Yeni Şafak yazarı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eski danışmanı Yasin Aktay, Kayseri'de yaşanan olayların sosyal patlama değil, planlı bir organizasyon olduğunu iddia ederek, AKP'nin seçim kazanmak uğruna sığınmacı politikasını değiştirdiğini öne sürdü.
Aktay yazısında "Sığınmacılarla insani ölçülerin aşılması pahasına mücadele edildiği taktirde seçimlerin kazanılacağı zannedildi. Yapılan sıkı kontrollerle büyük şehirlerimiz Suriyeli sığınmacıların sokağa çıkamayacağı hale geldi" ifadelerini kullandı.
"BİR SOSYAL PATLAMAYA YOL AÇACAK KADAR DEĞİL"
Aktay, "Türkiye'ye karşı bu operasyonun bir bedeli var" başlıklı yazısında, "Sadece Kayseri’de değil, Türkiye’nin hiçbir yerinde göçmen karşıtlığının böyle bir öfkeye kaynaklık edecek gücü yok. Belki genel olarak haddinden fazla siyasallaştırıldığı, siyasilerin karlı bir alan olarak görüp kaşımaları ölçüsünde bu konudaki ilk kanaatler ciddi hoşnutsuzluklara dönüşmektedir, ancak bir sosyal patlamaya yol açacak boyutta asla değil" değerlendirmesinde bulundu.
"İSTANBUL VE ANKARA'YI KAYBETMEKTEN KURTULAMADI"
"Bırakınız sosyal patlamayı, o kadar seçim yaşadık, Suriyeli sığınmacılar konusu muhalefet tarafından o kadar kaşınıp neredeyse seçimin öncelikli birkaç konusundan birisi haline getirildiği halde bütün seçimleri AK Parti kazanmaya devam etti" tespitinde bulunan Aktay, "Aslında 2019 seçimlerinden itibaren İktidar partisi bu ırkçı göçmen karşıtı homurtuları gereğinden fazla ciddiye aldı, hatta bu endişelere gereğinden fazla prim verdiği için bu konudaki söylemini ve siyasetlerini bile giderek, maalesef, sığınmacıyla mücadele politikalarına dönüştürdüğü halde İstanbul ve Ankara belediyelerini kaybetmekten kurtulamadı" dedi.
"SEBEBİ ASLA BU DEĞİLDİ..."
"Seçimleri kaybetmesinin sebebi asla insani sığınmacı politikaları değildi" yorumunu paylaşan Aktay, şöyle devam etti:
"Maalesef son yerel seçimlere gidilirken bu durum iyi teşhis edilip ayırt edilemedi. Sığınmacılarla insani ölçülerin aşılması pahasına mücadele edildiği taktirde seçimlerin kazanılacağı zannedildi. Yapılan sıkı kontrollerle büyük şehirlerimiz Suriyeli sığınmacıların sokağa çıkamayacağı hale geldi. En ufak bir kimlik tereddüdü sergileyen şahıslar otobüslere doldurularak geri gönderme merkezlerine gönderildi. Suriyeli işçi çalıştıran İstanbul’daki işyerleri kapanma noktasına geldi. Kimliğini ve şehirdeki mevcudiyetini kanıtlamakta azıcık gecikenler kendilerini geri gönderme merkezlerinde, ardından Suriye’de buldu. Seçimlere doğru gidilirken İstanbul ve Ankara’daki yabancı görünürlüğü azaltılmak suretiyle kamuoyuna (artık kimse bu kamuoyu) mesaj verilmesi hedeflendi.
Ne var ki bu politikalar hiçbir şekilde zaten Suriyelilerden nefret eden ve gitmesini isteyen hiç kimsenin oyunu kazandırmadığı gibi, AK Parti’nin insani siyaset konusunda yıllardır kendisine bir kalite ve derinlik kazandıran duruşunu tahrif etti. AK Parti’yi AK Parti yapan ve onu medeniyetimizin ruh kökleriyle irtibatlı kılan damarlar bu lakayt uygulamalarla adeta kurutulmuş oldu. Sığınmacıların, mazlumların, mağdurların duaları AK Parti ileydi. Şimdi gidin arayın bulun bulabilirseniz mağdurlara, gidin ulaşın ulaşabilirseniz mazlumlara, girin girebilirseniz o gönüllere, bir bakın o dua köprülerinin yerinde neler göreceksiniz."