TBMM Kahramanmaraş Merkezli Depremleri Araştırma Komisyonu raporunda, “Afetin ilk 24 saatinde arama-kurtarmada ekipman, araç ihtiyacı olmuş, bütün arama kurtarmacılar bölgeye sevk edilmediğinden halkın kendi imkânlarıyla kurtarma yapması için araç-gereç yetersiz kalmıştır. Afet bölgelerinde mahalle bazında muhtarlıklarda veya benzeri yerlerde küçük depocuklarda alet-edevat depolanmalı” denildi.
TBMM Kahramanmaraş Merkezli Depremleri Araştırma Komisyonu, raporunu tamamladı. 935 sayfalık raporda, depreme ilk 24 saatte müdahalede geç kalındığı vurgulandı. İlk 24 saatte müdahale yapılması için AFAD gönüllülerine eğitim verilmesi ve vatandaşların kolaylıkla ulaşabileceği yerlerde alet edevatların depolanması gerektiğine işaret edilen raporda dikkat çeken ifadeler yer aldı. “Afet bölgelerinde mahalle bazında muhtarlıklarda veya benzeri yerlerde küçük depocuklarda alet-edevat depolanmalı” denilen raporda, “AFAD gönüllülerinin sayıca çok olduğu ancak özellikle arama-kurtarmada yeterli teknik kapasiteye sahip olmadığı görülmüştür. AFAD gönüllülerinin başta TKİ madencileri olmak üzere daha yetkin birimlerden daha iyi eğitim almaları sağlanmalı, benzer yöntemlerle sivil savunma kapasitesi artırılmalı” ifadelerine yer verildi.
“AFAD BİNALARI BİLE YIKILDI”
“Afetlerde AFAD binalarının zarar görebildiği fark edilmiştir” denilen raporda, “Daha önce İstanbul Kâğıthane’de inşa edilmiş AKOM’a benzer, dayanıklı yönetim merkezleri belirlenen bölgelerde yapılmalı” tavsiyesinde bulunuldu.
“ DEPREM SONRASI SU TEMİNİ İÇİN ACİL EYLEM PLANI HAZIRLANMALI”
Depremin ardından vatandaşlara su temininde de yetersiz kalındığı ifade edilen raporda, bu konuda Kızılay ilgili kuruluş olarak gösterildi. Raporda, “Deprem gibi doğal afetlerin en az hasarla atlatılmasını sağlamak için güvenli su temini önem arz etmektedir. Bu kapsamda, deprem sonrasında su temini ve arıtma hizmetlerindeki sorunlar salgın hastalıkların yayılması gibi ikinci bir felakete neden olabilmektedir” denildi. Raporda, Kızılay’a da yönelik şu tavsiyeler yer aldı: “Deprem hazırlık çalışmaları kapsamında ‘Deprem Sonrası Acil Su Temini’ için sivil toplum kuruluşlarının da görev aldığı bir acil eylem planı hazırlanmalı ve bu plan belirli sürelerle güncellenmeli. Mobil su arıtma cihazlarının kapasitesi artırılmalı ve dünya örnekleri incelenerek su ikmal ve temin tesisleri kurulmalı. Geçici barınma alanlarında ya da ev koşullarında suyu dezenfekte etmek için yapılabilecekler konusunda toplumsal farkındalık için çalışmalar yapılmalı.”
"GÜNLÜK 5 BİN ÇADIR GELİYOR"
Raporda, AFAD'ın bölgeye sevk ettiği çadırlara ilişkin şu ifadelere yer verildi: "Lojistik depolarda ve ek depolama alanlarında Nisan 2023 tarihi itibarıyla 85 bin 538 adet çadır bulunmaktadır. Ayrıca yurtiçi günlük ortalama 5 bin çadır üretilmekte ve yurtdışından da uçaklarla günlük bin 944 adet çadır gelmektedir. Bu sayede hem çadır stoku tamamlanmakta ve aynı zamanda deprem bölgesine gönderimler de aralıksız devam etmektedir."
TOPLANMA ALANLARINDA JAPONYA TAVSİYESİ
Raporda, afet toplanma alanlarına ilişkin Japonya’nın örnek alınması gerektiği belirtilerek, şunlar kaydedildi: “Ülkemizde afet toplanma alanı olarak genellikle açık alanlar tercih edilmekte ve bu tip alanlar ilan edilmektedir. Ancak deprem veya diğer afetlerin kış aylarında meydana gelebileceği vb. durumlar göz önüne alındığında toplanma alanları olarak kapalı alanların da kullanılması bir gerekliliktir. Bu manada, Japonya’da olduğu gibi yapılı çevremizde sıkça karşılaşılan okullar, yurtlar, gençlik merkezli, yaşlı bakım binaları gibi alanlar afet esnasında ilk toplanma noktası olarak tercih edilmeli; bu yapılar muhtemel afetler sonrası kullanılabilecekleri dikkate alınarak projelendirilerek inşa edilmelidir.”
'DEPREME DAYANIKLI BİNALAR İNŞA EDİLMELİ'
Eroğlu, deprem risklerinin asgari seviyeye indirilmesi için gerekli adımların atılması gerektiğini belirterek, "Halk arasında da ifade edildiği gibi 'deprem öldürmez, bina öldürür' düsturu ile harekete geçerek sağlam zemine depreme dayanıklı binalar inşa edilmesi gerekmektedir. Özellikle depreme dirençli şehirler tesis etmek için devletimiz bütün kurumlarıyla harekete geçmelidir. Sağlam zeminlerde, kaliteli malzemeler kullanarak, iyi bir mühendislik ve işçilik ile sağlam binalar inşa edilmesi bir zarurettir. Söz konusu bu konutların sosyal donatılarıyla birlikte inşa edilmesi ise en önemli hususlardan biridir" dedi.
'AFET VE ACİL DURUM YÖNETİMİ DAİRESİ KURULMALI'
Eroğlu, raporda 165 tespit ve 295 öneride bulunduklarını söyleyerek, öne çıkan önerileri şöyle sıraladı:
"AFAD Başkanlığı yapılanmasında sahada daha etkin ve hızlı karar alınarak kaynakların doğru yönetilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu sebeple yetkilerin en alt müdür/grup başkanı seviyesinde dağıtılması sağlanarak, afet yönetiminin sürekliliği sağlanmalıdır. Bütün Bakanlıklarda Afet ve Acil Durum Yönetimi Dairesi Başkanlığı kurulmalıdır. Büyükşehir ve il belediyelerinde Afet ve Risk Azaltma Daire Başkanlığı ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanlığı kurulmalıdır. İlçe belediyelerinde ise Afet ve Risk Azaltma ve Kentsel Yenileme Şube Müdürlükleri kurulmalıdır. 1985 yılında, takriben 38 yıl önce, yürürlüğe giren 3194 sayılı İmar Kanunu günümüz şehircilik, planlama, yapı üretim ve denetim hizmet ihtiyaçlarına cevap veremez ve ulusal afet mevzuatıyla da kopuk bir durumdadır. Afet, koruma ve çevre gibi konularda politika ve ilmi gelişmeler ile uyumlu olan yeni bir mekansal planlama anlayışı ile oluşturulan yeni bir İmar Kanunu hazırlanmalıdır."
'VALİLİKLERDE ÜST KURUL OLUŞTURULMALI'
Depreme hazırlık ve deprem ile alakalı çalışmaların il esasında ele alınması için illerde Valilikler riyasetinde bir 'Üst Kurul' teşkil edilmesini önerdiklerini kaydeden Eroğlu, "Bu kurulda belediyeler de dahil olmak üzere ilin ilgili kurumları yer almalıdır. Bu üst kurulların oluşturulması için bir Cumhurbaşkanlığı genelgesi çıkarılmalıdır. Kentsel dönüşüm uygulamasında riskli bölgelerin tespit edilerek, yapılacak uygulamanın bu risk durumuna göre öncelik sıralaması yapılmalıdır. Kentsel dönüşümün teşvik edilmesi gayesiyle mülk sahiplerine verilen faiz desteği oranı ile kredi miktarının artırılması ve kredi vadesinin uzatılması da öneriler arasında" dedi.
'BİNALARIN ALTI DÜKKAN OLMAMALI'
Sağlam zeminlerde yapılacak inşaatlarda mikro bölgeleme çalışmalarının yapılması gerektiğine dikkat çeken Eroğlu, şunları söyledi:
"Zemin taşıma gücü zayıf olan bölgelerde zemin iyileştirme çalışması yapılması şarttır. Konutların altı mümkün mertebe dükkan ve mağaza olarak kullanılmamalıdır. Dükkan ve mağazalar ayrı bir proje olarak değerlendirilmelidir. Yeterli sayı ve yetkinlikte teknik personeli olmayan belediyelerden ruhsat verme işlemi, personel sayısını tamamlayana kadar askıya alınmalıdır. Binaların özellikle bodrum katlarında kaliteli bir su tecridi yapılması gerekmektedir. Yetkin mühendislik uygulamasının başlatılması gerekmektedir. Binaların periyodik muayenesine yönelik mevzuat hazırlanmalı, bu kapsamda yapı denetime tabi yapıların 5 yıl içerisinde, yapı denetime tabi olmayan yapıların 2 yıl içerisinde periyodik muayenesinin yapılması gerekmektedir. Muayene şartlarını sağlamayan yapılar güçlendirilmeli veya yıkılmalıdır."
81 ilin birbiriyle veya gruplar halinde eşleştirmesinin yapılması önerisinde bulunduklarını kaydeden Eroğlu, "Deprem bölgelerine koordinatör olarak vazifelendirilen valiler, daha önce o bölgede valilik yapmış ve bölgeyi bilen kişilerden seçilmelidir. Afetlerden sonra bölgede arama, kurtarma ve benzer faaliyetlerde bulunacak ekiplerin, kendi ihtiyaçlarını kendileri karşılayacak şekilde donanımlı ve hazır hale getirilmesi gerekmektedir" dedi.
DHA/ Milli Gazete