BIST 100 9.602,15 %-2,09 Dolar 36,41 %0,38 Euro 38,16 %-0,05 Altın Gram 3.438,14 %0,27 Brent Petrol 74,41 %-2,68 Bitcoin 96.395,87 %1,12
,

Sendikal çağrı nedeniyle yeri değiştirilen öğretmene red kararı

Anayasa Mahkemesi, öğretmenin sendikal eyleme katılması nedeniyle görev yerinin değiştirilmesine ilişkin bireysel başvuruyu kabul edilemez buldu.

Sendikal çağrı nedeniyle yeri değiştirilen öğretmene red kararı

Anayasa Mahkemesi (AYM), Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) üyesi bir öğretmenin, sendikasının çağrısıyla bir gün göreve gitmemesi nedeniyle görev yerinin değiştirilmesine ilişkin başvurusunu karara bağladı. Başvurucu, bu işlemin örgütlenme özgürlüğünü ihlal ettiğini ve farklı mahkemeler arasında içtihat farklılığı bulunduğunu belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştü. Ancak AYM, söz konusu iddiaları dayanaktan yoksun bularak başvuruyu kabul edilemez buldu.

Sendikal Eylem Nedeniyle Görev Yeri Değiştirildi

Başvurucu, 2015 yılında yaşanan terör olayları ve Ankara Tren Garı saldırısını protesto etmek amacıyla Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (KESK) aldığı karar doğrultusunda 29 Aralık 2015 tarihinde iş bırakma eylemine katıldı. Bunun üzerine hakkında idari soruşturma başlatılan öğretmene, 1/30 oranında aylıktan kesme cezası verildi ve eğitim-öğretim yılının sonunda Erzurum’a atanmasına karar verildi.

Başvurucu, bu işlemin iptali için açtığı davada Şanlıurfa 1. İdare Mahkemesi ve Bölge İdare Mahkemesi’nden ret kararı aldı. Mahkemeler, eylemin kamu görevlilerinin ekonomik ve sosyal haklarını iyileştirme amacı taşımadığını, güvenlik güçlerinin operasyonlarını protesto etmeye yönelik olduğunu belirtti. Ayrıca, bölgedeki eğitim-öğretim faaliyetlerinin aksadığına vurgu yapıldı.

AYM: “İhlal Yok”

AYM, benzer konularda daha önce verdiği Dilek Kaya ve Mustafa Akıcıoğlu kararlarına atıfta bulunarak sendikanın eylem kararının doğrudan çalışma hayatına ilişkin olmadığını ve bu nedenle örgütlenme özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceğini belirtti. Mahkeme, kamu hizmetinin işleyişini sekteye uğratabilecek bu tür eylemlerin cezai veya idari yaptırımlara tabi tutulmasının hukuka aykırı olmadığına karar verdi.

Mahkeme ayrıca, başvurucunun farklı mahkemeler arasında içtihat farkı olduğu yönündeki iddiasını da inceledi. Ancak AYM, yargı kararlarında derinleşmiş ve sürekli bir içtihat farklılığı bulunmadığını belirterek adil yargılanma hakkının da ihlal edilmediğine hükmetti.

Karar Oybirliğiyle Alındı

18 Aralık 2024 tarihinde verilen kararda, başvurucunun örgütlenme özgürlüğü ve adil yargılanma hakkının ihlal edilmediği sonucuna varıldı. Ayrıca, tüzel kişi başvurucu yönünden de başvurunun kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verildi.

Bu karar, kamu görevlilerinin sendikal eylemler nedeniyle karşı karşıya kaldıkları idari yaptırımlara karşı bireysel başvuru yoluyla hak arama süreçlerine dair önemli bir emsal niteliği taşıyor.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

(Başvuru Numarası: 2020/8468)

Karar Tarihi: 18/12/2024

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; öğretmen olan başvurucunun üyesi olduğu sendikanın çağrısı üzerine bir gün göreve gitmemesi nedeniyle hakkında açılan idari soruşturma sonucu görev yerinin değiştirilmesinin örgütlenme özgürlüğünün, farklı mahkemeler arasında aynı konuya ilişkin içtihat farklılığı bulunmasının adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvurucu, başvuruya konu olayların yaşandığı tarihte Şanlıurfa'nın Haliliye ilçesinde bir ilkokulda öğretmen olarak görev yapmaktadır. Başvurucu, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) üyesidir.

3. Somut olay 2015 yılı Haziran ayından itibaren yoğun bir şekilde maruz kalınan terör eylemleriyle mücadele kapsamında bazı ilçelerde ilan edilen sokağa çıkma yasakları (arka plan bilgisi için bkz. Dilek Kaya, B. No: 2018/14313, 17/7/2019, §§ 8-11) ile yine aynı yılın ekim ayında meydana gelen Ankara Tren Garı saldırısı (arka plan bilgisi için bkz. Tayyip Akbudak, B. No: 2018/5558, 11/9/2019, §§ 8-13) etrafında şekillenmiştir.

4. Eğitim-Sen, bağlı olduğu Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonunun (KESK) aldığı kararlar doğrultusunda (bkz. Dilek Kaya, §14; Tayyip Akbudak, §16) bahse konu olayları protesto etmek amacıyla üyelerinin belirli tarihlerde göreve gitmeyerek yapılacak basın açıklamalarına katılmaları yönünde kararlar almıştır. Eğitim-Sen Merkez Yürütme Kurulunun KESK'in kararı doğrultusunda aldığı 25/12/2015 tarihli 12 sayılı kararı şu şekildedir:

"29 Aralık 2015 tarihinde Konfederasyonumuz KESK'in diğer emek ve meslek örgütleri ile birlikte almış olduğu 92 sayılı kararı gereğince Savaşa Hayır Barışı Savunacağız şiarıyla gerçekleştireceği üretimden gelen gücümüzü kullanarak 1 günlük hizmet üretmeme kararının iş kolumuzda hayata geçirilmesine oy birliği ile karar verilmiştir." (Dilek Kaya, §§ 14, 15).

5. Başvurucu, KESK ve Eğitim-Sen'in yukarıda yer verilen kararları doğrultusunda 29/12/2015 tarihinde görevine gitmemiştir. Bunun üzerine başvurucu hakkında yapılan idari soruşturma sonucunda hazırlanan raporda başvurucuya disiplin yönünden 1/30 aylıktan kesme disiplin cezası verilmesi, idari yönden ise eğitim ve öğretim bütünlüğünü bozmayacak şekilde ders yılı sonunda görev yerinin değiştirilmesi teklif edilmiştir. Anılan teklif doğrultusunda tesis edilen 25/8/2017 tarihli işlem ile Erzurum İl Millî Eğitim Müdürlüğü emrine atanan başvurucu, bu işlemin iptali talebiyle dava açmıştır.

6. Şanlıurfa 1. İdare Mahkemesi 21/2/2019 tarihli kararıyla davayı reddetmiştir. Kararın gerekçesinde, başvurucunun sendikanın aldığı karar doğrultusunda göreve gelmemesi şeklindeki eyleminin başta Diyarbakır'ın Sur ilçesi olmak üzere Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde güvenlik güçleri tarafından bölücü terör örgütü mensuplarına yönelik olarak yapılan operasyonları ve sokağa çıkma yasaklarını protesto etmek amacıyla gerçekleştirildiğini, kamu görevlilerinin ekonomik, sosyal ve mesleki hak ve menfaatlerinin iyileştirilmesi amacını taşımadığını, anılan eyleme katılımın belirli bölgelerde yoğunlaşması ve yakın aralıklarla işe gelmeme ya da hizmet üretmeme eylemlerinin artması nedeniyle bu bölgelerdeki eğitim ve öğretimin aksadığını, vatandaşların eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakıldığını belirtmiştir.

7. Başvurucunun istinaf talebi, Bölge İdare Mahkemesince reddedilerek karar kesinleşmiştir.

8. Başvurucu, nihai kararı 1/2/2020 tarihinde öğrendikten sonra 21/2/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

9. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Gerçek Kişi Başvurucu Yönünden

1-  Örgütlenme Özgürlüğünün İhlal Edildiğine İlişkin İddia

10. Başvurucu; üyesi olduğu sendikanın aldığı karar doğrultusunda göreve gitmemesinden dolayı görev yerinin değiştirilmesinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme, dernek ve sendika kurma ile ifade özgürlüğü ve ayrımcılık yasağını ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, ayrıca aynı konuya ilişkin olarak farklı mahkemelerin farklı kararlar verdiğini ileri sürerek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Adalet Bakanlığı görüşünde; Anayasa Mahkemesi kararlarında, sendika üyelerinin ekonomik ve sosyal menfaatleriyle doğrudan ilgili olmayan ve politik yönü ağır basan bir amaçla işe gitmemek şeklinde bir eylemin yol açacağı sonuçlara devlet idaresinin ve toplumun katlanmasını gerektiren bir sebep bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı belirtilmiştir. Başvurucu karşı beyanında eylem kararının başvurucu sendikanın tüzüğüne uygun olduğunu, dolayısıyla başvurucu sendikayı ilgilendirmediğinden söz edilemeyeceğini, eylem kararının başvurucunun doğrudan özlük ve mali haklarıyla ilgili olmasa da çatışma yaşanan ilçelerdeki eğitim öğretim hakkıyla ilgili olduğunu ileri sürmüştür.

11. Başvurucu; eşinin öğretmen olarak görev yaptığını, çocuklarının kreşe gittiğini, Şanlıurfa'dan 2017 yılının Ağustos ayında Erzurum'a atanması üzerine ailesine yakın olabilmek için talebi kapsamında Kızıltepe ilçesine atandığını, iki kere görev yerinin değiştirilmesinin onur kırıcı ve aşağılayıcı olduğunu iddia etmiştir. Başvurucu, başka bir ile atanmasının ailesi ve kendi hayatı üzerinde ne şekilde etkiler meydana getirdiğine ilişkin hiçbir açıklamada bulunmamıştır. Bu sebeple özel hayat ve aile hayatına saygı hakkı kapsamında bir değerlendirme yapılmayacaktır.

12. Anayasa Mahkemesi, Dilek Kaya kararında başvuru konusu eylem ile aynı sendika çağrısına dayanan göreve gitmeme eylemi nedeniyle yapılan bir müdahalenin sendika hakkı kapsamında incelenip incelenemeyeceğini değerlendirmiştir. Anılan kararda sendikanın eylem çağrısının çalışma hayatına ilişkin olmadığı ve çekirdek faaliyet alanında kalmadığı belirtilerek başvurunun sendika hakkından incelenemeyeceğine karar vermiştir. Dolayısıyla şu hâlde mevcut başvuru yönünden de söz konusu kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Bu itibarla mevcut başvurunun bu kapsamdaki iddialarının örgütlenme özgürlüğü yönünden incelenmesine karar verilmiştir ( Dilek Kaya, §§ 38-42).

13. Anayasa Mahkemesi, somut başvuru ile benzer nitelikteki Mustafa Akıcıoğlu (B. No: 2018/2513, 11/5/2022) kararında, başvuru konusu eylem ile aynı sendika çağrısına dayanan göreve gitmeme eylemi nedeniyle görev yerinin değiştirilmesini örgütlenme özgürlüğü yönünden incelemiştir. Kararda, kamu görevlisi başvurucunun göreve gelmeme eylemiyle kamu hizmetinin etkin işleyişi için gerekli olan öngörülebilirlik ihtiyacı ile çalışma ortamındaki güven ilişkisine zarar verdiği, başvuru formunda sunulan bilgi ve iddialardan başvuru konusu naklen atama işleminin hizmet gerekleri dışında cezai ve caydırıcı amaçlarla gerçekleştirildiği veya kamu görevlisinin hayatı üzerinde katlanması gerekenden daha ciddi etkiler yarattığı şeklinde bir değerlendirme yapılmasının mümkün olmadığı belirtilerek başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğu sonucuna ulaşılmıştır (Mustafa Akıcıoğlu §§ 42-49). Somut başvuruda, söz konusu kararda yapılan değerlendirmeler ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

2. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

14. Başvurucu, farklı mahkemeler arasında aynı konuya ilişkin içtihat farklılığı bulunması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini de ileri sürmüştür. Anayasa Mahkemesi sendika kararından kaynaklanan bir müdahaleyi incelediğiDilek Kaya kararında, somut olayda kısa sürede belli sayıda farklı karar verildiğini ve derece mahkemeleri arasında hukuk kurallarının yorumlanmasından kaynaklanan içtihat farklılığının ancak derinleşmiş ve sürekli bir nitelik kazanmış olması hâlinde adil yargılanma hakkının ihlaline yol açılabileceğini belirterek başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğu sonucuna ulaşmıştır (Dilek Kaya §§ 65-70). Dolayısıyla anılan kararla benzer şartlara sahip mevcut başvuruda da söz konusu kararda yapılan değerlendirmeler ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

15. Açıklanan gerekçelerle gerçek kişi başvurucunun örgütlenme özgürlüğü ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Tüzel Kişi Başvurucu Yönünden

16. Başvuru, münhasıran gerçek kişi başvurucuların görev yerinin değiştirilmesi işlemlerine ilişkindir. Somut olayda başvurucu sendikaya herhangi bir yaptırım uygulanmamıştır. Bununla birlikte başvurucu, sendika tüzel kişiliğinin haklarını doğrudan etkileyen somut bir olgu ileri sürmemiştir. Dolayısıyla tüzel kişi, başvurucunun ihlale konu edilen işlem nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkının doğrudan etkilendiği söylenemez. Buna göre başvurunun tüzel kişi başvurucu yönünden kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir (Onur Doğanay, B. No: 2013/1977, 9/1/2014, § § 39-47).

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Gerçek kişi başvurucu yönünden örgütlenme özgürlüğü ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Tüzel kişi başvurucu yönünden başvurunun kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 18/12/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Kaynak : Gazete Memur

İlişkili Haberler

Manşetler