Gerekçe
Somut olayda dava tarihinde yürürlükte olan hâliyle 2577 sayılı Kanun'un 11. maddesinde idari bir işleme ilgililerce yapılacak itirazların altmış gün içinde ccvaplandınlmaması hâlinde reddedilmiş sayılacağı hükmü yer almakta olup hükmün amacının idarenin cevap vermeyerek ya da işlem tesis etmeyerek belirsiz bir sürede ve bazen keyfîliğe varacak şekilde tek taraflı iradesi ile dava açma hakkının kısıtlanmasının önüne geçmek olduğu açıktır. Aksi yöndeki yaklaşım, dava açma imkânının belirsiz süreyle ötelenmesi sonucu, katı süre koşullarına yer verilen 2577 sayılı Kanun’dakı başta znnm ret müessesesi olmak üzere usul kurallarının anlamsız hâle gelmesine yol açabilir.
Nitekim somut olayda başvurucuya verilen aylıktan kesme disiplin cezasına yapılan itiraz yaklaşık 16 ayda sonuçlandırılmış, bu süre boyunca söz konusu disiplin cezası başvurucunun maaşından kesinti yapmak ve sicil dökümüne işlenmek suretiyle uygulanarak etki ve sonuçlarım doğurmuştur.
.Bölge İdare Mahkemesinin somut davada iptali istenen idari işlemin kesinlik niteliğini taşıyıp taşımadığmm, dolayısıyla davaya konu edilebilirliğinin değerlendirilmesiyle ve 2577 sayılı Kanun’da düzenlenen usul kurallarının uygulanmasıyla ilgili bu yorumunun başvurucunun hukuksal durumunu etkileyen idari işlemden doğun uyuşmazlığı mahkeme önüne taşımasını engellediği, bu durumun başvurucuya ağır bir külfet yüklediği değerlendirilmiştir. Bu sebeple başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahalenin ölçüsüz olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altma alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının İhlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
MUHAMMED MUSTAFA BALABAN BAŞVURUSU
Başvuru Numarası:2018/9314
Karar Tarihi:14/9/2022
L BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, disiplin cezasına yapılan itirazın zımnen reddine ilişkin İşlemin iptali istemiyle açılan davanın itiraz hakkında henüz bir karar verilmediği ve bu sebeple kesinleşmiş bir disiplin cezası bulunmadığı gerekçesiyle incelenmeksizin reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
III.OLAY VE OLGULAR
7.Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
8.Başvurucu, Engelsiz Yaşam Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürlüğünde hemşire olarak çalışmaktadır.
9.10/10/2015 tarihinde Ankara Gan önünde yapılmak istenen "Savaşa hat Barış Hemen Şimdi" mitingine yapılan saldın nedeniyle, başvurucunun da Üyesi olduğu Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikasının bağlı bulunduğu Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) tarafindan 11/10/2015, 12/10/2015 ve 13/10/2015 tarihlerinde yas ilan edilmesine ve 12-13 Ekim Pazartesi ve Salı günlerinde Sendika Üyelerince grev yapı İmasına karar verilmiştir.
10.Başvurucu, Üyesi olduğu Sendikanın bağlı bulunduğu konfederasyonun almış olduğu iki günlük grev eylemine katılmıştır.
11- Bunun üzerine başvurucu hakkında idari soruşturma başlatılmış, soruşturma neticesinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Personel Daire Başkanlığı (İdare) tarafindan 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/C-B alt bendi uyarınca özürsüz olarak bir veya iki gün göreve gelmeme fiilini İşlediği gerekçesi İle 12/4/2016 tarihinde başvurucuya aylıktan kesme disiplin cezası verilmiştir. Başvurucu, cezaya ilgili olarak idari makamlar nczdmdc 27/4/2016 tarihinde itiraz etmiştir.
12.Başvurucu, itirazının otuz gün içinde değerlendirilmediği için zımnen reddedildiğini belirterek 25/7/2016 tarihinde iptal davası açmıştır. Dilekçesinde sendikal faaliyet nedeni ile göreve gelmediğini, sendikal faaliyete katılmanın mazeret olarak kabul edilmesi gerektiğini ve ilgili disiplin cezastmn bukuka aykırı olduğunu ifâde etmiştir.
13.Siirt idare Mahkemesi 5/5/2017 tarihli karan ile dava konusu İşlemin iptaline ve işlem nedeniyle maaşından kesilen miktarın yasal faizi ile birlikte başvurucuya ödenmesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere hükmetmiştir. Gerekçede; ara kararma cevaben dosyaya idarece İbraz edilen bilgi ve belgelerin İncelenmesi neticesinde -her ne kadar davacı tarafindan dava konusu İşleme idare nezdinde İtiraz edilmiş ve bu itiraz henüz sonuçlanmamış ise de- disiplin cezastmn başvurucunun maaşından kesinti yapılmak ve sicil dökümüne İşlenmek suretiyle uygulandığı, bu itibarla idari kesinleşme beklenmeksizin işleme icrailik vasfı kazandınldığı anlaşıldığından kesin ve yürütülebilir bir işleme dönüşen dava konusu işlemin esasının incelenmesine geçildiği belirtilmiştir.
14.Bu arada idarenin 6/3/2017 tarihli karan İle başvurucunun itirazın reddine ve disiplin eczasının uygulanmasına karar verilmiş, ilgili karar başvurucuya 12/6/2017 tarihinde tebliğ edilmiştir.
15.Davah idare istinaf kanun yoluna başvurmuş; Gaziantep Bölge idare Mahkemesi 3, idari Dava Dairesi 26/12/2017 tarihli karan ile istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesince verilen işlemin iptaline yönelik hükmün kaldırılmasına, davanın bu kısmının incelcnmeksizin reddine, mahkemenin kesilen maaşın yasal faizi İle birlikte başvurucuya ödenmesi hükmüne karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine kesin olarak hükmetmiştir.
16.Bölge idare Mahkemesinin gerekçesinde; disiplin cezasına yapılacak itirazın idarece reddine karar verilmesi hâlinde işlemin kesinleşeceği ve uygulanabilirlik niteliği kazanacağı, somut olayda başvurucunun işleme karşı süresi içinde itiraz ettiği, bu aşamada başvurucunun aylıktan kesme cezası ile cezalandırıldığından bahsetmeye olanak bulunmadığı İfade edilmiştir. Kesin karar başvurucuya 6/3/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir.
17.Başvurucu 5/4/2018 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
29.Anayasa Mahkemesinin 14/9/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1.Başvurucunun İddiaları
30.Başvurucu; almış olduğu disiplin cezasına sûresinde itiraz ettiğini ve İdare tarafindan otuz gün içinde itirazının cevaplandınlmaması üzerine davasını süresinde açtığını, itirazın idare tarafindan süresinde sonuçlandırılmaması üzerine dava açılamayacağına dair herhangi bir düzenleme bulunmadığını, diğer taraftan istinaf aşamasında İdarenin itirazı reddettiğini belirterek itiraz sonucu beklenmeden davanın açılması gerekçesiyle davanın reddi kararının adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
2.Değerlendirme
31.Anayasa'mn "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fikrası şöyledir.
"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. ”
a. Uygulanabilirlik Yönünden
32. Anayasa'mn 148. maddesinin üçüncü fikrası ve 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun*un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre Anayasa Mahkemesine yapılan bir bireysel başvurunun esasının incelenebilmesi için kamu gücü tarafindan müdahale edildiği İddia edilen hakkın Anayasa'da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra Sözleşme ve Türkiye'nin taraf olduğu ek protokollerinin kapsamına da girmesi gerekir. Bir başka ifadeyle Anayasa ve Sözleşme'nin ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali İddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün değildir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049,26/3/2013, §18).
33.Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında; herkesin yargı organlarına davacı ve davalı olarak başvurabilme, bunun doğal sonucu olarak da iddiada bulunma, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. 3/10/2001 tarihli ve 4709 sayılı Kanun'un Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasına yargılanma” ibaresinin eklenmesine ilişkin 14, maddesinin gerekçesinde "değişiklikle Türkiye Cumhuriyeti'nm taraf olduğu uluslararası sözleşmelere? de güvence alıma alınmış olan adil yargılama halda[mn] metne dahil” edildiği belirtilmiştir. Dolayısıyla Anayasa'nın 36. maddesine söz konusu ibarenin eklenmesinin amacının Sözleşme'de düzenlenen adil yargılanma hakkını anayasal güvence altına almak olduğu anlaşılmaktadır (Yaşar Çoban [GK], B. No: 2014/6673, 25/7/2017, § 54). Bu itibarla Anayasa’da güvence altına alınan adil yargılanma hakkının kapsam ve içeriği belirlenirken Sözleşme'nin "Adil yargılanma hakkı” kenar başlıklı 6. maddesinin ve buna ilişkin AİHM içtihadının da gözönündc bulundurulması gerekir (Onurhan Solmaz, § 22).
34.Anayasa Mahkemesi; Sözleşme'nin adil yargılanma hakkını düzenleyen 6. maddesinde adil yargılanmaya ilişkin hak ve ilkelerin medeni hak ve yükümlülükler ile ilgili uyuşmazlıkların ve bir sup isnadmm esasının karara bağlanması esnasında geçerli olduğunu belirterek hakkın kapsamının bu konularla sınırlandırıldığın], hak arama hürriyetinin ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunabilmek için başvurucunun ya medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili bir uyuşmazlığın tarafı olması ya da başvurucuya yönelik bir suç isnadı hakkında karar verilmiş olması gerektiğini belirtmiştir (Adnan Oklar, B. No: 2012/917, 16/4/2013, §21).
35.Anayasa Mahkemesi, Sözleşme’nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının medeni hak ve yükümlülüklerin karara bağlanmasıyla ilgili bir yargılama usulünde uygulanabilmesi için Öncelikle ortada bir uyuşmazlığın bulunması gerektiğini belirterek AİHM ile benzer ilkeleri benimsemiştir (İsmail Taşpmar, B. No: 2013/3912,6/2/2014, § 21).
36.Bireysel başvuruya komi olayda disiplin cezasının iptali İstemiyle açılan davanın ortada henüz kesinleşmiş bîr işlem bulunmadığı gerekçesiyle reddedildiği görülmektedir.
37.2577 sayılı Kanun hükümlerine göre kesinlik niteliği taşımayan işlemler idari davaya konu edilememekte ve bu nitelikteki işlemlere karşı açılan davaların esas incelemesine geçilmcksizin usulden reddedilmesi öngörülmektedir. Yerleşik idari yargı içtihadında; ilgilisi üzerinde herhangi bir etki göstermeyen, bir başka ifâdeyle hukuksal sonuç doğurmayan idari işlemlerin kesinlik niteliği taşımadığı kabul edilmektedir (Solmaz Güntemur, § 24). Bu itibarla söz konusu idari işlemlerin esasen herhangi bir uyuşmazlığa sebebiyet verme imkân ve kabiliyeti bulunmayan nitelikte işlemler olduğu söylenebilir.
38.Bu durumda somut olayda bir uyuşmazlığın bulunup bulunmadığının ortaya konulması, Sözleşme’nin 6. maddesinin uygulanabilirliğinin tespiti bakımından önem arz etmektedir.
39.Bir idari işlemin icrailik niteliği taşıyıp taşımadığı yönündeki değerlendirmeden hareketle dava konusu edilip edilemeyeceğinin bu husustaki kanun hükmünü uygulayacak olan idari yargı mercii tarafından tespit edileceği açıktır. Bununla birlikte ilgili kanun hükmünü uygulayan yargı merciinin idari işlemin dava konusu edilemeyeceği yönünde bir tespit ve değerlendirmede bulunmuş olması tek başına ve her zaman ortada bir uyuşmazlığın bulunmadığı sonucuna ulaşılması için yeterli değildir. Bireysel başvuru kapsamında yapılan incelemelerde Sözleşmektin 6, maddesinin uygulanabilirliğinin tespiti için aynı mahiyetteki idari işlemlere ilişkin olarak iç hukukta kabul görmüş bir uyuşmazlık olgusu bulunup bulunmadığının da değerlendirilmesi gerekir. Bu değerlendirmenin yapılmasında ise derece mahkemelerince aynı mahiyetteki idari işlemlerin dava konusu edilebileceğinin kabul edilmesi ve bu tip İşlemlerden doğan uyuşmazlıkların esasının incelenmesi önemli bir ölçüttür, özellikle İçtihat mahkemesi olan Danıştaym yorum ve uygulamalarının bu hususta belirleyici bir role sahip olduğu söylenebilir (Alî Diren, § 42).
40.Bu bağlamda Danıştay içtihadına göre itiraz istemi reddedilen ya da yasal sürelerin geçmesi üzerine kesinlik niteliğim haiz olduğu değerlendirilen işlemlerin idari davaya konu edilebileceklerinin kabul edildiği ve bu nitelikteki işlemlerden doğan uyuşmazlıkların esasının incelendiği görülmektedir (Alî Diren, §§ 26-29; Solmaz Günlemur, §§24,25).
41.Bu durumda somut başvuruda iç hukukta en azından savunulabilir bir biçimde dava konusu edilebilir olduğu ileri sürülebilecek bir uyuşmazlığın bulunduğu sonucuna varıldığından ihlal iddialarının konusunun Anayasa ve Sözleşme'mn ortak koruma alanının kapsamında yer aldığının kabulü gerekir.
b. Kabııl Edilebilirlik Yönünden
42.Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
(b )İlkelerin Olaya Uygulanması
70.Bireysel başvuruya dayanak davada uyuşmazlık konusu edilen işlem, başvurucunun kendisine verilen aylıktan kesme disiplin cezasının hukuka aykın olduğunu belirterek yasal süresi içinde İtiraz etmesi üzerine itirazının zımnen reddedilmesine ilişkindir.
71.Danıştay içtihadında (Solmaz Günlemur, §§ 24, 25) ortaya konulduğu Üzere İdari işlemlerin kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikle bulunması gerekmektedir. Buradaki kesinlik kavramı işlemin uygulanmaya hazır yani nihai bir işlem niteliğinde olmasını, bir başka makamın onayına tabi olmadan doğrudan uygulanabilirliğini göstermektedir. Yürütülmesinin zorunlu olması yani icrailik vasfi İse kamu gücünün üçüncü kişiler üzerinde, doğrudan doğruya çeşitli hukuki sonuçlar doğurmak suretiyle etkisini göstermesi olarak ifade edilmiştir. Bir idari işlemde idari davaya konu olması bakımından aranan özellikleri taşımayan hazırlık niteliğindeki çalışmalar, idarenin iç yapısı ve işleyişiyle ilgili işlemler, tavsiye, mütalaa, teklifi düşünce gibi bilgi verici veya hazırlığa esas işlemler ve üçüncü kişilerin henüz hukukunu etkilemeyen, bir başka ifâdeyle menfaatlerini ihlal etmeyen İşlemler dava konusu edilemez. Başvurucunun dava konusu ettiği işlemin zımnen ret işlemi niteliğinde olduğu, dolayısıyla hukuki durumunu etkileyeceği kabul edilmelidir. Buna göre Danıştayın söz konusu içtihadının idari İşlemin kesinlik niteliğinden harekede dava konusu edilebilirliğinin tespitinde kamu yaran ile bireyin menfaatleri arasındaki adil dengeyi gözeten, objektif ve hukuken kabul edilebilir ölçütler içerdiği görülmüştür (Solmaz Gûntemur, § 64).
72.Danıştay içtihadında benimsenen bu yaklaşıma göre somut olayda başvurucunun kendisine verilen aylıktan kesme disiplin cezasının hukuka aykın olduğunu belirterek yasal süresi içinde itiraz etmesi üzerine itirazının zımnen reddedilmesine ilişkin işlemin başvurucu üzerinde birtakım hukuksal sonuçlar doğurma kapasitesinin bulunduğu, bu hâliyle kesinlik niteliğinin olduğu açık bir şekilde anlaşılmıştır. Bireysel başvuruya konu istinaf mahkemesi kararında ise Danıştay içtihadında belirtilen ölçütler kapsamında herhangi bir değerlendirmeye gidilmeksizin salt henüz kesinleşmiş bir İşlem olmadığı yönünde şekilci bir yaklaşımla hareket edilerek ortada idari davaya konu edilebilecek bir İşlem bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı görülmüştür.
73.657 sayılı Kanun'un 135. maddesi ile disiplin cezalarına karşı yapılacak itirazın süresi bakımından özel bir düzenleme getirilmiş, yapılan itirazların itiraz mercileri tarafindan otuz gün içinde sonuçlandırılmasının zorunlu olduğu belirtilmiştir. Söz konusu maddede, bu kurala uyulmaması hâlinde disiplin cezası İşleminin uygulanıp uygulanmayacağına, kesinlik kazanıp kazanmayacağına ve ilgililerin dava açmak için ne kadar süre beklemek zorunda olduklarına dair hüküm getirilmediği gibi dava açma haklarını kısıtlayıcı herhangi bir hükme de yer verilmemiştir.
74.Somut olayda dava tarihinde yürürlükte olan hâliyle 2577 sayılı Kanun'un 11. maddesinde idari bir işleme ilgililerce yapılacak itirazların altmış gün içinde ccvaplandınlmaması hâlinde reddedilmiş sayılacağı hükmü yer almakta olup hükmün amacının idarenin cevap vermeyerek ya da işlem tesis etmeyerek belirsiz bir sürede ve bazen keyfîliğe varacak şekilde tek taraflı iradesi ile dava açma hakkının kısıtlanmasının önüne geçmek olduğu açıktır. Aksi yöndeki yaklaşım, dava açma imkânının belirsiz süreyle ötelenmesi sonucu, katı süre koşullarına yer verilen 2577 sayılı Kanun’dakı başta znnm ret müessesesi olmak üzere usul kurallarının anlamsız hâle gelmesine yol açabilir.
75.Nitekim somut olayda başvurucuya verilen aylıktan kesme disiplin cezasına yapılan itiraz yaklaşık 16 ayda sonuçlandırılmış, bu süre boyunca söz konusu disiplin cezası başvurucunun maaşından kesinti yapmak ve sicil dökümüne işlenmek suretiyle uygulanarak etki ve sonuçlarım doğurmuştur.
76.Bölge İdare Mahkemesinin somut davada iptali istenen idari işlemin kesinlik niteliğini taşıyıp taşımadığmm, dolayısıyla davaya konu edilebilirliğinin değerlendirilmesiyle ve 2577 sayılı Kanun’da düzenlenen usul kurallarının uygulanmasıyla ilgili bu yorumunun başvurucunun hukuksal durumunu etkileyen idari işlemden doğun uyuşmazlığı mahkeme önüne taşımasını engellediği, bu durumun başvurucuya ağır bir külfet yüklediği değerlendirilmiştir. Bu sebeple başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahalenin ölçüsüz olduğu sonucuna varılmıştır (benzer yöndeki değerlendirme için bkz. Solmaz Güntemur, § 68).
77.Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altma alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının İhlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
78.Başvurucu ayrıca hakkındaki disiplin cezasının Sendikanın çağrısı üzerine katilmiş olduğu eylem dolayısıyla verildiğini belirterek disiplin cezasının iptali talebiyle açmış olduğu davanın reddedilmesi nedeniyle örgütlenme ve ifâde özgürlüklerinin İhlal edildiğini ileri sürmüştür.
79.Başvurucunun mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verildiğinden diğer ihlal iddialarına ilişkin olarak kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
C. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
80.Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ve 25.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
81.İncelenen başvuruda davanın incelenmeksizin reddi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmıştır. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı meretlerince yapılması gereken İş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini İhla] sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Âligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60,66; Kadri Ems Berber oğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949,21/1/2021, §§ 93-100).
82.İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebimn reddine karar verilmesi gerekir.
83.Dosyadaki belgelerden tespit edilen 294,70 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.194,70 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI.HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine İlişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B.Anayasa’nm 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C.Kararttı bir Ömeğiniıı mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yemden yargılama yapılmak üzere Siirt İdare Mahkemesine (E.2016/1809, 0017/572) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,
E.294,70 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.194,70 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin karann tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, Ödemede gecikme olması hâlinde bu sûrenin sona erdiği tarihten Ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G.Karaim bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 14/9/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Twitter hesabımızı takip edebilirsiniz.