Gazete Memur - gazetememur.com


© Copyright 2025 Gazete Memur
Dolar : 38,8492 %0,18 Değişim Euro : 43,7497 %0,24 Değişim Altın : 4.148,96 %-0,55 Değişim BIST 100 : 9.019,57 %-1,65 Değişim Brent Petrol : 65,23 %-0,46 Değişim Bitcoin : 104.964,45 %-0,49 Değişim

Analiz: Türkiye’de iş gücü yarıya düşecek, İsrail’de ikiye katlanacak

Asia Times'ta yayımlanan “Orta Doğu’nun geleceği İsrail” başlıklı makale, İsrail’in bölgedeki yükselişini, Müslüman ülkelerin karşılaştığı demografik zorluklarla kıyaslayarak analiz ediyor. Yazar Spengler müstearını kullanan David P Goldman, burada bazı açılardan istatistikleri İsrail lehine yorumlamış olma ihtimali olmakla beraber İran-Türkiye-İsrail arasında çarpıcı kıyaslamalar yapan yazısını özetleyerek haberleştirmenin ufuk açıcı olabileceğini düşündük.

Giriş : Güncelleme :
Analiz: Türkiye’de iş gücü yarıya düşecek, İsrail’de ikiye katlanacak

Yahudi asıllı bir Amerikalı Yazar Spengler müstearını kullanan David P Goldman'ın Asia Times'ta yayımlanan, “Orta Doğu’nun geleceği İsrail” başlıklı makalesi İsrail’in bölgedeki yükselişini, Müslüman ülkelerin karşılaştığı demografik zorluklarla kıyaslayarak analiz ediyor.

Birleşmiş Milletler projeksiyonlarına göre, 2100 yılına kadar Türkiye’nin iş gücünün yarı yarıya azalması, İran’ın ise beşte iki oranında küçülmesi bekleniyor. Buna karşılık, İsrail’in iş gücünün iki katına çıkması öngörülüyor. Bu, İsrail’in gelecekte Orta Doğu’nun ekonomik merkezi olabileceği anlamına geliyor. 2023 yılında Türk kadınlarının ortalama doğurganlık oranı 1.5 çocuk olarak belirlenirken, İsrail’de bu oran 3 çocuk. İran’da ise bu oran 2022’de 1.7 olarak kaydedildi.

Demografik değişimler, ekonomik güç dengelerinin kaymasına neden olabilir. İsrail’in kişi başına düşen GSYİH’si şu anda yaklaşık 55.000 ABD doları, bu da Türkiye'nin 11.000 dolarlık GSYİH’sinin beş katı. Bu eğilimler devam ederse, İsrail'in GSYİH'sinin bu yüzyılın ortalarında Türkiye’yi geçmesi bekleniyor. İsrail’in ekonomik büyümesi, sadece kendi iç dinamiklerinden değil, aynı zamanda bölgesel ve küresel ekonomik entegrasyon süreçlerinden de güç alıyor.

KADIN EĞİTİMİ VE TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM

Müslüman ülkelerdeki düşen doğurganlık oranlarının en önemli nedeni, kadınların artan eğitim seviyeleri olarak gösteriliyor. Eğitim seviyesi arttıkça kadınlar, geleneksel toplumsal normları ve bu normların dayattığı evlilik ve annelik rollerini sorgulamaya ve reddetmeye başlıyor. İran’da bu durum, özellikle şehirleşmenin ve modernleşmenin yoğun olduğu bölgelerde kendini gösterirken, Türkiye’de de benzer bir trend izleniyor. Türkiye'de 2010 ve 2022 yılları arasında en yüksek doğurganlık oranlarına sahip iller, en büyük düşüşleri yaşadı. 2022'de, Türkiye'nin en modern ve ekonomik olarak gelişmiş bölgelerinde doğurganlık oranları 1.5’in altına düşmüş durumda.

Bu demografik değişimlerin uzun vadeli sosyal ve ekonomik sonuçları olacağı açık. Eğitimli kadınların iş gücüne katılımı, bir yandan ekonomik büyümeyi desteklerken, diğer yandan geleneksel aile yapısının çözülmesine ve dolayısıyla doğurganlık oranlarının düşmesine neden oluyor. Türkiye ve İran gibi ülkeler, bu sosyal değişimleri yönetme konusunda zorluklar yaşıyor. Özellikle İran, İslam'ın toplumsal yapı üzerindeki etkisini korumaya çalışırken, birçok yetenekli bireyin ülkeden göç etmesine engel olamıyor.

BEYİN GÖÇÜ VE EKONOMİK SORUNLAR

İran ve Türkiye gibi ülkeler, dünya standartlarında bilim insanları ve mühendisler yetiştirebiliyor. Ancak bu yetenekli bireyler, geleneksel toplum yapılarıyla uyumlu olmayan bir ekonomik yapı içinde çalışmak yerine, yurtdışında daha modern ve özgür toplumlarda yaşamayı tercih ediyor. Bu durum, bu ülkelerde ciddi bir beyin göçüne neden oluyor. Örneğin, 2022’de 139.531 Türk vatandaşı ülkeyi terk etti ve bu kişilerin büyük kısmı 25-29 yaş aralığındaydı. Benzer şekilde, İran’da da yüksek eğitimli bireylerin büyük bir kısmı yurt dışına göç ediyor. Bu beyin göçü, sadece ekonomik kayıplara neden olmakla kalmıyor, aynı zamanda bu ülkelerin gelecekteki bilimsel ve teknolojik gelişimini de tehlikeye atıyor.

İran’da beyin göçünün ülkenin ekonomisine yıllık 50 ila 150 milyar dolar arasında bir kayba neden olduğu tahmin ediliyor. Gallup'un Net Göç Potansiyeli Endeksi'ne göre, 2015-2017 yılları arasında İran’da yüksek eğitimli bireylerin dörtte biri ülkeden ayrılmayı düşünüyordu. İran’ın en prestijli mühendislik okulu olan Sharif Üniversitesi mezunlarının %80’i yurtdışına göç etmiş durumda. Bu, ülkenin gelecekteki bilimsel ve teknolojik gelişimini ciddi şekilde tehlikeye atıyor.

İSRAİL’İN BAŞARISI VE MODERNLEŞME SÜRECİ

İsrail, geleneksel hayatı modern ekonomiyle uyumlu hale getirme konusunda benzersiz bir başarı sergiliyor. Dünyada doğurganlık oranı yenilenme seviyesinin üzerinde olan tek sanayileşmiş ülke olan İsrail, artan ultra-Ortodoks nüfusunu yetenekli iş kollarına entegre etmeyi başarmıştır. Haredi kadınlarının %80’i iş gücünde yer almakta ve ortalama 6 çocuk sahibi olmalarına rağmen çalışma hayatına devam edebilmektedirler. Bu durum, İsrail'in modernleşme ve ekonomik büyüme sürecine olumlu katkılar sağlamaktadır. Haredi erkeklerinin ise %55'i dini eğitimle meşgul olduğu için iş gücüne katılmamaktadır.

İsrail'deki bilgisayar programcılığı gibi işler, dil ve mantık yeteneklerini geliştiren dini eğitimle uyumlu hale getirilmiştir. Bu, İsrail’in geleneksel hayat ile modern ekonomi arasındaki dengeyi başarılı bir şekilde kurduğunun bir göstergesi olarak kabul ediliyor. İsrail, bu süreçte sadece ekonomik büyüme sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda toplumsal ve kültürel uyumu da başarıyla yönetiyor. İsrail, Yahudiliğin bilimle olan özel yakınlığı sayesinde, modernleşme sürecinde bilimsel ve teknolojik yeniliklerin öncüsü olmayı sürdürüyor.

ORTA DOĞU'DA YENİ GÜÇ DENGELERİ

İsrail'in bölgedeki bu yükselişi, Orta Doğu'nun ekonomik ve politik haritasını yeniden şekillendiriyor. Müslüman ülkeler demografik ve sosyal zorluklarla boğuşurken, İsrail modernleşme ve ekonomik büyüme açısından benzersiz bir başarı sergiliyor. Mevcut eğilimler devam ederse, İsrail’in Orta Doğu’nun en büyük ekonomisi haline gelmesi muhtemel görünüyor. Ancak bu süreçte Müslüman ülkelerin karşılaştığı zorluklar ve değişime uyum sağlama çabaları büyük bir merak konusu olmaya devam ediyor.

Makalede belirtildiği gibi, "Türkiye ve İran, derin bir sosyal ikilemle karşı karşıya. Her iki ülke de modernleşme yolunda ilerlemeye çalışıyor ancak mevcut trendler durgunluk ve gerilemeye işaret ediyor." İsrail'in yükselişi, küçük bir ülkenin büyük bir bölgesel güç haline nasıl gelebileceğini gösteriyor ve bu süreçte Orta Doğu'nun geleceği yeniden şekilleniyor. Bu, hem bölgesel politikaların hem de uluslararası ilişkilerin yeni bir dengeye oturmasını gerektirebilir.

BAHADIR KOÇ /KARAR