2026 yılı bütçesinde en büyük kesinti sosyal güvenlik harcamalarından
Rekor seviyedeki faiz gideri, emekli ve dar gelirlinin cebinden finanse edilecek. 2026 bütçesinden en büyük kesinti sosyal güvenlikten yapılacak. Faize ise 2.7 trilyon lira ödenece

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın ‘istikrar ve refah bütçesi’ olarak nitelendirdiği 2026 yılı bütçesinde en büyük kesinti emeklinin, işsizin, dar gelirlinin yararlandığı sosyal güvenlik harcamalarından yapıldı. Emeklinin bütçeden aldığı payın gerilemesinin temel nedeni ise vergi gelirinin neredeyse 5’te 1’inin faiz ödemelerine ayrılması oldu.
VERGİNİN 5’TE 1’İ
TBMM’de hararetli tartışmalarlarla görüşülen 2026 yılı bütçesine ekonomistlerden de eleştiriler geliyor. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), 2026 bütçesini ‘Faiz kıskacının ucunda’ başlığıyla değerlendirirken, raporda “Bütçenin, enflasyonla mücadele hedefleriyle tam örtüşmediği ve faiz harcamalarının baskın olduğu bir mali görünüm” sunduğu belirtildi.
TEPAV’ın Maliye ve Para Politikası Araştırmaları Merkezi Direktörü Coşkun Cangöz’ün hazırladığı rapora göre, 2026 bütçesinden en büyük kesinti sosyal güvenlik harcamalarından yapıldı. Sosyal güvenliğin 2025 bütçesinden aldığı pay yüzde 11.37 olurken, bu oran 2026’da yüzde 9.14’e geriledi. Bu oran, yaklaşık 3.5 trilyon TL’ye karşılık geliyor. Böylece yaklaşık 19 trilyon liralık bütçeden emeklinin payı 2 puandan fazla geriledi. 2026 bütçesindeki payı en çok artan program ise rekor seviyedeki faiz giderleri nedeniyle ‘Hazine varlıkları ve yükümlülükleri’ oldu. Bu programın 2025 bütçesindeki payı yüzde 12.54 olurken, 2026 bütçesinde ise yüzde 14.67’ye ulaştı.
2026 bütçesinde faiz giderleri için 2.7 trilyon liralık rekor kaynak ayrıldı. Bu ödemeyi finanse etmek için vatandaşın cebinden, market sepetinden, arabasından toplanan vergi gelirinin yüzde 19.8’i faize gidecek.
‘Harcama politikası değişmeli’
Türkiye’nin ‘yapısal reform’ ihtiyacına vurgu yapan TEPAV Direktörü Coşkun Cangöz, 2026 bütçesinin, bu hedefi karşılamaktan uzak olduğunu yazdı. Raporda, “Mevcut harcama kompozisyonunu ve gelir yapısını köklü bir şekilde değiştirmek ve mali disiplini kalıcı bir şekilde sağlamak kapsamlı yapısal reformlarla mümkündür. Ancak 2026 bütçesi, kısa vadede böyle bir reform gündeminin olmadığına ve mevcut mali kısıtların devam edeceğine işaret ediyor” denildi.
Eğitimden sağlıktan tasarruf
TEPAV, faize giden kaynağın vergi gelirleri içerisindeki payının yüzde 20 ile yüzde 30 arasında olmasını ‘yüksek risk grubu’ olarak nitelendirdi. Türkiye’nin riskli gruba girmek üzere olduğu bu aşamada, harcama sıkışması ve borç sarmalı riskinin de arttığı belirtildi. Harcama sıkışması; eğitim, sağlık, altyapı gibi alanlara ayrılan kaynağın azalması anlamına geliyor. Borç sarmalı ise yüksek faiz giderlerinin, bütçe açığını artırması olarak tanımlanıyor. Raporda, mevcut faiz giderinin ‘sürdürülebilirlik riski’ni artırdığı vurgulandı.
Tolga UĞUR
