BIST 100 9.602,15 %-2,09 Dolar 36,41 %0,38 Euro 38,13 %-0,05 Altın Gram 3.438,11 %0,27 Brent Petrol 74,43 %-2,68 Bitcoin 96.303,06 %1,03
,

FETÖ mahkumunun "din adamı" talebinin reddi hak ihlali sayılmadı

Tutukluluk sırasında bir din görevlisiyle görüşme isteğinin kabul edilmemesi nedeniyle din özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasını haklı bulmadı.

FETÖ mahkumunun "din adamı" talebinin reddi hak ihlali sayılmadı

Anayasa Mahkemesi, bahsi geçen kararda talep tarihinde hem ceza infaz kurumunda FETÖ/PDY kapsamında tutuklu bulunanların sayıca fazlalığı hem de din adamı görevlendirmekle yükümlü Diyanet İşleri Başkanlığında aynı gerekçeyle gerçekleştirilen kamu görevinden çıkarma sürecinin kamu düzeni ile kurum güvenliğini ve düzenini bozmadan ceza infaz kurumunda bulunan hükümlü ve tutukluların din adamıyla görüşme hakkından yararlanma imkânlarını organize etmeyi oldukça zorlaştırdığını belirtmiştir. Anayasa Mahkemesi, kurum güvenliği ve düzeni karşısında başvurucunun katlanması gereken külfetin, mensup olduğu dinin emrettiğini düşündüğü bir ibadeti gerçekleştirememenin değil dinini daha iyi öğrenebilmek adına başvurabileceği birçok yoldan birine, somut olayın koşullarında Anayasa Mahkemesince makul kabul edilen bir süre boyunca ulaşamamasının kendisinde yarattığı manevi yükten ibaret olduğunu belirterek din adamıyla görüşme talebinin reddedilmesi nedeniyle başvurucunun din özgürlüğünün ihlal edilmediğine karar vermiştir

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

İKİNCİ BÖLÜM

KARAR

(Başvuru Numarası: 2018/25985)

Karar Tarihi: 23/11/2022

İKİNCİ BÖLÜM

KARAR

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, tutukluluk sırasında bir din görevlisiyle görüşme isteğinin kabul edilmemesi nedeniyle din özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) üye olma suçlarından 24/2/2017 tarihinde tutuklanmıştır. Başvurucu, başvuru tarihinde Osmaniye 1 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) anılan suçlardan tutuklu olarak bulunmaktadır.

3. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün (Genel Müdürlük) 28/7/2016 tarihliyazısı ile ceza infaz kurumlarında FETÖ/PDY ile ilgili suçlardan tutuklu bulunanların ikinci bir talimata kadar bir din adamıyla görüşmeden yararlanma imkânlarının durdurulması uygun görülmüştür.

4. Genel Müdürlüğün söz konusu yazısı uyarınca Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu (İdare ve Gözlem Kurulu) tarafından 9/8/2016 tarihinde Kurum güvenliği, asayişi ve işleyişi dikkate alınarak diğer terör örgütü üyeleriyle haberleşmelerinin engellenmesi amacıyla FETÖ/PDY üyeliğinden tutuklu bulunanların ikinci bir talimata kadar bir din adamıyla görüşmeden yararlanma imkânlarının durdurulmasına karar verilmiştir.

5. Başvurucu, tutuklu olarak bulunduğu süre içinde İslam dininin Hanefi mezhebine mensup bir din adamıyla görüşmek, iletişim kurmak ya da onlarca ziyaret edilmek istediğini Kurum idaresine ilettiğini belirtmiştir.

6. Başvurucu söz konusu talebinin reddedilmesi üzerine 25/5/2018 tarihinde Osmaniye İnfaz Hâkimliğine (Hâkimlik) şikâyette bulunmuştur.

7. Hâkimlik 21/6/2018 tarihinde şikâyeti reddetmiştir. Hâkimlik, Genel Müdürlüğün 28/7/2016 tarihliyazısı ile İdare ve Gözlem Kurulunun 9/8/2016 tarihli yazısına istinaden ikinci bir talimata kadar başvurucunun din adamı ile görüştürülme talebinin reddine ilişkin Kurum kararını usul ve yasaya uygun bulmuştur.

8. Başvurucu, Hâkimliğin ret kararına itiraz etmiştir. Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesi 31/7/2018 tarihinde itirazı reddetmiştir.

9. Başvurucu, nihai hükmü 14/8/2018 tarihinde öğrendikten sonra 15/8/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

10. Adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

II. DEĞERLENDİRME

11. Başvurucu, tutuklu olarak bulunduğu ceza infaz kurumundayken İslam dininin Hanefi mezhebine mensup bir din görevlisiyle görüşme isteğinin reddedilmesi nedeniyle anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

12. Başvuru din özgürlüğü kapsamında incelenmiştir.

13. Anayasa Mahkemesi, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve FETÖ/PDY'ye üye olma suçlarından tutuklu olarak bulunulan ceza infaz kurumundayken İslam dininin Hanefi mezhebine mensup bir din görevlisiyle görüşme isteğinin reddedilmesi nedeniyle din özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddiayı Murat Kalkan (B. No: 2017/21904, 11/12/2018) kararında incelemiştir. Anayasa Mahkemesi söz konusu kararında, başvurucunun talepte bulunduğu tarihte ülkede olağanüstü hâl (OHAL) şartlarının söz konusu olduğunu, FETÖ/PDY'ye yönelik ülke çapında birçok soruşturma yürütüldüğünü, örgütle ilişkili olduğu gerekçesiyle -İslam dinine mensup tutuklu ve hükümlülerin görüşme hakkına sahip oldukları din adamlarını görevlendirmekle yükümlü Diyanet İşleri Başkanlığında görevli kamu görevlilerinin de aralarında bulunduğu- birçok personelin kamu görevinden çıkarılması ya da açığa alınması sürecinin de devam ettiğini açıklamıştır (Murat Kalkan,§ 56).

14. Anayasa Mahkemesi, bahsi geçen kararda talep tarihinde hem ceza infaz kurumunda FETÖ/PDY kapsamında tutuklu bulunanların sayıca fazlalığı hem de din adamı görevlendirmekle yükümlü Diyanet İşleri Başkanlığında aynı gerekçeyle gerçekleştirilen kamu görevinden çıkarma sürecinin kamu düzeni ile kurum güvenliğini ve düzenini bozmadan ceza infaz kurumunda bulunan hükümlü ve tutukluların din adamıyla görüşme hakkından yararlanma imkânlarını organize etmeyi oldukça zorlaştırdığını belirtmiştir. Anayasa Mahkemesi, kurum güvenliği ve düzeni karşısında başvurucunun katlanması gereken külfetin, mensup olduğu dinin emrettiğini düşündüğü bir ibadeti gerçekleştirememenin değil dinini daha iyi öğrenebilmek adına başvurabileceği birçok yoldan birine, somut olayın koşullarında Anayasa Mahkemesince makul kabul edilen bir süre boyunca ulaşamamasının kendisinde yarattığı manevi yükten ibaret olduğunu belirterek din adamıyla görüşme talebinin reddedilmesi nedeniyle başvurucunun din özgürlüğünün ihlal edilmediğine karar vermiştir (Murat Kalkan, §§ 57, 61).

15. OHAL'in 22/7/2018 tarihinde kaldırıldığı, başvuru konusu olayda Hâkimlik tarafından başvurucunun talebinin OHAL'in hâlen yürürlükte olduğu dönemde ve hâlen yürürlükte olan Bakanlık yazısı uyarınca reddedildiği, anılan uygulamanın OHAL sonrasında devam ettiğine yönelik bir iddianın da olmadığı dikkate alınarak somut olayda Murat Kalkan kararındaki ilkelerden ayrılmayı gerektirecek bir durum bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

16. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Din özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 23/11/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Kaynak : Gazete Memur

İlişkili Haberler

Manşetler