,

HAGB kararına rağme yurtdışı yasağı konulan doktora hak ihlali kararı

Anayasa Mahkemesi, yurt dışına çıkma yasağı şeklindeki adli kontrol tedbirine karar verilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasını haklı buldu

HAGB kararına rağme yurtdışı yasağı konulan doktora hak ihlali kararı

Somut olayda, başvurucu hakkında verilen 7/3/2018 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararla birlikte yurt dışına çıkış yasağı şeklindeki koruma tedbirinin devamına hükmedilmiştir. Tedbirin kaldırılması yönünde başvurucu tarafından yapılan itiraz ise derece mahkemelerinin 19/2/2019 tarihli ek kararıyla nihai olarak reddedilmiştir. Dolayısıyla 22/9/2016 tarihinden beri uygulanarak süregelen söz konusu tedbirin 19/2/2019 tarihi itibarıyla geçerli olduğu anlaşılmaktadır.

Başvurucu, mesleki faaliyetleri nedeniyle yurt dışında organize edilen bir tıp kongresine katılması gerektiğini belirterek adli kontrol tedbirinin kaldırılmasını talep etmiştir. Söz konusu talep ve itirazlar, verilen kararlarda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı şeklinde birbirinin tekrar eden ve herhangi bir değerlendirme içermeyen gerekçelerle reddedilmiştir. Tedbirin devamına ilişkin başvurucunun ileri sürdüğü itiraz gerekçeleri, derece mahkemelerince verilen kararlarda herhangi bir şekilde tartışılmamış, oluşan yeni durumlara ve aradan geçen süreye rağmen tekrar içeren, genel ve soyut gerekçelere yer verilmiştir.

Ayrıca başvurucu hakkında yurt dışına çıkış yasağı tedbirine alternatif diğer adli kontrol tedbirlerinin uygulanıp uygulanamayacağına ilişkin hiçbir tartışma yapılmadığı da görülmektedir. Yine hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesine rağmen söz konusu tedbirin devamına hükmedilmesinin sebepleri derece mahkemelerince ortaya konulmamıştır. Başvuruya konu koruma tedbiri olan yurt dışı çıkış yasağı nedeniyle başvurucu, mesleki faaliyetlerini gerçekleştirememiş ve yargılamanın sona ermesi nedeniyle kendisinden beklenen amacın hasıl olduğu söz konusu koruma tedbiri, herhangi bir kriter gözetilmeksizin ve süreklilik arz eder biçimde uzun bir süre uygulanmıştır. Somut olayın bu koşulları altında anılan yetersiz ve soyut gerekçelerle koruma tedbirinin devamına karar verilmesinin mağduriyeti artırdığı anlaşıldığından başvurucunun uğradığı zararın kaçınılmaz olandan ağır olduğu değerlendirilmektedir.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

(Başvuru Numarası: 2019/10850)

Karar Tarihi: 2/3/2023

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, yurt dışına çıkma yasağı şeklindeki adli kontrol tedbirine karar verilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı olan başvurucu hakkında Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi olduğu şüphesiyle Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığınca 19/9/2016 tarihinde soruşturma başlatılmıştır. 22/9/2016 tarihinde gözaltına alınan başvurucu, Kayseri 3. Sulh Ceza Hâkimliğinin yurt dışına çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol kararıyla serbest bırakılmıştır. Başvurucu hakkında aynı suçlamayla kamu davası açılmış ve Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 7/3/2018 tarihli kararıyla etkin pişmanlık hükümleri uygulanarak başvurucunun 1 yıl 10 ay 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir. Söz konusu kararla birlikte yurt dışına çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol tedbirinin devamına hükmedilmiştir.

3. Başvurucu, 28/4/2019 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde düzenlenecek bir tıp kongresine katılmak istediğini belirterek kongreye ilişkin belgeyle birlikte yurt dışı çıkış yasağına dair adli kontrol kararının kaldırılması talebiyle 18/2/2019 tarihinde Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesine başvurmuştur. Mahkeme, başvurucunun yurt dışına çıkış yasağına ilişkin adli kontrol kararının devamına ilişkin verilen kararın usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek 19/2/2019 tarihinde talebin reddine karar vermiştir. Söz konusu ek karara yapılan itiraz Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 4/3/2019 tarihli kararıyla kesin olarak reddedilmiştir.

4. Başvurucu, nihai hükmü 8/3/2019 tarihinde öğrendikten sonra 8/4/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

6. Başvurucu; hakkında verilen yurt dışına çıkma yasağına ilişkin adli kontrol kararının hukuka aykırı olduğunu, söz konusu kararın hiçbir gerekçe içermediğini, kendisi hakkında açıklanmış bir hükmün dahi bulunmadığını belirtmiştir. Başvurucu; başarılı bir hekim olarak mesleki gelişimine katkı sağlaması amacıyla ulusal ve uluslararası seminer ve kongreleri sıkı şekilde takip ettiğini, hakkında verilen karar nedeniyle uluslararası bilimsel toplantılara katılamadığını, bu durumun mesleki gelişimine engel olduğunu ifade ederek anılan karar nedeniyle kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı ile seyahat hürriyetinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

7. Bakanlık görüşünde; başvurunun konu bakımından yetkisizlik kapsamında kalabileceği, özel hayata saygı hakkı yönünden değerlendirme yapıldığı takdirde ise sınırlama nedenlerinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

8. Anayasa Mahkemesi, Yağmur Erşan ve Onur Can Taştan kararlarında kişinin yurt dışı ile güçlü kişisel, ailevi, ekonomik ve mesleki bağlarının olduğunun ortaya konulduğu durumlarda yurt dışına çıkışı engelleyen tedbirlere ilişkin bireysel başvuruların özel hayata saygı hakkı kapsamında değerlendirilebilmesi için gerekli olan koşulların neler olduğuna ilişkin detaylı değerlendirmelerde bulunmuştur (Yağmur Erşan [GK], B. No: 2018/36451, 27/10/2021, §§ 39, 40, 47-51; Onur Can Taştan [GK], B. No: 2018/32475, 27/10/2021, §§ 39, 40, 47-51). Somut olayda başvurucunun yurt dışına çıkışının yasaklanmasının mesleki hayatını etkilediği, kendisini geliştirebilme imkânının önemli ölçüde zayıflamasına, sosyal ve mesleki itibarını koruyabilmesi açısından olumsuz sonuçlara yol açabileceği, dolayısıyla başvurucunun mesleki hayatına yönelik müdahalenin onun özel hayatına ciddi şekilde etki ettiği ve bu etkinin belirli bir ağırlık düzeyine ulaştığı anlaşılmaktadır. Bu durumda sonuca dayalı nedenlerle başvurunun özel hayata saygı hakkı kapsamında incelenebilir nitelikte olduğu değerlendirilmektedir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Latife Akyüz, B. No: 2016/50822, 7/9/2021, § 38; Hakkı Gök, B. No: 2017/33469, 3/11/2022, § 33).

9. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

10. Hekim olan başvurucu hakkında adli kontrolün devamına karar verilmesi ve bu suretle yurt dışına çıkamayan başvurucunun seminer ve kongre gibi çeşitli mesleki faaliyetlerden alıkonulması, özel hayata saygı hakkına müdahale oluşturmaktadır. Söz konusu müdahalenin 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 109. ve 110. maddeleri çerçevesinde gerçekleştirildiği görüldüğünden kanuni dayanağı bulunmaktadır. Ayrıca Latife Akyüz kararında söz konusu müdahalenin kamu düzeninin sağlanması meşru amacı ile yapıldığı tespit edilmiştir (Latife Akyüz, §§ 43-45). Bu belirlemelerin ardından müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığı irdelenecektir.

11. Anayasa Mahkemesi Latife Akyüz başvurusunda başvuruya konu adli kontrol koruma tedbirinde olduğu gibi tüm koruma tedbirlerinin geçici olduğunu, herhangi bir tedbirin ilanihaye veya herhangi bir kriterden bağımsız olarak süreklilik arz eder biçimde uygulanmasının mümkün olmadığını vurgulamıştır. Anayasa Mahkemesi, süregelen bir koruma tedbirinin durumun gerektirdiğinden daha uzun sürdüğünün anlaşıldığı durumlarda tedbir nedeniyle müdahale edilen anayasal hakların ihlalinin söz konusu olabileceğini belirtmiştir. Ayrıca mahkemelerin koruma tedbiri kararlarında lehte ve aleyhte ileri sürülen bütün delilleri incelemek ve temel hak ve özgürlüklere yapılan müdahaleye katlanmayı gerektirecek nitelikte kamu yararını haklı kılan gerçek bir ihtiyacın varlığını göstermek zorunda olduklarını, süregelen koruma tedbirlerinin devamına ilişkin olarak verilen kararlarda da tedbirin devamını haklı kılan gerekçelerin gösterilmesi ve çatışan menfaatler arasında adil dengenin korunması gerektiğini ifade etmiştir (Latife Akyüz, §§ 49-52, 56;ayrıca bkz. Hakkı Gök, § 51). Anılan kararda, tedbirin türü ve kapsamı konusunda derece mahkemelerinin geniş takdir hakkının bulunduğu ancak yürütülen bir soruşturma veya kovuşturma kapsamında alınan koruma tedbiri ile hedeflenen amaca ulaşmak için hakların daha az sınırlanmasını sağlayacak alternatif yolların bulunup bulunmadığının da dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir (Latife Akyüz, § 58).

12. Somut olayda, başvurucu hakkında verilen 7/3/2018 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararla birlikte yurt dışına çıkış yasağı şeklindeki koruma tedbirinin devamına hükmedilmiştir. Tedbirin kaldırılması yönünde başvurucu tarafından yapılan itiraz ise derece mahkemelerinin 19/2/2019 tarihli ek kararıyla nihai olarak reddedilmiştir. Dolayısıyla 22/9/2016 tarihinden beri uygulanarak süregelen söz konusu tedbirin 19/2/2019 tarihi itibarıyla geçerli olduğu anlaşılmaktadır.

13. Başvurucu, mesleki faaliyetleri nedeniyle yurt dışında organize edilen bir tıp kongresine katılması gerektiğini belirterek adli kontrol tedbirinin kaldırılmasını talep etmiştir. Söz konusu talep ve itirazlar, verilen kararlarda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı şeklinde birbirinin tekrar eden ve herhangi bir değerlendirme içermeyen gerekçelerle reddedilmiştir. Tedbirin devamına ilişkin başvurucunun ileri sürdüğü itiraz gerekçeleri, derece mahkemelerince verilen kararlarda herhangi bir şekilde tartışılmamış, oluşan yeni durumlara ve aradan geçen süreye rağmen tekrar içeren, genel ve soyut gerekçelere yer verilmiştir.

14. Ayrıca başvurucu hakkında yurt dışına çıkış yasağı tedbirine alternatif diğer adli kontrol tedbirlerinin uygulanıp uygulanamayacağına ilişkin hiçbir tartışma yapılmadığı da görülmektedir. Yine hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesine rağmen söz konusu tedbirin devamına hükmedilmesinin sebepleri derece mahkemelerince ortaya konulmamıştır. Başvuruya konu koruma tedbiri olan yurt dışı çıkış yasağı nedeniyle başvurucu, mesleki faaliyetlerini gerçekleştirememiş ve yargılamanın sona ermesi nedeniyle kendisinden beklenen amacın hasıl olduğu söz konusu koruma tedbiri, herhangi bir kriter gözetilmeksizin ve süreklilik arz eder biçimde uzun bir süre uygulanmıştır. Somut olayın bu koşulları altında anılan yetersiz ve soyut gerekçelerle koruma tedbirinin devamına karar verilmesinin mağduriyeti artırdığı anlaşıldığından başvurucunun uğradığı zararın kaçınılmaz olandan ağır olduğu değerlendirilmektedir.

15. Bu bağlamda uzun süredir devam eden yurt dışına çıkış yasağı şeklindeki koruma tedbiri ile başvurucunun özel hayata saygı hakkına yönelen müdahalenin sonuçları bakımından orantılı olarak uygulanmadığı, tedbirin devamlılığı ve gerekliliği konusunda derece mahkemelerince ilgili ve yeterli gerekçeler oluşturulmadığı anlaşıldığından müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı kanaatine varılmıştır.

16. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.

III. GİDERİM

17. Başvurucu; ihlalin tespiti ve yeniden yargılama yapılması talebinde bulunmuştur.

18. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin özel hayata saygı hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için tedbir kararını değerlendirmek üzere Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2018/147, K.2018/208) GÖNDERİLMESİNE,

D. 364,60 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.264,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 2/3/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

 

Kaynak : Gazete Memur

İlişkili Haberler

Manşetler