Türkiye Varlık Fonu denetim dışı bırakılamaz
Anayasa Mahkemesi, Türkiye Varlık Fonu ve fona bağlı şirketlerle onlar tarafından kurulan diğer şirketler ve alt fonlarının TBMM denetimi dışında bırakılmasına yönelik yasal düzenlemenin iptaline karar verdi. Karar, Resmî Gazete'de yayımlandı.

Anayasa Mahkemesi (AYM), Türkiye Varlık Fonu Yönetimi A.Ş., Türkiye Varlık Fonu (TVF) veya taraflarca kurulan ve kurulacak şirketlerin veya alt fonların, "kurucusu olduğu veya bedellerini ödemek suretiyle sermayesinin ya da katılım paylarının yarısından fazlasına sahip olduğu şirketler, alt fonlar ve bunların bağlı ortaklıklarının" da Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından denetlenmesi kararı verdi.
AYM, ayrıca TVF’nin kontrolündeki şirketlerin kamu şirketleri için geçerli olan mevzuat, uygulama ve kısıtlamalardan “muaf” olacağına dair yasa hükmüne de son verdi.
İptal edildi
DW’den Alican Uludağ’ın incelediği, 5 Aralık 2025 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan karara göre, AYM TVF’nin iki yetkisini iptal etti.
İptal kararları, 19 Ağustos 2016 tarihli ve 6741 sayılı Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketinin Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un "Muafiyet ve istisnalar" başlıklı 8'inci maddesine yönelik oldu.
Mahkeme, maddenin 4'üncü fıkrasında TVF kontrolündeki şirketlerin kamu şirketleri için geçerli olan mevzuat ve kısıtlamalardan muaf olacağına ilişkin iptaline karar verdiği hüküm şu şekilde oldu:
"Şirket ve Türkiye Varlık Fonu ile Şirket veya Türkiye Varlık Fonu tarafından hakim hissedar olarak kurulacak şirketler ve alt fonlar ile bunların bedellerini ödemek suretiyle sermayesinin veya katılım paylarının yarısından fazlasına sahip olduğu şirketler ve alt fonlar ile bunların bağlı ortaklıkları hisse devir tarihinden itibaren kamu iktisadi teşebbüsleri de dâhil, sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan veya özel kanunla kurulan kamu kurum, kuruluş ve ortaklıklarına uygulanan mevzuat, uygulama ve kısıtlamalara tabi değildir."
Açık denetim ve şeffaf mali düzen
İptal kararındaki hükmün Anayasa'nın 2'nci maddesinde “Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik bir devlet olduğu” ilkesine açıkça aykırı olduğu vurgulanırken, değerlendirmede şu ifadeler yer aldı:
" Öte yandan kamu kaynağı kullanan idare, kurum ve kuruluşların mali işlemlerinin denetlenmesi anılan kaynağın kamu yararına uygun kullanılması ve esas sahibi olan topluma hesap verilmesini sağlamak bakımından demokratik devlet ilkesinin gereğidir. Başka bir ifadeyle demokratik devlet denetime açık ve şeffaf bir mali düzen kurmak, kişilerden kamu gücü kullanılarak toplanan vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerle yaratılan kaynağın kamu yararına uygun şekilde harcanmasını güvence altına alan yöntemleri geliştirmekle yükümlüdür."
“Demokratik devlet ilkeleriyle bağdaşmamaktadır”
6741 sayılı Kanun ve gerekçesi dikkate alındığında, TVF’nin KİT ve benzeri kamu kurum ve kuruluşlarından farklı bir şekilde yapılandırıldığı anımsatılan kararda da “TVF’nin amacını gerçekleştirebilmesi ve etkin işlem yapabilmesinin farklılığı gerekli kılabildiği kabul edilebilir ise de anılan fonlar, şirketler ve bağlı ortaklıklar bakımından tabi olunacak mevzuat ve uygulanacak hükümler yönünden genel bir çerçevenin çizilmediği anlaşılmaktadır. Bu bağlamda kural belirlilik, öngörülebilirlik ve demokratik devlet ilkeleriyle bağdaşmamaktadır" değerlendirmesine yer verildi.
Böylece bu şirketler de KİT mevzuatına tabi olacak.
Anayasa Mahkemesi, kanunun "Muafiyet ve istisnalar" başlıklı 8'inci maddesinin 5'inci fıkrasına 2022'de eklenen şu hükmün de Anayasa'ya aykırı olduğuna karar verdi:
"Şirketin, Türkiye Varlık Fonunun veya bunlar tarafından hâkim hissedar olarak kurulan ve kurulacak şirketlerin veya alt fonların; kurucusu olduğu veya bedellerini ödemek suretiyle sermayesinin ya da katılım paylarının yarısından fazlasına sahip olduğu şirketler, alt fonlar ve bunların bağlı ortaklıkları hakkında ise bu fıkradaki Kanunlardan 6362 sayılı Kanun ile 4054 sayılı Kanun haricindekiler uygulanmaz."
TBMM denetimi dışında bırakılmıştı
İptal edilen bu düzenleme de TVF'nin "kurucusu olduğu veya bedellerini ödemek suretiyle sermayesinin ya da katılım paylarının yarısından fazlasına sahip olduğu şirketler, alt fonlar ve bunların bağlı ortaklıkları" Sayıştay Kanunu'nun arasında bulunduğu 18 kanundan muaf tutulmuş ve TBMM denetimi dışında bırakılmıştı.
Bu düzenlemenin, Anayasa'nın 165'inci maddesindeki "Sermayesinin yarısından fazlası doğrudan doğruya veya dolaylı olarak Devlete ait olan kamu kuruluş ve ortaklıklarının Türkiye Büyük Millet Meclisince denetlenmesi esasları kanunla düzenlenir" hükmüne aykırı olduğu belirtildi.
6741 sayılı Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketinin Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un "Denetim" başlıklı 6'ncı maddesinde Türkiye Varlık Fonu Yönetimi A.Ş. ve bunun tarafından kurulacak diğer şirketler, TVF ve TVF bünyesinde kurulacak alt fonlar bağımsız denetime tabi tutuluyordu. Yasa uyarınca hazırlanan denetim raporları, her yıl TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu tarafından görüşülüp denetleniyordu.
Şirketler ve alt fonlara da denetim
AYM kararında, getirilen düzenlemeyle TVF'ye bağlı "diğer şirketler ve alt fonlar ile bağlı ortaklıkların anılan denetimin kapsamında" kaldığı anlatıldı. AYM, kalan bu şirketler için de denetim istedi:
"…bu şirketlerin, alt fonların ve bağlı ortaklıkların TBMM tarafından denetlenmesini sağlayacak, kamu kaynaklarının kamu yararına uygun şekilde kullanılmasını güvence altına alan etkin bir denetim sisteminin düzenlenmesi anayasal bir zorunluluk olup dava konusu kuralla söz konusu şirketler, alt fonlar ve bağlı ortaklıklar 6085 ve 3346 sayılı Kanunların hükümlerinden muaf tutulmakla birlikte kuralda ya da başka bir kanunda anılan denetimin nasıl yapılacağı ile usul ve esaslarına ilişkin olarak herhangi bir düzenleme de öngörülmemiştir."
TMSF'ye de iptal
Öte yandan Anayasa Mahkemesi, TMSF'nin "Kayyımlarının yetkileri Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen veya Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun kayyım olarak atandığı şirketlerde, şirketin ortaklarının şirkette sahip olduğu pay oranında yeni kurulacak şirketlerde pay sahibi olmaları koşuluyla şirket yönetim organının önerisi ve Fon Kurulu kararıyla yeni şirket kurulmasına karar verilebilir" ile "Bu halde şirket ortaklarının yeni şirket kurulmasına ilişkin izin ve muvafakati aranmaz" hükümlerinin de iptaline karar verdi.
