Öğretmenlerin eğitim nöbeti, 26 Mayıs'ta Ankara’daki sert polis müdahalesinin ardından çeşitli kentlere yayıldı.
Özel sektör öğretmenleri, kamudaki öğretmenlerle aynı maaşı almalarını güvence altına alan “taban maaş” düzenlemesinin geri gelmesini talep ediyor.
Türkiye’de özel eğitim kurumlarında çalışan eğitimcilerin maaşı büyük oranda ya asgari ücret ya da asgari ücretin biraz üzerinde seyrediyor.
Özel okullardaki öğrencilerin yıllık eğitim, yemek, servis ya da kırtasiye ücretlerine yansıyan zamlar aynı oranda öğretmen maaşlarına yansımıyor.
Geçen eğitim öğretim yılında özel okulların çoğu öğrencilerden yıllık 300 bin TL - 600 bin TL civarında eğitim ücreti alırken, çoğu öğretmenin ücreti asgari ücrette kalmıştı.
Bu sene ise bazı yabancı özel okulların ücreti yüzde 100'den fazla zamlanarak 1 milyon liraya dayandı.
Özel okul işverenleri ise öğretmenlerin maaşının artabilmesi için, kamu desteğinin artması gerektiğini söylüyor.
Türkiye Özel Okullar Derneği (TÖZOK) özel okul öğretmenlerinin maaşının kamudaki meslektaşlarından düşük kalmasının nedenlerinin, hükümetin özel okulların eğitim ücretlerine getirdiği artış sınırı ve okullardan alınan yüksek vergiler olduğunu savunuyor.
Öğretmenler ne istiyor, çalışma koşulları ne?
MEB verilerine göre, 2021-2022 eğitim öğretim yılında 975 bin 698 öğretmen resmî okullarda, 163 bin 975 öğretmen ise özel okullarda görev yaptı.
2023-2024 eğitim öğretim yılında özel okullarda çalışan öğretmen sayısının 200 bine ulaştığı tahmin ediliyor.
Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası'na göre, Türkiye’de özel okul öğretmenleri ortalama 17 bin – 25 bin TL maaş alıyor.
Bunun dışında pek çok okul, kurs ya da dershanede asgari ücretin altında çalışan öğretmenler bulunuyor.
Açlık sınırında yaşayan yüzbinlerce öğretmen, en düşük kiranın 15 bin lira olduğu büyükşehirlerde bir öğretmen maaşıyla geçinmenin imkansız olduğunu söylüyor.
Ek iş yapmak, özel sektör öğretmenleri arasında oldukça yaygın.
Öğretmenler genellikle taşımacılık, inşaat sektöründe işçilik, garsonluk ya da anketörlük gibi ek işlere yöneliyor.
Bazı özel okullarda haftalık 40 saatin üzerinde çalışan öğretmenler, kurs ve dershanelerde ise haftalık 60 saate varan yoğun iş yüküyle karşılaşabiliyor.
BBC Türkçe'nin konuştuğu öğretmenler, sık sık işten kovulma tehdidine maruz kaldıklarını anlatıyor.
Özel sektör öğretmenlerinin temel sorunları arasında, 10 aylık süreli sözleşmeler yer alıyor. Öğretmenler genellikle her yıl yenilenen 10 aylık sözleşmelerle işe alınıyor.
Böylece bir yılını doldurmadan işten çıkarılan öğretmen, kıdem tazminatı hakkını alamıyor; her yıl işten çıkarılma ya da sözleşmesinin yenilenmemesi tehdidiyle yaşıyor.
Sözleşmesi yenilenenler bile her yılın üç ayını maaşsız ve sigortasız geçiriyor.
BBC Türkçe'ye konuşan öğretmen Burcu Çıra, her yıl tekrarlanan bu sürecin öğretmenler için çok kaygı verici olduğunu ve güvencesizliğe sebep olduğunu söylüyor:
“Ev sahibime en erken üç ay sonra maaş alacağımı nasıl açıklayabilirim? Beni idare etmeyecektir. Zaten haklarımızı istediğimiz ufacık bir durumda bile işsizlik tehdidiyle karşı karşıyayız.”
“Bu kadar az ücrete ne sağlıklı beslenebiliriz ne sağlıklı düşünebiliriz. Hem psikolojik hem de fiziksel olarak devamlı hastalanıyoruz.”
“Veliye çok iyi bir eğitim sözü vererek yıllık 600 bin lira eğitim ücreti alan okullar, bu dönem öğretmenlere 19-20 bin TL maaş verdi. Nitelikli bir eğitimin verilebilmesi için öğretmenin iyi koşullarda çalışması gerekir, ama gözlerini para bürümüş durumda.”
Mesleğinin dokuzuncu yılında olan Çıra, öğretmen olmanın çocukluk hayali olduğunu ama ideallerinin hiçbirini yaşayamadığını söylüyor.
“Çocukluğumdan beri nitelikli bir nesil yetiştiren bir öğretmen olmanın gururunu hayal etmiştim. Ama geçim derdi yüzünden çocuklarım için hiçbir mücadeleyi veremedim."
"Okula gidiyorum, öğrencilerim 'yüzünüz asık, iyi misiniz' diye soruyor. Ben çocuklara kiramı düşündüğümü, evden çıkarılır mıyım diye endişelendiğimi anlatamıyorum, biraz rahatsızım diyerek geçiştiriyorum. Anlatırken bile yüreğim daralıyor.”
'Hala vücutlarımızda morluk ve yaralar var'
Öğretmenler Ankara ve İstanbul merkez olmak üzere çeşitli kentlerde eylemlerine devam ediyor.
26 Mayıs’ta Ankara’da bir kortej ile MEB’in önüne yürüyerek başlayan eylem, Meclis’e yürümek istediklerine tıkanmış ve polis engeliyle karşılaşmıştı. Polisin sert müdahalesine maruz kalan pek çok öğretmen darp edilmişti.
Çıra, “Engellenmeyi kaldırabilecek durumda değildik. Artık kaybedecek sadece asgari ücretimiz ve onurumuz var. Onurumuzu kaybedeceğimize asgari ücretimizi kaybedelim dedik ve barikata yüklendik” diyerek anlatıyor:
“Ciddi darp edildik, hala vücutlarımızda morluklar ve yaralar var. Hatta polis, bazı arkadaşlarımızı elleriyle boğdu. Silah çekme girişimleri oldu, birinin eli iki üç defa tabancasına gitti. Korkutucu, öğretmenin itibarını ayaklar altına alan, aşağılayan durumlarla karşılaştık.”
Ardından 29 Mayıs Ankara MEB önünde, 1 Haziran’da ise İstanbul Türkiye Özel Okullar Derneği (TÖZOK) önündeki gözaltılar gerçekleşti.
Öğretmenler, Öğretmenlik Meslek Kanunu’na taban maaş hakkı girene kadar nöbete devam edeceklerini söylüyor.
Taban maaş hakkı nedir?
2014 yılında Özel Öğretim Kurumları Kanunu'ndan kaldırılan “taban maaş” hakkı, bir özel okul öğretmeninin, kamudaki denginden daha düşük maaş alamayacağını düzenliyordu.
Taban maaş uygulamasının kaldırılmasıyla birlikte binlerce öğretmenin asgari ücrete mecbur edildiğini söyleyen sendika, mücadelenin temelini bu talep üzerine kuruyor.
Özel sektör öğretmenleri, 2014’e kadar olduğu gibi, kamudaki meslektaşlarıyla aynı özlük haklarına ve maaşa sahip olmak için mücadele ediyor.
Kamuda öğretmenlerin haftalık çalışma saatleri 15'i zorunlu ve 15'i ek ders olarak maksimum 30 saat olarak tanımlanmışken, özel eğitim kurumlarında öğretmenler asgari ücrete haftada 40-60 saat derse girebiliyor.
'Birçok öğretmen intiharın eşiğinde'
Büyükşehirlerdeki kira kaygısı sebebiyle öğretmenlerin çoğu ya ailelerinin yanına taşınmak ya da arkadaşlarıyla kalabalık evlerde yaşamak zorunda kalıyor.
BBC Türkçe'ye konuşan 33 yaşındaki müzik öğretmeni Gamze Nihal İyidoğan, 14 yıl yaşadığı İstanbul’da artık geçinemediği için 5 ay önce Sivas’taki aile evine geri döndüğünü anlatıyor:
“Büyük şehirde boğuluyorsunuz, küçük şehir size dar geliyor. Bir tane giysi alırken bile acaba bu yıl sözleşmem biterse ne olacak diye düşünüyorum, borçlanmaya korkuyorum. Her şeyden kaygılıyım.”
“Aslında birçok öğretmen intiharın eşiğinde, kaybedecek hiçbir şeyin olmadığı bir aşamada. Ne doğru düzgün bir işimiz var ne de ailelerimizden bağımsız yaşayabiliyoruz. Artık bu bir onur meselesi.”
“Sürekli kurum hatta şehir değiştirmek zorunda kalıyoruz. Düzensiz yatan maaşları gelecek sene kaygısı yüzünden şikayet edemiyoruz. Geçim derdinden çocuklara ne eğitim vereceğini düşünemiyor öğretmen. Sonra bu kaygılarla derslere giriyoruz.”
“Ben içi oyulan müfredata mı karşı çıkayım, asgari ücrete mi, güvencesizliğe mi yoksa mobinge mi? Ben neye karşı savaşacağım?”
TÖZOK ne diyor?
Türkiye Özel Okullar Derneği (TÖZOK), kendisine üye olan 1.500 özel okulla birlikte sektördeki işverenlerin en güçlü temsilcisi konumunda.
Dernek, özel okullardaki maaşların kamudaki öğretmenlerden düşük kalmasının nedenlerinin hükümet politikalarıyla alakalı olduğunu savunuyor.
Temel gerekçe olarak, hükümetin özel okulların eğitim ücretlerine getirdiği artış sınırı ve okullardan alınan yüksek vergiler gösteriliyor.
Pazartesi günü yazılı açıklama yapan dernek, belli koşullar sağlandığı sürece öğretmenlerin taban maaş hakkına karşı olmadıklarını belirtti:
"Hükümet ekonomik krizin en üst düzeyde yaşandığı iki yıllık dönemde özel okul ücret artışlarına müdahale ederek toplamda 2,5 kat artışa müsaade ederken, aynı yıllarda memur maaşları ve asgari ücrette 5,5 kat artış imkanı sağlamıştır."
"Karşı olduğumuz devlet öğretmenlerinin maaş artışları veya daha iyi imkanlara sahip olmaları değildir. Bizleri rahatsız eden öğretmenine daha iyi maaş vermek imkanı isteyen kurumlarımızın okul ücretlerine sınır koyulmasıdır."
"Talebimiz devletin özel okul öğretmenlerinden yapılacak kesintileri, kendi öğretmenlerinden yapılan kesintiler ile eşitlemesidir. Devletin resmi okul öğretmen maaşları için ödediği kesintilerin (vergi, SGK işçi ve işveren payı) çok daha fazlasını özel okul öğretmenlerine ve kurumlarına uyguluyor."