,

Borçlar Kanununa tabi hizmet akdiyle çalışanlar kıdem tazminatı alamaz

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, davacının davalıya ait işyerinde tavuk bakıcısı olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir sebep olmadan feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, genel tatil ücreti, asgari geçim indirimi ve ücret alacaklarının hüküm altına alınmasını talep ettiği davada kararı verdi. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 6098 sayılı Kanun kapsamında hizmet sözleşmesi ile çalışanların "kıdem tazminatı alacağına hak kazanamazken haksız fesih tazminatı alacağı talep edilebilirler" dedi.

Borçlar Kanununa tabi hizmet akdiyle çalışanlar kıdem tazminatı alamaz

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na (6098 sayılı Kanun) tabi olarak belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışan ve haksız feshe maruz kalan işçi 6098 sayılı Kanun’un 438 inci maddesi gereğince bildirim sürelerine ilişkin bir tazminatı ve hâkimin takdirine bağlı olarak altı aylık ücretinden fazla olamayacak şekilde tazminat talep edebilir. 6098 sayılı Kanun’un 438 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca hükmolunacak en fazla altı aylık ücret tutarındaki tazminat doktrinde haksız fesih tazminatı olarak nitelendirilmektedir.

6098 sayılı Kanun’un 438 inci maddesi, 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında olmayan, fakat 6098 sayılı Kanun'a tabi iş sözleşmesi ile çalışan işçinin iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı neden olmaksızın derhal feshi durumunda uygulama alanı bulmaktadır.

6098 sayılı Kanun kapsamında hizmet sözleşmesi ile çalıştığı belirtilmiştir. Anılan Kanun kapsamındaki iş ilişkilerine tâbi olarak çalışanlar kıdem tazminatı alacağına hak kazanamazken haksız fesih tazminatı alacağı talep edilebilirler; 6098 sayılı Kanun’un 438 inci maddesinde öngörülen şartlar gerçekleştiği takdirde bu tazminata hak kazanabilirler. Ancak somut uyuşmazlıkta davacının haksız fesih tazminatına ilişkin talebi bulunmadığı dikkate alındığında, belirtilen tazminat miktarının kıdem tazminatı ile ilişkilendirilerek hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

T.C
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ

Esas No. 2022/12117
Karar No. 2022/12576
Tarihi: 17.10.2022

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y  K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde tavuk bakıcısı olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir sebep olmadan feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, genel tatil ücreti, asgari geçim indirimi ve ücret alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.

Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, zamanaşımı def’inde bulunduklarını, davacının performansının düşüklüğü ve personel ile uyumsuz davranışları sebebiyle iş sözleşmesinin haklı nedenle sona erdirildiğini, davacının talep konusu alacaklara hak kazanamadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece bozma öncesi yapılan yargılamada 14.10.2015 tarihli ve 2017/17495 Esas, 2018/25010 Karar sayılı karar ile toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar

verilmiştir.
Kararın süresi içerisinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 21.11.2018 tarihli ve 2017/17495 Esas, 2018/25010 Karar sayılı karar ile davacının yaptığı işin tarım işi olup olmadığı ile davalı işyerinde yapılan işin 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 4 üncü maddesinde düzenlenen istisna niteliğinde ve çalışan sayısının elli veya daha az olup olmadığının araştırılarak sonucuna göre iş mahkemesinin görevli olup olmadığının değerlendirilmesi amacıyla Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma sonrası Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonrasında, davacının iş sözleşmesinin sona erdiği tarih itibarıyla davalı işyerinde 50’den az işçi olduğu anlaşıldığından 03.12.2020 tarihli ara karar ile davaya Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla devam olunmasına karar verilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Temyiz Başvurusu:
Karar, yasal süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Taraflar arasında, davacının haksız fesih tazminatına hak kazanıp kazanmadığı hususunda uyuşmazlık vardır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’na (6098 sayılı Kanun) tabi olarak belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışan ve haksız feshe maruz kalan işçi 6098 sayılı Kanun’un 438 inci maddesi gereğince bildirim sürelerine ilişkin bir tazminatı ve hâkimin takdirine bağlı olarak altı aylık ücretinden fazla olamayacak şekilde tazminat talep edebilir. 6098 sayılı Kanun’un 438 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca hükmolunacak en fazla altı aylık ücret tutarındaki tazminat doktrinde haksız fesih tazminatı olarak nitelendirilmektedir.
6098 sayılı Kanun’un 438 inci maddesi, 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında olmayan, fakat 6098 sayılı Kanun'a tabi iş sözleşmesi ile çalışan işçinin iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı neden olmaksızın derhal feshi durumunda uygulama alanı bulmaktadır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun    (6100 sayılı Kanun) "Taleple bağlılık ilkesi" kenar başlıklı    26 ncı    maddesinin birinci fıkrası ise şöyledir: “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.”

Davacı dava dilekçesinde açıkça kıdem tazminatı talep etmiş, Mahkemece davacının 4857 sayılı Kanun kapsamında olup olmadığı noktasında araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği yönündeki bozma ilâmına uyularak davacının 4857 sayılı Kanun kapsamında olmayıp 6098 sayılı Kanun kapsamında olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Kararın gerekçesinde ise "… Davacı tarafça kıdem tazminatı talep edilmiş ise de Türk Borçlar Kanunu’nda kıdem tazminatı düzenleyen bir hüküm bulunmadığı, Türk Borçlar Kanunu’na tabi çalışmalarda kıdem tazminatı talep edilemeyeceği anlaşılmakla bu talep yönünden davanın reddine karar verilmiştir.” denilerek; devamında "TBK 438/3 maddesi uyarınca ise 12.203,49 TL haksız fesih tazminatından kıdem tazminatı açıklaması ile ödenen 9.291,53 TL mahsup edildiğinde 2.911,96 TL haksız fesih tazminatı alacağı bulunduğu kanaatine varılmıştır. " gerekçesiyle haksız fesih tazminatı alacağı hüküm altına alınmıştır.

Somut uyuşmazlıkta; yukarıda açıklanan bozma ilâmına uyulmakla Mahkemece, davacının 6098 sayılı Kanun kapsamında hizmet sözleşmesi ile çalıştığı belirtilmiştir. Anılan Kanun kapsamındaki iş ilişkilerine tâbi olarak çalışanlar kıdem tazminatı alacağına hak kazanamazken haksız fesih tazminatı alacağı talep edilebilirler; 6098 sayılı Kanun’un 438 inci maddesinde öngörülen şartlar gerçekleştiği takdirde bu tazminata hak kazanabilirler. Ancak somut uyuşmazlıkta davacının haksız fesih tazminatına ilişkin talebi bulunmadığı dikkate alındığında, belirtilen tazminat miktarının kıdem tazminatı ile ilişkilendirilerek hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

3-Öte yandan, davalı tarafça davacının 2012 yılı Kasım ayına ait ücretinin  769,09 TL’sinin 04.12.2012 tarihinde davacının Garanti Bankası kayıtlı hesabına ödendiği sabittir. Hâl böyle olmakla birlikte, bozma sonrasında alınan ek bilirkişi raporunda davacının adına kayıtlı T.C. İş Bankası hesabında yapılan inceleme ile söz konusu ödemeye rastlanılmadığı belirtilerek söz konusu miktar bu gerekçe ile mahsup edilmemiş ise de ödemenin davacı adına kayıtlı Garanti Bankası hesabına yapıldığı dekontlarla sabit olduğundan ilgili miktarın mahsubu ile bakiye ücret alacağının yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir.

Sonuç:
Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgilisine iadesine, 17.10.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Kaynak : Gazete Memur

İlişkili Haberler

Manşetler