Gazete Memur - gazetememur.com


© Copyright 2025 Gazete Memur
Dolar : 42,5021 0,03 Değişim Euro : 49,3169 0,05 Değişim Altın : 5.799,28 %0,62 Değişim BIST 100 : 11.065,50 %1,53 Değişim Brent Petrol : 62,38 -0,78 Değişim

Anayasa Mahkemesinden borç faizlerine ilişkin önemli karar

Anayasa Mahkemesi 22/7/2025 tarihinde E.2024/24 numaralı dosyada, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 5335 sayılı Kanun’un 14. maddesiyle değiştirilen 1. maddesinin “Sözleşmeden kaynaklanmayan borç ilişkileri” yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline, iptal hükmünün kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar vermiştir.

Kaynak : Resmi Gazete Giriş : Güncelleme :
Anayasa Mahkemesinden borç faizlerine ilişkin önemli karar

İtiraz Konusu Kural

İtiraz konusu kuralın birinci fıkrasında; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na göre faiz ödenmesi gereken hâllerde miktarı sözleşmeyle tespit edilmemişse bu ödemenin yıllık yüzde on iki oranı üzerinden yapılacağı hükme bağlanmış, ikinci fıkrasında ise Cumhurbaşkanı’nın bu oranı aylık olarak belirlemeye, yüzde onuna kadar indirmeye veya bir katına kadar artırmaya yetkili olduğu öngörülmüştür.

Başvuru Gerekçesi

Başvuru kararında özetle; enflasyonun nispeten yüksek olduğu dönemlerde faiz oranı ile enflasyon oranı arasında büyük farkların oluşması ihtimalinin bulunduğu, itiraz konusu kuralda öngörülen faiz oranının enflasyonist bir ortamda yeterli düzeyde olmadığı, bununla birlikte kuralda paranın değer kaybının önlenmesi bakımından herhangi bir güvenceye yer verilmediği, Cumhurbaşkanı’na tanınan faiz oranını artırma yetkisinin de paranın değer kaybının önlenmesi açısından yeterli olmadığı, bu yönüyle kuralın mülkiyet hakkını, hukuki güvenlik ve öngörülebilirlik ilkelerini ihlal ettiği ayrıca mevduat faizi, kredi ve kredi kartı faizleri, bankalar tarafından alınan ek hesap faizi, ticari işlere uygulanan avans faizi ile devletin vatandaşlardan olan alacaklarına uygulanan gecikme faizi ve gecikme zammı oranlarının kanuni faizden çok daha yüksek olmasının eşitsizliğe neden olduğu belirtilerek kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Pozitif yükümlülükleri nedeniyle devletin, mülkiyet hakkı bakımından koruyucu ve düzeltici bazı önlemler alması gerekir. Mülkiyet hakkına müdahalenin doğurduğu olumsuz sonuçların mümkünse eski hâle döndürülmesi, mümkün değilse malikin zarar ve kayıplarının telafi edilmesini sağlayan idari veya yargısal birtakım hukuki mekanizmaların oluşturulması devletin pozitif yükümlülüklerinin bir gereğidir.

Bu kapsamda devletin hak edildiği hâlde alınamayan bir miktar paranın değerinde oluşacak aşınmayı telafi edecek mekanizmaları geliştirmesi gerekir. Paranın değerinde oluşacak aşınmayı telafi edecek mekanizmaların geliştirilmesi paranın değerini sürekli olarak kaybettiği enflasyonist dönemlerde ayrı bir önem kazanır; zira hak edildiği hâlde alınamayan bir miktar paranın satın alma gücü, dönem sonunda enflasyon oranında azalmış olacaktır.

Anayasa Mahkemesinin gerek norm denetimi kapsamında gerekse bireysel başvuru kapsamında verdiği çeşitli kararlarında da alacakların mülkiyet hakkı kapsamında olduğu, alacakların geç ödenmesi hâlinde enflasyon oranları altında olmayan bir faiz ödenmesinin bireyin hakları ve kamu düzeni bakımından önem taşıdığı belirtilmiştir (AYM, E.1997/34, K.1998/79, 15/12/1998; E.2022/83, K.2023/69, 5/4/2023; Mehmet Akdoğan ve diğerleri [1. B.], B. No: 2013/87, 19/12/2013; Akel Gıda San. ve Tic. A.Ş. [2. B.], B. No: 2013/28, 25/2/2015; Abdulhalim Bozboğa [1. B.], B. No: 2013/6880, 23/3/2016; Ferda Yeşiltepe [GK], B. No: 2014/7621, 25/7/2017).

Dolayısıyla hak edildiği hâlde alınamayan bir miktar paranın değerinde oluşacak aşınmayı telafi etmek amacıyla paranın asıl sahibine faiz uygulanmak suretiyle ödenmesinin öngörüldüğü durumlarda asıl alacağa uygulanacak faiz oranının veya faiz oranının belirlenmesi amacıyla oluşturulan mekanizmaların paranın değerinde oluşacak aşınmayı telafi edecek nitelikte olması ve bu suretle para alacağının enflasyon etkisiyle yitirilen değerinin belli ölçüde de olsa karşılanmasını sağlayacak güvencelerin bulunması gerekmektedir. Zira belirli bir süre yoksun kalınan paranın geri ödenmesi sırasında uygun ve adil bir giderimden söz edilebilmesi için para alacağı değer kaybına uğratılmadan ödenmelidir.

Bu bağlamda kuralın birinci fıkrasında kanuni faiz ödenmesi gereken hâllerde bu ödemenin yıllık yüzde on iki oranı üzerinden yapılacağı hükme bağlanmıştır. Bu durumda hak edildiği hâlde alınamayan bir miktar paranın ödeneceği tarihe kadar geçen sürede hak sahibinin enflasyon etkisiyle makul olanın ötesinde bir ekonomik kaybının oluşabileceği açıktır. Bunun yanı sıra kuralın ikinci fıkrasında Cumhurbaşkanı’na kanuni faiz oranını artırma yetkisi tanınmış ise de söz konusu yetkinin kanuni faiz oranını bir katına kadar artırmaktan ibaret olduğu, bu durumda kuralda belirlenen kanuni faiz oranının Cumhurbaşkanı tarafından en fazla yıllık yüzde yirmi dört oranına çıkarılabileceği anlaşılmaktadır.

Bu değerlendirmeler ışığında, kuralla borcun geç ödenmesi nedeniyle belli bir oranda faiz ödenmesi öngörülmekle birlikte paranın değerinde oluşacak aşınmayı telafi etmek amacıyla enflasyon karşısında önemli ölçüde değer kaybına uğramadan ödenmesini sağlayacak mekanizmaların öngörülmediği, hukuk sisteminde alacağın enflasyon karşısında değer kaybının önlenmesi için etkili bir hukuk yolunun bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu itibarla kuralın Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkı ile bağlantılı olarak Anayasa’nın 40. maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkına aykırılık oluşturduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kuralın “Sözleşmeden kaynaklanmayan borç ilişkileri” yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.