Somut olayda, gerek disiplin soruşturmasını yürüten ve disiplin cezasına hükmeden kamu kurumu gerekse cezayı denetleyen derece mahkemelerinin odaklandıkları mesele başvurucunun Cumhuriyet savcılığına şikâyet etme hakkını kullanacağını beyan etmesi değil başvurucunun bu beyanda hangi şartlar altında, hangi amaçla ve üslupla bulunduğudur. Kamu otoriteleri, jandarma teşkilatının esas görevi olan asayiş devriyesinde acil ve sıkıntılı bir olayla karşılaşıldığı esnada başvurucunun diğer jandarma erlerinin huzurunda kendisinden üst rütbeli devriye komutanına davranışının ve olayın çözümüne yönelik kolaylaştırıcı bir tavır benimsememesinin mesleki disiplin ve hiyerarşi üzerindeki etkilerini dikkate almıştır, (bkz. §§6,8). Başvurucu ve devriye komutanı arasında gerçekleşen bu olay nedeniyle devriye görevinin sekteye uğraması tehlikesi de ortaya çıkmıştır. Başvurucunun ise disiplin soruşturmasında, yargılama sürecinde ve bireysel başvurusunda, meydana gelen olayın kamu görevinin aksamasına yol açmaması için kendisinin mesleki disiplin ve hiyerarşi kuralları dâhilinde iyi niyetle ve olayın çözümlenmesi amacıyla hareket ettiğine dair bir açıklaması ya da iddiası bulunmamaktadır.
Öte yandan kamu otoriteleri, mesleki disiplin ve hiyerarşi kuralları çerçevesinde iki yüksek rütbeli personel arasında sükûnetle çözümlenmesi gereken bir olayın kamu görevinin yerine getirilmesini engelleyebilecek bir seviyeye getirilmesi nedeniyle her iki personeli de sorumlu tutmuştur. Nitekim devriye komutanı hakkında da disiplin soruşturması yürütüldüğü ve onun hakkında da aynı sebeple kınama cezası uygulanmasının teklif edildiği anlaşılmıştır. Bu durum başvuru konusu cezanın başvurucunun yasal bir imkânı kullanacağını beyan etmesi nedeniyle değil kurum disiplininin bozulması ve kamu hizmetinin sekteye uğratılması noktasında devriye komutanı ile beraber sorumlu tutulması nedeniyle uygulandığını da destekler niteliktedir. Zaten başvurucunun bahsettiği yasal imkânı kullanmasının fiilen engellendiği ya da zorlaştınldığı konusunda bir şikâyeti de yoktur.
Son olarak kurum disiplinin korunması ve kamu hizmetinin sekteye uğratılmasının önlenmesi amaçlarıyla uygulandığı anlaşılan kınama disiplin cezasının ağır bir ceza da olmadığı ve güdülen meşru amaçla orantılı olduğu değerlendirilmiştir. Bu nedenlerle kınama cezası şeklindeki başvuru konusu müdahalenin demokratik bir toplum düzeninde gerekli olmadığından bahsedilemez.
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
Başvuru Numarası : 2019/6668
Karar Tarihi : 1/3/2023
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, jandarma olarak görev yapan başvurucu hakkında mevzuata veya teamüllere aykırı hitapta bulunmak fiili nedeniyle kınama disiplin cezasına hükmedilmesinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiası hakkındadır.
2. Başvurucu, başvuruya konu olaylar tarihinde Erdemli İlçe Jandarma Komutanlığında (Komutanlık) uzman jandarma 2. kademe çavuş olarak görev yapmaktadır. Başvurucu hakkında hazırlanan disiplin soruşturması raporuna göre 10/6/2017 tarihinde Merkez Jandarma Komutanlığında asayiş devriye komutanı olarak görev yapan jandarma astsubay kıdemli üstçavuş (devriye komutanı), Komutanlıkta nöbetçi astsubaylık görevini ifa eden bir jandarma ere acil bir olay ihbarı geldiğini, hazırda bir tek onun olması nedeniyle nöbeti başka bir ere bırakarak devriyelerine katılması gerektiğini belirtmiştir. Disiplin soruşturmasında alınan ifadelere göre olay, daha önce birçok adli vukuatı bulunan bir şahsın karıştığı kavgayla ilgilidir ve anılan şahıs mevcut asayiş devriyesinc destek verilmesini gerektiren bir tehdit olarak değerlendirilmiştir. O esnada Komutanlıkta nöbetçi astsubaylık görevini ifa eden başvurucu ise bu talebe karşı çıkmış ve nöbetçi erin devriyeye katılmasını engellemiştir.
3. Disiplin soruşturmasında dinlenen tanıkların anlatımlarına göre başvurucu, nöbetçi erin devriyeye katılmasını engelleyince devriye komutanı başvurucuya hitaben "Dün gecede böyle yaptın, adam al, beni sinir etme, cinslik çıkarma." şeklinde sözler sarf etmiştir. Bunun üzerine başvurucu da devriye komutanına hakkında tutanak tutacağını ve kendisini Cumhuriyet savcılığına şikâyet edeceğini ifade etmiştir.
4. Devriye komutanı ise soruşturmada alınan ifadesinde; olay esnasında başvurucuya karakol komutanıyla görüştüğünü belirttiğini, gerekirse nöbet görevinin değiştirilebileceğini hatırlattığını, olayın acil ve sıkıntılı olması nedeniyle hazırda bulunan erin dcvriycye katılması gerektiğini ifade ettiğini söylemiştin Bunun üzerine başvurucunun kendisine "Askeri yine de vermiyorum, ben nöbetçi astsubayım, benden izinsiz kimseyi alamazsın, ben ilçe jandarma Komutanının yetkilerini kullanıyorum, yoksa İlçe Jandarma Komutanını ararım, haberin olsun hakkında tutanak tutuyorum" dediğini belirtmiştir. Devriye komutanı başvurucuya, meydana gelen bir olay için personel talep ettiği, hangi gerekçeyle tutanak tutacağı ve isterse ilçe jandarma komutanını da arayabileceği şeklinde cevap verdiğini İfade etmiş, başvurucunun ise yüksek sesle "Siz karışamazsınız, ben tutanak tutarım" diyerek saygısız ve tehditkâr konuşmalarına devam ettiğini belirtmiştir.
5. Disiplin soruşturması esnasında iki defa ifade vermek için Komutanlığa gelmesi gerektiği kendisine iletilmesine rağmen başvurucu memlekette olduğunu, rahatsızlığı nedeniyle rapor aldığını, Komutanlıkta ifade vermeyeceğini, ifadesini polise ya da Cumhuriyet savcılığına vermek istediğini belirtmiştir. Başvurucu, hakkındaki disiplin soruşturmasına yazılı bir savunma da sunmamıştır.
6. Başvurucu hakkındaki disiplin soruşturması raporunun "Tahlil" kısmında; öncelikli görevi asayiş ve emniyetin sağlanması olan Komutanlığın eksik kadro ve personel ile zor şartlar altında çalıştığı, mevcut durum ve çalışma şartlan dikkate alındığında başvurucunun hizmetleri kolaylaştırmayı tercih etmek yerine zorlaştırdığı anlaşıldığından iki personel arasında yaşanan tartışma sonucu mevzuata veya teamüllere aykırı hitapta bulunmak fiili neticesinde disiplinsizlik suçu oluştuğu kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Raporun "Sonııç ve Kanaat" kısmında ise tartışan her iki personel hakkında kınama disiplin cezası verilmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
7. Bu doğrultuda başvurucu hakkında Komutanlık tarafından 23/1/2017 tarihli ve 682 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Karamame’nin (682 sayılı KHK) 8. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (h) alt bendi uyarınca 8/8/2017 tarihinde kınama disiplin cezasına hükmedilmiştir.
8. Başvurucu, kınama cezasına karşı iptal davası açmıştır. Başvurucu dava dilekçesinde, hakkında hükmedilen kınama cezasının yetkili idari amir tarafından verilmediği gibi şeklî yönden hukuka aykırılıklardan şikâyet etmiştir. Bunun yanında başvurucu; suç içeren herhangi bir davranışta bulunmadığını, yalnızca şikâyet hakkını kullanacağını ifade etmesi nedeniyle disiplin cezasıyla cezalandırılmasının hukuka aykırı olduğunu İleri sürmüştür. Başvurucu; dava dilekçesinde somut olayın gerçekleşme biçimine, devriye komutanının kendisine ve kendisinin devriye komutanına karşı tam olarak hangi İfadeleri sarf ettiğine ilişkin bir açıklamaya yer vermemiştir. Mersin 2. İdare Mahkemesi (Mahkeme) başvurucunun davasını reddetmiştir. Mahkeme, başvurucunun acil müdahale edilmesi gereken bir olay için nöbetçi eri devriyeye götürmek isteyen ve kendisinden üst rütbede olan devriye komutanına karşı anılan personeli göndermek istememesi noktasındaki tutumu ve bu yönde kullandığı ifadelerle mesleki teamüllere aykırı hitaplarda bulunduğunun sabit olduğunu değerlendirmiştir.
9. Başvurucu, Mahkemenin ret kararına karşı istinaf talebinde bulunmuştur. Başvurucu, istinaf talebine dair dilekçesinde nöbet görevinin önemini vurgulamış; nöbetçi erin görev yerini terk ettirilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirtmiş ve dava dilekçesinde yer verdiği diğer şikâyetleri ileri sürmüştür. Konya Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi, ilgili mevzuat uyarınca kararın kaldırılmasını gerektiren nedenler bulunmadığından istinaf talebinin reddine kesin olarak karar vermiştir.
10. Başvurucu, nihai hükmü 22/2/2019 tarihinde öğrendikten sonra 27/2/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
11. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi İçin Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
II. DEĞERLENDİRME
12. Başvurucu; yalnızca devriye komutanını Cumhuriyet savcılığına şikâyet edeceğini belirtmesine yani yasal imkânlar dâhilinde hakkını kullanacağını ifade etmesine ve bunun dışında devriye komutanına karşı suç içeren hiçbir sözü ya da davranışı olmamasına rağmen hakkında kınama cezasına hükmedilmesinin ifade özgürlüğünü, suç ve cezaların kanuniliği ilkesini ve adil yargılanma hakkım ihlal ettiğini iddia etmiştir. Bakanlık görüşünde başvurucu hakkında hükmedilen cezanın hukuka uygun olduğu değerlendirmesine yer verilmiştir.
13. Başvurucunun tüm şikâyetleri ifade özgürlüğü kapsamında incelenmiştir.
14. Başvurucu hakkmdaki kınama cezası, tüm ülkede olağanüstü hâlin (OHAL) devam ettiği bir süreçte 682 sayılı KHK uyarınca verilmiştir. Öte yandan kınama cezası şeklindeki başvuru konusu müdahalenin OHAL ilanıyla bağlantılı olarak terör örgütlerinin olası saldırılarını engellemek amacıyla verildiğinden ve bu nedenle OHAL'in ortaya çıkardığı tehlikeleri bertaraf etmek amacına yöneldiğinden bahscdilemeyecektir. Başvuru konusu müdahale, süre olarak da OHAL'i aşan sonuçlar doğurduğundan başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edilip edilmediğine dair inceleme Anayasa'nm 13. maddesi uyarınca yapılacaktır (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, § 324).
15. Başvuru konusu müdahalenin dayanağı, OHAL döneminde çıkarılan 682 sayılı KHK'dır. 682 sayılı KHK 31/1/2018 tarihinde kanunlaşmıştır (31/1/2018 tarihli ve 7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun). Anayasa Mahkemesi hem olağan hem de olağanüstü dönemde uygulama alanı bulan kurallarla ilgili yapılan norm denetimi İncelemesinde, kuralın olağan dönemde Anayasa’ya aykırı olduğu yönünde yapılan tespitin kuralın olağanüstü dönemle sınırlı uygulamasını kapsamayacağını kabul etmiştir (AYM, E.2016/205, K.2019/63, 24/07/2019, §145; AYM, E.2017/21, K.2020/77, 24/12/2020, § 53). Bu nedenle eldeki başvuruda da incelemeye meşru amaç ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk kriterleri yönünden yapılacak değerlendirmelerle devam edilecektir.
16. Kınama cezası şeklindeki müdahalenin amacı kamu hizmetlerinin verildiği alanlarda çalışma düzeni ve disiplinin sağlanmasıdır. Dolayısıyla başvuru konusu müdahalenin Anayasa'nm 26. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden kamu düzeninin korunmasına yönelik önlemlerin bir parçası olduğu ve meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır.
17. Anayasa Mahkemesi benzer başvurularda dikkate alınacak ölçütleri; somut olayın kendi şartlan içinde başvurucunun hangi saik ile beyanda bulunduğu, beyanın hukuki ve fiilî esası, beyan tarzı, beyanın muhtemel yorumları, kamu kurumuna etkileri ve başvurucunun maruz kaldığı yaptırım olarak belirlemiştir (Adem Talaş [GK], B, No: 2014/12143, 16/11/2017, § 47; Samet Çelikçapa, B, No: 2018/14878, 26/5/2022, § 38). Bunun yanında başvurucunun kamu görevinin niteliği, bağh bulunduğu kurumun kamu düzeni ve iç güvenlikle doğrudan ilgili özel konumu, kurumun iç düzeni ve hiyerarşik yapısını düzenleyen özel kuralların varlığı da Anayasa Mahkemesi tarafından gözönüne alınması gereken kriterler olarak değerlendirilmiştir (Engin Kabadaş, B. No: 2014/18587, 6/7/2017, § 37; Adem Talaş, § 47). Güvenlik veya savunma hizmetleri gibi tam kamusal hizmetlerin sunumu söz konusu olduğunda ise disipline ilişkin hükümlerin -özellikle hiyerarşiyi zedeleyecek açıklamalar bağlamında- daha katı uygulandığı ifade edilmiştir (benzer değerlendirmeler için bkz. Hulusi Özkan, B. No: 2015/18638, 15/11/2018, § 41; Samet Çelikçapa, § 39).
18. Bu doğrultuda Anayasa Mahkemesi somut olayda kamu görevlilerinin ifade özgürlüklerini kurumsal disiplinle uyumlu ve dengeli kullanmalarının sağlanması için gerçekleştirildiği anlaşılan müdahale bağlamında, başvurucunun ifade özgürlüğü ile Komutanlıkta mesleki disiplinin sağlanması amaçlan arasında adil bir denge kurulup kurulmadığını ve müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığını olayın bütünselliği içinde gözetecektir (demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk kriterine ilişkin detaylı açıklamalar için bkz. Samet Çelikçapa, § 34).
19. Başvurucunun bağlı olduğu jandarma teşkilatı, kural olarak polis görev sahası ile il vc ilçe belediye hudutları dışında kalan veya polis teşkilatı bulunmayan yerlerde emniyet ve asayiş ile kamu düzeninin korunmasını sağlayan ve diğer kanunlar ile Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde yer alan görevleri yerine getiren silahlı genel kolluk kuvvetidir. Jandarma teşkilâtı İçişleri Bakanlığına bağlı olarak görev yapmaktadır. Dolayısıyla başvurucunun görev yaptığı kurumun kamu düzeni vc iç güvenlikle doğrudan İlgili özel bir konumunun olduğu, ayrıca kurumun iç düzeni ve hiyerarşik yapısını düzenleyen özel kuralların var olduğu şüphesizdir. Başvurucu, tam bir kamusal hizmet olan güvenlik ve asayişin sağlanması hizmetinin niteliği gereği Türk Silahlı Kuvvetleri ve emniyet teşkilatı gibi disiplin ve mesleki hiyerarşinin en ağır ve katı biçimde uygulandığı kuramlardan birinde görev yapmaktadır. Başvuru konusu ifadelerin mesleki disiplin ve hiyerarşiye zarar verip vermediği değerlendirilirken bu husus gözönünde bulundurulacaktır.
20. Başvurucu hem bireysel başvuru formunda hem de dava ve istinaf talebi dilekçelerinde, yalnızca Cumhuriyet savcılığına şikâyet hakkını kullanacağını belirttiği için hakkında disiplin cezasına hükmedildiğinî, bu durumun hak arama hürriyetini engellediğini vurgulamıştır. Anayasa Mahkemesi, hiyerarşi vc disiplin içindeki personelin hak arama özgürlüğü kapsamında, bağlı bulunduğu ya da diğer kamusal makamlara sunduğu talep ve dilekçelerde belli usullere uygunluğu şartının aranmasının ve bunların dayandırıldığı disiplin yaptırımlarının olmasının demokratik toplum düzeninde gerekli olmadığının söylenemeyeceğini ifade etmiştir. Bununla birlikte kullanılan üslubun kurum içi disipline zarar verip vermediği değerlendirilirken de hassas davranılması ve personelin dilekçe hakkının orantısız bir biçimde kısıtlanmasına imkân verilmemesi gerektiğini kabul etmiştir (bazı farklılıklarla birlikte askeri personel için bkz. Barış Koç, B. No: 2016/11722, 15/9/2020, § Samet Çelikçapa, § 39).
21. Somut olayda, gerek disiplin soruşturmasını yürüten ve disiplin cezasına hükmeden kamu kurumu gerekse cezayı denetleyen derece mahkemelerinin odaklandıkları mesele başvurucunun Cumhuriyet savcılığına şikâyet etme hakkını kullanacağını beyan etmesi değil başvurucunun bu beyanda hangi şartlar altında, hangi amaçla ve üslupla bulunduğudur. Kamu otoriteleri, jandarma teşkilatının esas görevi olan asayiş devriyesinde acil ve sıkıntılı bir olayla karşılaşıldığı esnada başvurucunun diğer jandarma erlerinin huzurunda kendisinden üst rütbeli devriye komutanına davranışının ve olayın çözümüne yönelik kolaylaştırıcı bir tavır benimsememesinin mesleki disiplin ve hiyerarşi üzerindeki etkilerini dikkate almıştır, (bkz. §§6,8). Başvurucu ve devriye komutanı arasında gerçekleşen bu olay nedeniyle devriye görevinin sekteye uğraması tehlikesi de ortaya çıkmıştır. Başvurucunun ise disiplin soruşturmasında, yargılama sürecinde ve bireysel başvurusunda, meydana gelen olayın kamu görevinin aksamasına yol açmaması için kendisinin mesleki disiplin ve hiyerarşi kuralları dâhilinde iyi niyetle ve olayın çözümlenmesi amacıyla hareket ettiğine dair bir açıklaması ya da iddiası bulunmamaktadır.
22. Öte yandan kamu otoriteleri, mesleki disiplin ve hiyerarşi kuralları çerçevesinde iki yüksek rütbeli personel arasında sükûnetle çözümlenmesi gereken bir olayın kamu görevinin yerine getirilmesini engelleyebilecek bir seviyeye getirilmesi nedeniyle her iki personeli de sorumlu tutmuştur. Nitekim devriye komutanı hakkında da disiplin soruşturması yürütüldüğü ve onun hakkında da aynı sebeple kınama cezası uygulanmasının teklif edildiği anlaşılmıştır. Bu durum başvuru konusu cezanın başvurucunun yasal bir imkânı kullanacağını beyan etmesi nedeniyle değil kurum disiplininin bozulması ve kamu hizmetinin sekteye uğratılması noktasında devriye komutanı ile beraber sorumlu tutulması nedeniyle uygulandığını da destekler niteliktedir. Zaten başvurucunun bahsettiği yasal imkânı kullanmasının fiilen engellendiği ya da zorlaştınldığı konusunda bir şikâyeti de yoktur.
23. Son olarak kurum disiplinin korunması ve kamu hizmetinin sekteye uğratılmasının önlenmesi amaçlarıyla uygulandığı anlaşılan kınama disiplin cezasının ağır bir ceza da olmadığı ve güdülen meşru amaçla orantılı olduğu değerlendirilmiştir. Bu nedenlerle kınama cezası şeklindeki başvuru konusu müdahalenin demokratik bir toplum düzeninde gerekli olmadığından bahsedilemez.
24. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
25. Açıklanan gerekçelerle ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
IIL HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 1/3/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.