Somut olaydaki feshin gerekçesi, devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen FETÖ/PDY ile irtibatı veya iltisakı olduğu konusunda başvurucudan duyulan şüphe ve bu şüphe nedeniyle güven ilişkisinin ortadan kalkmasıdır. Mahkeme gerekçesinde sadece başvurucudan duyulan şüphenin Bank Asyaya, örgüt liderinin çağrısı sonrası kabul edilen 31/12/2013-24/12/2014 tarihleri arasında 20.639,93 TL para yatırdığı hususuna dayanmıştır. Öte yandan Mahkemenin başvurucunun 2006-2007 yıllarından beri anılan Bankanın müşterisi olduğu ve zaman zaman birikimlerini bu Bankaya yatırdığı yönündeki iddiasını karşılayacak şekilde banka kayıtları ve hesap hareketlerini de gözetmek suretiyle karşılamadığı bu iddiaya karşı herhangi bir gerekçe sunmadığı görülmüştür.
Bazı kamu gücü ayrıcalıklarıyla donatılan bir işveren bünyesinde çalışırken hakkında işlem yapılan başvurucunun öznel durumu da gözetilerek alınan tedbirin durumun gerektirdiği ölçüde olduğunun yeterli gerekçeyle ortaya konulması gerekir. 667 sayılı KHK dayanak alınarak uygulanan somut tedbirin başvurucu üzerinde doğuracağı etki de gözönüne alındığında özellikle yargılama sürecinde devletten beklenen usul güvencelerinin OHAL koşullarında da yerine getirilmesi gerektiği değerlendirilmiştir. Bu anlamda takdir yetkisinin öngörülen sınırlar dâhilinde kullanılması ve nedenlerinin ikna edici şekilde başvurucunun iddialarım da karşılayacak yeterlilikte gerekçeyle ortaya konulması OHAL koşullarında da yerine getirilmesi gereken yükümlülüklerdendir. Başvurucunun banka hesabındaki artışın rutin hesap hareketleri kapsamında gerçekleştirildiğini, herhangi bir yardım kastı içermediğini ileri sürmesine rağmen mahkemelerce bu hususta bir değerlendirme yapılmadığı, başvurucunun bu yöndeki temel iddiasına ilişkin herhangi bir gerekçe açıklanmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda FETÖ/PDY ile irtibatı ya da iltisakı olduğu konusunda başvurucudan duyulan şüphenin ciddi, güçlü ve objektif olduğuna ilişkin ikna edici, yeterli gerekçe sunulmadığı dikkate alındığında anılan yükümlülüğün yerine getirildiği söylenemez.
Açıklanan gerekçelerle başvurucu hakkında alınan ve Anayasa’nın 20. maddesinde düzenlenen özel hayata saygı hakkına etki eden tedbirin OHAL döneminde temel hak ve özgürlüklerin kullanımının durdurulmasını ve sınırlandırılmasını düzenleyen Anayasa’nın 15. maddesindeki ölçütlere uygun olmadığı sonucuna varılmıştır.
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
Başvuru Numarası: 2018/9808
Karar Tarihi: 9/2/2023
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1.Başvuru, işveren ile arasındaki güven ilişkisinin bozulduğu gerekçesiyle başvurucunun iş sözleşmesinin feshedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvuruya konu olayların meydana geldiği süreçteki olağanüstü hâl (OHAL) koşullarına, OHAL ilanına ve uygulanan tedbirlere ilişkin genel bilgiler için bkz. C.A. (3) [GK], B. No: 2018/10286, 2/7/2020, §§ 10-18; Ayla Demir İşat [GK], B. No: 2018/24245, 8/10/2020, §§ 10-18.
3. Başvurucu, Anadolu Ajansına bağlı bir şirkette (işveren) muhabir olarak çalışmaktadır. Başvurucunun Fetullahçt Terör Örgütü ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) İle iltisak ve irtibatı tespit edildiğinden işveren, güven ilişkisinin zedelendiği gerekçesiyle 13/1/2017 tarihinde başvurucunun iş sözleşmesini feshetmiştir.
4. Başvurucu, feshin geçersizliğinin tespiti ve işe iade talebiyle 7/2/2017 tarihinde Kayseri 4. İş Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır. Dava dilekçesinde başvurucu, ilgili mevzuatta belirtilen fesih nedenlerine dayanılmadan ve savunması alınmadan sözleşmesinin feshedilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
5. Mahkeme 21/12/2017 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Kararda işverenin iş sözleşmesini başvurucunun FETÖ/PDY ile irtibatlı ya da iltisaklı olabileceği hususunda şüphesi bulunduğunu belirterek 23/7/2016 tarihli ve 29779 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Karamame'nin (667 sayılı KHK) 4. maddesi kapsamında gerçekleştirildiğini belirtmiştir. Kararda başvurucunun FETÖ/PDY'nin finansmanını sağladığı özel yetkili ağır ceza mahkemeleri ve Yargıtay kararlan ile sabit olan Bank Asyaya örgüt liderinin çağrısı sonrası kabul edilen 31/12/2013-24/12/2014 tarihleri arasında 20.639,93 TL para yatırdığının
sabit olduğu vurgulanmıştır. Kararda kritik bir iş olan muhabirlik mesleğini icra eden başvurucunun salt bu davranışının bile başvurucu ile işveren açısından iş ilişkisinin devamı için gerekli olan güveni sarstığı, davacının iş sözleşmesinin feshinin OHAL kapsamında çıkarılan KHK’ya göre geçerli nedenle yapıldığı ifade edilmiştir.
6. Başvurucu; söz konusu karara karşı sunduğu istinaf dilekçesinde, 15 Temmuz darbe girişimini televizyondan Öğrendiğini, FETÖ/PDY ile bir ilgisinin olmadığını, okullarına veya dershanelerine gitmediğini, gazete ve dergilerine abone olmadığını, yurtlarında kalmadığını belirtmiştir. Başvurucu örgüt üyelerinin kullandığı ByLock isimli programın telefonunda veya hatlarında çıkmadığını, hakkında örgüt üyeliği ile ilgili açılmış herhangi bir dava bulunmadığını vurgulamıştır. Aynca tasarruflarını faizsiz bir bankada değerlendirmek için 2006 ya da 2007 yılında ülkenin en fazla kâr payı veren katılım bankası olması nedeniyle Bank Asyada hesap açtığını, ihtiyaç fazlası parasını buraya yatırarak birikim yaptığını, 17-25 Aralık sonrasında da daha önce yaptığı gibi maaşını yine aynı hesaba yatırdığını, bunu herhangi bir talimatla yapmadığını, 2014 yılı sonuna doğru parayı çekerek kullandığını ifade etmiştir.
7. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi (İstinaf Mahkemesi) ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunu belirterek istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar vermiştir.
8. Başvurucu, nihai hükmü 6/3/2018 tarihinde tebliğ aldıktan sonra 29/3/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
9. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
10. Başvurucu, iş sözleşmesinin feshedilmesine gerekçe olarak gösterilen hususların tamamının Bank Asyada hesabının bulunmasına ilişkin olduğunu belirtmiştir. İşten çıkarılması nedeniyle kimsenin kendisiyle görüşmek istemediğini, sevilen sayılan bir kişi iken Ötelendiğini, terör Örgütü üyesi damgası nedeniyle iş bulamadığını, evlilik hazırlığı yaparken evliliğin iptal olduğunu belirterek adil yargılanma hakkı, özel hayata saygı hakkı ve ayırımcılık yasağının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
11. Bakanlık görüşünde; süreçte verilen kararlara, konuyla alakalı içtihada ve yargılamaların tarafı olan işveren tarafından sunulan görüş ile ilgili belgelere yer verilmiştir. Aynca başvuruya konu olan kararın OHAL döneminde alınması nedeniyle inceleme esnasında Anayasa’nın 15. maddesinin de dikkate alınmasının faydalı olacağı ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı sunduğu cevap yazısında başvuru dilekçesinde yer verdiği hususları tekrar etmiştir.
12. Başvurucunun iş sözleşmesinin feshedilmesine yönelik İşlem, özel hayata saygı hakkının otomatik olarak uygulanabilirliğini sağlamamakla birlikte mevcut başvuruda mesleki hayata yönelik müdahalenin başvurucunun özel hayatını ciddi şekilde etkilediği ve bu etkinin belirli bir ağırlık düzeyine ulaştığı değerlendirildiğinden başvuru özel hayata saygı hakkı yönünden uygulanabilir bulunmuş ve bu kapsamda incelenmiştir (benzer şekildeki değerlendirmeler için bkz. C.A. (3), §§ 97-101; Ayla Demir îşat, §§ 106-110).
13. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan Özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
14. Anayasa Mahkemesi, olağanüstü yönetim usullerinin uygulandığı dönemlerde alınan tedbirlere ilişkin bireysel başvurulan incelerken Anayasa'nın 15. maddesinde ortaya konulan temel hak ve özgürlüklere ilişkin güvence rejimini dikkate alacağını belirtmiştir (Aydın Yavuz ve diğerleri, [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 187-191). Olağanüstü yönetim usullerinin uygulandığı dönemde alınan tedbiri konu edinen somut başvuruda Anayasa'nın 15. maddesi maddesinde ortaya konulan temel hak ve özgürlüklere ilişkin güvence rejimi dikkate alınacaktır.
15. Anayasa'nın 15. maddesine göre yapılacak inceleme; müdahalenin Anayasa'daki çekirdek haklarla ilgili olup olmadığı, anılan maddenin ikinci fıkrasında sayılan hak ve özgürlüklere dokunup dokunmadığı, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülüklere aykırılık teşkil edip etmediği ve durumun gerektirdiği ölçüde olup olmadığının tespitiyle sınırlı olacaktır (Ayla Demir İşai, § 146).
16. Anayasa'nın 15. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, dokunulması yasaklanan çekirdek haklar arasında özel hayata saygı hakkı yer almamaktadır. Ayrıca somut olaydaki tedbirin milletlerarası hukuktan kaynaklanan diğer herhangi bir yükümlülüğe aykırı olduğu da saptanmamıştır (Ayla Demir İşat, §§ 147, 148). Anayasa'nın 15. maddesi uyarınca yapılacak son inceleme, müdahalenin durumun gerektirdiği ölçüde olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
17. Başvurucunun iş sözleşmesinin feshedilmesine ilişkin tedbirin ve bu kapsamda derece mahkemelerince sonuca bağlanan uyuşmazlığın Anayasa'nın 15. maddesi kapsamında durumun gerektirdiği ölçüde olduğunun söylenebilmesi İçin öncelikle keyfî olmaması gerekir. Diğer taraftan söz konusu tedbirin ölçülü olup olmadığı değerlendirilirken elbette ülkemizde OHAL ilanına sebebiyet veren durumun özellikleri ve OHAL ilanı sonrasında ortaya çıkan koşullar dikkate alınmalıdır (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 349).
18. Özel hayata saygı hakkı, üçüncü kişiler tarafından da olsa hakkın öngördüğü güvencelere keyfî şekilde müdahale edilmesini yasaklamaktadır. Öngörülen yükümlülüklerin yerine getirilmesi, kişilerin kendilerinin, ailelerinin geleceğini ve itibarını etkileyen mesleki hayata yönelik tedbirlerin keyfî olmaması, bu kapsamda doğan uyuşmazlıkların özel hayata saygı hakkının gereklilikleri bağlamında çözümlenmesi olağanüstü yönetim usullerinin benimsendiği dönemlerde de geçerli olan temel güvencelerdir (Ayla Demir İşat, § 150). Öte yandan darbe teşebbüsü ve FETÖ/PDY’nin Özellikleri gozönüne alındığında devletin ve kişilerin güvenliği ile kamu düzeninin korunması amacıyla yasal düzenlemeler yapılmasının ve sakıncalı görülen kişilerin mesleklerinden uzaklaştırılmasına yönelik işlemler tesis edilmesinin gerçek bir ihtiyaçtan kaynaklandığı açıktır. Ancak söz konusu tedbirlerin muhataplarının sakıncalı olduğu değerlendirilen kişilerden olması ve alınan tedbirlerin durumun gerektirdiği ölçüde olması gerekir (Ayla Demir İşat, § 159). Ayrıca belirtildiği üzere temel hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden tedbirin süresi, kapsamı ve ağırlığı ölçülülüğün belirlenmesinde dikkate alınması, kişilerin ölçüsüz veya keyfî müdahalelere karşı koyabilecekleri usule ilişkin güvencelerden yararlandırılması gerekir (Ayla Demir İşai, § 160).
19. Somut olaydaki feshin gerekçesi, devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen FETÖ/PDY ile irtibatı veya iltisakı olduğu konusunda başvurucudan duyulan şüphe ve bu şüphe nedeniyle güven ilişkisinin ortadan kalkmasıdır. Mahkeme gerekçesinde sadece başvurucudan duyulan şüphenin Bank Asyaya, örgüt liderinin çağrısı sonrası kabul edilen 31/12/2013-24/12/2014 tarihleri arasında 20.639,93 TL para yatırdığı hususuna dayanmıştır. Öte yandan Mahkemenin başvurucunun 2006-2007 yıllarından beri anılan Bankanın müşterisi olduğu ve zaman zaman birikimlerini bu Bankaya yatırdığı yönündeki iddiasını karşılayacak şekilde banka kayıtları ve hesap hareketlerini de gözetmek suretiyle karşılamadığı bu iddiaya karşı herhangi bir gerekçe sunmadığı görülmüştür.
20. Bazı kamu gücü ayrıcalıklarıyla donatılan bir işveren bünyesinde çalışırken hakkında işlem yapılan başvurucunun öznel durumu da gözetilerek alınan tedbirin durumun gerektirdiği ölçüde olduğunun yeterli gerekçeyle ortaya konulması gerekir. 667 sayılı KHK dayanak alınarak uygulanan somut tedbirin başvurucu üzerinde doğuracağı etki de gözönüne alındığında özellikle yargılama sürecinde devletten beklenen usul güvencelerinin OHAL koşullarında da yerine getirilmesi gerektiği değerlendirilmiştir. Bu anlamda takdir yetkisinin öngörülen sınırlar dâhilinde kullanılması ve nedenlerinin ikna edici şekilde başvurucunun iddialarım da karşılayacak yeterlilikte gerekçeyle ortaya konulması OHAL koşullarında da yerine getirilmesi gereken yükümlülüklerdendir. Başvurucunun banka hesabındaki artışın rutin hesap hareketleri kapsamında gerçekleştirildiğini, herhangi bir yardım kastı içermediğini ileri sürmesine rağmen mahkemelerce bu hususta bir değerlendirme yapılmadığı, başvurucunun bu yöndeki temel iddiasına ilişkin herhangi bir gerekçe açıklanmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda FETÖ/PDY ile irtibatı ya da iltisakı olduğu konusunda başvurucudan duyulan şüphenin ciddi, güçlü ve objektif olduğuna ilişkin ikna edici, yeterli gerekçe sunulmadığı dikkate alındığında anılan yükümlülüğün yerine getirildiği söylenemez.
21. Açıklanan gerekçelerle başvurucu hakkında alınan ve Anayasa’nın 20. maddesinde düzenlenen özel hayata saygı hakkına etki eden tedbirin OHAL döneminde temel hak ve özgürlüklerin kullanımının durdurulmasını ve sınırlandırılmasını düzenleyen Anayasa’nın 15. maddesindeki ölçütlere uygun olmadığı sonucuna varılmıştır.
III. GİDERİM
22. Başvurucu, ihlalin tespiti ile yeniden yargılama yapılması talebinde bulunmuştur.
23. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerincc yapılması gereken İş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak vc Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021 58 93-100).
24. Somut başvuruda Anayasa Mahkemesince verilen İhlal kararının başvurucu tarafından açılan davanın esasıyla ilgili herhangi bir değerlendirme içermediği vurgulanmalıdır. Anayasa Mahkemesinin yukarıda belirttiği ihlal gerekçelerini gözetmek suretiyle dava hakkında yeniden bir değerlendirme yaparak gereken kararı vermek derece mahkemelerinin takdirindedir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin özel hayata saygı hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Kayseri4. İş Mahkemesine (E.2017/135, K. 2017/1065) GÖNDERİLMESİNE,
D. 294,70 TL harç oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen sure için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 9/2/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.