Anayasa Mahkemesi (AYM), eski sevgilisince tehdit edilmesine ilişkin soruşturmada yeterli inceleme yapılmadan takipsizlik kararı verildiğini savunan kadının haklarının ihlal edildiğine hükmetti.
NUMARASINI DEĞİŞTİRDİ, TAŞINDI
Yüksek Mahkemenin kararına göre A.K. isimli kadın, erkek arkadaşı Y.B’nin evli olduğunu öğrenmesi üzerine ilişkilerine son verdi. Ayrılmalarının ardından Y.B’nin telefonla tehditlerine maruz kalan A.K, numarasını değiştirdi, ailesinin yaşadığı şehre taşındı.
TACİZLERİ DEVAM ETTİ
Y.B’nin annesini ve ağabeyini de araması, e-mail ve sosyal medyadan taciz ve tehditlere devam etmesi üzerine A.K, yazışma içeriklerini de alarak savcılığa şikayette bulundu.
BİREYSEL BAŞVURUDA BULUNDU
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturma sonucu yazışma içeriklerinin tehdit içerikli olmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Yaptığı itirazı da sulh ceza hakimliğince reddedilen A.K, hak ihlali iddiasıyla AYM’ye bireysel başvuruda bulundu.
Başvuruyu inceleyen Yüksek Mahkeme, Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan “maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi” hakkının ihlal edildiğine hükmetti.
AYM’nin kararında, ceza soruşturmasının etkili kabul edilebilmesi için bireyin savunulabilir bir iddiasının bulunması halinde derhal başlatılması gerektiği bildirildi.
TANIKLAR DİNLENİLMEMİŞ
Soruşturma kapsamında delillerin tespit edilmesi, olayların aydınlatması ve suç tespiti halinde de eylemle orantılı ceza ile sonuçlandırılması gerektiğine işaret edilen kararda, bu durumun devlete tüm yargılamaları mahkumiyetle ya da belirli bir ceza kararıyla sonuçlandırma ödevini yüklemediği belirtildi.
Başvurucunun şikayet dilekçesinde Y.B. tarafından gönderilen mesajları sunduğu, tanık isimlerine yer verdiği aktarılan kararda, başsavcılıkça telefon görüşme kayıtlarının gerekli şekilde incelenmediği, araştırma yapılmadığı, tanıkların dinlenilmediği bilgisine yer verildi.
Başsavcılığın kovuşturmaya yer olmadığı kararında yer alan “yazışma içeriklerinde tehdit içeren bir ifadeye rastlanılmadığı” tespitine ilişkin, hangi belgelerin incelendiği ve yazışmalardaki ifadelerin neler olduğuna dair bir açıklamaya yer verilmediği aktarılan kararda, “Başvurucunun taleplerinin neden kabul edilmediğine yönelik makul, doyurucu bir açıklama getirilmediği anlaşılmaktadır.” ifadeleri yer aldı.
Yüksek Mahkemenin kararında, şunlar kaydedildi:
“Başvuruya konu süreçte verilen kararların başvurucunun maddi ve manevi varlığının korunması ve geliştirilmesi hakkının içerdiği güvenceleri koruyacak şekilde ilgili ve yeterli gerekçe içermediği değerlendirilmiştir. Kamusal makamlarca üstlenilmesi gereken pozitif yükümlülüğün gerektirdiği şartların somut olayda yerine getirilmediği anlaşıldığından Anayasa’nın 17. maddesinde düzenlenen maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.”