Gazete Memur - gazetememur.com


© Copyright 2025 Gazete Memur
Dolar : 40,0526 0,01 Değişim Euro : 46,9767 -0,02 Değişim Altın : 4.273,38 %0,16 Değişim BIST 100 : 10.167,26 %1,69 Değişim Brent Petrol : 70,19 0,06 Değişim

AYM, boşanma davasının usun süremesini hak ihlali saydı

Anayasa Mahkemesi, evliliğin iptali davasının uzun sürmesi nedeniyle evlenme hakkının ihlal edildiği iddiasını haklı buldu.

Kaynak : Gazete Memur Giriş : Güncelleme :
AYM, boşanma davasının usun süremesini hak ihlali saydı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ

(Başvuru Numarası: 2022/74624)
Karar Tarihi: 27/5/2025
 
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, evliliğin iptali davasının uzun sürmesi nedeniyle evlenme hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu ve eşi N. 19/3/2002 tarihinde evlenmiştir. 2003 yılında ise müşterek bir kız çocukları olmuştur. Başvurucu 18/11/2004 tarihinde eşinin akıl hastalığı nedeniyle evliliğin iptali davası açmıştır. Anılan davada başvurucunun eşinin evlenmeden önce akıl hastalığı bulunduğu, bu nedenle evliliğin mutlak butlanla batıl olduğu ileri sürülmüştür. Yapılan yargılama sonucunda 4/12/2006 tarihinde verilen kararda başvurucunun eşinin evlilik sırasında yasal anlamda bir akıl hastalığının bulunmadığı ve sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun olmadığı sonucuna ulaşıldığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir. Kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesi (Daire) tarafından verilen 18/6/2008 tarihli kararla ilk derece mahkemesinin kararının bozulmasına dair hüküm kurulmuştur. Kararın gerekçesinde, başvurucunun eşi hakkında alınan hastane raporları arasında çelişki olduğu tespiti yapılarak anılan çelişkinin giderilmesi için Adli Tıp Kurumundan (ATK) yeniden rapor alınıp sonucu uyarınca karar verilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

3. Bozma sonrası yapılan yargılamada ise davanın kabulüyle evliliğin iptaline karar verilmiştir. Kararda, alınan ATK raporunda tarafların evlilik tarihi olan 19/3/2002 tarihinde başvurucunun eşinin fiil ehliyetini haiz olmadığının belirtildiği ifade edilmiştir. Kararın temyiz incelemesinde başvurucunun eşinin akıl hastalığının sonradan iyileşip iyileşmediği veya ayırt etme gücünü sonradan kazanıp kazanmadığı hususunda ATK Genel Kurulundan rapor alınması gerektiği belirtilerek bozma kararı verilmiştir.

4. Anılan bozma kararı doğrultusunda mahkemece ATK Genel Kurulundan rapor alınarak 10/11/2014 tarihinde yeniden davanın kabulüne karar verilmiştir. Karara karşı temyiz yoluna başvurulması üzerine Daire 7/9/2015 tarihli kararında alınan raporu yeterli görmeyerek yeniden bozma kararı vermiştir. Başvurucunun karar düzeltme talebi reddedilmiştir.

5. Ardından yapılan son yargılamada 20 celse sonunda 15/2/2022 tarihinde evliliğin iptaline karar verilmiştir. Daire tarafından ise 9/6/2022 tarihinde karar onanmıştır. Karar düzeltme talebi 8/11/2022 tarihinde reddedilmiştir. Evliliğin iptali kararının 9/6/2022 tarihinde kesinleştiğine dair kesinleşme şerhi düzenlenerek nüfus kaydına işlenmiştir.

6. Başvurucu, Dairenin onama kararını 5/7/2022 tarihinde öğrendikten sonra 3/8/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

7. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

8. Başvurucu, akıl hastalığı nedeniyle evliliğin iptali davasının uzun sürmesinin hızlı ve etkili bir yargılama süreci yürütülmemesinden kaynaklandığını ifade ederek aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca eşinin akıl hastalığının evlilik öncesi kamu makamlarınca tespit edilmemesi sonucunda akıl hastası olan bir kişiyle evlenmesine neden olunduğunu ve bu kişiden çocuk sahibi olmasıyla da maddi ve manevi olarak sıkıntılar yaşadığını belirtmiştir. Bunun yanında başvurucu 18 yıl boyunca başka biriyle evlenemediğini ve aile kuramadığını, bu nedenle de evlenme hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

9. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, özel hayata saygı hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda Anayasa Mahkemesi tarafından yapılacak incelemede Anayasa ve mevzuat hükümleri doğrultusunda somut olayın kendine özgü koşullarının gözönüne alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında önceki ihlal iddialarını tekrar etmiştir.

10. Başvurucu, evliliğin iptali davasına ilişkin sürecin uzaması nedeniyle yeniden evlenme/aile kurma hakkından mahrum bırakıldığını ileri sürmektedir. Evlenme hakkı Sözleşme'nin 12. maddesinde ayrıca ve özel olarak düzenlenmiştir. Anayasa'da ise evlenme hakkı ile ilgili açık bir normatif düzenleme bulunmamakla birlikte bu hakkın Anayasa'da yer verilen bazı hükümlerde mündemiç olduğu Anayasa Mahkemesince kabul edilmiştir (Hüseyin Kesici [1. B.], B. No: 2013/3440, 20/4/2016, § 44; Ö.Ç. [1. B.], B. No: 2014/8203, 21/9/2016, § 51; D.K. [2. B.], B. No: 2015/11159, 25/9/2019, § 57; S.A. [1. B.], B. No: 2017/40199, 8/9/2020, § 48; Sabire Güngör [GK], B. No: 2019/32487, 29/2/2024, § 40).

11. Anayasa Mahkemesine göre Anayasa'nın 20. ve 41. maddeleri, evlenme ve aile kurma hakkı açısından önemli birer normatif dayanaktır (Hüseyin Kesici, § 44;S.A., § 50, Ö.Ç., § 51; D.K., § 57; Sabire Güngör, § 42).Anayasa'nın 20. maddesinde düzenlenen aile hayatına saygı hakkının güvencelerinden bahsedilebilmesi için öncelikle aile olarak nitelendirilebilen bir birlikteliğin ya da yakın bağın varlığı gerekir (Murat Demir [GK], B. No: 2015/7216, 27/3/2019, § 72). Bununla birlikte aile hayatına saygı hakkı aile kurma hakkını değil daha önce gerçekleşen bir evlilikle ortaya çıkan aile hayatına saygıyı korumaktadır. Aile kurma/evlenme hakkı ise belirli şartları taşıyan bireylerin kanunlara uygun şekilde evlenebilmeleri açısından hakkın amacına uygun şekilde gerekli koşulların ve kolaylığın sağlanmasını güvence altına almaktadır. Anılan madde ve Anayasa'nın 41. maddesinin gerekçesinden hareketle Anayasa Mahkemesi amaçsal bir yorum ile belirtilen hakkın Anayasa'da güvence altına alındığı sonucuna ulaşmıştır (Hüseyin Kesici, §§ 44-51; Ö.Ç., §§ 51-54; D.K., § 57; S.A., §§ 50, 51; Sabire Güngör, §§ 40-43).

12. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi, anılan hakkı salt belirli bir kişiyle evlenme talebiyle sınırlamamış olup değerlendirmede geniş anlamda aile kurma iradesini esas almaktadır. Ayrıca hukuk sistemimizde mevcut evliliğin sona ermesiyle yeniden evlenmenin mümkün olduğunu, sadakat yükümlülüğünün boşanma davası süresince de devam ettiğini gözeterek kişinin özel ve aile hayatını düzenleyebilmesi, aile kurma bağlamında özel hayatına dair kararlar alabilmesi için devletin boşanma davalarını makul bir sürede sonlandırma yükümlülüğü olduğunu kabul etmiştir (Sabire Güngör, § 44). Dolayısıyla boşanma davasına ilişkin sürecin ve akabinde gerçekleştirilecek işlemlerin hakkın özünü zedelemeyecek şekilde uygun bir zaman aralığında ve etkili hukuki çarelere başvurularak tamamlanması evlenme hakkının gerekliliklerinden biri olarak ortaya çıkmaktadır (D.K., § 61; S.A., § 56). Bu kapsamda boşanma davasının evlenme hakkının özünü zedeler bir duruma gelmemesi noktasında devlete yüklenen pozitif yükümlülük kararın sonucundan ziyade usulüne ilişkindir (S. A., § 58; Ö.Ç., § 7; Sabire Güngör, § 52).

13. Bununla birlikte devletin pozitif yükümlülüklerinin temelinde ailenin kurulması ile evliliğin gerçekleştirilmesine yönelik hukuki şartların düzenlenmesi ve uygulanması olduğu söylenebilir (D.K., § 60; S.A., § 55; Ö.Ç., § 53). Bu bağlamda evlenmeyi aşırı derece zorlaştıran prosedürlere yer verilmemesi ve evlenmeye ilişkin normların ayrımcı bir şekilde uygulanmaması da gerekmektedir (Hüseyin Kesici, § 48). Anılan ilkeler çerçevesinde Anayasa Mahkemesi evliliğe ilişkin sınırlamalara ve boşanma davasının uzun sürmesi nedeniyle yeniden evlenme/aile kurma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiaları özel hayata saygı hakkının kapsamı içinde bulunan evlenme hakkı bağlamında incelenmiştir (Bu yönde kararlar için bkz. boşanma davasının uzun sürmesine ilişkin D.K.; S.A.; Muhammet Seme [1. B.], B. No: 2021/24581, 17/9/2024; Sabire Güngör; sınırlamalar için Hüseyin Kesici; Ö.Ç.).

14. Başvuru konusu olayda başvurucunun evliliğin iptali davasının uzun sürmesi nedeniyle yeniden evlenemediğinden ve aile kuramadığından yakındığı gözetildiğinde anılan kararlarda ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektirir bir durum görülmemiş ve özel hayata saygı hakkının kapsamı içinde bulunan evlenme hakkı bağlamında inceleme yapılmıştır. Ayrıca açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan evlenme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

15. Somut olayda 2004 yılında açılan akıl hastalığı nedeniyle evliliğin iptali davasında hükmün 9/6/2022 tarihinde kesinleştiğine dair kesinleşme şerhi düzenlendiği görülmüştür. Yargılama bir bütün hâlinde değerlendirildiğinde iki dereceli yargılamanın yaklaşık 18 yıl sürdüğü, yargılamanın uzamasında başvurucunun bir dahlinin bulunmadığı dikkate alındığında somut olayın koşullarında evlenme hakkını zedelemeyecek şekilde gerekli özen yükümlülüğünün gösterilmediği ve yargılamanın sonuç itibarıyla makul bir sürede tamamlanmadığı, dolayısıyla başvurucunun evlenme/aile kurma hakkına ilişkin devlet tarafından üstlenilmesi gereken pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmediği değerlendirilmiştir.

16. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 20. ve 41. maddelerinde güvence altına alınan evlenme hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

17. Başvurucu, ihlalin tespiti ile toplamda 3.000.000 TL maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi talebinde bulunmuştur.

18. Başvuruya konu evliliğin iptali davasında verilen iptal kararının kesinleştiği dikkate alındığında başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.

19. Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için başvurucuya manevi zararları karşılığında net 150.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir. Başvurucu, maddi zarara ilişkin olarak bilgi/belge sunmadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Özel hayata saygı hakkı kapsamında bulunan evlenme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 20. ve 41. maddeleri kapsamında güvence altına alınan evlenme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvurucuya net 150.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

D. 664,10 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplamda 30.664,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

E. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi için Ankara 22. Aile Mahkemesine (E.2021/7, K.2022/164), Yargıtay 2. Hukuk Dairesine (E.2022/4279, K.2023/5582) ve Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 27/5/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.