,

Türkiye Adalet Akademisi Teşkilat Kararnamesinin tümü iptal edildi

Anayasa Mahkemesi, Türkiye Adalet Akademisi Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin bzı hükümlerinin iptalina karşı açılan davada Kararnamenin tümünün Anayasaya aykırı olduğunua hükmetti.

Türkiye Adalet Akademisi Teşkilat Kararnamesinin tümü iptal edildi

34 sayılı CBK’nın esas amacının Anayasa’nın açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü hâkim ve savcı adaylarının eğitimi ile hâkim ve savcıların meslek içi eğitimlerini düzenlemek olduğu sonucuna varılmıştır.

Anayasa’nın 140. maddesinin ikinci fıkrasında, hâkimlerin mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre görev ifa edecekleri hükme bağlanmış, üçüncü fıkrasında ise "Hakim ve savcıların nitelikleri, afartmaları, hakları ve ödevleri, aylık ve ödenekleri, meslekte ilerlemeleri, görevlerinin ve görev yerlerinin geçici veya sürekli olarak değiştirilmesi, haklarında disiplin kovuşturması açılması ve disiplin cezası verilmesi, görevleriyle ilgili veya görevleri sırasında işledikleri suçlarından dolayı soruşturma yapılması ve yargılanmalarına karar verilmesi, meslekten çıkarmayı gerektiren suçluluk veya yetersizlik halleri ve meslek içi eğitimleri ile diğer özlük işleri mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir." denilmiştir.

34 sayılı CBK ile kurulan Akademi, hâkim ve savcıların meslek içi eğitimlerini düzenlemek konusunda yetkili ve görevli kılınmıştır. Anayasa’nın 140. maddesinde hâkim ve savcıların ‘'meslek içi eğitimleri "nm kanunla düzenleneceği hükme bağlandığından bu konunun kanunla düzenlenmesi gerektiği açıktır.

Bunun yanı sıra Akademi, hâkim ve savcıların meslek içi eğitimlerinin yanı sıra hâkim ve savcı adaylannın meslek öncesi eğitimlerini gerçekleştirmek konusunda da yetkili ve görevlidir. Bu itibarla hâkim ve savcı adaylarının meslek öncesi eğitimlerinin münhasıran kanunla düzenlenip düzenlenmeyeceği hususunun da değerlendirilmesi gerekmektedir.

Hâkim ve savcılann diğer özlük haklarının yanı sıra niteliklerinin de mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanun ile düzenleneceğini öngören Anayasa’nın 140. maddesinde belirtilen "hakim ve savcıların nitelikleri" ifadesinin hâkim ve savcıların adaylığa kabul ve adaylık dönemini de kapsadığının kabulü gerekir. Zira Anayasa, hâkimlik ve savcılık mesleğine verdiği özel önemin gereği olarak bu mesleğe girecekleri adaylığa alınış ve adaylık döneminden başlayarak güvenceye kavuşturmak istemektedir (AYM, E.1995/19, K.l 995/64,07/06/1995).

Hâkim ve savcı "nitelikleri"™ kazanılması ve sürdürülmesinde adaylık döneminde alınan başlangıç eğitimi ve hizmet içi eğitimin etkisi yadsınamaz. Dolayısıyla hâkim ve savcıların özlük haklan kapsamında olan nitelikleri ifadesinin adaylık dönemini de kapsayacak şekilde yorumlanması, bu çerçevede mesleğe gireceklerin adaylığa alınış ve adaylık döneminden başlayarak tüm süreçlerinin mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanun ile düzenlenmesi gerekmektedir.

Anayasa’nın 140. maddesinin beşinci fıkrasında ise “Hâkimler ve savcılar, kanunda belirtilenlerden başka, resmî ve özel hiçbir görev alamazlar " düzenlemesine yer verilmiş, maddenin altıncı ve yedinci fıkralarında ise “Hâkimler ve savcılar İdarî görevleri yönünden Adalet Bakanlığına bağlıdırlar./ Hâkim ve savcı olup da adalet hizmetindeki İdarî görevlerde çalışanlar, hâkimler ve savcılar hakkındaki hükümlere lâbidirler. Bunlar, hâkimler ve savcılara ait esaslar dairesinde sınıflandırılır ve derecelendirilirler, hâkimlere ve savcılara tanınan her türlü haklardan yararlanırlar " hükmüne yer verilmiştir.

Buna göre gerek öğretim elemanı gerekse tetkik hâkimi olarak Akademi kadrolarında süreli olarak görevlendirilebilecek veya bu kadrolara atanabilecek adli ve idari yargı mensuplarının görevleri boyunca idari görev yürütmekte oldukları ifade edilebilir ise de idari görev süreleri içinde hâkim ve savcı sıfatlannı korumaya devam ettikleri ve Anayasa’nın 140. maddesi uyarınca hâkim ve savcılar hakkındaki hükümlere tabi oldukları açıktır. Buna göre idari görev yürüten adli ve idari yargı mensuplarının resmî ve özel görev almalarının, atanmalarının, hakları ve ödevlerinin, meslekte ilerlemelerinin, görevlerinin ve görev yerlerinin geçici veya sürekli olarak değiştirilmesi ile diğer özlük işlerinin de kanunla düzenlenmesi gerekir.

Bu itibarla dava konusu CBK bir bütün hâlinde değerlendirildiğinde esas itibarıyla münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken konularda düzenleme içerdiğinden Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesine aykırı olduğu anlaşılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle CBK’nın tümü, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesine aykırıdır. İptali gerekir.

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:

Esas Sayısı : 2019/72
Karar Sayısı: 2023/229
Karar Tarihi: 28/12/2023

İPTAL DAVASINI AÇAN: Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri Engin ALTAY, Özgür ÖZEL, Engin ÖZKOÇ ile birlikte 137 milletvekili

İPTAL DAVASININ KONUSU: 2/5/2019 tarihli ve (34) sayılı Türkiye Adalet Akademisi Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin;

II.    İLK İNCELEME
1.    Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü gereğince Zühtü ARSLAN, Haşan Tahsin GÖKCAN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Recep KÖMÜRCÜ, Burhan ÜSTÜN, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Kadir ÖZKAYA, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ ve Yıldız SEFERİNOĞLU’nun katılımlarıyla 26/6/2019 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, yürürlüğü durdurma talebinin esas inceleme aşamasında karara bağlanmasına OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.

III.    ESASIN İNCELENMESİ
2.    Dava dilekçesi ve ekleri, Raportör Fatih TORUN tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, dava konusu CBK kuralları, dayanılan Anayasa kuralları ile bunların gerekçeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A.    Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinin Anayasal Çerçevesi ve Yargısal Denetimi
3.    21/1/2017 tarihli ve 6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile Anayasa’nın bazı maddelerinde değişiklik yapılmıştır. Yapılan değişikliklerle yeni bir hükümet sistemine geçilmiş ve buna bağlı olarak Cumhurbaşkanı’nın görev ve yetkileri yeniden düzenlenmiştir, Anayasa’nın 8, maddesinde, yürütme yetkisi ve görevinin Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kuruluna ait olduğu ifade edilmekte iken maddede yapılan değişiklikle Bakanlar Kurulu kaldırılarak yürütme yetkisi ve görevi tek başına Cumhurbaşkanı’na verilmiştir. Anayasa’da Bakanlar Kuruluna verilen görev ve yetkilere ilişkin maddelerde de aynı doğrultuda değişiklik yapılarak daha önce Bakanlar Kuruluna ait olan görev ve yetkilerin Cumhurbaşkanı tarafından yerine getirilmesi öngörülmüştür.
4.    Yeni hükümet sisteminin en önemli özelliklerinden biri Cumhurbaşkanı’na “Cumhurbaşkanlığı Kararnamese adı altında düzenleme yapma yetkisinin tanınmasıdır.
CBK’lann en belirgin özelliği ise Cumhurbaşkanına belirli konularda ilk elden düzenleme yapma yetkisinin verilmiş olmasıdır. Yürütmenin diğer düzenleyici işlemlerinden farklı olarak Cumhurbaşkanı, Anayasa’da belirlenen yetki çerçevesinde herhangi bir kanuna dayanmadan ya da yasama organının onayı olmadan CBK’lar yoluyla düzenleme yapabilecektir.
5.    Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının birinci cümlesinde Cumhurbaşkanı’nın yürütme yetkisine ilişkin konularda CBK çıkarabileceği hüküm altına alınmıştır. Düzenlemeyle yürütme yetkisine ilişkin olmak kaydıyla CBK çıkarma konusunda Cumhurbaşkanına genel bir yetki verilmiştir. Maddenin gerekçesinde, yeni hükümet sistemi gözetilerek Cumhurbaşkanı’nın genel siyasetin yürütülmesinde yürütme yetkisi ile ilgili olarak ihtiyaç duyduğu konularda CBK çıkarabilmesine imkân tanımak amacıyla ilk elden düzenleme yapma yetkisinin tanındığı ifade edilmiştir.
6.    Cumhurbaşkanı’na yürütme yetkisine ilişkin konularda CBK çıkarma yetkisinin genel olarak verilmesinin yanı sıra Anayasamın diğer bazı maddelerinde belirtilen kimi konuların da CBK ile düzenleneceği ayrıca ifade edilmiştir. Bu kapsamda Anayasa’nın 104. maddesinin dokuzuncu fıkrasında üst kademe kamu yöneticilerinin atanmalarına ilişkin usul ve esasların; 106. maddesinin on birinci fıkrasında bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri ve yetkileri, teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlannın kurulmasının; 108. maddesinin dördüncü fıkrasında Devlet Denetleme Kurulunun işleyişi, üyelerinin görev süresi ve diğer özlük işlerinin; 118. maddesinin altıncı fıkrasında Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin teşkilatı ve görevlerinin CBK’larla düzenleneceği hüküm altına alınmıştır. Anayasa’nın 123. maddesinin üçüncü fıkrasında ise kamu tüzel kişiliğinin kanunla veya CBK ile kurulacağı belirtilmiştir.
7.    Anayasamın 148. maddesinde CBK’lann şekil ve esas bakımdan Anayasaya uygunluğunun denetlenmesi öngörülmüş, yargısal denetim görev ve yetkisi de Anayasa Mahkemesine verilmiştir.
8.    Anayasa’da Cumhurbaşkanı’na CBK çıkarma yetkisi verilmekle birlikte bu yetki sınırsız değildir. Kanunlardan farklı olarak Anayasa’da CBK’yla düzenlenecek konular sınırlandırılmıştır. Konu bakımından yetki yönünden getirilen bu sınırlamalar Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ilk dört cümlesinde düzenlenmiştir.
9.    Anılan fıkranın birinci cümlesinde Cumhurbaşkanı’nın yürütme yetkisine ilişkin konularda CBK çıkarabileceği ifade edilmiştir. Buna göre yürütme yetkisine ilişkin konular dışında CBK ile düzenleme yapılması mümkün değildir.
10.    Fıkranın ikinci cümlesinde “Anayasa’nın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevlerin ” CBK’yla düzenlenemeyeceği belirtilmiştir. Bu hüküm uyarınca belirtilen alanlarda CBK ile düzenleme yapılamaz.
11.    Fıkranın üçüncü cümlesinde de Anayasa’da münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda CBK çıkarılamayacağı hüküm altına alınmıştır. Ancak Anayasa’da hangi konuların münhasıran kanunla düzenleneceğine ilişkin özel bir hüküm bulunmamaktadır. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesinin yerleşik içtihadında anayasa koyucunun kanunla düzenlenmesini öngördüğü konuların bu kapsamda görülmesi gerektiği
kabul edilmektedir (AYM, E.2016/150, K.2017/179, 28/12/2017, § 57: E.2016/180, K.2018/4, 18/1/2018, § 17; E.2017/51, K.2017/163, 29/11/2017, § 13; E.2016/139, K.2016/188, 14/12/2016, § 9; E.2013/47, K.2013/72, 6/6/2013). Buna göre Anayasa’da kanunla düzenleneceği belirtilen alanlarda Cumhurbaşkanının CBK çıkarma yetkisi bulunmamaktadır.
12.    Fıkranın dördüncü cümlesinde ise; kanunda açıkça düzenlenen konularda CBK çıkarılamayacağı ifade edilmiştir. Anılan hükme göre Cumhurbaşkanı’nın yürütme yetkisine ilişkin konularda CBK çıkarabilmesi için CBK’yla düzenlenecek konunun kanunlarda açıkça düzenlenmemiş olması gerekir.
13.    CBK'ların yukarıda belirtilen konu bakımından yetki kurallarına uygun olarak çıkarılması gerekmektedir. Aksi takdirde içeriği Anayasa’ya aykırılık oluşturmasa bile bu düzenlemelerin Anayasa’ya uygunluğundan söz edilemez. Dolayısıyla CBK’ların yargısal denetiminde öncelikle Anayasa’mn 104. maddesinin on yedinci fıkrasında belirtilen konu bakımından yetki kurallarına uygunluğunun ele alınması gerekir. Anılan fıkra yönünden herhangi bir aykırılık tespit edilmemesi durumunda ise bu defa CBK’ların içerik yönünden Anayasa’ya uygunluk denetimi yapılmalıdır.
14.    CBK’nın tümüne yönelik aykırılık iddiaları üzerine yapılacak Anayasa’ya uygunluk denetiminde ise CBK’da yer alan hükümlerin bütünsel bir yaklaşımla ele alınarak CBK’nın temel düzenleme alanın/konusunun ortaya konulması ve denetimin de belirlenen bu alan üzerinden gerçekleştirilmesi gerekir. Bununla birlikte CBK’nın tümü bakımından yapılan denetim neticesinde CBK’nın tümünün Anayasa’ya uygun olduğu yönünde ulaşılabilecek sonucun, ayrıca iptali talep edilen her bir CBK kuralına ilişkin olarak yapılacak anayasallık denetimi üzerinde bağlayıcı bir etkisi bulunmamaktadır.

B.    CBK’nın Tümünün İncelenmesi
1.    İptal Talebinin Gerekçesi
15.    Dava dilekçesinde özetle; dava konusu CBK ile Türkiye Adalet Akademisinin (Akademi) kuruluş, görev ve yetkilerine ilişkin usul ve esasların düzenlendiği, CBK’nın esas amacının hâkim ve savcı adaylarının eğitimi ile hâkim ve savcıların hizmet içi eğitimleri olduğu, hâkim ve savcıların özlük hakları kapsamında olan nitelikleri ifadesinin adaylığa kabul ve adaylık dönemini de kapsayacak şekilde yorumlanması gerektiği, bu nedenle mesleğe gireceklerin adaylığa alınış ve adaylık döneminden başlayarak tüm süreçlerinin mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenmesi gerektiği, bunun dışında hâkim ve savcıların meslek içi eğitimlerinin veya Akademide öğretim elemanı, tetkik hâkimi ya da başka bir sıfatla görevlendirilmesinin de kanunla düzenlenmesi gerektiği, hâkim ve savcı adaylarının eğitimi ile hâkim ve savcıların meslek içi eğitimlerinin yürütme yetkisine ilişkin bir husus olmayıp yargının niteliğine ilişkin bir konu olduğundan bu konularda CBK ile düzenleme yapılamayacağı, uluslararası belgelerde de hâkim ve savcılann eğitiminde yürütmenin müdahalesine karşı güvencelerin bulunması gerektiğinin belirtildiği, dava konusu CBK ile Akademinin teşkilatlanması ve organlarının görev ve yetkileri gibi temel hususlara yer verilmeden bu hususların yönetmelikle düzenlenmesinin öngörüldüğü, böyle bir düzenleme ile kurumun yürütmenin her türlü müdahalesine açık hâle getirildiği, yürütmeye bu şekilde bir yetki devri yapılması mümkün olmadığı gibi idarenin türev düzenleme yetkisini çok aşan, asli bir düzenleme yetkisiyle donatılması sonucunu doğurduğu, bu nedenle düzenlemenin idarenin kanuniliği ilkesi ile kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı olduğu belirtilerek dava konusu CBK’nın tümünün Anayasamın Başlangıç kısmı ile 2., 6., 7., 9., 11., 104., 123., 138., 139. ve 140. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

2.    Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
16.    Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesinde Anayasa’da münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda CBK çıkarılamayacağı hükmüne yer verilmiştir. Anayasa koyucunun bir konunun kanunla düzenlenmesini özel olarak öngörmesi bu alanın münhasıran kanunla düzenlenmesini istediği anlamına gelir. Bu kapsamda Anayasa, bir konunun kanunla düzenleneceğini öngörmüşse bu konuda CBK çıkarılamaz. Bununla birlikte Anayasa’da CBK’larla düzenleneceği özel olarak öngörülen konulara ilişkin Anayasa hükümlerinin açıkça izin verdiği hususlarda CBK’larla düzenleme yapılabilir (AYM, E.2019/105, K.2020/30, 12/6/2020, § 19; E.2021/85, K.2022/60, 01/06/2022, § 17).

17.    Dava konusu CBK; Akademinin kuruluş, görev ve yetkilerine ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla çıkarılmıştır.

18.    CBK’nın 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, Akademinin bu CBK’da belirlenen görevleri yerine getirmek üzere kamu tüzel kişiliğini haiz, bilimsel, idari ve mali özerkliği olan, özel bütçeli, Adalet Bakanlığı (Bakanlık) ile ilgili ve merkezi Ankara'da bulunan bir kuruluş olduğu ifade edilmiştir.

19.  CBK’nın 4. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca hâkim ve savcı adayları ile hâkim ve savcılara yönelik eğitim planlarını hazırlamak, yayımlamak ve uygulamak Akademinin görevleri arasındadır.

20. Bunun yanı sıra CBK’nın 3. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, Akademinin Başkanlık ve Danışma Kurulundan oluşacağı düzenlemesine yer verilmiş; 7. maddesinde ise Akademinin organlarından birisi olan Danışma Kurulunda Yargıtay ve Danıştay üyeleri ile Hâkimler ve Savcılar Kurulu üyesinin yanı sıra adli ve idari yargı hâkimleri ile Cumhuriyet savcılan arasından seçilecek üyelerin de bulunacağı hükme bağlanmıştır. Buna göre Akademi bünyesinde teşkil edilen Danışma Kurulunun üyelerinin büyük kısmının hâkim ve savcı meslek mensuplarından oluştuğu görülmektedir.

21. CBK’nın 8. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, meslekte fiilen sekiz yılını tamamlamış hâkim ve savcıların öğretim elemanı olarak Akademiye atanabileceği veya görevlendirilebileceği düzenlenmiş, anılan maddenin (3) numaralı fıkrasında ise Akademide, yeteri kadar Yargıtay ve Danıştay üyesi ile hâkim ve savcıların ders vermekle görevlendirilebileceği hükme bağlanmıştır. CBK’nın 9. maddesinin (1) numaralı fıkrasında ise meslekte fiilen beş yılını tamamlamış hâkim ve savcıların Akademiye atanabileceği veya görevlendirilebileceği düzenlemesine yer verilmiştir.

22. Öte yandan CBK’nın 10. maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde, Akademinin; hâkim ve savcı adayları için Bakanlıkla, hâkim ve savcılar için Hâkimler ve Savcılar Kuruluyla iş birliği yaparak kısa ve uzun vadeli eğitim ve öğretim planları hazırlayacağı öngörülmektedir. CBK’nın 12. maddesinin (1) numaralı fıkrasında ise hâkim ve savcı adayları ile hâkim ve savcılara yönelik eğitim programlan hariç olmak üzere. Akademi hizmetlerinin ücretli olduğu belirtilmiştir.

23.  CBK ile Akademiye hâkim ve savcı adaylarının meslek öncesi eğitimleri ile hâkim ve savcıların meslek içi eğitimlerini yürütmenin yanı sıra başka görevler de verildiği görülmektedir. CBK’nın 4. maddesinde, talepleri hâlinde noterler ve avukatlar ile eğitim ve öğretim hizmetlerinden faydalanması uygun görülen diğer kişilere yönelik eğitim programları hazırlamak ve uygulamak, hukuk ve adalet alanını ilgilendiren konularda uzmanlık ve sertifika programları ile kurs, seminer, sempozyum, konferans ve benzeri etkinlikleri düzenlemek, bilgi bankası ve kütüphane kurmak, yayınlar yapmak, eğitim ve öğretim faaliyetleriyle ilgili strateji ve hedefleri belirlemek, görev alanına giren konularda yurt içinde ve yurt dışında bulunan kurum ve kuruluşlarla iş birliği yapmak, hâkim ve savcı adayları ile hâkim ve savcıların lisansüstü ve yabancı dil eğitim ve öğretimlerini desteklemek amacıyla ilgili kurum ve kuruluşlarla iş birliği yapmak, hukuk ve adalet alanını ilgilendiren eğitim ve öğretim faaliyetleri hakkında ilgili kurum ve kuruluşlara görüş bildirmek Akademinin görevleri arasında sayılmıştır.

24. Dava konusu CBK’nın yukarıda anılan hükümleri birlikte değerlendirildiğinde Akademinin teşkilat yapısı, kuruluş ve organları ile eğitim öğretim faaliyetine ilişkin düzenlemelerin esas itibarıyla hâkim ve savcı adaylarının meslek öncesi eğitimleri ile hâkim ve savcıların meslek içi eğitimlerini gerçekleştirmeye yönelik olduğu görülmektedir. Bu açıdan bakıldığında Akademinin esas kuruluş amacının idari teşkilat içinde hâkim ve savcı adaylarının meslek öncesi eğitimleri ile hâkim ve savcıların meslek içi eğitimlerini gerçekleştirecek bir kuruma hukuki varlık ve işleyiş kazandırılması olduğu açıktır.

25. Dolayısıyla Akademinin görevleri arasında hukuk ve adalet alanını ilgilendiren çeşitli eğitim ve öğretim faaliyetlerini gerçekleştirmek de bulunmakla birlikte dava konusu CBK’nın temel konusunun Türk idari teşkilatı içerisinde hâkim ve savcı adaylarının meslek öncesi eğitimleri ile hâkim ve savcıların meslek içi eğitimlerini gerçekleştirmek biçimindeki kamu hizmetini yürütecek kamu tüzel kişiliğine sahip bir kurumun kurulması olduğu anlaşılmaktadır.

26. Bu itibarla 34 sayılı CBK’nın esas amacının Anayasa’nın açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü hâkim ve savcı adaylarının eğitimi ile hâkim ve savcıların meslek içi eğitimlerini düzenlemek olduğu sonucuna varılmıştır.

27. Anayasa’nın 140. maddesinin ikinci fıkrasında, hâkimlerin mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre görev ifa edecekleri hükme bağlanmış, üçüncü fıkrasında ise "Hakim ve savcıların nitelikleri, afartmaları, hakları ve ödevleri, aylık ve ödenekleri, meslekte ilerlemeleri, görevlerinin ve görev yerlerinin geçici veya sürekli olarak değiştirilmesi, haklarında disiplin kovuşturması açılması ve disiplin cezası verilmesi, görevleriyle ilgili veya görevleri sırasında işledikleri suçlarından dolayı soruşturma yapılması ve yargılanmalarına karar verilmesi, meslekten çıkarmayı gerektiren suçluluk veya yetersizlik halleri ve meslek içi eğitimleri ile diğer özlük işleri mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir." denilmiştir.

28.  34 sayılı CBK ile kurulan Akademi, hâkim ve savcıların meslek içi eğitimlerini düzenlemek konusunda yetkili ve görevli kılınmıştır. Anayasa’nın 140. maddesinde hâkim ve savcıların ‘'meslek içi eğitimleri "nm kanunla düzenleneceği hükme bağlandığından bu konunun kanunla düzenlenmesi gerektiği açıktır.

29.  Bunun yanı sıra Akademi, hâkim ve savcıların meslek içi eğitimlerinin yanı sıra hâkim ve savcı adaylannın meslek öncesi eğitimlerini gerçekleştirmek konusunda da yetkili ve görevlidir. Bu itibarla hâkim ve savcı adaylarının meslek öncesi eğitimlerinin münhasıran kanunla düzenlenip düzenlenmeyeceği hususunun da değerlendirilmesi gerekmektedir.

30. Hâkim ve savcılann diğer özlük haklarının yanı sıra niteliklerinin de mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanun ile düzenleneceğini öngören Anayasa’nın 140. maddesinde belirtilen "hakim ve savcıların nitelikleri" ifadesinin hâkim ve savcıların adaylığa kabul ve adaylık dönemini de kapsadığının kabulü gerekir. Zira Anayasa, hâkimlik ve savcılık mesleğine verdiği özel önemin gereği olarak bu mesleğe girecekleri adaylığa alınış ve adaylık döneminden başlayarak güvenceye kavuşturmak istemektedir (AYM, E.1995/19, K.l 995/64,07/06/1995).

31. Hâkim ve savcı "nitelikleri"™ kazanılması ve sürdürülmesinde adaylık döneminde alınan başlangıç eğitimi ve hizmet içi eğitimin etkisi yadsınamaz. Dolayısıyla hâkim ve savcıların özlük haklan kapsamında olan nitelikleri ifadesinin adaylık dönemini de kapsayacak şekilde yorumlanması, bu çerçevede mesleğe gireceklerin adaylığa alınış ve adaylık döneminden başlayarak tüm süreçlerinin mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanun ile düzenlenmesi gerekmektedir.

32.  Anayasa’nın 140. maddesinin beşinci fıkrasında ise “Hâkimler ve savcılar, kanunda belirtilenlerden başka, resmî ve özel hiçbir görev alamazlar " düzenlemesine yer verilmiş, maddenin altıncı ve yedinci fıkralarında ise “Hâkimler ve savcılar İdarî görevleri yönünden Adalet Bakanlığına bağlıdırlar./ Hâkim ve savcı olup da adalet hizmetindeki İdarî görevlerde çalışanlar, hâkimler ve savcılar hakkındaki hükümlere lâbidirler. Bunlar, hâkimler ve savcılara ait esaslar dairesinde sınıflandırılır ve derecelendirilirler, hâkimlere ve savcılara tanınan her türlü haklardan yararlanırlar " hükmüne yer verilmiştir.

33.  Buna göre gerek öğretim elemanı gerekse tetkik hâkimi olarak Akademi kadrolarında süreli olarak görevlendirilebilecek veya bu kadrolara atanabilecek adli ve idari yargı mensuplarının görevleri boyunca idari görev yürütmekte oldukları ifade edilebilir ise de idari görev süreleri içinde hâkim ve savcı sıfatlannı korumaya devam ettikleri ve Anayasa’nın 140. maddesi uyarınca hâkim ve savcılar hakkındaki hükümlere tabi oldukları açıktır. Buna göre idari görev yürüten adli ve idari yargı mensuplarının resmî ve özel görev almalarının, atanmalarının, hakları ve ödevlerinin, meslekte ilerlemelerinin, görevlerinin ve görev yerlerinin geçici veya sürekli olarak değiştirilmesi ile diğer özlük işlerinin de kanunla düzenlenmesi gerekir.

34. Bu itibarla dava konusu CBK bir bütün hâlinde değerlendirildiğinde esas itibarıyla münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken konularda düzenleme içerdiğinden Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesine aykırı olduğu anlaşılmaktadır.

35.  Açıklanan nedenlerle CBK’nın tümü, Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesine aykırıdır. İptali gerekir.

CBK’nın tümü Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesine aykırı görülerek iptal edildiğinden konu bakımından yetki yönünden anılan fıkranın birinci, ikinci ve dördüncü cümleleri ile içerik bakımından ayn bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.

CBK’nın tümü Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının üçüncü cümlesine aykın görülerek iptal edildiğinden iptali talep edilen diğer maddeleri yönünden ayrıca inceleme yapılmamıştır.

IV. İPTAL KARARININ YÜRÜRLÜĞE GİRECEĞİ GÜN SORUNU
36.    Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasında '‘Kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu Sarih, kararın Resmî Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir ytlt geçemez. ” denilmekte, 6216 sayılı Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrasında da bu kural tekrarlanarak Mahkemenin gerekli gördüğü hâllerde Resmî Gazete1 de yayımlandığı günden başlayarak iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihi bir yılı geçmemek üzere ayrıca kararlaştırabileceği belirtilmektedir.

37.    (34) numaralı CBK’nın tümünün iptal edilmesi nedeniyle doğacak hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edecek nitelikte görüldüğünden iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğun doldurulabilmesi amacıyla TBMM tarafından gerekli düzenlemelerin yapılması için Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 6216 sayılı Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince (34) numaralı CBK’nın tümüne ilişkin iptal hükmünün, kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesi uygun görülmüştür.

V. YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI TALEBİ
38.    Dava dilekçesinde özetle, dava konusu kuralların uygulanması hâlinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğabileceği belirtilerek yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
2/5/2019 tarihli ve (34) numaralı Türkiye Adalet Akademisi Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin tümüne yönelik iptal hükmünün yürürlüğe girmesinin ertelenmesi nedeniyle kararnamenin tümüne ilişkin yürürlüğün durdurulması talebinin REDDİNE 28/12/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.

VI. HÜKÜM
2/5/2019 tarihli ve (34) numaralı Türkiye Adalet Akademisi Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin tümünün Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, iptal hükmünün Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince KARARIN RESMÎ GAZETE’DE YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK BİR YIL SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE 28/12/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

 

Kaynak : Resmi Gazete

İlişkili Haberler

Manşetler