300 sahte yardım sitesi! Dolandırıcıların hedefinde 6 Şubat var
Kahramanmaraş depremleri sonrası yaşanan kaos ortamı, suçluların hedefi haline gelen depremzedelere ikinci bir travma yaşattı. 300’e yakın sahte bağış sitesi, sosyal medyada binlerce yağma ve hırsızlık paylaşımı tespit edildi. Sosyal medya üzerinden bin 900’ü aşkın yağma, yüzlerce hırsızlık vakası ve onlarca dolandırıcılık girişimi belirlendi.

6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli meydana gelen yıkıcı depremlerin ardından Türkiye, tarihinin en büyük insani krizlerinden biriyle karşı karşıya kaldı. Binlerce insan hayatını kaybederken, milyonlarca kişi evsiz kaldı. Ancak sadece yıkım ve kayıplar değil; deprem sonrası yaşanan kaotik ortamda ortaya çıkan suçlar da dikkat çekici boyutlara ulaştı. Hırsızlık, yağma, nitelikli dolandırıcılık gibi birçok suç, afetin yarattığı boşlukta depremzedelerin ikinci bir travma yaşamasına neden oldu.
Bu karanlık tablo, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Adli Tıp ve Adli Bilimler Enstitüsü’nden Dr. Ceren Küpeli ve Dr. Zeynep Türkmen ile Bingöl Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden Dr. Musa Bozkurt’un ortaklaşa hazırladığı bilimsel bir çalışmayla gün yüzüne çıkarıldı. Çalışma, baş editörlüğünü Prof. Dr. Halis Dokgöz’ün yaptığı “Adli Tıp Bülteni” dergisinin son sayısında yayımlandı.
ARAŞTIRMANIN ODAĞI: DİJİTAL İZLERDEN SUÇ TESPİTİ
“2023 Yılı Deprem Felaketi Dönemi Karanlık Alan Suçlarının Dijital Analizi” başlıklı araştırma, deprem sonrası işlenen suçların büyük bölümünün resmi kayıtlara geçemediği, yani kriminolojide “karanlık alan” olarak adlandırılan alanda kaldığı gerçeğinden yola çıkıyor.
BirGün'ün haberine göre; çalışmada 4 Şubat - 3 Mart 2023 tarihleri arasında sosyal medya platformu X’te paylaşılan 3 bin içerik tarandı. Özellikle “#suçtipleri” etiketi ve deprem enkazına ilişkin anahtar kelimelerle yapılan aramalarda, kullanıcıların doğrudan ya da dolaylı biçimde suç bildiriminde bulunduğu içerikler analiz edildi. Ayrıca USOM (Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi) verileriyle sahte yardım siteleri de incelemeye dahil edildi.
ÇARPICI BULGULAR: YAĞMA, HIRSIZLIK, GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA
Analiz edilen içerikler, felaketin ardından sadece fiziksel değil, sosyal ve hukuki güvenlik açısından da ciddi boşluklar oluştuğunu ortaya koydu:
Toplam 1.948 içerikte yağma suçu işlendiğine dair delil ya da delil başlangıcı niteliğinde bilgiler bulundu. Bunların %59’u işyeri yağmalanmasına işaret ederken, %88’inde şüpheli kişiler yabancı uyruklu olarak tanımlandı. Ancak bu paylaşımların %44’ünde olayları destekleyecek ek delil bulunmadı.
870 paylaşımda hırsızlık vakalarına dair bildirimler yer aldı. Bu içeriklerin %69’unda yine işyerlerinin hedef alındığı görüldü.
Geri kalan 180 içerikte ise zimmet, güveni kötüye kullanma gibi diğer suç tiplerine dair işaretler yer aldı.
DOLANDIRICILIKTA SAHTE YARDIM SİTELERİ ÖNE ÇIKTI
Çalışmanın belki de en dikkat çekici bulgularından biri, dolandırıcılık eylemlerinin dijital alandaki boyutuydu. Araştırmada, depremzedelere yardım etmek amacıyla kurulduğu izlenimi verilen yaklaşık 300 sahte bağış sitesinin tespit edildiği kaydedildi. Bu siteler, hem iyi niyetli vatandaşları hem de doğrudan depremzedeleri hedef alarak maddi kaynakların kötüye kullanılmasına neden oldu.
Phishing (oltalama) yöntemleriyle hazırlanan bu sitelerde depremzede kimliğiyle duygusal içerikler paylaşılırken, bağış çağrılarıyla para toplanmaya çalışıldı. Çalışmada, bu tür içeriklerin yalnızca dijital dolandırıcılık örneği değil, aynı zamanda afet sonrası toplumsal dayanışma duygusunu suistimal eden nitelikli suçlar olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtildi.
ARAŞTIRMACILARIN UYARILARI VE ÖNERİLERİ
Çalışmanın sonuç bölümünde, afet dönemlerinde artan suç potansiyeline karşı daha hazırlıklı olunması gerektiği vurgulanıyor. Araştırmacılar, özellikle şu önerilere dikkat çekti:
Sahte bağış siteleri ve dijital dolandırıcılık girişimlerine erişim engelinin hızlıca sağlanması, bunun için özel dijital takip ve engelleme birimlerinin aktif kılınması gerektiği ifade edildi.
Sosyal medyada yer alan ihbar niteliğindeki içeriklerin adli makamlarca resen soruşturma konusu yapılması, kolluk kuvvetlerinin sadece fiziksel sahada değil, dijital alanda da etkin şekilde görev alması önerildi.
Afet dönemlerinde toplumsal olarak oluşan “cezasız kalacak suç” algısının, suçun karanlık alanda kalmasına neden olduğu ve bunun hukuk devleti ilkesine zarar verdiği uyarısı yapıldı.
Son olarak, afet yönetimi planlarının yalnızca arama-kurtarma veya barınma değil, aynı zamanda suç önleme ve müdahale stratejilerini de içermesi gerektiği belirtildi.