Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından yapılan güncellemeyle, ihtiyaç kredilerinin vade sınırları önemli ölçüde genişletildi.
36 aya kadar olan kredilerde limit, 50 bin TL’den 125 bin TL’ye yükseltilirken; 24 aya kadar olan kredilerde ise limit 125 bin TL ile 250 bin TL arasında değişen bir aralığa taşındı. Bu yenilik, özellikle bireylerin daha uzun vadeli ve yüksek tutarlı kredilere daha kolay erişimini sağlayacak gibi görünüyor.
KREDİ ARAMALARINDA CİDDİ ARTIŞ
Yapılan yeni düzenlemenin ardından, kredi aramalarında kayda değer bir artış gözlemlendi. 14 Şubat tarihinden bugüne kadar yapılan ihtiyaç kredisi aramalarında %25’lik bir artış yaşandı.
Ayrıca, 2024 yılına kıyasla da %22’lik bir artış kaydedildi. Bu durum, tüketicilerin artan finansman taleplerinin bir yansıması olarak dikkat çekiyor. İhtiyaç kredisi vade sınırındaki bu güncelleme, kullanıcıların daha geniş seçeneklere ulaşabilmesini sağlayacak ve piyasadaki hareketliliği artıracak gibi görünüyor.
SEKTÖR NASIL DEĞERLENDİRİYOR?
Sektör temsilcileri, yapılan bu düzenlemenin kredi piyasası üzerinde olumlu bir etkisi olacağına inanıyor. Uzmanlar, "Kredi vadelerinde yapılan bu önemli değişiklik, bireylerin finansal hedeflerine ulaşmalarını kolaylaştıracak. Verilerimize baktığımızda, BDDK’nın yaptığı bu güncellemenin çok olumlu karşılandığını gözlemliyoruz" ifadelerini kullandı.
Ayrıca, kredi platformlarının bu değişiklikle birlikte kendi kredi tekliflerini güncellediği ve en uygun faiz oranlarıyla kullanıcılara sunulduğu belirtildi.
FAİZ İNDİRİMLERİ BEKLENTİSİ
Sektör kaynakları, kredi talebindeki artışın, 6 Mart’ta Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) politika faizini düşürmesiyle daha da güçlenebileceğini öngörüyor. Faiz oranlarının düşmesi durumunda, bankaların kredi faizlerinin de azalabileceği ve bu durumun kredi aramalarına olumlu bir yansıma yapabileceği ifade ediliyor.
Yeni düzenlemeyle birlikte, tüketicilerin finansal ihtiyaçlarını karşılamak için daha fazla seçenek ve esneklik bulması mümkün hale geldi. Bu değişiklik, finansal piyasalarda dengeleri değiştirebilir ve ekonomik büyümeyi destekleyebilir.