,

Parmak izi ile mesai takibi yapılabilir mi?

Danıştay 12. Dairesi, Genelkurmay Başkanlığı Sıhhiye Orduevi Müdürlüğünde Yardımcı Hizmetler Sınıfı … olarak görev yapan davacı tarafından, parmak izi okuma cihazı ile personel yoklamasının ve mesai denetimi yapılmasının hukuka aykırı olduğundan bahisle parmak izi kayıtlarının silinmesi ve parmak izi cihazı ile mesai takibi işlemi yapılmasının iptali istemiyle 07/09/2015 tarihinde yapılan idari başvurunun reddine ilişkin işlemi hukuka aykırı olduğuna karar verdi.

Parmak izi ile mesai takibi yapılabilir mi?

Kişisel verilerin korunması hakkı, kişinin insan onurunun korunması ve kişiliğini serbestçe geliştirebilmesi hakkının özel bir biçimi olarak, bireyin hak ve özgürlüklerini kişisel verilerin işlenmesi sırasında korumayı ifade etmektedir. Bununla birlikte, sözkonusu hak mutlak ve sınırsız olmayıp, Anayasa'nın 13. ve 20. maddeleri gereğince belirli koşullarda, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmamak üzere yasayla sınırlanabilir. Bu bağlamda, kişisel verilerin sistematik biçimde kayıt altına alınabilmesi için verilerin korunmasına ilişkin esas ve usullerin yasayla düzenlenmesi zorunludur. Diğer bir deyişle, kişisel verilerin korunmasına ilişkin gerekli yasal düzenlemeye ve teknik olanaklara sahip olmayan bir idarenin, kişinin rızasını alsa dahi bu konudaki işleminin hukuka uygunluğundan söz etmek olanaklı olmayacaktır.

Bu çerçevede, idarelerce, gelişen teknolojinin, kamu hizmetlerinin etkin ve verimli yürütülmesini kolaylaştırıcı etki sağlaması nedeniyle, kamu kesiminde kullanılmaya başlanması doğal olmakla birlikte, teknoloji kullanılarak kişisel verilerin kayıt altına alınması uygulamasının yukarıda belirtilen hükümlere uygun olması gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır.

Bu durumda, ilgililerden kişisel veri alınması niteliğinde olan "parmak izi taraması"nın, "özel hayatın gizliliği" ilkesi kapsamında bulunması karşısında, uygulamanın sınırlarını, usul ve esaslarını gösteren bir yasal dayanağının bulunmaması, toplanan verilerin ileride başka bir şekilde kullanılamayacağına dair bir güvencenin mevcut olmaması ve verisi alınan kişinin açık rızasının da bulunmadığı göz önüne alındığında, yukarıda belirtilen temel haklar ve Anayasal ilkeler ile uluslararası sözleşme kuralları ile bağdaşmayan dava konusu işlemde hukuka uygunluk, davanın reddi yolundaki Mahkeme kararında ise hukuki isabet bulunmamaktadır.

T.C. DANIŞTAY ONİKİNCİ DAİRE

Esas No : 2018/4535, Karar No : 2022/633

KARARIN DÜZELTMESİ İSTEMİNDE

BULUNAN (DAVACI) : …'yı temsilen … Sendikası

VEKİLİ: Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı / ANKARA

VEKİLİ: Av. …

İSTEMİN KONUSU:

Askeri Yüksek İdare Mahkemesi … Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının düzeltilmesi istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem:

Genelkurmay Başkanlığı Sıhhiye Orduevi Müdürlüğünde Yardımcı Hizmetler Sınıfı … olarak görev yapan davacı tarafından, parmak izi okuma cihazı ile personel yoklamasının ve mesai denetimi yapılmasının hukuka aykırı olduğundan bahisle parmak izi kayıtlarının silinmesi ve parmak izi cihazı ile mesai takibi işlemi yapılmasının iptali istemiyle 07/09/2015 tarihinde yapılan idari başvurunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı Genelkurmay Başkanlığı Sıhhiye Orduevi Müdürlüğü işleminin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti:

Askeri Yüksek İdare Mahkemesi … Dairesince; orduevinden yararlanan kişilerin güvenliğinin sağlanmasının orduevi personelinin görevlerinden biri olduğu, mesaiye gelen personelin gerçekten orduevi çalışanı olup olmadığının, taklidi mümkün olmayan parmak izi kontrolü ile yapılmasında, tesis ve tesiste çalışan personel ve tesisten yararlananların can ve mal güvenliğinin sağlanmasına yönelik bu uygulamada kamu yararı bulunduğu, bu bağlamda özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunması haklarına yönelik olarak yapılan bu müdahalenin öngörülen amaçla orantılı olduğu, müdahale edilen hakkın özüne dokunulmadığı ve demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırılık teşkil etmediği, bu yöntem ile yalnızca mesai kontrolü yapıldığı, bu nedenle de bu verilerin sadece bu amaçla kullanıldığı, verilerin davacının orduevinde görev yaptığı müddetçe tutulacağı, bu verilerin kullanılmasında amaç, kapsam ve süre yönünden bir belirsizlik bulunmadığı, verilerin amaç dışı kullanılması durumunda 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun kişisel verilerin korunmasına ilişkin hükümlerinin uygulanacağı, dolayısıyla kanuni güvencenin bulunmadığından bahsedilemeyeceğinden, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

KARAR DÜZELTME TALEP EDENİN İDDİALARI:

Parmak izi cihazına yalnızca bir kısım memurların parmak bastığı, subay ve astsubayların bu uygulamadan geçmediği, bir kısım memurların ise şifre kullanarak cihazı kullandığı, bir kısmının ise hiç kullanmadığı, davalı idarenin kişisel veri olan parmak izi yerine şifre kullanarak da mesai takibi yapabildiği, maliyet açısından kart okunarak mesai takibi yapılmasının daha ekonomik olduğu, uygulama ile, amaçlanan kamu yararı arasında orantılılık bulunmadığından, uygulamanın anayasal ilke olan ölçülülük ilkesine de aykırılık teşkil ettiği, öte yandan; Genelkurmay Başkanlığı'nın … tarih ve … sayılı yazısında kışlalara giriş ve çıkışlarda biyometrik geçiş kontrol sistemlerinin kullanılabilmesi için ilgilinin açık rızasının alınması veya 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ile getirilen koşulları sağlayan ayrı bir yasal düzenleme yapılması gerektiğinin belirtildiği, mevcut uygulama ile rıza alınmadan yapılan kişisel veri işlenmesinin hukuka aykırı olduğunun kabul edildiği ileri sürülerek, Askeri Yüksek İdare Mahkemesince verilen kararın düzeltilmesi istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:

İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ DÜŞÜNCESİ:

Karar düzeltme isteminin kabulü ile Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

25/08/2017 tarih ve 30165 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 15/08/2017 tarih ve 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 36. maddesi ile 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'na eklenen Geçici 45. maddenin sekizinci fıkrasının (b) bendinde: "... Kaldırılan askeri yargı mercilerinde görülmekte olan, tebliğde ve infaz aşamasında bulunanlar ile bu mercilerin arşivlerinde bulunan işi bitmemiş dosyalardan; ... b) Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde kanun yolu incelemesi aşamasında olanlar Danıştay’a; diğerleri Ankara İdare Mahkemeleri'ne, ... 21/01/2017 tarih ve 6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dört ay içinde herhangi bir karara gerek kalmaksızın listeye bağlanarak gönderilir." hükmüne yer verilmiştir.

Askeri Yüksek İdare Mahkemesi tarafından verilen kararın, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'na 25/08/2017 tarih ve 694 sayılı KHK ile eklenen Geçici 45. madde uyarınca incelenmesinden; kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenlerin, 2577 sayılı Kanun'un Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, karar düzeltme isteminin kabulü ile Askeri Yüksek İdare Mahkemesi... Daire Başkanlığının … tarih ve E:…; K:… sayılı kararı kaldırılarak uyuşmazlık yeniden incelendi:

İNCELEME VE GEREKÇ MADDİ OLAY:

Genelkurmay Başkanlığı Sıhhiye Orduevi Müdürlüğünde Yardımcı Hizmetler Sınıfı kat bakım görevlisi olarak görev yapan davacı tarafından, parmak izi okuma cihazı ile personel yoklamasının ve mesai denetimi yapılmasının hukuka aykırı olduğundan bahisle parmak izi kayıtlarının silinmesi ve parmak izi cihazı ile mesai takibi işlemi yapılmasının iptali istemiyle 07/09/2015 tarihinde idari başvuru yapılmıştır. 14/09/2015 tarih ve 667 sayılı Genelkurmay Başkanlığı Sıhhiye Orduevi Müdürlüğü işlemi ile başvurunun reddi üzerine bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:

Anayasanın "Özel hayatın gizliliği" başlıklı 20. maddesinin üçüncü fıkrasında "Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.", 90. maddesinin beşinci fıkrasının son cümlesinde; "Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır." düzenlemesine;

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin "Özel ve aile hayatına saygı" başlıklı 8. maddesinde; "Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir. Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir." düzenlemesine;

Birleşmiş Milletler Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesinin "Mahremiyet hakkı" başlıklı 17. maddesinde "Hiç kimsenin özel ve aile yaşamına, konutuna veya haberleşmesine keyfi veya hukuka aykırı olarak müdahale edilemez; onuru veya itibarı hukuka aykırı saldırılara maruz bırakılamaz. Herkes bu tür saldırılara veya müdahalelere karşı hukuk tarafından korunma hakkına sahiptir." düzenlemesine;

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun "Amaç" başlıklı 1. maddesinde, "Bu Kanunun amacı, kişisel verilerin işlenmesinde başta özel hayatın gizliliği olmak üzere kişilerin temel hak ve özgürlüklerini korumak ve kişisel verileri işleyen gerçek ve tüzel kişilerin yükümlülükleri ile uyacakları usul ve esasları düzenlemektir.

", "Tanımlar" başlıklı 3. maddesinde; "Bu Kanunun uygulanmasında; a) Açık rıza: Belirli bir konuya ilişkin, bilgilendirilmeye dayanan ve özgür iradeyle açıklanan rızayı,...e) Kişisel verilerin işlenmesi: Kişisel verilerin tamamen veya kısmen otomatik olan ya da herhangi bir veri kayıt sisteminin parçası olmak kaydıyla otomatik olmayan yollarla elde edilmesi, kaydedilmesi, depolanması, muhafaza edilmesi, değiştirilmesi, yeniden düzenlenmesi, açıklanması, aktarılması, devralınması, elde edilebilir hâle getirilmesi, sınıflandırılması ya da kullanılmasının engellenmesi gibi veriler üzerinde gerçekleştirilen her türlü işlemi, ... ı) Veri sorumlusu: Kişisel verilerin işleme amaçlarını ve vasıtalarını belirleyen, veri kayıt sisteminin kurulmasından ve yönetilmesinden sorumlu olan gerçek veya tüzel kişiyi ifade eder.

", "Genel ilkeler" başlıklı 4. maddesinde; "Kişisel veriler, ancak bu Kanunda ve diğer kanunlarda öngörülen usul ve esaslara uygun olarak işlenebilir. Kişisel verilerin işlenmesinde aşağıdaki ilkelere uyulması zorunludur: ... ç) İşlendikleri amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olma, ..." ve "Özel nitelikli kişisel verilerin işlenme şartları" başlıklı 6. maddesinde; "Kişilerin ırkı, etnik kökeni, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi veya diğer inançları, kılık ve kıyafeti, dernek, vakıf ya da sendika üyeliği, sağlığı, cinsel hayatı, ceza mahkûmiyeti ve güvenlik tedbirleriyle ilgili verileri ile biyometrik ve genetik verileri özel nitelikli kişisel veridir. Özel nitelikli kişisel verilerin, ilgilinin açık rızası olmaksızın işlenmesi yasaktır." düzenlemelerine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Anayasa'nın 20. maddesinde "Özel hayatın gizliliği" başlığı altında yer verilen kişisel veri kavramı, temel hak olan kişilik hakkına ilişkin olup, Anayasa ve Anayasa'nın 90. maddesi uyarınca iç hukukumuzda uygulanan uluslararası düzenlemelerle de sıkı bir şekilde korunmaktadır. Yukarıda yer alan düzenlemeler uyarınca kişisel verinin elde edilmesi için, verisi alınan kişinin açık rızası bulunmalı ve işlenecek olan veri; kişi bütünlüğüne ve saygınlığına zarar vermeyecek bir biçimde işlenecek amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olmalıdır.

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun 6. maddesinde özel nitelikli kişisel veriler arasında yer alan biyometrik veri tanımına kanunda yer verilmemekle birlikte, 25/05/2018 tarihinde yürürlüğe giren Avrupa Genel Veri Koruma Tüzüğünde (GDPR) biyometrik veri; “yüz görüntüleri veya daktiloskopik veriler gibi bir gerçek kişinin özgün bir şekilde teşhis edilmesini sağlayan veya teyit eden fiziksel, fizyolojik veya davranışsal özelliklerine ilişkin olarak spesifik teknik işlemden kaynaklanan kişisel veriler” şeklinde tanımlanmıştır.

Dava konusu parmak izi tarama sistemi, kişiyi tanımlamaya ilişkin özgün bir veridir. Söz konusu özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesi, ilgili kişinin iznine bağlı olarak gerçekleştirilse ve belirli bir amaca bağlı olsa bile, açık rızanın aşırı miktarda veri toplanmasını meşrulaştırmayacağı, buna göre kişisel verilerin yalnızca belirli amaçlar için ve gerektiği kadar toplanması ve amacın gerektirdiği yerlerde kullanılması gerekmektedir.

Kişisel verilerin korunması hakkı, kişinin insan onurunun korunması ve kişiliğini serbestçe geliştirebilmesi hakkının özel bir biçimi olarak, bireyin hak ve özgürlüklerini kişisel verilerin işlenmesi sırasında korumayı ifade etmektedir. Bununla birlikte, sözkonusu hak mutlak ve sınırsız olmayıp, Anayasa'nın 13. ve 20. maddeleri gereğince belirli koşullarda, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmamak üzere yasayla sınırlanabilir. Bu bağlamda, kişisel verilerin sistematik biçimde kayıt altına alınabilmesi için verilerin korunmasına ilişkin esas ve usullerin yasayla düzenlenmesi zorunludur. Diğer bir deyişle, kişisel verilerin korunmasına ilişkin gerekli yasal düzenlemeye ve teknik olanaklara sahip olmayan bir idarenin, kişinin rızasını alsa dahi bu konudaki işleminin hukuka uygunluğundan söz etmek olanaklı olmayacaktır.

Bu çerçevede, idarelerce, gelişen teknolojinin, kamu hizmetlerinin etkin ve verimli yürütülmesini kolaylaştırıcı etki sağlaması nedeniyle, kamu kesiminde kullanılmaya başlanması doğal olmakla birlikte, teknoloji kullanılarak kişisel verilerin kayıt altına alınması uygulamasının yukarıda belirtilen hükümlere uygun olması gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır.

Bu durumda, ilgililerden kişisel veri alınması niteliğinde olan "parmak izi taraması"nın, "özel hayatın gizliliği" ilkesi kapsamında bulunması karşısında, uygulamanın sınırlarını, usul ve esaslarını gösteren bir yasal dayanağının bulunmaması, toplanan verilerin ileride başka bir şekilde kullanılamayacağına dair bir güvencenin mevcut olmaması ve verisi alınan kişinin açık rızasının da bulunmadığı göz önüne alındığında, yukarıda belirtilen temel haklar ve Anayasal ilkeler ile uluslararası sözleşme kuralları ile bağdaşmayan dava konusu işlemde hukuka uygunluk, davanın reddi yolundaki Mahkeme kararında ise hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacının KARAR DÜZELTME İSTEMİNİN KABULÜNE,

2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ... Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,

3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine, 23/02/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X) KARŞI OY :

11/02/2017 tarih ve 29976 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6771 sayılı T.C. Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile Anayasa'ya eklenen Geçici 21. maddenin (E) bendinde, askeri yargının kaldırıldığı ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde görülmekte olan dosyalardan kanun yolu incelemesi aşamasında olanların Danıştaya, diğer dosyaların ise görevli ve yetkili idari yargı mercilerine, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 4 ay içinde gönderileceği düzenlemesine yer verilmiştir.

25/08/2017 tarih ve 30165 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 203. maddesinde, 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu'nun yürürlükten kaldırıldığı, 36. maddesiyle 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'na eklenen geçici 45. maddesinde ise, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde kanun yolu incelemesi aşamasında olan dosyaların Danıştaya, diğerlerinin Ankara İdare Mahkemelerine herhangi bir karara gerek kalmaksızın gönderileceği düzenlenmiştir.

Bu Anayasal ve yasal düzenlemelerle, askeri yargının kaldırılması ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde kanun yolu incelemesi aşamasında olan dava dosyalarının Danıştaya, diğer dosyaların ise görevli ve yetkili idari yargı mercilerine gönderilmesinin zorunlu olması karşısında, dava dosyalarının devrinden sonra, idari yargıya devredilmiş olan uyuşmazlıkların çözümünde, "usul kurallarının derhal uygulanırlığı ilkesi" gereğince 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.

Dosyanın incelenmesinden; Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış olan davanın reddine ilişkin Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ... Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı davacı tarafından kararın düzeltilmesi isteminde bulunulduğu, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin kapatılması ve 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu'nun yürürlükten kaldırılması nedeniyle dosyanın, yukarıda belirtilen düzenlemeler uyarınca Danıştaya gönderildiği anlaşılmaktadır.

Bu durumda; Askeri Yüksek İdare Mahkemesi tarafından ilk derece mahkemesi sıfatıyla verilen kararlardan, yürürlükten kaldırılan 1602 sayılı Kanun'a göre karar düzeltme kanun yolu aşamasında olup, Danıştaya gönderilen dosyaların, "usul kurallarının derhal uygulanırlığı ilkesi" gereğince temyiz dosyası olarak kabul edilerek, 2577 sayılı Kanun'un temyiz yoluna ilişkin hükümlerine göre incelenmesi gerektiği düşüncesiyle karara katılmıyorum.

Kaynak : Gazete Memur

İlişkili Haberler

Manşetler