıyla belirlenerek sunulabileceğine ilişkin dava konusu düzenlemede normlar hiyerarşisine ve hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kısmen kabulü ile Daire kararının bu kısmının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.
KARŞI OY
XXX- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Sekizinci Dairesi kararının dava konusu Yönetmelik'in 42. maddesinin 8. fıkrasının iptaline ilişkin kısmının usul ve hukuka uygun bulunduğu, davalı idarece temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenlerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davalı idarenin temyiz isteminin reddi ile temyize konu Daire kararının bu kısmının aynen onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.
KARŞI OY
XXXX- Dava konusu Yönetmeliğin Geçici 1. maddesinin 1. fıkrasında; Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihte faaliyette bulunan kurumların, binalarını ve hizmetlerini 01/08/2021 tarihine kadar bu Yönetmelik'te belirlenen şartlara uygun hale getirecekleri, bu tarihe kadar binalarını uygun hale getirmeyenlerin kurum açma izni ile işyeri açma ve çalışma ruhsatlarının iptal edileceği, kurumların binalarını uygun hale getirip getirmediklerinin yapılan inceleme ve denetimlerle tespit edileceği kurala bağlanmıştır.
Anılan madde ile; 05/07/2020 tarihinde yürürlüğe giren dava konusu Yönetmelikten önceki Yönetmeliklere göre yükseköğrenim öğrencilerine barınma hizmeti sunmak amacıyla açılan kurumların binalarını ve hizmetlerini yeni Yönetmelik'te getirilen bina ve fiziki mekan şartlarına uyum sağlamaları için 01/08/2021 tarihine kadar süre öngörülmüş, bu sürenin sonunda binalarını uygun hale getirmeyen kurumların kurum açma izni ile işyeri açma ve çalışma ruhsatlarının iptal edileceği düzenlenmiştir.
Dava konusu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış özel öğrenci barınma hizmeti sunan kurumlar bakımından Yönetmelik'le yeniden belirlenen bina ve fiziki mekan standartlarının zorunlu kıldığı değişikliklerin yerine getirilebilmesi amacıyla 01/08/2021 tarihine kadar süre öngörülerek geçiş hükmünün getirildiği ve yeniden belirlenen bina ve fiziki mekan standartları bakımından öngörülen 1 yıllık süreden daha kısa sürede tamamlanacak değişikliklerin de bulunduğu anlaşılmaktadır.
Buna göre, bina ve fiziki mekan standartları yönünden herhangi bir ayrım yapılmaksızın, Yönetmelik'le belirlenen standartların tamamı yönünden 01/08/2021 tarihine kadar uyum sağlanmasını öngören dava konusu düzenlemenin tüm standartlar yönünden Dairece iptaline karar verilmesinde hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varıldığından, davalı idarenin temyiz isteminin kısmen kabulü ile Daire kararının bu kısmının bozulması gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyorum.