BIST 100 9.715,87 %-0,18 Dolar 35,50 %0,03 Euro 36,59 %-0,02 Altın Gram 3.051,33 %-0,07 Brent Petrol 79,91 %-0,85 Bitcoin 96.534,99 %0,10
,

HAGB kararına rağmen atanamayan memura iyi haber

Anayasa Mahkemesi, güvenlik soruşturmasının olumsuz neticelendiği gerekçesiyle infaz ve koruma memurluğuna atama yapılmaması işleminin iptali istemiyle açılan davada kesin bir mahkûmiyet hükmü ile sonuçlanmayan ceza yargılamasının esas alınması ve gerekçeli kararda suçluluğu ima eden bazı ifadeler kullanılması nedenleriyle masumiyet karinesinin ihlal edildiğine karar verdi.

HAGB kararına rağmen atanamayan memura iyi haber

Kararda şu hususlara yer verildi

Bireysel başvuruya konu olayda başvurucu, resmî belgede sahtecilik suçundan yargılanmış; hakkında adli para cezasına hükmedilmiş ancak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir. Denetimli serbestlik süresi sonunda da ceza davası düşürülmüştür. Başvurucu, daha sonra infaz ve koruma memurluğu sınavına girerek başarılı olmuş fakat hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı gerekçesiyle adli sicil ve arşiv kaydı olumsuz kabul edilerek ataması yapılmamıştır. Başvurucunun İdare Mahkemesinde açtığı iptal davası ise başvurucunun ceza yargılaması sonucunda eyleminin sübut bulduğu kabul edilerek reddedilmiştir.

Somut olayda Malatya 4. Asliye Ceza Mahkemesi başvurucunun isnat edilen suçu işlediğine kanaat getirmiş ancak 5271 sayılı Kanun'un 231. maddesinin başvurucuya isnat edilen suça uygulanabilir olduğunu tespit ederek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar vermiştir. Böylece beş yıllık denetim süresinin suç işlenmeden geçirilmesi hâlinde başvurucu hakkında açılan kamu davasının düşmesi imkânını tanımış, nitekim öngörülen sürenin geçmesiyle dava düşmüştür. Düşürülen bir yargılamada verilen karar kesin bir ceza hükmü olarak kabul edilemez. Dolayısıyla başvurucunun suçluluğu hükmen sabit olmadığından başvurucunun masumiyetinin devam ettiği kuşkusuzdur.

Başvurucunun masumiyeti devam ettiğinden anılan ceza davasından sonraki süreçte idari ve yargısal makamların başvurucunun masumiyetine halel veren yaklaşım sergileyip sergilemedikleri bir başka deyişle masumiyet karinesinin sağladığı güvencenin ikinci yönünün ihlal edilip edilmediğinin incelenmesi gerekir. Bu bağlamda yukarıda yer verilen ilkeler uyarınca masumiyet karinesinin ihlal edilip edilmediği incelenirken yargılamayı yapan makamın ilgili kişiye suç isnat edip etmediği, ceza yargılaması kararını sorgulayıp sorgulamadığı ve münhasıran ceza yargılamasında verilen ancak açıklanması ertelenen hükme dayanıp dayanmadığı değerlendirilmelidir.

İdare Mahkemesinin gerekçesinde, Malatya 4. Asliye Ceza Mahkemesi kararına atıfla "...davacı hakkında isnat edilen suçtan dolayı mahkumiyetine karar verildiğinin görüldüğü, yargılaması sonucunda sübut bulan eyleminin niteliği dikkate alınıp..." ifadesine yer verilmiştir (bkz. § 14). Mahkeme gerekçesinde bir yandan kesin bir mahkûmiyet hükmü ile sonuçlanmayan ceza yargılamasında verilen karara dayanıldığı; bir yandan da başvurucunun mahkûmiyetine karar verildiğine ve hakkındaki eylemlerin sübut bulduğu ifadeleriyle başvurucunun üzerine atılı suçu işlediği izleniminin oluşmasına sebebiyet verildiği görülmektedir. Bu durumda verilen düşme kararı anlamsız hâle gelmiş ve başvurucunun masumiyetine gölge düşürülmüştür. Diğer taraftan başvuruya konu idari yargılamada yapılan değerlendirmenin 5271 sayılı Kanun'a göre HAGB ile kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmayacağına yönelik olarak yer alan düzenlemeyle bağdaştığı da söylenemez.

Sonuç olarak İdare Mahkemesi kararının gerekçesinde kullanılan ifadeler ve ceza mahkemesinin açıklanması ertelenen hükmüne dayanılması nedeniyle başvurucunun ceza yargılanmasına konu eylemi işlediği ve suçlu olduğu inancının yansıtıldığı anlaşıldığından Anayasa’nın 36. ve 38. maddelerinde güvence altına alınan masumiyet karinesinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

KARARIN TAM METNİ

Kaynak : Gazete Memur

İlişkili Haberler

Manşetler