Gazete Memur - gazetememur.com


© Copyright 2025 Gazete Memur
Dolar : 40,8912 0,03 Değişim Euro : 47,7182 0,04 Değişim Altın : 4.388,74 %0,18 Değişim BIST 100 : 10.984,59 %0,50 Değişim Brent Petrol : 66,46 0,93 Değişim

Yer altında 461 milyar dolarlık altın madeni var

Türkiye’nin yer altında bilinen 6 bin 500 ton altın varlığı var. 2001’den bu yana bunun 520,5 tonluk kısmı ekonomiye kazandırıldı. Geriye kalan 5 bin 980 ton altının piyasa değeri ise 461 milyar dolar. Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Mehmet Yılmaz, “Bu potansiyel, Türkiye ekonomisine kazandırılmak üzere keşfedilmeyi ve işletilmeyi bekliyor” dedi.

Kaynak : Dünya Gazetesi Giriş : Güncelleme :
Yer altında 461 milyar dolarlık altın madeni var

Yapılan araştırmalar gö­re, Türkiye altın made­ni bakımından oldukça zengin bir ülke. Türkiye Madenciler Derne­ği ve TÜPRAG Yönetim Ku­rulu Başkanı Mehmet Yılmaz, yapılan modelleme çalışmala­rına göre Türkiye’nin yer altın­daki toplam altın varlığının 6 bin 500 ton civarında olduğuna dikkat çekti. Yılmaz, “Türki­ye’de 2001 tarihi itibariyle bu­güne kadar 520.5 ton altın üretildi. Geriye kalan yaklaşık 5 bin 980 ton altın, yani bugünkü değeriyle yaklaşık 461 milyar ABD doları tutarındaki potan­siyel, Türkiye ekonomisine ka­zandırılmak üzere keşfedilme­yi ve işletilmeyi bekliyor” dedi.

2024’te ithalat 17 milyar doları aştı

Türkiye’nin dünyada en bü­yük altın rezervine sahip 11'in­ci ülke olduğuna vurgu yapan Yılmaz, “Merkez bankamız 2010-2023 yılları arasında Rusya ve Çin’den sonra en faz­la altın alımı yapan ülke oldu” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin son 29 yılda 5 bin tonun üzerinde altın ithal etti­ğinin altını çizen Yılmaz, “Ül­kemizin yıllık ortalama altın it­halatı 170 tonun üzerindedir. 2024 yılında Türkiye, 222 ton altın ithal ederek ekonomisin­den yaklaşık 17,1 milyar ABD doları düzeyinde bir kaynak çı­kışı yaşamıştır. Aynı yıl içeri­sinde ülke topraklarımızda 32.2 ton altın üretildi. Bu üretimin ekonomiye katkısı yaklaşık 2.5 milyar ABD doları oldu” ifadele­rini kullandı.

Altının dış açıktaki payı düşüyor

Dünya altın üretiminin 2024 yılında 3 bin 600 tonu aştığını kaydeden Yılmaz şunları söy­ledi:

“Dünya altın üretiminde Türkiye’nin payı ise yüzde 1’e yaklaştı. Tarih boyunca, dünya­da yaklaşık 208 bin 874 ton al­tın çıkarılmış olup, bu miktarın yaklaşık üçte ikisi 1950 tarihin­den bu yana, yani son 75 yılda çıkarıldı. Halihazırda işletme alanları ve Türkiye yüz ölçümü değerlendirildiğinde; altın iş­letmeleri için kullanılan alan ül­kemiz yüz ölçümünün yüz binde 7’sini teşkil etmektedir.”

Dünyada altın talep eden ülkeler arasında Türkiye’nin beşinci sırada yer aldığını da kaydeden Mehmet Yılmaz, “2023’te dış ticaret açığının dörtte biri (yüzde 24,2) sadece altından kaynaklandı. 2024’te bu oran düşerek yüzde 16.6’ya, 2025’in ilk yarısında ise yüz­de 16,2’ye geriledi. Ancak al­tın hâlâ dış ticaret açığı üze­rinde baskı yaratan önemli bir kalem” dedi.

Altın ithalatının 2022’de 264 ton, 2023’te ise 318 ton olarak gerçekleştiğini dile getiren Yıl­maz, özellikle, uluslararası al­tın fiyatlarındaki yükselişin hem Merkez Bankası hem de vatandaşlar nezdinde altın ta­lebini artırdığının altını çekti.

Yılmaz, “2023 yılında 30 mil­yar dolar ile altın ithalatında önemli bir kaynak çıkışı ger­çekleşmiştir. Nitekim, kota uy­gulaması, Ağustos 2023’te, bu yukarı yönlü hareket netice­sinde altın ithalatındaki artı­şın cari denge üzerindeki olum­suz etkisi gerekçe gösterilerek devreye sokulmuştur. Kota uygulaması sonrasında, işlen­memiş altın ithalatında ve al­tın ithalatının cari açıktaki ye­ri odağında düşüş yaşanmıştır” değerlendirmesinde bulundu.

"Kayıt dışının nedeni aşırı fiyat artışı"

İthalattaki kısıtlamalara da değinen Yılmaz, “Ülkedeki al­tın fiyatlarını uluslararası se­viyenin üzerine çıkararak (ki­logramda 5 bin doları aşan fiyat farkı oluştuğu dönem­ler oldu) kayıt dışı altın gi­rişine zemin hazırlamıştır” diye konuştu.

Tüketim malı olarak sınıf­landırılan mücevher ithala­tının da kotanın yürürlüğe gir­mesinin ardından hızla arttığı­na vurgu yapan Yılmaz, “Kota uygulandığı Ağustos 2023’te yaklaşık 1,6 milyar ABD doları olan on iki aylık mücevher it­halatı, Kasım 2024 itibarıyla neredeyse dört katına çıkarak 6,4 milyar ABD dolarını aşmış­tır” şeklinde konuştu.

"Hedef 5 yılda yüzde 2’ye çıkarmak"

Madencilik sektörü ile ilgili güncel verileri de değerlendi­ren Yılmaz, “2025 yılının ilk 6 ayında Türkiye’nin toplam dış ticaret açığı 49,3 milyar dolar. Bunun yüzde 42.1’i (20,82 mil­yar dolar) madencilik ve taş ocak­çılığı sektöründen kaynaklan­dı” dedi.

Madencilik ithalatının toplam ithalattaki payı yüz­de 12.66’ya yükselirken, ihra­cattaki payının yalnızca yüzde 1.58 civarında olduğuna dikkat çeken Yılmaz, “Sektörün GS­YH’deki payı yüzde 1 ile yüzde 1.4 aralığında değişiyor. Hedefi­miz önümüzdeki 5 yılda bu ora­nı yüzde 2 seviyesine çıkarmak” ifadelerini kullandı.

Gelişmiş ülkelerde maden­ciliğin GSYH’deki payları ile ilgili de bilgiler veren Yılmaz, “Madenciliğin GSYH’deki pa­yı ABD’de yüzde 4.5, Kanada’da yüzde 7.5, Avustralya’da yüzde 8.7, Rusya’da yüzde 14, Çin’de yüzde 13’e yükseldi. Bizde yüz­de 1’lerde kalmamalı” dedi.

"Türkiye, kritik maden koridoru olabilir"

Katma değerli üretim yeter­sizliği nedeniyle bor, krom gibi birçok madenin ham olarak ih­raç edildiğini belirten Yılmaz, “Bu döngüyü kırmak için iş­leme ve rafinasyon yatırım­ları kritik. Savunma, ener­ji dönüşümü ve yüksek teknoloji sektörleri kri­tik minerallere bağım­lı. Lityum, gümüş, ti­tanyum, demir, man­ganez, çinko, bakır, alüminyum bizde olan ve yük­sek öneme sahip madenler. AB, ABD ve Çin kritik mineraller­de arz güvenliğini sağlamak için stratejik programlar yürütüyor. Türkiye, zengin jeolojik çeşitli­liği ve stratejik konumu ile Av­rupa-Asya arasında kritik ma­den koridoru olabilir” açıkla­ması yaptı.

Ferit PARLAK