Derste siyasi konulara girdiği iddiasıyla kınama cezası alan öğretim görevlisi açtığı davalatı kaybedinde Anayasa Mahkemesine başvurmuştur.
Anayasa Mahkemesi, Milletlerarası Hukuk dersinde siyasi konulara giren öğretim elemanına verilen kınama cezasının hak ihlali olduğuna karar verdi.
Karar gerekçesinin dikkat çeken bölümleri şu şekildedir:
"36. Soruşturma kapsamında alman öğrenci ifadelerine bakıldığında ise beş yüzün üzerinde kayıtlı öğrencinin bulunduğu bir derste yalnızca dokuz öğrencinin ifadesine başvurulduğu, söz konusu ifadeler arasında da başvurucunun siyasi söylemlerinin ders ile ilgili olmadığına ilişkin ortak bîr görüşün oluşmadığı görülmektedir. Yükseköğretim öğrencileri de birey olarak siyasi görüş sahibi olma, ülke sorunlarıyla ilgilenme, tercih yapma gibi sosyal yönlere sahiptir. Dolayısıyla bir derste yürütülen siyasi tartışmaların her şartta tüm öğrencilerin düşünce dünyasına hitap etmesi beklenemez. Bu nedenle öğrencilerin dersin işlenişine ilişkin farklı görüşlerde olmaları anlaşılabilir bir durumdur.
37. Öte yandan öğrencilerin sahip oldukları değer yargılarına aykırı olsa dahi dersin konusu ile ilgili olması kavdıvla dersin bütünlüğüne katkı sunan eleştirel söylem ve tartışmalara katlanmaları beklenir. Aksi takdirde bilim özgürlüğünün bir parçası olan öğretme hakkının mevcudiyeti tehlikeye girer ve bilimsel sorgulamanın veya şüpheciliğin yerini dogmatik bir bakış açısı alır. Nihayetinde gerek ifadesine başvurulan öğrenci sayısının görece azlığı gerekse öğrenciler arasında konuya ilişkin bir fikir birliği olmaması nedeniyle başvurucunun siyasî söylemlerinin dersle ilgisi hakkında kuşkuya yer vermeyecek şekilde objektif bir yargıya ulaşmak şu hâlde mümkün değildir.
38. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi önceki kararlarında, açıklanan ve yayılan bir düşüncenin -İçeriğinden hareketle- kişiler ve toplum açısından değerlî-değersiz veya yararlı-yararsız biçiminde ayrıştırılmasının sübjektif unsurlar ihtiva edeceği için bu Özgürlüğün keyfi biçimde sınırlandırılması tehlikesini doğurabileceğine dikkat çekmiştir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. ,4/f Gürbüz ve Haşan Bayar, B. No: 2013'568, 24/6/2015, § 42: Önder Bahkçy § 40; Mehmet Aksoy, § 65). Bu itibarla bir öğretim elemanının ders esnasında aktardığı görüşlerinin öğrenciler veya üniversite yetkilileri açısından ilgisiz, yararsız, kışkırtıcı veya rahatsız edici görülse bile kişilerin sübjektif değerlendirmelerinden bağımsız olarak ifade özgürlüğünün korumasında okluğu akıldan çıkarılmamalıdır.
39. Netice itibarıyla Daire kararında başvurucunun siyasi söylemlerinin dersin belirlenen usul ve esaslara uygun bir şekilde yürütülmesine ne şekilde bir aykırılık oluşturduğu somut olarak ortaya konulmamıştır. Başvuru konusu iddianın yukarıda anlatılan bağlamlarda Daire tarafından ayrımdı şekilde incelemeye özen gösterildiğinin düşünülmesini sağlayacak herhangi bir unsur da tespit edilememiştir. Başvurunun bütün koşulları gözetildiğinde başvurucu hakkında kınama cezası verilmesi ile Anayasa’nın 26. maddesinde koruma altında olan ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin daha ağır basan bir toplumsal ihtiyaca karşılık gelmediği gibi orantılı da olmadığı sonucuna varılmıştır."
İşte 1 Eylül 2022 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesi kararı:
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
HAŞAN MOR BAŞVURUSU
: 2019/20996
: 25/5/2022
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, bir üniversitede öğretim elemanı olan başvurucunun yürüttüğü derste siyasi konulara girerek ders yürütme görevini gereği gibi yerine getirmemesi nedeniyle kınama cezası ile cezalandırılmasının ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
I
L BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 17/6/2019 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu, başvuruya konu olayların yaşandığı tarihte Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesinde öğretim elemanı olarak görev yapmakta olup milletlerarası hukuk dersinin yürütülmesinden sorumludur.
6. Başvurucu ile avm Üniversitede görev yapan öğretim elemanları M.A.. A.T. ve M.D.nin verdiği şikâyet dilekçeleri özerine başvurucunun yürüttüğü derslerde siyasî konulara girip ders anlatmadığı, öğrencilerin vaktim boşa geçirdiği, devlet büyüklen, amirleri ve öğretim üyeleri aleyhinde konuşmalar yaptığı ve sosyal medya kanalıyla iftirada bulunduğu iddialarıyla başvurucu hakkında disiplin soruşturması başlatılmıştır.
A. Disiplin Soruşturması Sureci
7. Disiplin soruşturması sürecinde başvurucunun 2016-2017 bahar döneminde yürüttüğü milletlerarası hukuk dersine kayıtlı 5 W öğrenciden sonda? çalışması A oluda h* öğrenci belirlenmiş ve anılan öğrencilerden 9’u beyanda bulunmuştur. Buna göre ifade veren Öğrenciler M.O. ve A.P. başvurucunun Cumhurbaşkanı hakkında küçük düşürücü ifadeler kullandığını, Ş.Ç. ve Ş.B.F. başvurucunun derste kullandığı ifadelerin ders kapsamında olduğunu, dersin bütünlüğünü bozmadığını, diğer öğrenciler ise başvurucunun Cumhurbaşkam'na ve eşine yönelik herhangi bir ifade kullandığını duymadıklarını ancak katıldıkları ders veya derslerde başvurucunun sıklıkla dersle alakası olmayan siyasi konulara girdiğini beyan etmiştir.
8. İfadesinde başvurucu; sosyal medyayı Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile mücadele aracı olarak kullandığını ve amacının bu yapıyla ilgili kişileri deşifre etmek olduğunu. Faccbook'ta yaptığı paylaşımda adı geçen şahısların daha önce yayının engellenmesi talebiyle savcılığa şikâyette bulunduğunu ve şikâyet hakkında takipsizlik kararı verildiğini, yaptığı paylaşımın görevi ile ilgisi olmadığını, hakkında açılan soruşfunnanm yalan ve düzmece iddialara dayandığını belirtmiştir.
9. Soruşturma sonucunda başvurucunun başta Cumhurbaşkanı ve eşi olmak üzere siyasi kişilere yönelik eleştirilerde bulunduğu iddiasının yeterince temcllendiriîemediği ancak derslerde kapsam dışı siyasi konulara sıklıkla girdiği ve bazen bir ders boyunca tamamen siyaset konuştuğunun öğrenci beyanlarıyla sabit olduğu gerekçesiyle başvurucunun ders yürütme görevini gereği gibi yerine getirmediği ve siyasi eleştirilerde bulunduğu kanaatine ulaşılmıştır. Bu bağlamda başvurucu hakkında 14/71965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (B) bendinin (a) alt bendi uyarınca kınama cezasının uygulanmasına karar verilmiştir. Başvurucu, anılan disiplin cezasına itiraz etmiş ancak itirazın reddine karar verilmiştir.
B. Başvurucunun Disiplin Cezasına İlişkin İşleme Karşı Açtığı İptal Davası Süreci
10. Başvurucu, hakkında tesis edilen disiplin cezasının iptali istemiyle Konya 2. İdare .Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır. Mahkeme, dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir;
"Somut olayda davacının. 2016-2017 Bahar döneminde Milhllerarası hukuk dersine girdiği, dava kamsa edilen disiplin cezasının da hu derste siyasi konulara girip ders anlatmamak, ders verme görevim gereği gibi yürütmemek fiillerinden verildiği gorıddûgıındcm imelfifi Uılleıleı aıaa hıdıd det'-mm gmud VUİM ve dış
politikayla ilişkisi irdelenmelidir.
Milletlerarası Hukuk dersinin içeriğinin; milletlerarası anılaşmalar, milletlerarası teamül hukuk kuradan, toplumsal düzen kimdim ve milletlerarası hukuk ilişkileri, uluslararası Örgütler, uluslararası insan haklan hukuku, devletlerin uluslararası cmlaşmazııklarının ^ûzıtmu. deniz hukuku. haıu mhm. ka>a udum kıta vahaıdığt. münhasır ekonomik bölge vs, kanularmdan oluştuğu, dersim uhıslararas hukuk düzeninin kurucu unsurlarını. uluslararası hukuk kişileri anısındaki karşılıklı etki ilişkilerini dikkate alarak güncel gelişmelerle birlikte açıklamayı amaçladığı, dolayısıyla bu dersin, özünde, uluslararası politikanmış hukuki zeminim oluşturduğu sonucuna varıbmştm
Bu durumda, milletlerarası hukuk dersinin, dış politika ve devletlerin işleyişini ilgilendin^ çiuutl avca griıymderiı p içe ıu~ı:ette (hıuttimlan ve bu d, m anlatılırken ülkenin güncel siyasi olaylarının irdelenme anın derme d nyıa eyvg .orurdu olmasından doları Javaıimn llillcrmiH bu kapsamda bulunduğu açık olup .vcuçitau ninnin w d<)s\u kayyımında disiplin <atçu taııyıaahıtm e! hu tuh ul.ııa bgmhm itamı hakkında tesis edilen disiplin cezasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. ”
İL Davalı idare, iptal kararma karşı istinaf talebinde bulunmuştur, Konya Bölge İdare Mahkemesi 3, İdari Dava Dairesi (Daire) 10/4-2019 tarihinde, başvuru konusu eylemin sübuta erdiğini belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın reddine kesin olarak karar vermiştir. Anılan kararın gerekçesi şöyledir:
"Bakılan dma la ımıotuıma kaplamında dadeam hav miden m.ı k‘uihi.md/ı, davacının dersle ilgisi tanındığı halde dem dip wtaw eti yırık İ «a u hohmun ekgaen söylemlerde bulunduğu, okul yönelimim eleştirdiği, öncelikti ve asıl görevi ders anlatmak ve dersle ilgili gerekti ve doğru bilgileri aktarmak olan davacının alman ifadelerden ders dışında siyasi konulara girmek ve eleştirilerde bulunmak suretiyle dersten uzaklaştığı anlaşıldığından, sübuı bulan fiilinin karşılığı olan yasa hükmü uyarınca kınama cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık, istinaf başvurusuna konu mahkeme, kararında ise hukuki isabet bulunmadığı sonuç ve kanaatine vanlmıştid’.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
12. Başvuru konusu olay tarihinde yürürlükte olan 4/1 b 1981 tarihlî ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun ” Disiplin w Ceza filerrim düzenleyen "Dokuzuncu Bölüngünün "Genel EsaslaC başlıklı 53. maddesinin İlgili kısmı şöyledir:
b 'Değişik 2 12 2016 - trititi 26 md / Itivlm w ıııku \ûk\i'suğ>m,m hmımlarının 'ğutım etimaulan mı unu a dıgeı petsomlım. ıth'ulnutikı C dıaphu H.' ıam u\ t mm kınama, aylıktan veya ücretten kesme, kademe ilerlemesmîn durdurulması veya birden fazla ücrettin kesim uutimstta iğretim mcslcğimh-n mkarma m kumu gürm-mden iglanrn; cezalarıdır.
(2) 6S7 sayılı Kanundaki fiillere ilave olarak bu Kanun kapsamındaki kamu görevlileri için kınama cezasını gerektiren fiiller şunlardır:...11 13. 6^” sarılı Kanun’un "Dıtiplnı lezafanmn şeytiem iti toza m gıdama uf Ki ve haller" kenar başlıklı 125. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Dirim memıa'mma ventuck msıı İm tcAsı ile hı> l>ı> .buyim ı,.vvıı o(, tam fiil ve haller şunlardır:
B- Kınama: Mermin görevinde ve davranışlarnıda kusurlu oMtığunun yazı ile bildiribnesidü;
Kınama cezasını gerektiren fiil ve haber şunlardır;
a) Verilen emir ve görevlerin lam ve zamanında yapılmasında, görev mahallinde karım lerı a belirlenen neti n nüını. '.erine gen/ıtınertitdı, gotevh ,hyh reuııı herce, araç ve gereçlerin korunması, kullanılması ve bakımında kusurlu davranmak."
14. Anayasa Mahkemesi somut olayda uygulanan kurala (bkz, § 13) yollama yapan ”657 sayılı Kanundaki fiillere ilave alarak" ibaresini (bkz. § 12) 10/4/2019 tarihli ve E.2017/33, K.2019/20 sayıh kararıyla iptal etmiş ve karatın Resini Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine hükmetmiştir. Anılan kararın gerekçesi özetle şöyledir:
'W dununda öğretim eleman memur ve diğer personelden oluşan yükseköğretim kurumlan kamu personeline ilişkin disiplin kuralları öngörülürken kamın koyucu tarafından hm'ıiı urtoıı: la \ore\n, ntiriıçındıH hnnakiamm H Imııucı . 'rafından u/p,indis m-in. ve farklılıkların dikkate alınmayarak öğretim elemanları ile memur ve diğer personelin tümüyle aym kurallara tabi kılınması ve dava konusu ibareler yoluyla öğretim elematiannm disiplin sonımUuğu kapsamma 657 saydı Kanunda saydım fiillerin tamamının dâhil edilmesi, Anayasa ’da bu kişiler için öngörülen gfiv&ıcelerie örtüşmedıği gibi gerek uygulayıcılar gerekse disiplin kurallarının muhatapları yönünden birtakım belirsizliklere de yol açtığından dava konusu kuralların Anayasa’mn 2., 27. ve 13Û. maddeleriyle bağdaşmadığı sonucuna ulaşılmıştır.”
B. Uluslararası Hukuk
15. Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi (AİHM). Mustafa Erdoğan/Türkiye (B. No:
MbiH, 3Ö',7Q(M, 27 5-2014 40| kararuula ifade özguriüğünün yanında akademik
özgürlüklere ilişkin şu değerlendirmelerde bulunmuştur:
*... Mahkeme ayrıca, akademik özgürlüğün (örneğin bkz. Sorguç / Türkiye, B, No: 17089/03, 23/6/2009, § 35 ve yukarıda anılan Sapan i Türkiye, B. No: 44102/04, 8/ 6/2010, § 34) ve akademik çahşmalmn önemim vurgulamıştır (bkz, Aksu / Türkiye [BDf B. No: 4'49 04 rt 41024 04 ti 3 2012. >~l vericrtei Inıçn B V*
Hüküm ve Karar Derlemeleri 1998-51), Bu bağlamda, araştırma ve eğitimde akademik n.gmtmiur .pirit .e ritim m/gı azgirritejı itrt'm, ı cırını. '.e 1 ’tc’i’
gerçeği kısıtlama almaksıztn kitlelere İletme özgürlüğünü güvence altına alması gerekmektedir (bkz. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi mn 1762 (2006) sayılı Tavsiye Karan). Dolayısıyla, akademisyenlerin araştırma yapma ve bıdgıdanru yayımlama örgfıritiğune getirilen kısıtlamaların dikkatli bir incelemeye tabi tutulması Mahkemenin içtihadıyla uıtarhdır (bkz. yukarıda anılan Aksu/Türkîye [BD), $ Tl). Ancak bu özgürlük, akademik veya bilimsel araştırmayla sınırlı olmayıp, aym zamanda akademisyenlerin araştırma, meslekî uzmanlık ve yeterlilik alanlarındaki görüş ve fikirlerini -söz konusu görüş ve fikirler tartışmalı aba veya rağbet görmese dahi- ifade etme özgürlüğünü de kapsamaktadır...”
V. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Anayasa Mahkemesinin 25/5/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu; akademik faaliyetleri kapsamındaki milletlerarası hukuk dersinde teorik bilgilerin yanı *ıra pratik ışleuş ık tigıh somut önıckkrdv verdiğim, denin muhtevası gereği dusterarast ilişkiler ve politikayla iç içe geçtiğini belirterek de» işleyişi özerinden uygulanan disiplin cezasının kişinin maddi ve manevi varlığının korunması ve geliştirilmesi hakfaag akademik özgürlüğünü ve ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
18. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, İ8/9/2O1.3, § 16). Başwucunun Anayasa’mn 17,, 26. ve 27. maddelerinin ihlal edildiği iddiasının Anayasa’mn "Bilim ve sanat Aümyeft" kenar başlıklı
27. maddesi ışığında, Anayasa’nm 26. maddesinde koroma altına alman ifade Özgürlüğü kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
19. Anayasalın iddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak "'Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” kenar başlıklı 26, maddesinin ilgili kısmı şöy ledir:
“Herkes, düşünce ve kanaatlerini s&, yazı, resim veya başka yallarla tek başına veya toph olarak açMama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamlarm müdahalesi olmaksızın kahrı uşa tiki»' atmak 'üıia \etmek imhr\dıgîm de lapsur .
Bu hürriyetlerin hdlandtnast, ...kamu düzeni, ...başktlanam ...haklarınım,, korunması ... amaçlarıyla smırlanabilîr...
Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kııllamhııasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir. ”
20. Anayasa’mn “Bilim ve sanat hürriyeti” kenar başlıklı 27. maddesinin birinci fikrisi şöyledir:
"Herkes, bilim ve sanan serbestçe üğremne ve öğretme, açıklama, yayma w bu
alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir. *
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
21. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün İhlal edildiğine İlişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2, Esas Yönünden
a. Müdahalenin Varlığı
22. Anayasa’mn 26. maddesinin birinci fıkrası, ifade özgürlüğüne içerik bakımından bir sımılarna getirmemişin ifade o/guıluğıı M)ası, sanatsal. »İrademi*. ı yalıtan
düşünce ve kanaat açıkla maları gibi her türlü ifadeyi kapsamaktadır Pmıa: M HIK],
B No 2013 K5D3 2? 10 2015, < 37, (hıdr> Balık^t. ö No. 2014 6009. 15 2 2017, 4ıj. Mchmel Altsoy [GK], B. No: 2014 5437.11 ” 2019. i 60,
23. İfade özgürlüğünün alı dalı olan bilimci ifade özgürlüğü. bilim insanın çalışmalarını ÜZ,gürce yürütebilmesini veya hıbmscl eserlerinin yaygmldşiınlmâMm ve buna devlet veya başka bir kışı tarafından müdahale edilmemesini güvence altına alır Dolayısıyla devletin bilimsel ifade ö/güılüğu karşısında negatif ve pozitıl hükümlülükleri bulunmaktadır. Buna göıe başvurucunun yükseköğretim kuruntuna bağlı olarak işlediği hır derste siyasi konulara girerek ders yürütme görevim gereği gibi yerine getirmemesi nedeniyle kınama cezası ile cezalandırılmasının başvurucunun bilim özgürlüğü kapsamında ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahale olduğu değerlendirilmiştir.
b. Müdâhalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı
24. Yukarıda anıları müdahale. Anayasa'mn 13, maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı müddetçe Anayasa’mn 26 maddesinin ihlalini teşkil edecektir, .Anayasa’mn 13. maddesinin ilgili kısmı şeyledir.
’lemıl hak H' MUbel/u, uıhıaea Amiı'asttnııı dinli mırhlelecmde Mimlen sebeplere bakili akmak u-' ancak kamınla sımıluimbıhı Bu sınırlamalar, demMatık toplum Jtızemmıı gev CÂ let im-.. ılkeam- u\kır< ulamaz
25. Bu sebeple müdahalenin Anayasa’mn 13. maddesinde öngörülen w sornuı başvuruya uygun düsen, kanunlar tarafından öngörülme. Anayasa'mn ilgili maddesinde belirtilen nedenlere dayanma ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olma koşullarım sağlayıp sağlamadığının belirlenmesi gerekir
26. Eldeki başvuruda öğretim elemanı olan başvurucunun 25-4? sayılı Kamm'un 57 maddesiyle yollama yapılan 657 savdı Kanun’un 125. maddesinin birinci fıkrasının (Bj bendinin (a)alt bendine göre disiplin cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Bununla birlikte 2547 saydı Kaııun’ıuı \3. maddesinin yollamaca cevaz veren ilgih kısmı Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilmiştir (AYM. E.20I7 33. K 2019 20. 10 (ı4 201üı Amhm kural her ne kadar idari işlem ve yargılama surecinde yürüdükte ise de Anayasa Mahkemesinin daha sonra alman süz konusu iptal kararını somut olayda gözard» etmesi mümkün değildir. .Ancak somut olaya ilişkin aşağıdaki değerlendirmeler gozonüne alındığında mcvatl haşvnrunun k-pullarında müdahalenin yapıldığı tarihte yürürlükte elan ilgili normun kantatla sınırlama ölçütünü karşılayıp karşılamadığına ilişkin mhaı bir değerlendirme yapmaya değil müdahalenin demokratik toplum düzeninin göleklerine uvgım olup olmadığının belirlenmesine ihtiyaç olduğu kanaatine ulaşılmıştır. Bu sebeple rnevcuı başvuruda müdahalenin kanuniliği hususunda kesin hır sonuca varmaya gerek olmadığı değerlendirilmiştir (benzer bir değerlendirme için bkz. Cahit Burkarız ve Edep Tekim B No: 2015 15091. 22 "7202(1 3(H.
27 Bununla birlikte anılan müdahalenin öğıetım elemanlarının dersi sürütme görevini gereği gibi yerme geiırmesmi sağlayarak kamu hizmetinin nesnelliğinin korunmasına yönelik önlemlerin bu parçası olduğu ve meşru bir amaç taşıdığı anlaşılmıştır
28. Bilim özgürlüğü eri eski ve köklü özgürlük alanlarından biri olarak insan onurunun ve değerinin temelinde yer alan düşünme, merak etme, arama w ona uvmın
faaliyette bulunma eğiliminin bir sonucudur. İnsanlık ancak bu özgürlük alanının uırhgı hâlinde doğru bilgiyi sorgulayabilecek! ir. Dolayısıyla ifade özgürlüğünün rahip okhığu güvencelerin yalnızca doğru olduğu kabul edilen ifade ve bilgilerle sınırlı olmadığının farkında olunması gerekir (Mutıa (mum Aarurnı, B. No 2018 7 31 < 2022. * 33)
Nitekim bilim özgürlüğü. Anayasa’nın 27. maddesinde özel olarak düzenlenmiştir. Anılan maddeye göre herkes öğrenme, öğretme, açıklama, yayma ve araştırma hakkına serbestlik temelinde sahiptir. Bu anlamda öğretim elemanlarının yürüttükleri derslerde, ilkesel olarak Anayasa’da ifadesini bulan öğretme hakkı kapsamında ifade serbestliğine sahip olduğu söylenebilir.
29. Bununla birlikte bahse tonu ilkesel serbestliğin Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan kamu düzeninin sağlanması gibi istisnalara tabi olduğu hatırda tutulmalıdır. Bu nedenle mesele öğretimin nesnelliği olduğunda sübjektif olarak nitelendirilebilecek yorumlara mahal vermeme ve öğretimde standardı sağlama adına öğretim elemanlarından dersle ilgisi olmayan tartışmalı konulan, dersin kapsamı dışında bırakmaları hususunda asgari özeni göstermeleri beklenebilir. Ancak burada kastedilen tartışmalı konuların bilimsel sahanın dışına çıkarılması ya da sansürlenmesi değildir. Aksine tartışma, bilimsel sorgulamanın temelini teşkil etmekte ve tüm sistemi beslemektedir. Dolayısıyla Öğretim elemanlarının söz konusu yükümlülüğü, dersle hiçbir ilgisi olmayan konulara, ders içeriğinde yer vermemeleri gerektiğine ilişkindir.
3Ö. Belirtildiği üzere bilim özgürlüğü, Anayasa’nın 27. maddesinde özel olarak korunmuştur. Bu bağlamda Anayasa’nın 26. maddesi vc daha özel olarak da 27. maddesi, bilgi ve fikir edinme ve düşünceleri yayma kapsamında bilimsel ifade özgürlüğünü de içerir vc bu anayasal güvenceler somut olay özeknde öğretim faaliyetlerinin gereği gibi yapılmasına olanak sağlar. Mevcut başvurunun konusu olan öğretim elemanının dersi yürütme şekli, eleştirel akim ve bilimsel sorgulamanın devamlılığım sağlama fonksiyonu nedeniyle demokratik bir toplum için büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle devlet, öğretim faaliyetinde bulunan kişilerin ifade özgürlüklerine gereksiz müdahalelerde bulunmama yükümlülüğü konusunda daha hassas davranmalıdır.
31. Devlet bu amaçla ifade özgürlüğünü kısıtladığında Ne uygulanan tedbirin zorunlu bir ihtiyaç baskısına karşılık geldiğini ve orantılı olduğunu göstermelidir. Kamu gücünü kullanan organlar ve mahkemeler zorunlu bir toplumsa) ihtiyacın varlığım değerlendirirken belirli bir takdir yetkisine sahiptir. Ancak bu takdir payı. Anayasa Mahkemesinin denetimindedir. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi, bir müdahalenin ifade özgürlüğü ile bağdaşıp bağdaşmadığı hususuna karar vermede HHİ mercidi! (Ae’uo/ Kıhçdamğhı, B. No: 2014/1577, 25/10/2017, § 57: Zübevde Füsun (\tel vt diğerlen [(İKJ. B. No: 2018/17635,26/7/2019, § 75; Mutia Canan Karatay, § 36),
32. Yukarıdaki açıklamalar birlikte ele alındığında bir öğretim elemanın söylemleriyle dersin gereği gibi yürütülmesine engel olduğu kabul edilerek müdahale edildiği hâllerde kamu gücünü kullanan organların ve derece mahkemelerin en azından şu değerlendirmelerde bulunmaları beklenir:
- Dersin genel konusunun, kapsamının ve yürütülmesine ilişkin usul ve esasların neler olduğunun.
’ Badelerin hangi saik ile kullanıldığının ve kullanıldığı derslerle veya ders saatlerinde işlenen konularla bağlantısının.
- İfadelerin dersin yürütülmesi üzerindeki etkilerinin oldukça açık, spesifik ve tekil olarak ortaya konması gerekmektedir.
33. Somut olayda başvurucunun yürütmekte olduğu uluslararası hukuk dersinde sarf ettiği siyasi söylemlerinin dersin belirlenen usul ve esaslara uygun işlenmesine aykırı olduğu gerekçesiyle başvurucu hakkında disiplin cezasına hükmedilmiştir (bkz. 7-10). İlk derece mahkemesi olayı değerlendirirken öncelikle dersin konusunu ve içeriğini detaylı olarak incelemiş; ardından dersin doğası gereği siyasi gelişmelerle iç içe olduğunu, bundan dolayı ders anlatımında ülkenin güncel siyasi durumunun irdelenmesinin zaruri olduğunu belirterek dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir. Anılan karar; istinaf yolunda, öğrencilerden alman ifadelere göre başvurucunun ders dışında siyasi konulara girmek vc eleştirilerde bulunmak suretiyle dersten uzaklaştığının anlaşıldığı gerekçesiyle Daire tarafından kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir (bkz. 10, 11). Buna göre başvurucunun söylemlerinin dersin kapsamı dışında kalıp kalmadığı meselesinin uyuşmazlığın temelini oluşturduğu görülmektedir.
34. Eldeki başvuruda öncelikle dersin konusu ve içeriğinin siyasî yönden değerlendirmeler yapmaya elverişli olup olmadığı irdelenmelidir. İlk derece mahkemesi, yukarıda belirtildiği üzere dersin doğası gereği siyasi meselelerle iç içe olduğuna ve dersin işlenişinde siyasi söylemlerde bulunmanın normal karşılanması gerektiğine kanaat getirmiştir. Anayasa Mahkemesi kanaatine göre dc uluslararası hukuk dersi temas ettiği konular itibarıyla siyasi meselelerin odağmdadır ve bu anlamda dersin siyasi söylemlerden soyutlanması son derece güçtür. Bununla birlikle uluslararası hukuk ve siyaset arasındaki güçlü bağlantının yapılan her siyasi yorumu otomatik olarak ilgili dersin bir parçası hâline getirmeyeceği de kabul edilmelidir.
35. Dolayısıyla bilhassa sosyal bilimler alanında kalan derslerin işlenişi hakkında yapılacak bir değerlendirmede siyasi söylemlerin neler olduğunun yanı sıra kullanıldığı ders saatinde işlenen konunun bağlam ve kapsamının da münhasıran gözetilmesi hayati önemdedir. Ancak Daire kararında söz konusu değişkenler ışığında herhangi bir değerlendirme yapılmamış, soyut olarak başvurucunun siyasi konulara değindiğinin kabul edilmesi dışında tam ve kesin olarak neler dediği ortaya konmamış, başvurucunun anlatımlarının ders ile ilgisinin bulunmadığı sonucuna salt bir kısım öğrencinin son derece genel ifadeleri üzerinden ulaşılmıştır.
36. Soruşturma kapsamında alman öğrenci ifadelerine bakıldığında ise beş yüzün üzerinde kayıtlı öğrencinin bulunduğu bir derste yalnızca dokuz öğrencinin ifadesine başvurulduğu, söz konusu ifadeler arasında da başvurucunun siyasi söylemlerinin ders ile ilgili olmadığına ilişkin ortak bîr görüşün oluşmadığı görülmektedir. Yükseköğretim öğrencileri de birey olarak siyasi görüş sahibi olma, ülke sorunlarıyla ilgilenme, tercih yapma gibi sosyal yönlere sahiptir. Dolayısıyla bir derste yürütülen siyasi tartışmaların her şartta tüm öğrencilerin düşünce dünyasına hitap etmesi beklenemez. Bu nedenle öğrencilerin dersin işlenişine ilişkin farklı görüşlerde olmaları anlaşılabilir bir durumdur.
37. Öte yandan öğrencilerin sahip oldukları değer yargılarına aykırı olsa dahi dersin konusu ile ilgili olması kavdıvla dersin bütünlüğüne katkı sunan eleştirel söylem ve tartışmalara katlanmaları beklenir. Aksi takdirde bilim özgürlüğünün bir parçası olan öğretme hakkının mevcudiyeti tehlikeye girer ve bilimsel sorgulamanın veya şüpheciliğin yerini dogmatik bir bakış açısı alır. Nihayetinde gerek ifadesine başvurulan öğrenci sayısının görece azlığı gerekse öğrenciler arasında konuya ilişkin bir fikir birliği olmaması nedeniyle başvurucunun siyasî söylemlerinin dersle ilgisi hakkında kuşkuya yer vermeyecek şekilde objektif bir yargıya ulaşmak şu hâlde mümkün değildir.
38. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi önceki kararlarında, açıklanan ve yayılan bir düşüncenin -İçeriğinden hareketle- kişiler ve toplum açısından değerlî-değersiz veya yararlı-yararsız biçiminde ayrıştırılmasının sübjektif unsurlar ihtiva edeceği için bu Özgürlüğün keyfi biçimde sınırlandırılması tehlikesini doğurabileceğine dikkat çekmiştir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. ,4/f Gürbüz ve Haşan Bayar, B. No: 2013'568, 24/6/2015, § 42: Önder Bahkçy § 40; Mehmet Aksoy, § 65). Bu itibarla bir öğretim elemanının ders esnasında aktardığı görüşlerinin öğrenciler veya üniversite yetkilileri açısından ilgisiz, yararsız, kışkırtıcı veya rahatsız edici görülse bile kişilerin sübjektif değerlendirmelerinden bağımsız olarak ifade özgürlüğünün korumasında okluğu akıldan çıkarılmamalıdır.
39. Netice itibarıyla Daire kararında başvurucunun siyasi söylemlerinin dersin belirlenen usul ve esaslara uygun bir şekilde yürütülmesine ne şekilde bir aykırılık oluşturduğu somut olarak ortaya konulmamıştır. Başvuru konusu iddianın yukarıda anlatılan bağlamlarda Daire tarafından ayrımdı şekilde incelemeye özen gösterildiğinin düşünülmesini sağlayacak herhangi bir unsur da tespit edilememiştir. Başvurunun bütün koşulları gözetildiğinde başvurucu hakkında kınama cezası verilmesi ile Anayasa’nın 26. maddesinde koruma altında olan ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin daha ağır basan bir toplumsal ihtiyaca karşılık gelmediği gibi orantılı da olmadığı sonucuna varılmıştır.
40. Açıklanan gerekçelerle başvuruya konu demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmayan müdahale nedeniyle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alman ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
41. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya Özgü yeniden yargılama kuruntunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8X75, 7/6/20İ8, §§ 54-60; Al igül Albaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60. 66: Kadri Enis Berberoğhı il) [GK], B. No: 2020/32949,21/1/2021. §§ 93-100).
42. Öte yandan İhlalin niteliği dikkate alınarak başvurucuya 13.500 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle:
A. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alman ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE.
C. Kararın bîr örneğinin ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Konya 2. İdare Mahkemesine (E.2018/950, K.201*8/1462) GÖNDERİLMESİNE.
D. Başvurucuya 13.500 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
E. 364,60 TL harç ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE.
F. ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA.
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 25/57022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.