İsmail Halis'in sunumuyla her Perşembe akşamı tvnet'te canlı yayınlanan Bin1 programının bu haftaki konuğu Büyük Aile Platformu Genel Sekreteri Serdar Eryılmaz ve İstanbul Aile Vakfı Danışma Kurulu Üyesi Üner Karabıyık oldu.
Karabıyık, Türkiye'nin nüfus ve doğurganlık oranı üzerinden önemli açıklamalarda bulunarak 'ortanca yaş' tehlikesine dikkati çekti.
Türkiye’de nüfus artış hızı iyice düştü.
Uluslararası sınıflamada 'yaşlı' ülke konumuna düşen Türkiye'de, doğurganlık hızı birçok Avrupa ülkesinin gerisinde kaldı.
Tek çocuklu aileler yaygınlaşırken çocuksuzluk bazı bölgelerde norm haline geldi.
Yapılan çalışmalar neticesinde Türkiye'deki nüfus artış hızının binde 1,1 seviyelerine gerilediği ortaya çıktı.
"Türkiye açısından varoluşsal bir felaket"
Bu doğurganlık eğiliminin devam etmesi halinde 2040-2050 yılında Türkiye nüfusunun 94 milyona ulaşıp orada duran bir yapıya kavuşacağını öngören uzmanlar, bu süreçten sonra da nüfusun azalmaya başlayacağına dikkati çekiyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da mayıs ayında yaptığı açıklamada Türkiye'nin 2023 yılı doğum istatistiklerinin endişe verici olduğunu belirtip; 2001 yılında 2,38 olan doğurganlık hızının 2023 yılında 1,51'e gerilediğini hatırlatarak, "Yani nüfusun kendini yenileme eşiği olan 2,1 seviyesinin altındadır. Bu Türkiye açısından varoluşsal bir felakettir, tehdittir. Mevcut durum ülkemiz açısından tolere edilebilir durumdan çıkmıştır." demişti.
Türkiye'nin geleceğini ve nüfus dinamiklerini doğrudan etkileyen söz konusu duruma ilişkin tvnet'te yayınlanan Bin1 programında açıklamalarda bulunan İstanbul Aile Vakfı Danışma Kurulu Üyesi Üner Karabıyık ortanca yaş tehlikesine dikkati çekerek oldukça önemli detaylara parmak bastı.
Türkiye'de evlenme hızının düştüğünü, boşanma hızının arttığını, ilk evlenme yaşının yükseldiğini belirten Karabıyık bu sürecin sonunda da 'ortanca yaş'ın yükseldiğini söyledi. Bugün ortanca yaşın 34 olduğunu ifade eden Karabıyık, "Ama trend böyle giderse 2100'lere geldiğimizde 52 olacak." dedi.
"Varisi olmayan şirketler o ülkenin değeri olarak sıfırlanma yoluna gidiyor"
Türkiye'nin yayınladığı 2023-2100 Nüfus Projeksiyonu'na dikkati çeken Karabıyık, daha da vahim bir senaryonun varlığına işaret edip şunları söyledi:
"Bu projeksiyona göre kötü senaryoda Türkiye nüfusu 54.2 milyona düşecek. 2100'e geldiğimizde. Orta senaryoda 76.8 milyon. Bugünden geriye gidiyoruz. Bunun ne büyük bir tehlike olduğunu görmek için yine Japonya'ya bakalım. Nüfusu geçen yıl 800 bin düştü. Ekonomik faaliyetlerini aynı seviyede tutabilmek için 4 milyon göçmene ihtiyacı var. Almanya aynı şekilde. İki buçuk milyon göçmene ihtiyaç duyuyor. Ortaya çıkan jeopolitik krizlerden dolayı ihtiyaç duyduğu savunma kapasitesini artırmak için asker bulamıyor. Göçmenleri askere almayı tartışıyor. Ve bugün Almanya'da şirketler varisleri olmadığı için kamuya devrediliyor. Alman devleti Türkiye'ye yazı yazıyor, ihracatçı birliklerine, ticaret odalarına; 'Bizde varis olmayan şirketler var. Bunlar büyük fırsatlar gelip bunları satın almak ister misiniz?' diye. Yani varisi olmayan şirketler o ülkenin değeri olarak sıfırlanma yoluna gidiyor."
"Geliştikçe yok oluyoruz"
Açıklamalarının devamında Birleşmiş Milletler'in (BM) insani gelişmişlik endeksine göre ilk elli ülkenin kadın başına doğum oranının ikinin altında olduğuna dikkati çekerek, "Bu ne demek? Anne ve babadan iki çocuk doğmadıkça nüfusu aynı seviyede hatta sırasız ölümleri hastalık kaza gibi bunları da hesap ettiğinizde istatistiksel olarak bunun 2.1 bir olması gerekiyor. Şimdi 2.0'nin altına düştüğünüz andan itibaren bu tablo bize şunu söylüyor. Dünyadaki mevcut gelişmişlik paradigmasına göre biz geliştikçe yok oluyoruz. Evet. Gelişmeye açız. Onu istiyoruz iştiyakla. Ama bu istediğimiz şey bizi yok oluşa götürüyor." dedi.
Semih BOZKUŞ