,

Aile hekimleri ile aile sağlığı elemanlarının izinleri hakkında önemli karar

Danıştay 2. Dairesi, aile hekimleri ile aile sağlığı elemanlarının izinlerini 4/B sözleşmeli personelin izinleri ile bir tutan dava konusu işlemin ve dayanağı Bakan Oluru'nun iptali için açılan davayı reddetti.

Aile hekimleri ile aile sağlığı elemanlarının izinleri hakkında önemli karar

Karar gerekçesinde şu açıklamaya yer verildi:

Dava konusu düzenlemenin aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarının izin kullanabilmelerini teminen, anılan yargı kararlarının gerekçeleri dikkate alınarak çıkarıldığı; Bakan Oluru ile 5258 sayılı Yasa'da aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarının izinlerine yönelik bir düzenleme bulunmaması nedeniyle anılan Yasa'da bir düzenleme yapılıncaya kadar 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4/B. maddesi çerçevesinde görev yapan sözleşmeli kamu görevlilerine ilişkin izin hükümlerine göre işlem yapılması gerektiği belirtilmiştir.

Bu durumda, Anayasa Mahkemesi'nin 5258 sayılı Yasa'nın 8. maddesinin ikinci fıkrasına ilişkin olarak verdiği iptal kararı üzerine doğan hukuksal boşluğun yasama organı tarafından doldurulmasına kadar geçecek zaman zarfında, idari hizmet sözleşmeli kamu görevlisi olduğu açık olan aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarının izni konusunda, kamu görevlilerine ilişkin genel yasa olması dolayısıyla, 657 sayılı Yasa'nın sözleşmeli personelin izinleri için belirlenen hükümlerinin uygulanmasını öngören dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

T.C.
DANIŞTAY
İKİNCİ DAİRE
Esas No: 2017/1476
Karar No: 2022/1430

DAVACI : ...Sendikası (...-Sen)
VEKİLİ: Av. ...
DAVALILAR : ...Bakanlığı
VEKİLLERİ: Hukuk Müşaviri Av. ... Hukuk Müşaviri Av. ...

DAVANIN KONUSU:

Davacı Sendika tarafından, (Mülga) Türkiye Halk Sağlığı Kurumu tarafından çıkarılan "Yargı Kararının Uygulanması" konulu... günlü, ...sayılı genel yazı ile bu yazının dayanağını teşkil eden... günlü, ...sayılı Bakan Olurunun iptali talep edilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI: 

Davacı Sendika tarafından; aile hekimleri ile aile sağlığı elemanlarının izinlerini 4/B sözleşmeli personelin izinleri ile bir tutan dava konusu işlemin ve dayanağı Bakan Oluru'nun iptali gerektiği, 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu'nun 3. maddesinde Bakanlığın, aile hekimi ve aile sağlığı elemanı olarak çalıştırılacak sağlık personelini 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın sözleşmeli olarak çalıştırmaya yetkili olduğunun düzenlendiği, aile hekimleri ile aile sağlığı elemanlarının statülerinin diğer sözleşmeli pozisyonlardan farklı olduğu, kıyas yoluyla sözleşmeli personele ilişkin hükümlerin uygulanmasının mümkün olmadığı, izinler konusunda kanunda açık hüküm olması gerektiği, idarenin dava konusu işleminin yargı kararlarını uygulamadığı, aksine yargı yoluna müracaatları cezalandırdığı,

Davalı İdarenin bahsettiği yargı kararı ile; Danıştay Beşinci Dairesince verilen 28/02/2014 günlü, E:2011/4849 sayılı kararla 5258 sayılı Kanun'un 8. maddesinin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurulduğu, Anayasa Mahkemesinin 11/09/2014 günlü, E:2014/82, K:2014/143 sayılı kararıyla; kamu görevlisi statüsünde olan aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarının özlük hakları kapsamında bulunan izin haklarına ilişkin temel ilkelerin yönetmelikle düzenlenmesine imkan tanıyan kuralların, kamu görevlilerinin statülerinin kanunla düzenlenmesi ve yasama yetkisinin devredilmezliği yönündeki anayasal ilkelerle bağdaşmadığı gerekçesiyle 5258 sayılı Kanun'un 8/2 maddesinde yer alan "Aile hekimi ve aile sağlığı elemanı ile yapılacak sözleşmede yer alacak hususlar" ve "Maliye Bakanlığının uygun görüşü alınarak, Sağlık Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca çıkarılacak Yönetmelikle düzenlenir." bölümlerinin sözleşmeli aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarının izin hakkı yönünden Anayasa'ya aykırı olduğundan bahisle iptaline hükmedildiği, bu Anayasa Mahkemesi kararı ışığında, kamu görevlisi olan aile hekimlerinin ve aile sağlığı elemanlarının izinlerinin kanunla düzenlenmesi gerektiğinin açık olduğu, 5258 sayılı Kanun'da aile hekimlerinin ve aile sağlığı çalışanlarının izinlerine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığı da göz önüne alındığında söz konusu personelin izinlerine yönelik düzenlemelerin yer aldığı dava konusu Yönetmeliğin Geçici 4. maddesinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle anılan maddenin iptaline karar verildiği,

Bahsi geçen yargı kararlarının 2014 yılından beri veriliyor olmasına rağmen davalı idarenin hiçbir düzenleme yapmadığı ve yargı kararlarının gereğini yerine getirmediği, şimdi de dava konusu işlemin tesis edildiği, oysa ki bahsi geçen yargı kararlarında izinlerin haksız yahut yanlış olduğuna dair bir gerekçenin bulunmadığı, sadece izinlerin kanunla düzenlenmesi gerektiğine dair şekli bir eksiklikten söz edildiği, bu durumda davalı idarece kıyas yoluyla 4/B'li personele ilişkin hükümlerin uygulanmasında hukuka uyarlık bulunmadığı, dava konusu işlem ile aile hekimliği çalışanlarının izin haklarında çok ciddi bir kaybın söz konusu olduğu, Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği'ne göre izin süresi 30 gün iken, Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar gereği hizmet süresi bir yıldan on yıla kadar olanlar için izin süresinin 20 gün olduğu, bu nedenle aile hekimliği hizmet süresi on yılın altında olan aile hekimlerinin yıllık izin sürelerinde düşüşün söz konusu olduğu; Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği'nde mazeret izni 7 gün olarak düzenlenmişken, 4/B'li personel için bu sürenin 3 gün olduğu; süt izni bakımından da hak kaybına neden olacak bir farklılığın bulunduğu, yine Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği'nde yer alan bilimsel etkinliklere katılım konusundaki iznin 4/B'li sözleşmeli personel hakkındaki esaslarda yer almadığı, açılan davaların nedeninin bu hakları kaybetmek değil, izin hakkını yasal bir zemine oturtmak olduğu, bu nedenle davalı idare tarafından tesis edilen dava konusu düzenlemenin hukuki olduğundan bahsedilemeyeceği,

Dava konusu işlemin kazanılmış hak ve haklı beklenti ilkelerine de aykırılık teşkil ettiği ileri sürülmektedir.

DAVALI İDARENİN SAVUNMASI: 

Davalı idare tarafından; her ne kadar Anayasa Mahkemesinin mezkur kararında izinlerin Yönetmelikle düzenlenemeyeceği belirtilerek iptal kararı verilmiş ise de, kararda iptal hükmünün yürürlüğe gireceği süreyle ilgili bir belirleme yapılmadığı, oldukça kısa sürede kanunla izinlere yönelik düzenleme yapılması mümkün olmadığından 16/04/2015 günlü, 29328 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmelik ile kanuni düzenleme yapılıncaya kadar oluşacak olan boşluk nedeni ile Geçici 4. madde ile aile hekimlerinin izin hakları ile bunların usul ve esaslarının düzenlendiği, bahsi geçen Geçici 4. maddenin iptali istemiyle açılan davada Danıştay İkinci Dairesince verilen 22/12/2016 günlü, E:2016/12199 sayılı kararla; Anayasa Mahkemesinin izinlerin kanunla düzenlenmesi gerektiğine ilişkin iptal kararı dikkate alındığında 5258 sayılı Yasa'da aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarının izinlerine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmaması nedeniyle Yönetmelik'in Geçici 4. maddesinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle anılan hükmün yürütülmesinin durdurulmasına karar verildiği,

İdarece kanuni düzenleme ile ilgili işlemler başlatılmış olmasına rağmen sürecin ne kadar süreceği hususunda idarenin bir öngörüsünün bulunmadığı, ancak bu boşluk sürecinde görevlerine devam eden aile hekimlerinin izin haklarının kullandırılmaması durumunda mağduriyetlerin doğacağı, bu nedenle idarece hizmet gerekleri ve kamu yararı gözetilerek önlem alınması gerekiği, dava konusu işlemin izin haklarıyla ilgili olarak kanunda düzenleme yapılıncaya kadar uygulanmak üzere çıkarıldığı, aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarının izin hakları bakımından 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4/B maddesi kapsamında çalışan kamu görevlilerine ilişkin izin hükümlerine göre işlem tesis edilmesinin uygun görüldüğü,

Dava konusu işlemle, izinler konusunda kanuni düzenleme yapılana kadar geçecek olan süreçte uygulama farklılıkları, yanlış ve hatalı uygulamalar, izin kullandırmama ya da farklı usullerde izin kullandırma gibi işleyişe yönelik uygulamaların önüne geçilmesinin amaçlandığı; aile hekimlerinin de hizmet sözleşmesi ile çalıştığı dikkate alındığında, 4/B'li personelin izinlerine ilişkin hükümlerin kıyas yoluyla uygulanmasında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ: 

Kamu yararı ve hizmet gerekleri gözetilerek yapılan dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığından, davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI DÜŞÜNCESİ: 

Dava, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu tarafından çıkarılan "Yargı Kararının Uygulanması" konulu ...tarih ve ...sayılı genel yazı ile bu yazının dayanağını teşkil eden ...tarih ve ...sayılı Bakan Olurunun iptali istemine ilişkindir.

Danıştay Beşinci Dairesinin 28/02/2014 günlü, E:2011/4849 sayılı kararıyla, 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanununun 8. maddesinin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurulması üzerine, Mahkemenin 11/09/2014 günlü, E:2014/82; K:2014/143 sayılı kararıyla, kamu görevlisi statüsünde olan aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarının, özlük hakları kapsamında bulunan izin hakkına ilişkin temel ilkelerin yönetmelikle düzenlenmesine imkan tanıyan kuralların, kamu görevlilerinin statülerinin kanunla düzenlenmesi ve yasama yetkisinin devredilmezliği yönündeki anayasal ilkelerle bağdaşmadığı gerekçesiyle 5258 sayılı Yasanın 8. maddesinin 2. fıkrasının "Aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarıyla yapılacak sözleşmede yer alacak hususlar..." ve "Maliye Bakanlığının uygun görüşü alınarak, Sağlık Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir." bölümlerinin "sözleşmeli aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarının izin hakkı" yönünden Anayasaya aykırı olduğundan bahisle iptaline karar verilmiş, söz konusu karara dayanılarak yönetmeliklerde aile hekimlerinin ve aile sağlığı elemanlarının izinlerine ilişkin olan düzenlemelere karşı açılan davalarda, izin düzenlemesinin Yasa ile yapılması gerektiğinden bahisle yürütmenin durdurulması ve iptal kararları verilmiş, Anayasa Mahkemesinin söz konusu kararı 10/01/2015 günlü, 29232 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmasına karşın yasa koyucu tarafından kararda ortaya konulan yasal boşluk doldurulmamış, bu suretle aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarının izinlerine ilişkin olarak uygulanabilecek bir mevzuat hükmü kalmamıştır.

Dava konusu düzenlemenin aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarının izin kullanabilmelerini teminen, anılan yargı kararlarının gerekçeleri dikkate alınarak çıkarıldığı; Bakan Oluru ile, 5258 sayılı Yasa'da aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarının izinlerine yönelik bir düzenleme bulunmaması nedeniyle anılan Yasa'da bir düzenleme yapılıncaya kadar 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4/B. maddesi çerçevesinde görev yapan sözleşmeli kamu görevlilerine ilişkin izin hükümlerine göre işlem yapılması gerektiği belirtilmiştir.

Bu durumda, Anayasa Mahkemesi'nin 5258 sayılı Yasa'nın 8. maddesinin ikinci fıkrasına ilişkin olarak verdiği iptal kararı üzerine doğan hukuksal boşluğun yasama organı tarafından doldurulmasına kadar geçecek zaman zarfında, idari hizmet sözleşmeli kamu görevlisi olduğu açık olan aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarının izni konusunda, kamu görevlilerine ilişkin genel yasa olması dolayısıyla, 657 sayılı Yasa'nın sözleşmeli personelin izinleri için belirlenen hükümlerin uygulanmasını öngören dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesi gerektiği, düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ:

Danıştay Beşinci Dairesince, 28/02/2014 günlü, E:2011/4869 sayılı kararla; 5258 sayılı Kanun'un 8. maddesinin, aile hekimlerinin ve aile sağlığı elemanlarının izin haklarının kanunla düzenlenmesi gerektiğinden bahisle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurulması üzerine, Anayasa Mahkemesince verilen ve 10/01/2015 günlü, 29232 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 11/09/2014 günlü, E:2014/82; K:2014/143 sayılı kararla; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 7. maddesinde, yasama yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinde olduğunun ve bu yetkinin devredilemeyeceğinin kurala bağlandığı, aile hekimliği hizmetlerinin Devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerden olduğu, idari hizmet sözleşmesi ile aile hekimliği uygulamalarını yürütmek üzere çalıştırılanların da Anayasa'nın 128. maddesinde ifade edilen "kamu görevlisi" olduğunun kabulü gerekeceğinden, sözleşmeli aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarının nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ile diğer özlük işlerinin Anayasa'nın 128. maddesinin ikinci fıkrası gereğince kanunla düzenlenmesi gerektiği, 5258 sayılı Kanun'da, aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarının tanımı yapılarak kimlerin aile hekimliği personeli olarak sözleşmeli veya görevlendirme suretiyle istihdam edilebileceği, kamu görevlisi olup da sözleşmeli veya görevlendirme suretiyle aile hekimliği personeli olarak istihdam edilenlerin eski kadrosuyla ilişkisi, bunlara yapılacak ödeme tutarları, sosyal güvenlik kuruluşlarıyla ilişkileri, hizmetin esasları ve personelin kimler tarafından denetleneceği hakkında düzenlemeler yer almakla birlikte, sözleşmeli aile hekimi ile aile sağlığı elemanlarının izin hakkına ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği, buna göre, kamu görevlisi statüsünde olan aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarının, özlük hakları kapsamında bulunan izin hakkına ilişkin temel ilkelerin yönetmelikle düzenlenmesine imkan tanıyan kuralların, kamu görevlilerinin statülerinin kanunla düzenlenmesi ve yasama yetkisinin devredilmezliği yönündeki anayasal ilkelerle bağdaşmadığı gerekçesiyle 5258 sayılı Yasa'nın 8. maddesinin 2. fıkrasının "Aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarıyla yapılacak sözleşmede yer alacak hususlar..." ve "Maliye Bakanlığının uygun görüşü alınarak, Sağlık Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir." bölümlerinin "sözleşmeli aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarının izin hakkı" yönünden Anayasa'ya aykırı olduğundan bahisle iptaline hükmedilmiştir.

Aile hekimlerinin izinlerinin düzenlendiği Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği'nin Geçici 4. maddesinin iptali ve yürütülmesinin durdurulması istemiyle Dairemizin 2016/12199 sayılı esasına kayden açılan davada, 22/12/2016 tarihli kararla; Dairemizce, Anayasa Mahkemesinin 11/09/2014 günlü, E:2014/82; K:2014/143 sayılı kararı ışığında, aile hekimlerinin ve aile sağlığı elemanlarının izinlerinin kanunla düzenlenmesi gerektiği, yönetmelikle düzenlenemeyeceği, 5258 sayılı Yasa'da aile hekimlerinin ve aile sağlığı elemanlarının izinlerine ilişkin herhangi bir hüküm de bulunmadığı gerekçesiyle anılan maddeye yönelik yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne karar verilmiş, anılan karara yapılan itiraz ise İdari Dava Daireleri Kurulunun 15/05/2017 günlü, YD İtiraz No:2017/221 sayılı kararıyla reddedilmiştir.

Bunun üzerine davalı idarece bahsi geçen yargı kararlarının uygulanması amacıyla davaya konu "Yargı Kararının Uygulanması" konulu ...günlü, ...sayılı genel yazı ile bu yazının dayanağını teşkil eden ...günlü ...sayılı Bakan Oluru yayımlanmıştır. Dava konusu yazıda; Bakan Oluru ile 5258 sayılı Yasa'da aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarının izinlerine yönelik bir düzenleme bulunmaması nedeniyle anılan Yasa'da bir düzenleme yapılıncaya kadar 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4/B maddesi çerçevesinde görev yapan sözleşmeli kamu görevlilerine ilişkin izin hükümlerine göre işlem tesis edilmesi gerektiği belirtilmiştir.

Davacı Sendika tarafından anılan işlemlerin iptali talep edilmektedir.

İLGİLİ MEVZUAT:

5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu'nun "Amaç ve kapsam" başlıklı 1. maddesinde; "Bu Kanunun amacı; "Sağlık Bakanlığının (…) belirleyeceği illerde, birinci basamak sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi, birey ihtiyaçları doğrultusunda koruyucu sağlık hizmetlerine ağırlık verilmesi, kişisel sağlık kayıtlarının tutulması ve bu hizmetlere eşit erişimin sağlanması amacıyla aile hekimliği hizmetlerinin yürütülebilmesini teminen görevlendirilecek veya çalıştırılacak sağlık personelinin statüsü ve malî hakları ile hizmetin esaslarını düzenlemektir." kuralı yer almış; aynı Kanunun "Tanımlar" başlıklı 2. maddesinde; "Aile hekimi; kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini yaş, cinsiyet ve hastalık ayrımı yapmaksızın her kişiye kapsamlı ve devamlı olarak belli bir mekânda vermekle yükümlü, gerektiği ölçüde gezici sağlık hizmeti veren ve tam gün esasına göre çalışan aile hekimliği uzmanı veya Sağlık Bakanlığının öngördüğü eğitimleri alan uzman tabip veya tabiptir. Aile sağlığı elemanı; aile hekimi ile birlikte hizmet veren hemşire, ebe, sağlık memuru gibi sağlık elemanıdır." kuralına yer verilmiştir.

Dava konusu işlemlerle aile hekimleri ile aile sağlığı elemanlarının izin işlemlerine kıyas yoluyla uygulanacağı bildirilen 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4/B maddesi çerçevesinde görev yapan sözleşmeli kamu görevlilerine ilişkin düzenlemelerin yer aldığı Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar'ın dava konusu işlemlerin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan haliyle 9. maddesinde; "160 sayılı Kanunun 4'üncü maddesinde sayılan kurumlarda Sosyal Güvenlik Kurumlarına prim ödemek suretiyle geçen hizmet süresi, bir yıldan on yıla kadar olan personele yirmi gün, on yıldan fazla olanlara otuz gün ücretli yıllık izin verilir.

Milli Eğitim Bakanlığında norm kadro sonucu ortaya çıkan öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmen istihdamıyla kapatılamaması hallerinde sözleşme ile çalıştırılacak öğretmenler yaz tatili ile dinlenme tatillerinde izinli sayılırlar. Bunlara, hastalık ve diğer mazeret izinleri dışında, ayrıca yıllık izin verilmez.

Sözleşmeli kadın personele, doğumdan önce sekiz, doğumdan sonra sekiz hafta olmak üzere toplam on altı hafta süre ile ücretli doğum izni verilir. Çoğul gebelik halinde, doğum öncesi sekiz haftalık izin süresine iki hafta eklenir. Ancak beklenen doğum tarihinden sekiz hafta öncesinde, sağlık durumunun uygun olduğunu doktor raporu ile belgeleyen sözleşmeli kadın personel, isterse doğumdan önceki üç haftaya kadar işyerinde çalışabilir. Bu durumda, sözleşmeli kadın personelin isteği halinde doğum öncesi çalıştığı süreler, doğum sonrası izin süresine eklenir. Doğum izni sebebiyle Sosyal Güvenlik Kurumunca ödenen geçici iş göremezlik ödeneği ilgilinin ücretinden düşülür.
Sözleşmeli personele, bir yaşından küçük çocuklarını emzirmeleri için günde toplam bir buçuk saat süt izni verilir. Süt izninin kullanımında annenin saat seçimi hakkı vardır.

Sözleşmeli personele isteği üzerine; eşinin doğum yapması halinde iki gün, kendisinin veya çocuğunun evlenmesi, annesinin, babasının, eşinin, çocuğunun veya kardeşinin ölümü halinde ve her olay için üç gün ücretli mazeret izni verilir.

Hizmetleri sırasında radyoaktif ışınlarla çalışan ve doğrudan radyasyona maruz kalan sözleşmeli personele ilgili mevzuatı uyarınca ücretli sağlık izni verilir.

Sözleşmeli personele; en az yüzde 70 oranında engelli ya da süreğen hastalığı olan çocuğunun (çocuğun evli olması durumunda eşinin de en az yüzde 70 oranında engelli olması kaydıyla) hastalanması halinde hastalık raporuna dayalı olarak ana veya babadan sadece biri tarafından kullanılması kaydıyla bir yıl içinde toptan veya bölümler halinde on güne kadar ücretli mazeret izni verilir. ." düzenlemelerine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Danıştay Beşinci Dairesinin 28/02/2014 günlü, E:2011/4869 sayılı kararıyla 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu'nun 8. maddesinin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurulması üzerine, Mahkemenin ...günlü, E:...; K:...sayılı kararıyla, kamu görevlisi statüsünde olan aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarının, özlük hakları kapsamında bulunan izin hakkına ilişkin temel ilkelerin yönetmelikle düzenlenmesine imkan tanıyan kuralların, kamu görevlilerinin statülerinin kanunla düzenlenmesi ve yasama yetkisinin devredilmezliği yönündeki anayasal ilkelerle bağdaşmadığı gerekçesiyle 5258 sayılı Yasa'nın 8. maddesinin 2. fıkrasının "Aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarıyla yapılacak sözleşmede yer alacak hususlar..." ve "Maliye Bakanlığının uygun görüşü alınarak, Sağlık Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir." bölümlerinin "sözleşmeli aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarının izin hakkı" yönünden Anayasa'ya aykırı olduğundan bahisle iptaline karar verilmiş, söz konusu karara dayanılarak yönetmeliklerde aile hekimlerinin ve aile sağlığı elemanlarının izinlerine ilişkin olan düzenlemelere karşı açılan davalarda, izin düzenlemesinin Yasa ile yapılması gerektiğinden bahisle yürütmenin durdurulması ve iptal kararları verilmiş, Anayasa Mahkemesinin söz konusu kararı 10/01/2015 günlü, 29232 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmasına karşın yasa koyucu tarafından kararda ortaya konulan yasal boşluk doldurulmamış, bu suretle aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarının izinlerine ilişkin olarak uygulanabilecek bir mevzuat hükmü kalmamıştır.

Dava konusu düzenlemenin aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarının izin kullanabilmelerini teminen, anılan yargı kararlarının gerekçeleri dikkate alınarak çıkarıldığı; Bakan Oluru ile 5258 sayılı Yasa'da aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarının izinlerine yönelik bir düzenleme bulunmaması nedeniyle anılan Yasa'da bir düzenleme yapılıncaya kadar 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4/B. maddesi çerçevesinde görev yapan sözleşmeli kamu görevlilerine ilişkin izin hükümlerine göre işlem yapılması gerektiği belirtilmiştir.

Bu durumda, Anayasa Mahkemesi'nin 5258 sayılı Yasa'nın 8. maddesinin ikinci fıkrasına ilişkin olarak verdiği iptal kararı üzerine doğan hukuksal boşluğun yasama organı tarafından doldurulmasına kadar geçecek zaman zarfında, idari hizmet sözleşmeli kamu görevlisi olduğu açık olan aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarının izni konusunda, kamu görevlilerine ilişkin genel yasa olması dolayısıyla, 657 sayılı Yasa'nın sözleşmeli personelin izinleri için belirlenen hükümlerinin uygulanmasını öngören dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1. DAVANIN REDDİNE;

2. Aşağıda dökümü yapılan ...-TL yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,

3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen ...-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine;

4. Posta giderleri avansından artan tutarın, kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,

5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 22/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi


 

Kaynak : Gazete Memur

İlişkili Haberler

Manşetler