BIST 100 9.602,14 %-2,09 Dolar 36,42 %0,38 Euro 38,14 %-0,05 Altın Gram 3.438,11 %0,27 Brent Petrol 74,42 %-2,68 Bitcoin 96.296,67 %1,02
,

Yeterliliği alamayan memur da yapılmayan savcı adayına Danıştay’dan ret

20. Dönem Adli Yargı Cumhuriyet Savcısı Adayı olan davacı tarafından sözlü sınavda elenmesi ve memur yapılmamasına ilişkin açılan davalara ilişkin olarak Danıştay 5. Dairesi de ret kararları verdi.

Yeterliliği alamayan memur da yapılmayan savcı adayına Danıştay’dan ret

Her iki davada da Danıştay Tetkik Hâkimi ayrıntılı bir şekilde adayın haklı olduğunu ve davanın reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirtmesine rağmen bölge idare mahkemelerinin ret kararları Danıştay’ca onandı.

Danıştay Hakiminin sözlü sınava ilişkin değerlendirmesi dikkat çekici

İdari işlemin yetki, şekil gibi salt usule ilişkin unsurları ile sınırlı olarak yapılacak bir yargısal denetimin, hukuk devleti ilkesinin sağladığı güvenceyi temin etmeyeceği açık olup; dava konusu mülakat sınavında yargısal denetimin yapılmasını sağlayacak biçimde, mülakat sınav komisyonu üyelerinin her biri tarafından değerlendirme yapılarak sınav öncesinde tutanağa bağlanmış soruların ve yanıtlarının neler olduğunun, bu yanıtlara komisyon üyelerince takdir edilen notun gerekçeleriyle ortaya konulmadığı gibi sözlü sınavın usule aykırı bir şekilde adayların 5-6 kişilik gruplar şeklinde komisyon huzura alınarak yapıldığı anlaşıldığından, temyiz isteminin kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan istinaf isteminin reddine ilişkin İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Memur yapılmamasındaki 'takdir hakkıda' dayanaksız

Adlî ve İdarî yargı hâkim ve savcı adaylarının Eğitim sonunda yapılan sınavlarda başarı gösteremeyenler, talepleri hâlinde Bakanlıkça merkez veya taşra teşkilâtında genel idare hizmetleri sınıfında bir kadroya atanması hususunda idareye takdir yetkisi tanınmış ise de, Danıştay'ın yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere, bu yetkinin mutlak ve sınırsız olmayıp, kamu yararı ve hizmet gerekleri ile sınırlı olduğu, takdir yetkisine istinaden tesis edilen işlemlerin sebep ve maksat unsurları yönünden hukuka uygunluk denetimine tabi tutulacağı, takdir yetkisinin kamu yararı ve hizmet gerekleri sınırları içinde kullanılması ve takdir yetkisine istinaden tesis edilen işlemin dava konusu edilmesi halinde de, bu sınırlar içinde kullanıldığının idarece ortaya konulması gerektiği, işlemin sebebine dayanak gösterilen olay ve nedenlerin gerçeği yansıtmaması yanında, işlemin tesisi için yeterli bulunmaması ve takdir yetkisinin kamu yararı ve hizmet gerekleri gözardı edilerek kullanıldığının kanıtlanması ya da yargı merciince saptanması halinde, sözü edilen bu durumların dava konusu idari işlemin sebep, konu ve maksat yönlerinden hukuka aykırılığı nedeniyle iptalini gerektireceği yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır

Gazete Memurun WhatsApp hattına gelen kararı siz değerli okuyuculaımız için yayımlıyoruz.

T.C.

DANIŞTAY BEŞİNCİ DAİRE

Esas No: 2019/3468, Karar No: 2021/3510

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı):

Karşı Taraf (Davalı): Adalet Bakanlığı/ANKARA

Vekili: Av. Mevlut Kılıçaslan

İstemin Özeti:

20. Dönem Adli Yargı Cumhuriyet Savcısı Adayı olan davacı tarafından, Türkiye Adalet Akademisince 03.01.2017 tarihinde gerçekleştirilen sözlü sınavda başarısız sayıldığından bahisle ataması uygun görülmeyerek adaylığına son verilmesine ilişkin tesis edilen 04.12.2017 tarih ve 39493 sayılı işlemin iptali istemiyle açılan davada;

Davanın reddi yolunda Ankara 13. İdare Mahkemesince verilen 15/11/2018 gün ve E:2018/1256, K:2018/2205 sayılı karara karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin Ankara 3. İdari Dava Dairesinin 30/04/2019 tarih ve E:2019/179, K:2019/900 sayılı kararının, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti:

Kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hâkimi Düşüncesi:

Anayasamızın "Cumhuriyetin nitelikleri" başlıklı 2. maddesinde; "Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir." hükmüne yer verilmiştir. Hukuk devleti kavramından; Devlet'in, hakimiyetinin olduğu topraklar üzerinde yaşayan gerçek ya da tüzel kişilerin, ayrım gözetilmeksizin tamamına hukuksal korumanın sağlandığı, hukuk dışı bir muameleye tabi tutulduklarında ise bu muamelenin yarattığı maddi hak kaybını ya da manevi tahribatı giderecek etkili yolların tanındığı Devlet anlaşılmaktadır. Bu hukuksal korumanın tam anlamıyla sağlanabilmesi için de; Anayasamızın 125. maddesinde; "İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır." şeklindeki emredici hükme yer verilmiştir. Anılan 125. maddedeki yargı yolunun açık olması ile ifade edilmek istenen sadece şekli olarak bu yolun tanınmış olması değil, aynı zamanda etkili bir denetimin sağlanmasıdır. 4954 sayılı Türkiye Adalet Akademisi Kanunu'nun "Adlî ve İdarî yargı hâkim ve savcı adaylarının meslek öncesi eğitimleri" başlıklı 28.maddesinin 14. fıkrasında; "Eğitim sonunda başarılı sayılanların mesleğe kabulleri ile atanmaları 24/2/1983 tarihli ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu hükümlerine göre yapılır. Eğitim sonunda yapılan sınavlarda başarı gösteremeyenler, talepleri hâlinde Bakanlıkça merkez veya taşra teşkilâtında genel idare hizmetleri sınıfında bir kadroya atanabilir, aksi hâlde bunların adaylığına Bakanlıkça son verilir." düzenlemesi ile adlî ve İdarî yargı hâkim ve savcı adaylarının Eğitim sonunda yapılan sınavlarda başarı gösteremeyenler, talepleri hâlinde Bakanlıkça merkez veya taşra teşkilâtında genel idare hizmetleri sınıfında bir kadroya atanması hususunda idareye takdir yetkisi tanınmış ise de, Danıştay'ın yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere, bu yetkinin mutlak ve sınırsız olmayıp, kamu yararı ve hizmet gerekleri ile sınırlı olduğu, takdir yetkisine istinaden tesis edilen işlemlerin sebep ve maksat unsurları yönünden hukuka uygunluk denetimine tabi tutulacağı, takdir yetkisinin kamu yararı ve hizmet gerekleri sınırları içinde kullanılması ve takdir yetkisine istinaden tesis edilen işlemin dava konusu edilmesi halinde de, bu sınırlar içinde kullanıldığının idarece ortaya konulması gerektiği, işlemin sebebine dayanak gösterilen olay ve nedenlerin gerçeği yansıtmaması yanında, işlemin tesisi için yeterli bulunmaması ve takdir yetkisinin kamu yararı ve hizmet gerekleri gözardı edilerek kullanıldığının kanıtlanması ya da yargı merciince saptanması halinde, sözü edilen bu durumların dava konusu idari işlemin sebep, konu ve maksat yönlerinden hukuka aykırılığı nedeniyle iptalini gerektireceği yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır

Bu durumda, davaya konu işlem idareye tanınan takdir yetkisi uyarınca tesis edilmiş ise de, eğitim sonunda yapılan sözlü sınavda başarısız olan davacının genel idare hizmetleri sınıfında bir kadroya atanma isteminin ve/veya atanma hakkının değerlendirilmemesinde hukuken kabul edilebilir herhangi bir bilgi ve belgenin davalı idarece ortaya konulmadığı, dolayısıyla, somut bir sebep gösterilmeden, salt takdir yetkisine dayanılarak davacının istemi dışında tesis olunan davaya konu işlemde sebep ve maksat unsurları yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılarak, temyiz isteminin kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan istinaf isteminin reddine ilişkin İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

Bölge idare mahkemesi idare dava daireleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.

Ankara 3. idari Dava Dairesinin 30/04/2019 tarih ve E:2019/179, K:2019/900 sayılı kararı ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın ONANMASINA, temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen İdare Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 09/11//2021 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.

 

T.C.

DANIŞTAY BEŞİNCİ DAİRE

Esas No: 2019/3467, Karar No: 2021/3136

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı):

Karşı Taraf (Davalı): Adalet Bakanlığı / ANKARA

Vekili: Av. Ali Görün

İstemin Özeti:

20. Dönem Adli Yargı Savcı Adayı olan davacı tarafından, meslek öncesi eğitim sonunda yapılan sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işleme karşı 10/03/2017 tarihinde yapılan itirazın reddine yönelik 31/07/2017 tarihli ve 2017/232 sayılı Türkiye Adalet Akademisi tarafından tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan davada;

Davanın reddi yolunda Ankara 13. İdare Mahkemesince verilen 01/11/2018 gün ve E:2017/3315, K:2018/2054 sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin Ankara 3. İdari Dava Dairesinin 03/05/2019 tarih ve E:2019/388, K:2019/932 sayılı kararının, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti:

Kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hâkimi Düşüncesi:

Anayasamızın "Cumhuriyetin nitelikleri" başlıklı 2. maddesinde; "Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir." hükmüne yer verilmiştir. Hukuk devleti kavramından; Devletin, hakimiyetinin olduğu topraklar üzerinde yaşayan gerçek ya da tüzel kişilerin, ayrım gözetilmeksizin tamamına hukuksal korumanın sağlandığı, hukuk dışı bir muameleye tabi tutulduklarında ise bu muamelenin yarattığı maddi hak kaybını ya da manevi tahribatı giderecek etkili yolların tanındığı Devlet anlaşılmaktadır. Bu hukuksal korumanın tam anlamıyla sağlanabilmesi için de; Anayasamızın 125. maddesinde; "İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır." şeklindeki emredici hükme yer verilmiştir.

Anılan 125. maddedeki yargı yolunun açık olması ile ifade edilmek istenen sadece şekli olarak bu yolun tanınmış olması değil, aynı zamanda etkili bir denetimin sağlanmasıdır. Bu nedenle mülakat sınavında başarısız sayılma işleminin, diğer tüm idari işlemlerin yargısal denetiminde olduğu gibi yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden yargısal denetiminin yapılması esastır.

İdari işlemin yetki, şekil gibi salt usule ilişkin unsurları ile sınırlı olarak yapılacak bir yargısal denetimin, hukuk devleti ilkesinin sağladığı güvenceyi temin etmeyeceği açık olup; dava konusu mülakat sınavında yargısal denetimin yapılmasını sağlayacak biçimde, mülakat sınav komisyonu üyelerinin her biri tarafından değerlendirme yapılarak sınav öncesinde tutanağa bağlanmış soruların ve yanıtlarının neler olduğunun, bu yanıtlara komisyon üyelerince takdir edilen notun gerekçeleriyle ortaya konulmadığı gibi sözlü sınavın usule aykırı bir şekilde adayların 5-6 kişilik gruplar şeklinde komisyon huzura alınarak yapıldığı anlaşıldığından, temyiz isteminin kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan istinaf isteminin reddine ilişkin İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

Bölge idare mahkemesi idare dava daireleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.

Ankara Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesinin 03/05/2019 tarih ve E:2019/388, K:2019/932 sayılı kararı ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın ONANMASINA, temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen idare Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 18/10/2021 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.

Kaynak : Gazete Memur

İlişkili Haberler

Manşetler