BIST 100 9.949,02 %0,33 Dolar 35,22 %0,19 Euro 36,72 %-0,11 Altın Gram 2.981,56 %0,12 Brent Petrol 73,26 %0,01 Bitcoin 96.109,79 %0,43
,

WhatsApp ve diğerleri: Milli güvenlik sorunu mu?

Dünya genelinde milyarlarca kullanıcısı olan mesajlaşma uygulamaları ülkeler için oluşturdukları muhtemel güvenlik açıklarıyla da anılıyor. Son olarak Fransa’da kamu kurumu çalışanlarına WhatsApp yasaklandı. Türkiye’deki durumun da ciddi riskler taşıdığına değinen uzmanlara göre Ankara bu konuda somut ve sert adımlar atmalı.

WhatsApp ve diğerleri: Milli güvenlik sorunu mu?

Geçtiğimiz günlerde Fransa’da alınan bir karar uzun zamandır tartışılan konulardan birini yeniden gündemin üst sıralarına taşıdı…Fransız Hükümeti’ne göre ülkede özellikle bürokratların kullandığı telefonlarda bulunan Telegram, WhatsApp ve Signal gibi uygulamalar ciddi güvenlik risklerini de beraberinde getiriyordu. 

Bu durumu düzeltmek isteyen hükümet net ve keskin bir adım atarak söz konusu programların 2023 yılı Aralık ayı itibariyle kamu çalışanlarınca kullanılmasını yasakladı.

Türkiye’de de kamu kurumlarından güvenlik bürokrasisine ve kimi stratejik kuruluşlara kadar çok geniş bir alanda iletişimin WhatsApp ve benzer uygulamalar üzerinden sürdürüldüğü bir sır değil.

Her ne kadar uygulamalar ön planda olsa da günümüzde en büyük güvenlik açığının kullanıcının bizzat kendisi olduğunu, telefonundan neleri yapıp yapmaması gerektiği konusunda özellikle kritik pozisyondaki kimi isimlerin pek iyi bir sınav vermediğini de biliyoruz.

Peki, mevcut durum ne gibi sıkıntıları beraberinde getiriyor, istihbarat örgütleri bu işin neresinde ve Türkiye nasıl bir yol haritası izlemeli? ADEO Siber Güvenlik Uzmanı Ersin Çahmutoğlu ile bu soruların yanıtını konuştuk

Verilerin ülke dışına çıkması büyük risk

Çahmutoğlu, Fransa'daki kararın ulusal güvenlik endişeleri nedeniyle alındığı görüşünde. Yasağın temel gerekçesini ‘uygulamalardaki iletişimin güvenli olmaması ve verilerin Fransa dışına çıkması’ üzerinden okuyor.

Milyarlarca kullanıcı demek aslında dünyanın belki de en büyük bilgi havuzlarından biri anlamına da geliyor. İşte bu noktada istihbarat örgütleriyle ilgili önemli bir parantez açıyor Çahmutoğlu. İstihbarat servislerinin bu uygulamalar üzerinde her türlü faaliyette bulunabileceğinin altını çiziyor.

‘Milli mesajlaşma uygulaması’ öne çıkıyor

Yasaklamak işin bir boyutu. Ancak sadece ‘yasakladım’ demek tek başına çözüm olmuyor. Sonuçta iletişim için ortaya bir alternatif de koymanız gerekiyor. Fransa, kendi imkanlarıyla ürettiği Olvid uygulamasının kullanımını şart koşuyor.

Ersin Çahmutoğlu, bu tutumu başka ülkelerde de gördüğümüzü anımsatıyor ve devam ediyor:

“Yerli olmadığı için güvenli iletişim sağlayamayacağına inanılan tüm yabancı mesajlaşma uygulamalarına aynı şekilde yaklaşılıyor. Dünyada pek çok ülkenin geldiği nokta artık kendi milli ürünlerini kullanmak.

Hem ulusal güvenlik hem de olası yurtdışı pazarına açılma durumunda sağlanacak olan maddi getiriye de odaklanıyorlar. Ama işin temeli kesinlikle ulusal güvenlik. Avrupa'da pek çok devletin Fransa’ya benzer adımlar atacağını görebiliriz.”

“Türkiye için milli güvenlik sorunu”

Sosyal medyanın en aktif kullanıldığı, mesajlaşma uygulamalarının milyonlar tarafından tercih edildiği ülkelerden biri de Türkiye… Ersin Çahmuoğlu’na Ankara’nın da Fransa gibi ‘yasaklama’ yolu seçip seçemeyeceğini soruyoruz.

Bu soruya yanıt vermeden önce mevcut durumun fotoğrafını çekiyor. “Türkiye'deki durum pek iç açıcı değil maalesef” dedikten sonra polisten askere, diplomattan kritik güvenlik birimlerin personeline kadar çok sayıda kişinin özellikle Whatsapp'ı kullandığını anlatıyor.

“Net olarak söylüyorum; bu tür kurumlarda üst düzey olan veya kritik pozisyonlarda çalışan her türlü personelin Whatsapp, Telegram veya Signal gibi uygulamaları kullanması yasaklanmalı” ifadesini kullanıyor Çahmutoğlu.

“Bu durum çok büyük bir ulusal güvenlik sorunu” dedikten sonra devam ediyor:

“Eğer işler böyle devam ederse Türkiye için çok ciddi zafiyetlere neden olur. En güvenli uygulama olarak bilinen Signal'in bile yasaklanması gerekir. Çünkü onun da yüzde 100 güvenli olduğunu kimse söyleyemez.

Kaldı ki verilerin tamamı şifreli olsa bile yabancı bir ülkeye gidiyor. Sizin devlet sırlarınız, operasyonel bilgilerin yer aldığı konuşmalarınız, kritik belge ve dokümanlarınız uçtan uca şifrelemeyle korunsa da yabancı istihbarat servisleri bunlara erişebilir.

İsrailli siber casusluk şirketleri başta olmak üzere Avrupalı pek çok firma, hatta ABD'deki teknik istihbarat servisi NSA bile görüşmeleri okuyabilecek ve verilere erişebilecek casus yazılımlar geliştiriyor. Burada önemli olan nokta verilerin Türkiye'de kalması.”

“Sunucular dışardayken kimse güvenliği garanti edemez”

WhatsApp ve diğerleri hem maliyetsiz hem pratik hem de uçtan uca şifreleme gibi özellikleriyle öne çıkıyor… Aslında en önemli tercih nedenleri de bunlar.

Ancak Ersin Çahmutoğlu bu noktada kesinlikle unutulmaması gereken bir bilgi paylaşıyor. Tüm bu uygulamalardaki sistem sunucularının yurt dışında olduğunu söylüyor. “Dolayısıyla veriler yurtdışında oluyor. Bunlar şifreli olarak saklansa da kimse bunlara erişilemeyeceğini garanti edemez” diyor.

Bu yüzden Fransa örneğinde olduğu gibi tamamen yerli, güvenli ve verilerin Türkiye'de tutulduğu bir anlık mesajlaşma uygulaması geliştirip kullanmanın çok değerli olduğunu söylüyor.

 

Bu tür uygulamalarda kullanıcılar gizlilik sözleşmesini de güncelleme bilgilerini de neredeyse hiç okumuyor ve 'onayla' diyerek devam ediyor.[Bu tür uygulamalarda kullanıcılar gizlilik sözleşmesini de güncelleme bilgilerini de neredeyse hiç okumuyor ve 'onayla' diyerek devam ediyor.]

 

Bu bir ‘devlet meselesi’

Bazı savunma sanayi kuruluşlarının bu türden bir uygulama geliştirdiğinden bahsediyor Çahmutoğlu. Türk mühendislerce geliştirilen bu uygulamanın bazı kurumlara da verildiğini belirtiyor. Ancak şu an bu programı neredeyse kimsenin kullanmadığına işaret edip sözlerini şöyle tamamlıyor:

“Bir zamanlar WhatsApp Türkiye'de boykot edilince yerli bir uygulamaya geçilmişti. Ancak bugün yine herkes eskiye döndü. Demek ki eksik noktalar var.

Bu iş sadece belirli kurumların değil, devletin meselesi olmalı... Üst otoriteden bu konuda bir adım gelmeli ve gerekli kurumlara çalışmaların başlaması için talimatlar verilmeli. Bunu çok geç olmadan yapmalıyız. Aksi halde Türkiye her açıdan ciddi sonuçlara neden olabilecek bir zafiyetle karşı karşıya kalabilir.”

SERTAÇ AKSAN

Kaynak : TRT Haber

İlişkili Haberler

Manşetler