BIST 100 9.602,15 %-2,09 Dolar 36,44 %0,38 Euro 38,13 %-0,05 Altın Gram 3.438,13 %0,27 Brent Petrol 74,42 %-2,68 Bitcoin 96.186,54 %0,90
,

İlaçta asıl sorun kur değil üretimin olmaması

Uzun süredir devam eden ‘yok ilaç’ krizi giderek büyürken, sorunun ilaç fiyatlandırmasında dikkate alınan euro kuru olduğu belirtiliyor. Bakanlığın belirlediği kurun Reel kurun çok altında olduğunu belirten eczacılar, bu sorunun krizin aşılmasında yeterli olmayacağına dikkat çekti. Türkiye’nin dışa bağımlılığı sürdükçe ilaç krizinin tamamen önüne geçilemeyeceğini ifade eden eczacılar, acilen kamunun dahil olduğu bir üretim modeline geçilmesi gerektiğini belirtti.

İlaçta asıl sorun kur değil üretimin olmaması

Türkiye’de TL’nin değer kaybetmesi ve günden güne gelen zamlar yok ilaç krizini de beraberinde getirdi. Ve bu krizi son günlerde giderek büyümeye başladı. Öyle ki Genel Sağlık-İş Başkanı Derya Uğur, Sağlık Bakanlığı depolarında Hepatit A aşısının bulunmadığını belirtti. Eczacı odaları, sektör temsilcileri ve ilaç gereksinimi bulunan vatandaşlar, aylardır durumun ciddiyetinin altını çizerken, sektör yetkilileri, en kısa vadeli çözüm olarak ilaç fiyatlandırmasında dikkate alınan ve 10.77 lira olarak belirlenen euro kurunun reel kur seviyesine yükseltilmesini talep ediyor. Ancak yetkililer, sorunun net çözümünde bunun büyük bir adım olmadığını da ekliyor.

ÜRETİM OLMAZSA OLMAZ

Yaşanan ilaç krizini değerlendiren eski Türk Eczacıları Birliği Başkanı Erdoğan Çolak, ilaçta dışa bağımlı bir ülke olan Türkiye’nin döviz kurunun sert yükselişinden hemen etkilendiğini, ülkenin ilaç üretimine yatırım yapması gerektiğini şöyle vurguladı:

“Krizin asıl nedeni Türkiye’nin ilaçta dışa bağımlı olması. Hem hazır madde olarak ithal edilen ilaçlarda, hem de burada üretmek için aldığınız hammaddelerde dışa bağımlı. Yerli üretim de yapmayınca dışa bağımlılık daha belirgin hale geliyor. Bu da sağlık krizine yol açıyor aslında. Burada buna yönelik tedbir almada değerlendirmeler yapılması gerekiyor ama Türkiye maalesef bu konuda adım atmıyor. Bu sene de daha ağır bir kriz yaşanıyor. Nedeni de geçen yıldan bu yana eurodaki hızlı artış. Euroyu 10.77’ye bağladılar ilaçta ama şimdi 30 oldu. Haliyle ilaç alınamıyor ve kriz yaşanıyor. Aylardır sıkıntılarla ilgili konuşuluyor ama bir adım atılmıyor.

GEÇEN YIL ÜRETİM VARDI

Euronun ilaç alımında fiyat belirlemede reel seviyesine göre düzenlenmesi yapılabilir. Sağlık otoritesi Maliye Bakanlığıyla birlikte bir düzenleme yapılabilir, geçen yıl iki kere düzenleme yapıldı. Yokluk önemli ölçüde azaltıldı. Bunun yapılabilmesinin gerekçesi de şuydu; Türkiye’nin ürettiği eşdeğer ilaçlar piyasada vardı. Orijinalleri olmasa da, muadili. Ama şimdi de üretimde düşüş olunca kriz durdurulamadı. Hammadde de, yardımcı maddede de, ambalajda da her şeyde dışa bağımlısınız. Böyle olunca da maliyet artıyor ve üretmeme ya da daha az üretme meydana geliyor. Diyelim ki yılda 10 bin kutu ilaç tüketiyorsa Türk insanı, siz bin üretiyorsunuz ve o üretmediğiniz dokuz bini karşılayamıyorsanız bu tablo yaşanır.

KUR ARTIRIMI DA ÇARE OLMAZ

İlaç stratejik bir üründür. Devletlerin ikinci üçüncü sırasında yer alır. İşin temelinde asıl bizim buna yatırım yapmamız gerekiyor. Türkiye’de var olan yerli ilaç üreticileri üretirse adım atmış oluruz. Türkiye klorası çok zengin ama yararlanılmayan bir klora. Mantalite böyleyse, üretmiyorsanız takip sistemini çok iyi kuracaksınız. Türkiye hangi ilacı, hangi aylarda daha çok tüketiyor? Bölge bölge hangi ilaçlar tüketiliyor? Böyle çizelgelerimiz olmalı ve buna göre çalışılmalı. Ekonomik hazırlığı, takibi ve denetimi bu şekilde yapılmalı. Ama bizim ekonomik modelimiz sağlıklı olmadığı için, her etkiye açık, kırılgan bir sistemle yürüdüğümüz için bir anda 10 lira olan şey 30 lira oluyor. Böyle olunca da, sadece euro kurunu artırma dışında yöntem bulamazsınız. O yöntem de sanayi güçlenmedikçe uzun vadeli olmaz.”

İNSANLAR İLAÇ YOKLUĞUNDAN ÖLÜYOR

Eczacı Mustafa Buğra Üstündağ ise Türkiye’de ilaç üretiminin tamamen özel sektör tekelinde olmasının ve kamunun bu alandan çekilmesinin yol açtığı sorunlara şu sözlerle değindi:

“İlaç krizi dövize bir yönden bağlı ama tamamen değil. Türkiye’de ilaç sektörü uzun zamandır kamunun hiç olmadığı, tamamen özel sektöre terk edilmiş bir durumda. Bu da ilacın dönemsel karlılığının düşmesi ile üretimin de azaltılmasıyla ilaç yokluğunu beraberinde getiriyor. İlaç böyle bir ürün olamaz. Dolayısıyla biz kamunun ilaç üretimi ve sevkiyatında bulunması gerektiğine inanıyoruz. Özel sektörde ilaç üreten yerli firmaların çoğu holding, onların başka yatırımları da var. Dolayısıyla karlı bulmadığında ilaç üretimini durdurabiliyor ya da azaltabiliyor. Mesela biz tüm kışı antibiyotik yokluğuyla geçirdik. Özellikle çocuk antibiyotikleri... Birer ikişer bulabildik. Birçok ilaç bulunamıyor. İlaç ve aşı yokluğundan insanlar ölüyor. Bu nedenle bunun kur güncellemesiyle tamamen çözülebileceğini düşünmüyorum. Belki bazı ilaçlar piyasaya çıkabilir ama onlar da çok pahalı olur ve alım gücünü zorlar. Burada en önemli nokta kamunun üretimde yer alması. Önceden vardı, Türkiye bu konuda daha iyi bir durumdaydı. Ancak giderek özelleşti ve ilaç metalaştı. Kamu özellikle hayati ilaçlara yatırım ayırmalı. Kamuda muhakkak birilerinin bunu üretmesi gerekiyor. Sadece kar amacı güden özel sektörün eline bırakılmamalı.”

BUSE YILMAZ / KARAR

İlişkili Haberler

Manşetler