Nereye gidiyoruz…
Öğrencisine hatasını anlatan sözlü uyarısının ardından, mesleki tecrübenin zirvesinde bulunan 54 yaşındaki öğretmen arkadaşımız Ferhat Pakdil’e, öğrencisinin ailesi tarafından acımasızca şiddete uğramıştır.
Şimdi diyeceksiniz ki gerekli önlemler alınsın. Polisiye tedbirler konulsun, öğretmene dokunan yansın, yıkılsın en ağır cezaya çarptırılsın falan filan diyeceksiniz. Toplumun değer yargılarını, toplumsal yaptırımı, ahlaki değerlerini bu kadar örselerseniz, toplumun hiçbir yaptırımı kalmaz ise, gücü olanın tahakküm kurduğu yerde devlet gerekli cezayı vermez ise ne yaparsan yap çözüm bulamazsın.
Eğitimde Millilikten uzak, niteliksiz, eğitimden eğitimin çıkarıldığı, sadece öğretmeye çalışılan bir öğrenci kitlesine, kalmanın olmadığı, notların havada uçuştuğu, öğrenci ne yaparsa yapsın, en başarısız öğrencinin dahi sınıf geçtiği bir sistemde yetişen nesillerden ne beklersiniz ki.
Acaba Devletimizin gelecek nesilleri hedefleyen ahlaki değerlerle bezenmiş, milli, vatanını, milletini seven, onu koruyan kollayan bir nesil hedefi var mı?
Toplumun değer yargıları o kadar aşındırıldı ki artık toplumun hiçbir yaptırımı kalmadı. Her şeyi polisiye tedbirlerle ve kanunlarla halledemezsiniz. Hırsızlığın meslek olduğu bir memlekette istediğiniz kadar polisiye tedbir alın başkalarının hakkını gasp eden insanlar olacaktır. Burada toplumun değer yargıları aşındırılmamış olsaydı o insanların yaşam alanı kalmazdı. Utanma duygusunun alındığı toplumdan her türlü çirkeflik olur da sen ne yapıyorsun diyen çıkmaz.
Rahmetli Yavuz Bahadıroğlu’nu rahmetle minnetle anıyor, onun sözleri ile baş başa bırakıyorum
Galiba işin öznesini göz ardı ettik. “İyi okul, iyi eğitim, iyi hayat, iyi para” hayaliyle çocuklarımızı sınavdan sınava taşırken, “iyi insan” kavramı aklımızdan çıkıverdi…
Varsa-yoksa madde!
“Her şeyi maddiyatta arayanların akılları gözlerindedir” diyor Bediüzzaman, “göz ise maneviyata kördür...”
Kör: Yani çocuklarımızı el yordamıyla yetiştiriyoruz! Ancak el yordamıyla çocuk yetiştirmenin mahzurlarını yaşarken, şikâyete başlıyoruz…
“Devlet sahip çıkmıyor!..”
“Eğitim sistemi bozuk!..”
“Okullar yetersiz!..”
“Öğretmenler ilgisiz!..”
“Zaman kötü!..”
“Sokaklar berbat!..”
“İnternet büyük dert…”
“Televizyon yayınları facia!”
Geldiğimiz noktada bu nesilleri biz yetiştirdik. Şimdide feryadı figan ediyoruz. Bu toplumu bozmak için her kanalı kullandık. Sonuç bu?