6. dönem toplu sözleşmede alınan karar gereğince, yetkili sendika üyesi olmayanların toplu sözleşme hükümlerinden yararlanması için dayanışma aidatı vermeleri öngörülmüştü.
Türk Yerel Hizmet Sen tarafından açılan davada önemli bir karar çıktı. Danıştay 12. Daires, 4688 sayılı Kanunun 28 ve 32. maddelerinde, sosyal denge tazminatı ödemelerinde, yetkili sendika üyesi olmak veya olmamak şeklinde bir ayrıma yer verilmemesini gerekçe göstererek 6. dönem toplu sözleşmenin ilgili hükmünün yürütmesini durdurdurmuştu.
Y.D. KARARI VERİLEN TOPLU SÖZLEŞME HÜKMÜ ŞU ŞEKİLDE
Yerel Yönetim Hizmet Koluna
İlişkin Toplu Sözleşme
Sosyal denge tazminatı
MADDE 1- (1) Belediyeler ve bağlı kuruluşları ile il özel idarelerinin kadro ve pozisyonlarında istihdam edilen kamu görevlilerine, 4688 sayılı Kanunun 32 nci maddesinde yer alan usul ve esaslar çerçevesinde ödenebilecek sosyal denge tazminatı aylık tavan tutarı, en yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge dahil) %120'sidir. Sosyal denge tazminatının verilmesi yönünde yapılabilecek sözleşmelerde, tavan tutarı aşmamak kaydıyla çeşitli adlar altında yapılan ödemeler dahil ödenebilecek tazminatın aylık tutarı, görev yapılan birim ve iş hacmi, görevin önem ve güçlüğü, görev yerinin özelliği, çalışma süresi, kadro veya görev unvanı ile derecesi gibi kriterlere göre farklı olarak belirlenebilir.
(2) Sosyal denge sözleşmesinin taraf sendikası, üyesi olmayan kamu görevlilerinden, aynı unvanlı üyesinden aldığı aidatın iki katına kadar sosyal denge sözleşmesi aidatı alabilir. Bu aidatı ödeyen kamu görevlileri, söz konusu sözleşmeden aynı usul ve esaslar dahilinde yararlanır.
Gazetememur olarak bunu 8 Haziranda takipçilerimize duyurmuştuk. Kararın tam metni de yayınlandı.
T.C.
DANIŞTAY
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No:2021/6335
DAVACI VE YÜRÜTMENİN DURDURULMASINI İSTEYEN:
Türkiye Yerel Yönetim Hizmetleri Kolu Kamu Görevlileri Sendikası
VEKİLİ:
DAVALI: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
VEKİLİ:
DAVALI YANINDA MÜDAHİL:
Belediye ve Özel İdare Çalışanları Birliği Sendikası
VEKİLİ:
DAVANIN KONUSU:
25/08/2021 tarih ve 31579 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Kamu Görevlilerinin Geneline ve Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklara İlişkin 2022 ve 2023 Yıllarını Kapsayan 6. Dönem Toplu Sözleşmenin; ''Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklar'' başlıklı üçüncü kısmının, ''Yerel Yönetim Hizmet Koluna İlişkin Toplu Sözleşme'' başlıklı dördüncü bölümünün, ''Sosyal Denge Tazminatı''nın düzenlendiği 1. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ''Sosyal denge sözleşmesinin taraf sendikası, üyesi olmayan kamu görevlilerinden, aynı unvanlı üyesinden aldığı aidatın iki katına kadar sosyal denge sözleşmesi aidatı alabilir. Bu aidatı ödeyen kamu görevlileri, söz konusu sözleşmeden aynı usul ve esaslar dahilinde yararlanır.'' şeklindeki düzenlemenin iptali ve yürütmesinin durdurulması istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI:
Üyelerinden dayanışma aidatı kesilmesinin yerleşik içtihatlara aykırılık teşkil ettiği, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu'nun 28. maddesi uyarınca da, sendika üyelerinden dayanışma aidatı adı altında yapılan bir kesintinin, yasal olarak mümkün olmadığı, sendika üyesi olan ve olmayan kamu görevlileri arasında ayrım yapılamayacağı, aksi yorumun, sosyal denge tazminatının adaletli bir ücret dağılımı yoluyla ekonomik ve sosyal barışı sağlama amacına ve Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı olduğu, sosyal denge tazminatı sözleşmesinde taraf olan sendikanın dışında kalan sendikaların üyesi olan kamu görevlilerinden dayanışma aidatı veya başka adlar altında bir aidat alınmasına ilişkin hükümlerin, sosyal denge tazminatının ödenmesinde aynı kadro veya pozisyonlarda bulunan kamu görevlileri arasında eşitsizlik oluşturacağı, bu gibi bir durumda idareye takdir yetkisi tanınmadığı, idare ile yetkili memur sendikası arasında yapılan bu sözleşmeden, idarede çalışan diğer sendikaların üyelerinin de yasanın öngördüğü biçimde yararlanmalarının en tabi hakları olduğu, yapılan sözleşmenin dayanışma aidatı yönünden, haksız rekabete yol açtığı, üyelerini istifaya zorladığı, sendikal faaliyetlere sekte vurduğu belirtilmek suretiyle, toplu sözleşmenin açıkça hukuka aykırılık teşkil eden dava konusu maddesinin, yürütmesinin durdurulması ve iptali gerektiği ileri sürülmektedir.
DAVALININ SAVUNMASI:
Anayasa'nın 53. ve 128. maddelerinde, kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarının toplu sözleşmeler ile belirlenebileceği ve toplu sözleşmenin yapılmasına ilişkin hususların kanunla düzenleneceğinin hükme bağlandığı, bu hükme istinaden, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle, belediyeler ve bağlı kuruluşları ile il özel idarelerinin kadro ve pozisyonlarında istihdam edilen kamu görevlilerine toplu sözleşme ile belirlenen tavan tutarı aşmamak kaydıyla sosyal denge tazminatı verilmesine imkan sağlandığı, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu'nun 32. maddesi ile de sosyal denge tazminatı tutarını belirlemek üzere mahalli idarelerde en çok üyeye sahip sendika temsilcisi ile belediye başkanı/vali arasında sözleşme imzalanabileceğinin kurala bağlandığı, sonuç olarak; Anayasa, 4688 sayılı Kanun ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye uygun olarak kamu işveren heyeti ile yerel yönetimler hizmet kolunda en çok üyeye sahip sendikanın temsilcisi arasında gerçekleştirilen görüşmeler neticesinde, dava konusu madde hükmünde mutabakat sağlanarak toplu sözleşme imzalandığı belirtilerek, yürütmenin durdurulması isteminin ve davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
DAVALI YANINDA MÜDAHİLİN SAVUNMASI:
Usul bakımından; sosyal denge sözleşmesi içeriğinde yer alan dayanışma aidatının, temeli ve alınma gerekçesinin toplu sözleşme olmadığı, söz konusu maddenin sadece alınacak miktar bakımından sınırlamaya ilişkin bir düzenleme olduğu, davacı Sendikanın da, davalı idarelerle imzaladığı sözleşmelerde görüleceği üzere, dayanışma aidatı kuralını imzaladığı ve uyguladığı, dolayısıyla, davacının iş bu davayı açmakta hukuki menfaatinin bulunmadığı, esas yönünden; dava konusu uyuşmazlık hakkında 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu'nda hüküm bulunmadığı için, atıf gereğince 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun uygulanması gerektiği, anılan Kanun'un 39. maddesiyle, sendika üyesi olan ve olmayan personel arasında ayrım yapılarak, sendikalı çalışmayı özendirici kurallar getirildiği, sözleşme aidatı kesintisinin çeşitli yargı kararlarıyla hukuka uygun kabul edildiği, toplu sözleşmenin yapılmasının kanunen zorunlu olmasına rağmen, sosyal denge sözleşmesi yapılması hususunda bir zorunluluk bulunmadığı, idarenin sözleşme yapmak bakımından serbest olduğu, bir ödemeyi yapmama yetkisine sahip olan idarenin, bu ödemeyi birtakım şartlara bağlama yetkisinin de bulunduğu, sosyal denge sözleşmesinin adaletli bir ücret dağılımı yoluyla ekonomik ve sosyal barışı sağlama amacının bulunmadığı belirtilerek, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ DÜŞÜNCESİ:
Yürütmenin durdurulması isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, davalı idarenin savunması alındıktan veya savunma için verilen süre geçtikten sonra incelenmesine karar verilen yürütmenin durdurulması istemi, savunmanın geldiği görülmekle yeniden incelendi, gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Davacı Sendika tarafından, 25/08/2021 tarih ve 31579 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Kamu Görevlilerinin Geneline ve Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklara İlişkin 2022 ve 2023 Yıllarını Kapsayan 6. Dönem Toplu Sözleşmenin; ''Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklar'' başlıklı üçüncü kısmı'nın, ''Yerel Yönetim Hizmet Koluna İlişkin Toplu Sözleşme'' başlıklı dördüncü bölümünün, ''Sosyal Denge Tazminatı''nın düzenlendiği 1. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ''Sosyal denge sözleşmesinin taraf sendikası, üyesi olmayan kamu görevlilerinden, aynı unvanlı üyesinden aldığı aidatın iki katına kadar sosyal denge sözleşmesi aidatı alabilir. Bu aidatı ödeyen kamu görevlileri, söz konusu sözleşmeden aynı usul ve esaslar dahilinde yararlanır.'' şeklindeki düzenlemenin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 27. maddesinin ikinci fıkrasında, idari işlemin uygulanması hâlinde giderilmesi güç veya olanaksız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması koşullarının birlikte gerçekleşmesi durumunda yürütmenin durdurulmasına karar verileceği kuralı yer almıştır.
11/04/2012 tarih ve 28261 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6289 sayılı Kanun'un 33. maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye eklenen Ek 15. maddede; belediyeler ve bağlı kuruluşları ile il özel idarelerinin kadro ve pozisyonlarında istihdam edilen kamu görevlilerine sosyal denge tazminatı ödenebileceği, sosyal denge tazminatının ödenebilecek aylık tutarının, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu'na göre yapılan toplu sözleşmede belirlenen tavan tutarı geçmemek üzere ilgili belediye ve il özel idaresi ile ilgili belediye ve il özel idaresinde en çok üyeye sahip kamu görevlileri sendikası arasında anılan Kanun'da öngörülen hükümler çerçevesinde yapılabilecek sözleşmeyle belirleneceği hükmüne yer verilmiştir.
4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu'nun 28. maddesinde; toplu sözleşmenin, kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarını düzenleyen mevcut mevzuat hükümleri dikkate alınarak kamu görevlilerine uygulanacak katsayı ve göstergeler, aylık ve ücretler, her türlü zam ve tazminatlar, ek ödeme, toplu sözleşme ikramiyesi, fazla çalışma ücreti, harcırah, ikramiye, doğum, ölüm ve aile yardımı ödenekleri, cenaze giderleri, yiyecek ve giyecek yardımları ve diğer mali ve sosyal hakları kapsadığı, toplu sözleşme ikramiyesi hariç olmak üzere toplu sözleşme hükümlerinin uygulanmasında sendika üyesi olan ve sendika üyesi olmayan kamu görevlileri arasında ayrım yapılamayacağı, 32. maddesinde; 27/06/1989 tarih ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin Ek 15. maddesi hükümleri çerçevesinde sosyal denge tazminatının ödenmesine belediyelerde belediye başkanının teklifi üzerine belediye meclisince, il özel idaresinde valinin teklifi üzerine il genel meclisince karar verilmesi halinde, sözleşme döneminde verilecek sosyal denge tazminatı tutarını belirlemek üzere ilgili mahalli idarede en çok üyeye sahip sendikanın genel başkanı veya sendika yönetim kurulu tarafından yetkilendirilecek bir temsilcisi ile belediyelerde belediye başkanı, il özel idaresinde vali arasında toplu sözleşme sürecinin tamamlanmasını izleyen üç ay içerisinde sözleşme yapılabileceği, bu sözleşmenin bu Kanunun uygulanması bakımından toplu sözleşme sayılmayacağı ve bu kapsamda Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurulamayacağı kurala bağlanmıştır.
Öte yandan, 25/08/2021 tarih ve 31579 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Kamu Görevlilerinin Geneline ve Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklara İlişkin 2022 ve 2023 Yıllarını Kapsayan 6. Dönem Toplu Sözleşmenin; ''Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklar'' başlıklı üçüncü kısmının, ''Yerel Yönetim Hizmet Koluna İlişkin Toplu Sözleşme'' başlıklı dördüncü bölümünün, ''Sosyal Denge Tazminatı''nın düzenlendiği 1. maddesinin birinci fıkrasında, "Belediyeler ve bağlı kuruluşları ile il özel idarelerinin kadro ve pozisyonlarında istihdam edilen kamu görevlilerine, 4688 sayılı Kanun'un 32. maddesinde yer alan usul ve esaslar çerçevesinde ödenebilecek sosyal denge tazminatı aylık tavan tutarı en yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge dahil) %120'sidir. Sosyal denge tazminatının verilmesi yönünde yapılabilecek sözleşmelerde, tavan tutarı aşmamak kaydıyla çeşitli adlar altında yapılan ödemeler dahil ödenebilecek tazminatın aylık tutarı, görev yapılan birim ve iş hacmi, görevin önem ve güçlüğü, görev yerinin özelliği, çalışma süresi, kadro veya görev unvanı ile derecesi gibi kriterlere göre farklı olarak belirlenebilir." düzenlemesi yer almıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda anılan mevzuat hükümlerinden; sosyal denge tazminatı sözleşmelerinin konusunun, toplu sözleşmelerde belirlenen tavanı aşmamak kaydıyla ilgili kurum ve kuruluşlarda çalışan kamu görevlilerine ödenecek sosyal denge tazminatını belirlemek olduğu, yine 4688 sayılı Kanun'un 28. maddesinde belirtildiği şekilde sendika üyesi olan ve sendika üyesi olmayan kamu görevlileri arasında ayrım yapılamayacağı, aksine bir yorumun sosyal denge tazminatının adaletli bir ücret dağılımı yoluyla ekonomik ve sosyal barışı sağlama amacına ve Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı olduğu, kaldı ki; anılan Kanun'un 32. maddesinde böyle bir ayrım yapılmasına imkan sağlayan bir düzenleme bulunmadığı gibi sosyal denge sözleşmesinde ancak görev yapılan birim ve iş hacmi, görevin önem ve güçlüğü, görev yerinin özelliği, çalışma süresi, kadro veya görev unvanı ile derecesi gibi kriterlere göre bir farklılığa gidilebileceği, bunun dışında sendika üyesi olan ile sendika üyesi olmayan ya da başka bir sendikaya üye olanlar arasında bir ayrıma gidilemeyeceği sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.
Bu durumda, sosyal denge sözleşmesinde taraf olan sendikanın dışında kalan sendikaların üyesi olan veya hiçbir sendikaya üye olmayan kamu görevlilerinden dayanışma aidatı ya da başka adlar altında farklı oranlar üzerinden ödenti (aidat) alınmasına ilişkin hükümlerin, sosyal denge tazminatının ödenmesinde aynı kadro veya pozisyonlarda bulunan kamu görevlileri arasında ayrım (eşitsizlik) yaratacağı açık olduğundan, dava konusu düzenlemede hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 6352 sayılı Kanun ile değişik 27. maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen şartların birlikte gerçekleştiği anlaşıldığından davacının yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne,
2.25/08/2021 tarih ve 31579 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Kamu Görevlilerinin Geneline ve Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklara İlişkin 2022 ve 2023 Yıllarını Kapsayan 6. Dönem Toplu Sözleşmenin; ''Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklar'' başlıklı üçüncü kısmının, ''Yerel Yönetim Hizmet Koluna İlişkin Toplu Sözleşme'' başlıklı dördüncü bölümünün, ''Sosyal Denge Tazminatı''nın düzenlendiği 1. maddesinin ikinci fıkrasının YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASINA,
3.Bu kararın tebliğini izleyen günden itibaren 7 (yedi) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna itiraz yolu açık olmak üzere, 02/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.