Somut olayda iddianameye konu isnat rüşvet alma olmasına rağmen başvurucu görevi kötüye kullanma suçunu işlediği kabulüyle cezalandırılmıştır. 5237 sayılı Kanun'un 252. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları ile aynı kanunun 257. maddesinde düzenlenen suçların unsurlarının farklı olduğu hususunda kuşku bulunmamaktadır. Ancak suçun hukuki niteliği değişmesine karşın sanığa savunmasını yeniden hazırlaması için gerekli zaman ve kolaylıklar sağlanmamıştır. Hâlbuki suçlamanın değişen niteliğinin bildirilmesi, uygulanacak cezanın türü ve miktarından bağımsız bir güvencedir. Sonuç olarak isnadın niteliğinde meydana gelen değişikliğin başvurucuya bildirilmemesi ve bu hususta kendisine ek savunma hazırlama imkânı tanınmaması dikkate alındığında Ali Kemal Tekin kararında yer alan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmamaktadır.
Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkıyla bağlantılı olarak isnadı (suçlamayı) öğrenme hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
(Başvuru Numarası: 2021/7616)
Karar Tarihi: 7/6/2023
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, isnadın niteliğinin değiştiğinin sanığa (başvurucuya) bildirilmemesi nedeniyle isnadı (suçlamayı) öğrenme hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Ereğli (Konya) Cumhuriyet Başsavcılığının 7/2/2020 tarihli iddianamesiyle icra müdürü olan başvurucu hakkında zincirleme şekilde rüşvet aldığından bahisle 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 252. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları ile aynı Kanun'un 43. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.
3. İddianamede; başvurucunun birtakım isteklerinin şüpheli M.E.H. aracılığıyla diğer şüpheli M.K. tarafından gerçekleştirildiği, buna karşılık olarak da şüpheli M.K.nın işletmesinin borçlu olduğu icra dosyalarında icra müdürü olan başvurucunun icra ve haciz işlemleri yapılmadan bir danışman gibi şüpheli M.K.ya yol gösterdiği, M.K. hakkında yapılacak hacizleri engellediği, M.K.ya borcundan kurtulması amacıyla icra dosyalarında süre kazandırıp kolaylık sağlayarak menfaat temin ettirdiği, böylece başvurucu ile şüpheli M.K. arasında şüpheli M.E.H. aracı kullanılarak rüşvet ilişkisinin gerçekleştiği anlatılarak başvurucunun rüşvet alma suçunu işlediği iddia edilmiştir.
4. Başvurucu; Ereğli (Konya) Ağır Ceza Mahkemesince (Mahkeme) yürütülen duruşmanın 10/7/2020 tarihli ilk celsesinde müdafiinin de hazır bulunmasıyla savunmasını yapmış ve beraatini talep etmiştir.
5. Yargılamanın 25/9/2020 tarihli ikinci celsesinde iddia makamınca esas hakkında mütalaa sunulmuştur. Mütalaada başvurucunun zincirleme şekilde rüşvet alma suçunu işlediği gerekçesiyle cezalandırılması talep edilmiştir. Başvurucu müdafii, mütalaaya karşı beyanda bulunmak üzere süre talebinde bulunmuştur. Mahkeme, başvurucu müdafiinin süre talebinin kabulü ile duruşmanın 20/11/2020 tarihine ertelenmesine karar vermiştir.
6. 20/11/2020 tarihli son celsede Mahkeme, başvurucuya isnat edilen rüşvet alma suçunun vasıf ve mahiyet değişikliğine uğrayıp görevi kötüye kullanma suçuna dönüştüğü gerekçesiyle 5237 sayılı Kanun'un 257. maddesinin (1) numaralı fıkrası ile aynı Kanun'un 43. maddesi uyarınca neticeten başvurucunun 1 yıl 15 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir.
7. Başvurucu, söz konusu karara karşı istinaf kanun yoluna müracaat etmiştir. Başvurucu 11/12/2020 tarihli gerekçeli istinaf dilekçesinde; iddianamede kendisine isnat edilen suç rüşvet alma olmasına rağmen Mahkemenin iddianamede yer almayan görevi kötüye kullanma suçundan ek savunma hakkı tanımaksızın mahkûmiyet hükmü kurduğunu ifade etmiştir.
8. Anılan hüküm, Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesinin (Bölge Adliye Mahkemesi) 1/2/2021 tarihli istinaf başvurusunun esastan reddi kararıyla kesinleşmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararının ilgili kısmı şöyledir:
" ... vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, toplanan deliller, gerekçe içeriği ve tüm dosya kapsamına göre, verilen kararda usul ve yasaya aykırı herhangi bir hususun bulunmadığı, sanıklar ile ilgili hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların istinaf denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, savunmaların inandırıcı gerekçelerle reddedildiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, cezayı azaltıcı sebebin niteliğinin takdir kılındığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı, incelenen dosyaya göre istinaf başvurusunda bulunan sanık İsmail Reçber ve sanık [M.K.] ile [M.E.H.] müdafinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, istinaf başvurusunun CMK'nın 280/1-a maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine ..."
9. Başvurucu, gerekçeli istinaf dilekçesinde -diğerlerinin yanı sıra- iddianame rüşvet alma suçundan düzenlenmesine, yargılamanın da aynı suçtan yürütülmesine rağmen kendisine ek savunma hakkı tanınmadan atılı suçun vasfının görevi kötüye kullanma olarak değiştirilmesi nedeniyle savunma hakkının kısıtlandığını belirtmiştir.
10. Komisyon; adli yardım talebinin kabulüne, suçu (isnadı) öğrenme hakkı ve gerekçeli karar hakkı dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, anılan ilkelere ilişkin şikâyetin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
11. Başvurucu; rüşvet alma suçundan cezalandırılması talebiyle hakkında dava açıldığını, yargılama neticesinde ise farklı bir suçtan ceza verildiğini, isnat edilen suçun niteliği değişmesine rağmen ek savunmasının da alınmadığını belirterek savunma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
12. Bakanlık görüşünde; başvurucu hakkında rüşvet alma suçundan iddianame tanzim edilmesine rağmen yargılama neticesinde Mahkemenin rüşvet alma suçunun vasıf ve mahiyet değişikliğine uğrayıp görevi kötüye kullanma suçuna dönüştüğü ifade edilmiştir. Somut olayda 5271 sayılı Kanun'un "Suçun niteliğinin değişmesi" kenar başlıklı 226. maddesi ile Anayasa Mahkemesinin Ali Kemal Tekin (B. No: 2014/875, 2/2/2017) kararında yer alan tespit ve değerlendirmelerin dikkate alınması gerektiğini belirtmiştir.
13. Başvurucu; Bakanlık görüşüne karşı beyanında mahkûmiyet hükmünde kabul edilen suçun iddianamede yer alan suçtan daha az cezayı gerektirmesi durumunda dahi kendisine ek savunma hakkının tanınması gerektiğini, iddianamenin kabulüyle dava açıldıktan sonra suçun niteliğinde değişiklik olduğundan dolayı ek savunma hakkı tanınmadan hüküm kurulamayacağını vurgulayarak başvuru dilekçesindeki iddialarını yinelemiştir.
14. Başvurucunun iddiaları, savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkıyla bağlantılı olarak isnadı (suçlamayı) öğrenme hakkı kapsamında değerlendirilmiştir.
15. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvuruda, isnadı (suçlamayı) öğrenme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
16. Anayasa Mahkemesi, Ali Kemal Tekin kararında isnadı öğrenme hakkı ile ilgili ilkeleri belirlemiştir. Anayasa Mahkemesi bu kararda yargılama sırasında fiilin hukuki niteliğinin değişmesi durumunda sanığın bu değişiklikten haberdar edilmesi gerektiğini, böylelikle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine uygun olarak yargılamanın adilliğinin sağlanmış olacağını ifade etmiştir. Anılan kararda isnadı öğrenme hakkının savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkı ile de ilişkili olduğu vurgulanarak suçun hukuki niteliğinin değişmesi hâlinde savunmanın yeniden hazırlanması için sanığa gerekli zaman ve kolaylıkların sağlanması gerekliliğinin altı çizilmiştir. Anayasa Mahkemesince belirtilen bu anayasal gereklilikler ayrıca usul kurallarında da somutlaştırılarak 5271 sayılı Kanun’un 226. maddesinde de düzenlenmiştir (Ali Kemal Tekin, §§ 43-46).
17. Ereğli (Konya) Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesiyle başvurucu hakkında zincirleme şekilde rüşvet alma suçundan cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır. Mahkeme başvurucunun görevi kötüye kullanma suçunu işlediği gerekçesiyle cezalandırılmasına karar vermiştir. Yargılamaya konu fiilin hukuki niteliği değişmesine karşın başvurucu bu değişiklikten haberdar edilmemiş, ek savunmasını hazırlaması için süre verilmemiştir.
18. Başvurucu, isnadın niteliğinin değişmesinden önce haberdar edilip savunması alınmadan iddianamede gösterilmeyen görevi kötüye kullanma suçundan cezalandırılmıştır. Bölge Adliye Mahkemesi, sanığın ek savunması alınmadan farklı bir ceza hükmü gereğince cezalandırılmasına ilişkin iddiasını kararında karşılamadan istinaf talebinin reddine karar vermiştir.
19. Somut olayda iddianameye konu isnat rüşvet alma olmasına rağmen başvurucu görevi kötüye kullanma suçunu işlediği kabulüyle cezalandırılmıştır. 5237 sayılı Kanun'un 252. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları ile aynı kanunun 257. maddesinde düzenlenen suçların unsurlarının farklı olduğu hususunda kuşku bulunmamaktadır. Ancak suçun hukuki niteliği değişmesine karşın sanığa savunmasını yeniden hazırlaması için gerekli zaman ve kolaylıklar sağlanmamıştır. Hâlbuki suçlamanın değişen niteliğinin bildirilmesi, uygulanacak cezanın türü ve miktarından bağımsız bir güvencedir. Sonuç olarak isnadın niteliğinde meydana gelen değişikliğin başvurucuya bildirilmemesi ve bu hususta kendisine ek savunma hazırlama imkânı tanınmaması dikkate alındığında Ali Kemal Tekin kararında yer alan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmamaktadır.
20. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkıyla bağlantılı olarak isnadı (suçlamayı) öğrenme hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
21. Başvurucunun isnadı öğrenme hakkının ihlal edildiğine karar verildiğinden adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkına ilişkin şikâyetleri hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
III. GİDERİM
22. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
23. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
24. Öte yandan ihlalin niteliğine göre yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucunun manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adil yargılanma hakkı kapsamındaki isnadı (suçlamayı) öğrenme hakkına ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki isnadı (suçlamayı) öğrenme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin isnadı (suçlamayı) öğrenme hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ereğli (Konya) Ağır Ceza Mahkemesine (E.2020/56, K.2020/372) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun manevi tazminat talebinin REDDİNE,
E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 7/6/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.