Borçsuz hayat lüks haline geldi
Yüksek faizli borçlara sığınan milyonlar, krizin tablosunu çiziyor. Bireysel kredi kullanan kişi sayısı 42 milyonu geçti. Ortalama borç ilk kez 100 bin TL’yi aştı.

Tüketici artık geliriyle değil, borçla hayatını sürdürüyor. Bireysel kredi kullanıcısı sayısı hızla artıyor. Mart ayı itibarıyla 42 milyon 159 bin kişinin bir veya birden fazla bireysel kredi borcu bulunuyor.
Kredi kartları, kredili mevduat hesapları, konut, taşıt ve ihtiyaç kredilerinden oluşan bireysel kredilerde kişi başına düşen ortalama borç ise ilk kez 100 bin liranın üzerine çıktı.
Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi’nin verilerine göre, Mart ayında bireysel kredi kartı borçları 2 trilyon 36 milyar lira oldu. 2024 yılı Mart ayında 37,2 milyon olan kredi kartı kullanıcısı sayısı Mart 2025 itibarıyla 39,1 milyona ulaştı.
BORÇLAR ÖDENEMİYOR
Kart borçları içerisinde tasfiye olunacak borçların oranında ise dikkati çeken artış yaşandı. Geçen yıl yüzde 1,6 olan tasfiye oranı, bu yıl yüzde 3,9’a yükseldi.
KMH’LER TÜKENDİ
Kısa vadeli borçlanma yöntemlerinden biri olan Kredili Mevduat Hesabı (KMH) kullanımı da büyüyor. Yüksek faiz oranına rağmen kolay erişilebilir olması ve anlık nakit ihtiyaçlarını karşılaması nedeniyle artan kullanım KMH bakiyesini yükseltiyor. Geçen yıl 220 milyar olan KMH bakiyesi bu yıl 518 milyar liraya ulaştı.
KMH kullanıcısı sayısı 30,5 milyonu, kişi başına düşen ortalama borç tutarı da 16 bin 975 lirayı buldu. KMH’larda tasfiye oranı ise yüzde 2’den yüzde 3,6’ya yükseldi. KMH kullanımı, ani nakit ihtiyacına çözüm gibi görünse de aslında borcun borçla çevrildiği kısır döngüyü derinleştiriyor.
İHTİYACA ERİŞİM KISILDI
Uygulanan sıkı para politikaları nedeniyle ihtiyaç kredisine erişim zorlaştı. İhtiyaç kredisi borçluları bir yılda 13,4 milyondan 11,1 milyona geriledi. Ancak kişi başına düşen ortalama borç tutarı, 66 bin 318 TL’den 97 bin 575 liraya çıktı.
İhtiyaç kredilerinde tasfiye olunacak kredilerin oranı ise yüzde 5’i buldu.
HANE HALKI BORÇ SARMALINDA SÜRÜKLENİYOR
Kredi kartı ve KMH borçlarındaki artış ile takibe düşen alacak oranlarının yükselmesi değerlendiren Prof. Dr. Yakup Küçükkale, ekonomik koşulların hane halkı üzerindeki baskısının giderek arttığına dikkat çekti.
Küçükkale, alım gücünün düşmesinin, yüksek enflasyon ve hayat pahalılığının, bireylerin temel ihtiyaçlarını karşılamak için daha fazla borçlanmaya yönelmesine neden olduğuna dikkat çekerek “Kredi kartları ve KMH gibi kısa vadeli borçlanma araçları, genellikle acil nakit ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılıyor. Ancak borçlardaki bu artış, aynı zamanda geri ödeme kapasitesinin sınırlı olduğunu ve birçok kişinin finansal sürdürülebilirlik sorunu yaşadığını ortaya koyuyor” diye konuştu.
BDDK verilerine göre, 2025 Mart itibarıyla kredi kartı borçlarında son beş yılda yaklaşık yüzde 1056’lık bir artış yaşandığını, takibe düşen alacaklar da yaklaşık yüzde 110 oranında yükseldiğine dikkat çeken Küçükkale, “Bu, borçların sadece artmadığını, aynı zamanda ödenememe riskinin de ciddi şekilde büyüdüğünü gösteriyor. Takibe düşen alacak oranlarının yükselmesi, bireylerin borçlarını çeviremez hale geldiğini ve bankaların bu alacakları tahsil etmekte zorlandığını ifade ediyor. Özellikle ihtiyaç kredileri ve kredi kartlarındaki takibe düşme oranlarının yüksekliği, hane halkının gelir-gider dengesindeki bozulmayı yansıtıyor” ifadelerini kullandı.
Bu durumun birkaç temel sebebi olduğuna vurgu yapan Küçükkale, şöyle sıraladı:
Ekonomik Baskılar: Yüksek enflasyon ve reel ücretlerdeki erime, bireyleri daha fazla borçlanmaya itiyor. Kredi kartları, “şimdi al, sonra öde” mantığıyla kısa vadeli bir çözüm gibi görünse de, yüksek faiz oranları borç yükünü hızla artırıyor.
Borç Sarmalı: KMH ve kredi kartı gibi yüksek faizli borçlanma araçları, genellikle mevcut borçları kapatmak için kullanılıyor. Bu, borçların çevrilmesini zorlaştırıyor ve takibe düşme riskini artırıyor.
Finansal okuryazarlık eksikliği: Bireylerin borç yönetimi ve bütçe planlama konusundaki bilgi eksikliği, borçların sürdürülemez seviyelere ulaşmasına katkıda bulunuyor.
10 KİŞİDEN 7’SİNE GÖRE EKONOMİ KÖTÜYE GİDİYOR
İstanbul Ekonomi Araştırma ve Danışmanlık tarafından hazırlanan aylık Türkiye Raporu Mayıs verileri açıklandı. Ekonominin iyi olduğunu düşünenler önceki aya göre daha fazla azalırken, kötü olduğunu düşünenlerin arttığı görüldü.
Geçen aya göre ekonomiye yönelik olumsuz değerlendirmelerde 2 puanlık bir artış yaşanırken, katılımcıların yüzde 71’i mayıs ayında ekonominin güncel gidişatının “çok kötü/ kötü” olduğu yorumunu yaptı. “Ne iyi ne kötü” diyenler yüzde 16’da sabit kalırken, katılımcıların yüzde 13’ü ekonominin iyi/çok iyi olduğunu düşünüyor.
Katılımcıların yarısından fazlası ise ekonominin geleceği konusunda karamsar göründü. Ekonominin geleceğine karamsar yaklaşanların oranı mart ayından bu yana 4 puan arttı. Katılımcıların yüzde 53’ü ekonominin 1 yıl sonra daha kötü veya çok daha kötü olacağını düşünüyor. Katılımcıların yüzde 26’sı ekonomik gidişatın değişmeyeceğini düşünürken yüzde 21’i ise iyileşme yaşanacağını ifade ediyor.
GEÇİNEMİYORUZ
Katılımcıların geçinme durumlarında “gelirim giderimi karşılamadı” diyenler çoğunlukta olurken, kadın katılımcılar erkeklerden daha çok bu yanıta yöneldi. 25-34 yaş grubu haricindeki tüm yaş gruplarında katılımcıların yarısından fazlası gelirinin giderlerini karşılamadığı yanıtını verdi. Bu yanıtı verenlerin en yüksek olduğu grup ise yüzde 54 ile 45-54 yaş aralığındakiler oldu.
“Gelirim giderimi karşılamadı” yanıtını verenlerin oranının en yüksek olduğu grup yüzde 66 ile işsizler olurken, bu oranı yüzde 64 ile yevmiyeli çalışanlar takip etti. Yaklaşık her 3 emekli, çalışmayıp iş aramayan ve devlet memuru katılımcıdan 1’i “Geçtiğimiz ay gelirim giderimi ucu ucuna karşıladı” yanıtını verdi. “Geçtiğimiz ay gelirim giderlerimi fazlasıyla karşıladı” yanıtını verenlerin en yüksek olduğu istihdam grubu ise yüzde 17 ile devlet memurları oldu.
Havva Gümüşkaya / Birgün