M.A. Yekta Saraç/ Cumhurbaşkanı Başdanışmanı
20 Yılda Küresel Sıralamalar Hakkında Ne Öğrendik?
2019 yılında Varsity Blues Operasyonu rüşvet skandali olarak bilinen olayda, 2011 ve 2018 yılları arasında 25 milyon ABD dolarından fazla ödeme yapan 33 üniversite adayının ebeveyni, yükseköğretim kurumlanılın lisans kabul kararlarını etkileme suçundan hapse girdi.
2021’de ise Temple Üniversitesi Öğretim Üyesi ABD Haber ve Dünya Raporuna (US Nevvs ve World Reporl) sağlanan verileri çarpıttığı için hüküm giydi.
Her iki olay da bir statü arayışı hikâyesi anlatılmaktadır. Üniversite sıralamaları; halkı, öğrencileri ve velileri yanlış yönlendirebilmekle ve reklam amaçlı kullanılarak üniversiteleri, hükümetleri ve dünya çapında yatırım stratejilerini olumsuz yönde etkileyebilmekledir.
2003 yılında başlatılan küresel sıralama listeleri; artan küreselleşmenin neticesinde yükseköğretim kurumlarının politika, performans, kalite ve hesap verebilirliği konularında her ne kadar zaman zaman suistimaller olsa da kamuoyunu bilgilendirmeyi hedeflemektedir. Bu yazıda, Üniversite Sıralamaları Araştırma El Kitabı: Teori, metodoloji, etkileri (The Research Handbook on University Rankings: Theory. Methodology, Influence and lınpael) adlı kitaptaki 3 ana tema vurgulanmıştır:
“Yükseköğretim Ortamının Jeopolitik Olarak Yeniden Şekillendirilmesi',
“Sıralama Sektörü"
“Anlamlı Göstergeler ve Ölçüm Performansı".
Yükseköğretim ortamının jeopolitik olarak yeniden şekillendirilmesi...
Üniversite sıralamaları, doğası gereği çeşitli ve eşit olmayan sistemler ve kurumlar arasında uluslararası karşılaştırılabilirliği göstermeyi amaçlamaktadır. Michigan Eyalet Üniversitesi Öğretim Üyesi Brendan Cantvvell küresel yükseköğretim sisteminin ülkeler içinde ulusal boyutta ve ülkeler arasında uluslararası boyutta bir tür çatışma ve rekabet oluşturduğunu, aynı zamanda asimetrik bir değişim ve işbirliği ile şekillendirildiğini belirtmektedir.
Mükemmellik girişimleri ise belirli üniversiteleri küresel hiyerarşinin en üstüne yerleştirmeye çalışarak bu sistemi değiştirmeyi amaçlıyor. Çin 2003'te Dünya Üniversitelerinin Akademik Sıralamasında (ARVU) ilk 100'de hiçbir üniversiteye sahip değilken, 2021'de 7 üniversitesi sıralamaya girmiştir. Buna karşılık. Amerika Birleşik Devletleri, 2003’te ilk 100’de 58 üniversiteye sahipken 202l'de bu sayı %31'lik bir düşüş ile 40 olmuştur. Bununla birlikte iki üniversitenin araştırma merkezleri ve laboratuvarlannı ortak kullanımı ile konsolidasyon sürecine giren Paris-Saclay Üniversitesinin 2021'de bu sıralama listesinde 13. sıraya yükselmesi ülkede kutlanmıştır.
Simon Marginson, Jeongeun Kim ve Michael Bastedo’ya göre, üniversite sıralamalarında ilk 100'e çok fazla odaklanmak, dünyanın birçok bölgesindeki üniversitelerin ve akademisyenlerin çeşitliliğinin ve bilimsel çıktılardaki genişlemenin görmezden gelinmesine sebep oluyor. Bu çok kutupluluk, küresel sistem teorisini şekillendiren statik merkez-çevre modelinden farklı olarak, açık ve dinamik bir yükseköğretim ve bilgi sistemini ortaya koymakladır. Uluslararası boyutta rekabet ve işbirliği sağlanarak, uluslararası ağlar aracılığıyla seçkin üniversitelerin ve bu üniversitelerin bulunduğu ülkelerin etkileri güçlendirmektedir.
Ancak bu sistemler yüzünden kayıplar yaşanmıştır. Profesör Akivoshi Yonezavva, üniversite seviyelerinin A kategorisine yükseltilmesi için yatırım sağlanması amacıyla bir varışın başladığını öne sürmekledir. Japonya’nın daha pahalı hale gelen yükseköğretim sistemindeki yükü de karşılayamayabileceği tartışılmaktadır. Benzer biçimde, Amerika Birleşik Devletleri'nde bulunan Louisville Üniversitesi, ekonomik kriz çıktığında statüye öncelik verilmesinden dolayı büyük sorun yaşamıştır. Bu sıralamalar, yüksek performans sahip, daha eski üniversiteleri ve üniversitelerin itibarını ön planda tutmaktadır. Bu durumda, jeopolitik gerilimler daha da artmaktadır.
Sıralama sektörü...
Açık bilim sistemleri ve dijital platformlara gösterilen eğilim ile birlikle, uluslararası karşılaştırılabiliriik ve hesap verebilirlik konuları; üniversite sıralamaları, yayıncılık ve büyük veri arasındaki uyumu ortaya koymaktadır.
Küresel yayıncılar ile “çevrimiçi program yönetimi" firmalarının dahil olduğu çevrimiçi sistemler arasındaki entegrasyon derinleşmekledir. Elsevier’i inceleyen George Chen ve Leslie Chan. bu tür yay m firmalarının hizmet sağlayıcı rolünün yanı sıra veri analitiği ve araştırma konusunda bir platform oluşturulduğunu belirtmekledir. Yayıncılık firmaları, veri biriktirmek, yayıncılık, dağıtım, değerlendirme gibi akademik bilgi üretim döngüsü içerisinde para kazanmak ve analitik ürünlerden yararlanmak amacıyla üniversite sıralamaları ve yazılımlarla işbirliği halinde olmaktadır. Bu doğrultuda, rekabelçilik ve stratejik amaçlar için üniversitelere ve akademisyenlere de teşvikler yaratmaktadırlar.
Kurumsal entegrasyon, üniversite sıralamaları, yayıncılık ve büyük veri arasındaki ekonomik yoğunlaşmaya çok az ilgi gösterilmektedir. Veri sahipliği, yönetişim, büyük teknoloji ve veri düzenlemesi hakkında ise soru işaretleri bulunmaktadır.
Anlamlı göstergeler ve ölçüm performansı...
Üniversite sıralamalarının en fazla eleştirilen konularından biri, göstergelerin metodolojisi ve seçimi ile ilgilidir. Sıralama sayısının sürekli artması ve veri havuzunun genişletilmesi, yükseköğretimin misyonunu ve gerçek etkisini olumsuz etkilemekledir. Öğretme ve öğrenme, uluslararasılaşma, eşitlik, çeşitlilik, kapsayıcılık. toplumsal katılım, yenilikçilik gibi kaliteli yükseköğretimin temel taşlan ile kalitenin nasıl değerlendirileceği konusunda halâ yetersiz bir ortak anlayış bulunmaktadır.
Akademisyenler ve üniversiteler, bu konuda hükümetler kadar suçludur. Jolın Zilvinskis, Kyle l assett ve Alexandcr McCormick, yaygın kullanılan per-soncl-öğrenci oranının öğretim kalitesi ile ilişkili olmadığını iddia etmektedir. Öğrenme kazanımını, öğrenci öğrenmesini, çalışma konularını doğra ve etkili bir şekilde ölçen basil bir sistem bulunmamaktadır.
Bazı hükümetler ve üniversiteler sıralamaların etkisi altında kalırken, bazıları ise bu konuda daha ihtiyatlıdır, t niversile sıralamaları motive edici bir araç olabilir. Ancak uluslararası kıyaslamalar ve kalite güvencesi, yeni yaklaşımların benimsenmesinde, kalitenin artırılmasında, yönetişim ve çerçeve koşulların iyileştirilmesinde daha sürdürülebilir roller oynayabilir. Esas olan değerler yerine sadece ölçülen göstergelere önem verildiği tartışılmaktadır.
Bu sıralamalar ile öğrencilerimiz daha iyi vatandaş olmakta mıdır yahut kurumlanınız toplumlumun refahına ve sürdürülebilirliğine anlamlı katkı sunmakta mıdır?
Sonuç olarak, yaklaşık 20 yıldır kullanılan üniversite sıralamaları göz önünde bulundurulduğunda, bu sıralamaların kaliteyi iyileştirme üzerinde çok düşük bir etkisi bulunmaktadır. Bu sıralamalarda yükselmek ile topluma veya kamu yararına katkı sağlamak arasında bir ilişki yoktur.
Kaynak-. I niversity World Ncvvs, Ellen Hazelkorn ve Georgiana Mihut, 22 Ocak 2022