Dokuz Eylül Üniversitesi lig düştü
Eski rektör Nükhet Hotar dönemindeki liyakatsiz atamalar, usulsüzlük iddiaları ve akademisyen kaybının ardından Dokuz Eylül Üniversitesi, YÖK tarafından “Araştırma Üniversitesi” listesinden çıkarılarak “Aday” kategorisine düşürüldü.

Eski Rektör Fatma Seniha Nükhet Hotar döneminde borçları, kötü çalışma koşulları, öğretim görevlisinin işine son verme, asistan istifaları, liyakatsiz atamalar, usulsüzlükler ve yolsuzluk gibi birçok hukuksuzluk iddialarıyla gündemden düşmeyen Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinden İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ), performans değerlendirmeleri sonucunda Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından "Araştırma Üniversiteleri" listesinde "Aday Araştırma Üniversitesi" kategorisine düşürüldü.
Geçen aylarda fizyoloji ve sinirbilim alanındaki çalışmalarıyla Avrupa Bilimler Akademisi’ne Türkiye’den seçilen tek akademisyen olarak dikkat çeken DEÜ’nün yeni rektörü Prof. Dr. Bayram Yılmaz, üniversitenin bilimsel profilini güçlendirmeye yönelik adımlar atsa da üniversitenin yaşadığı gerilemeyi, önceki yönetim döneminden kalan uygulamalar ve yapısal sorunlar nedeniyle kısa vadede tamamen gideremedi.
“KÖTÜYE GİDİŞ RASTLANTISAL DEĞİL”
DEÜ'de eski rektör Fatma Seniha Nükhet Hotar döneminde hukuken şaibeli iş ve işlemlere imza atan birçok idari personel ve yöneticinin halen görevlerine devam etmesinden ötürü kurum değiştiren ya da yurt dışına yönelen akademisyen sayısının artması, üniversitede nitelikli bilimsel üretim yapamaması, yeni yapılan görevlendirmelerde ise ehliyet ve liyakat ilkesine uygun atamalar yapılmadığını aktaran Eğitim Sen İzmir Üniversiteler Şubesi Başkanı Lülüfer Körükmez, "Bu kötüye gidiş rastlantısal olmayıp, uzun yıllara yayılan kötü yönetim anlayışı ve yanlış uygulamaların bir sonucudur. Bizler bu kötüye gidiş sürecinde üniversite yönetimini ısrarla özeleştiriye, sorunları gündem yapmaya ve çözüm arayışlarında ortaklaşmaya davet ettik. Hâlâ da ısrarcıyız.
Öyle ki, ehliyet ve liyakat esaslarının dikkate alınmadığı, karar alma mekanizmalarının anti-demokratik olduğu, akademik özgürlük ve bilimsel özerkliğin yok sayıldığı, yapılan hukuksuz işlere karşı ses yükselten akademisyenlerin görevden uzaklaştırıldığı mevcut ortamda, maalesef bu erozyon devam edecektir.
Daha üzücü olan gerçeklik ise, üniversitede olması gereken evrensel değer ve nitelikler hakkında hassasiyet taşımayan idarecilerin hesap vermekten uzak kötü yönetim anlayışıdır. Üniversitelerin, her şeyden önce gençlerimizin hayallerinin ve ülkenin geleceğinin emanet edildiği kamusal alanlar olduğu unutulmamalıdır. Alınan her idari kararın, yapılan her bir liyakatsiz atamanın, doğrudan onlara, yani ülkenin geleceğine etki ettiği akıldan çıkarılmamalıdır" dedi.
Yusuf Körükmez
