Gazete Memur - gazetememur.com


© Copyright 2025 Gazete Memur
Dolar : 40,0526 0,01 Değişim Euro : 46,9767 -0,02 Değişim Altın : 4.273,38 %0,16 Değişim BIST 100 : 10.167,26 %1,69 Değişim Brent Petrol : 70,19 0,06 Değişim

Halkın yüzde 69'u Kürt sorununda 'silahsız' çözümü destekliyor

PANORAMATR’ın Temmuz 2025’de 1674 kişiyle yaptığı kamuoyu araştırması, PKK’nın silah bırakma kararına toplumun geniş kesimlerinden güçlü destek olduğunu ortaya koydu. Halkın yüzde 69’u bu süreci olumlu karşılarken, Kürt meselesinde eşitlik ve anayasal haklar öncelikli talepler arasında yer aldı. Ancak af, Öcalan’ın durumu ve siyasi tutuklular konusu henüz toplumda tam kabul görmüş değil. Sürecin kalıcılığı siyasi aktörlerin dengeli ve hassas adımlarına bağlı.

Giriş : Güncelleme :
Halkın yüzde 69'u Kürt sorununda 'silahsız' çözümü destekliyor

PANORAMATR tarafından 27 Haziran - 5 Temmuz 2025 tarihleri arasında, Türkiye genelinde 1674 kişiyle yüz yüze yapılan kamuoyu araştırması, PKK’nın silah bırakma kararına yönelik toplumsal rızanın belirgin biçimde arttığını ortaya koydu. Ankete katılanların yüzde 69’u PKK’nın silah bırakmasını destekliyor. Bu oran, 2025’in Ocak ayında yüzde 50 civarındaydı. Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı silah bırakma çağrısı ve PKK’nın 12 Mayıs’ta aldığı fesih kararı, Temmuz ayında bu desteğin önemli ölçüde yükselmesinde etkili oldu. Araştırma, sürecin sadece PKK’nın silahsızlanması olarak değil, aynı zamanda demokratikleşme, vatandaşlık ve kimlik alanlarında geniş kapsamlı dönüşümü hedeflediğine işaret ediyor.

SİYASİ PARTİLER ARASINDA FARKLILAŞAN DESTEK ORANLARI

Silahsızlanma süreci siyasi yelpazede farklı tepkilerle karşılanıyor. AK Parti seçmeninin yüzde 86’sı, MHP’nin yüzde 80’i ve Demokratik Parti (DEM Parti) seçmeninin yüzde 89’u süreci desteklerken, CHP’de destek yüzde 57’ye düşüyor, İYİ Parti’de ise sadece yüzde 28 seviyesinde kalıyor. Bu durum, sürece ilişkin destek ve güvensizliğin siyasi kimliklerle yakından bağlantılı olduğunu ortaya koyuyor.

KÜRT SORUNUNUN VAR OLUP OLMADIĞI KONUSUNDA AYRIŞMALAR

Katılımcıların sadece yüzde 37’si Türkiye’de bir Kürt sorunu olduğunu kabul ediyor. Ancak DEM Parti seçmeninin yüzde 90’ı bu görüşte ve Kürt/Zaza kökenlilerde bu oran yüzde 64’e kadar yükseliyor. Türk kökenliler arasında ise sorunun varlığı algısı yüzde 30’larda kalıyor. Siyasi tercihlere göre büyük farklılıklar görülüyor; İYİ Parti seçmeninin yalnızca yüzde 2’si sorunu kabul ederken, CHP seçmeninin yaklaşık yarısı kabul ediyor.

KİMLİK TEMELLİ AYRIMCILIK ALGISI VE DENEYİMLERİ

Araştırmaya göre Türkiye’de kimlik temelli ayrımcılık önemli bir sorun olarak öne çıkıyor. Genel nüfusun yüzde 18’i kimliği nedeniyle ayrımcılığa uğradığını belirtirken, Kürt/Zaza kökenlilerde bu oran yüzde 51’e kadar yükseliyor. DEM Parti seçmeninde ayrımcılık algısı yüzde 64 gibi yüksek bir seviyede. Bu durum, ayrımcılığın etnik ve siyasi kimliklere göre ciddi farklılıklar taşıdığını gösteriyor.

PKK’NIN SİLAH BIRAKMASININ TOPLUMSAL ETKİLERİNE YÖNELİK BEKLENTİLER

Katılımcıların yüzde 70’i PKK’nın silah bırakmasının Türkiye için olumlu sonuçlar doğuracağına inanıyor. Kürt/Zaza katılımcılar arasında bu oran yüzde 89’a çıkıyor. Ayrıca toplumun yüzde 60’ı silahsızlanmanın Türkiye’nin demokratikleşmesine katkı sağlayacağını düşünüyor. Ancak Öcalan’ın cezaevi koşullarının iyileştirilmesi (yüzde 19 destek), silah bırakan PKK’lılara af (yüzde 21 destek) ve tutuklu PKK’lilere af (yüzde 21 destek) gibi adımlarda temkinlilik göze çarpıyor. Kayyım uygulamasının sona erdirilmesi yüzde 49, tutuklu Kürt siyasetçilerin serbest bırakılması ise yüzde 39 oranında destek buluyor.

ANAYASAL VE KÜLTÜREL TALEPLERDE TOPLUMSAL YAKLAŞIM

Katılımcıların yüzde 45’i anayasada Kürtleri dışlamayan kapsayıcı bir vatandaşlık tanımı istediğini belirtirken, yüzde 48’i anadilde eğitimi, yüzde 50’si ise yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılmasını destekliyor. Bu yapısal reform talepleri, demokratikleşme sürecinin temel unsurlarını oluşturuyor.

BÖLGESEL KÜRT İLİŞKİLERİNDE TOPLUMSAL DESTEK

Araştırmaya göre, Türkiye toplumunun yüzde 46’sı Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile ilişkilerin daha da güçlendirilmesini istiyor. Bu oran, Kürt/Zaza kökenlilerde yüzde 61’e yükseliyor. Toplumun yüzde 17’si mevcut ilişkilerin olduğu gibi devam etmesini savunurken, yalnızca yüzde 14’lük bir kesim bu ilişkilerin zayıflatılmasını destekliyor. Buna karşın Suriye’deki Kürt siyasi yapıları konusunda kamuoyunda daha temkinli bir yaklaşım var; yüzde 38’lik kesim bu yapılara karşı çıkarken, yüzde 30’u IKBY modeli gibi ilişkilerin kurulmasını destekliyor. Toplumun toplam yüzde 47’si bu yapılarla ya iyi ilişkiler kurulmasını ya da tarafsız kalınmasını tercih ediyor.

TOPLUMUN ORTAK BAĞI NE? ARAŞTIRMAYA GÖRE İLK SIRADA “MÜSLÜMANLIK” VAR

PANORAMATR’nin araştırması, Türkiye’de toplumsal birlikteliğin en güçlü kaynağının “Müslümanlık” olduğunu ortaya koydu. Katılımcıların yüzde 30’u Müslümanlığı ilk sıraya koyarken, onu yüzde 25 ile “ortak geçmiş” ve yüzde 22 ile “vatandaşlık” takip ediyor. Siyasi tercihler açısından bakıldığında, AK Parti, MHP ve DEM Parti seçmenlerinde “Müslümanlık” ortak bağ olarak öne çıkarken, CHP seçmenlerinde “ortak geçmiş” ve “vatandaşlık” kavramları daha baskın. Kürt/Zaza katılımcılar arasında Müslümanlık yüzde 41 ile önde gelirken, “ortak gelecek” inancı da yüzde 20 oranında önemli bir bağ olarak görülüyor.

DEVLET NEZDİNDE EŞİTLİK ALGISI: TÜRKLER “EŞİTİZ” DİYOR, KÜRTLER AYNI FİKİRDE DEĞİL

Toplumun yüzde 59’u Türkler ve Kürtlerin devlet nezdinde eşit haklara sahip olduğunu düşünüyor. Ancak bu algı etnik köken ve siyasi tercihlere göre keskin biçimde değişiyor. Türk kökenli katılımcıların %65’i her zaman eşitlik olduğunu düşünürken, Kürt/Zaza katılımcıların yalnızca %33’ü bu görüşte. Aynı grupta “hiçbir zaman eşitlik yok” diyenlerin oranı da %33. Bu tablo, Kürtlerin büyük çoğunluğunun devletle eşit yurttaşlık bağı konusunda halen ciddi bir mesafe hissettiğini gösteriyor.

DEM Parti seçmeninde eşitlik algısı yüzde 9 seviyesinde bulunuyor, yüzde 63’ü eşitliğin hiç sağlanmadığını belirtiyor. Bu veriler, Kürtlerin önemli bir kesiminin devletle olan eşit yurttaşlık bağında hâlâ mesafe hissettiğini gösteriyor.

TÜRKİYE’DE KÜRT SORUNU VE ÇÖZÜM SÜRECİNE TOPLUMSAL BAKIŞ

Son araştırma, Türkiye toplumunun Kürt sorunu ve çözüm sürecine yönelik duyarlılık ve beklentilerini ortaya koydu. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin PKK’nın silahsızlandırılması için Meclis’te tüm partilerin katılımıyla komisyon kurulması önerisi toplumda %55 destek gördü. Bu, çözümde kutuplaşmayı aşma potansiyeline işaret ediyor. Toplumun yarısı yeni bir anayasa ihtiyacını kabul ederken, sadece %37’si mevcut Meclis’in bunu yapabileceğine inanıyor. AK Parti, MHP ve Demokratik Parti seçmenleri yeni anayasa fikrini güçlü biçimde desteklerken, CHP ve İYİ Parti’de destek düşük kaldı.

PKK’nın silahsızlanmasına ilişkin bazı adımlara ise toplumda tereddüt hakim. Abdullah Öcalan’ın cezaevi koşullarının iyileştirilmesi ve PKK üyelerine af önerileri büyük tepki alırken, kayyım uygulamasının sona erdirilmesi %49 destek buldu. Anayasal eşitlik, kültürel haklar ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gibi reformlara ise toplumun neredeyse yarısı olumlu bakıyor. Kürt sorununun varlığını kabul edenlerin oranı %37 olurken, çözümde eşitlik, adalet ve birlik temaları öne çıkıyor. Güvenlikçi yaklaşımlar ise azınlıkta kaldı.

Araştırma, toplumun Kürt meselesinde çözüm arayışına açık olduğunu ancak güvenlik kaygılarının tam olarak aşılmadığını gösteriyor. Başarının demokratik reformlar ve PKK’nın silahsızlanmasının birlikte ele alınmasına bağlı olduğu vurgulanıyor.

GÜVENSİZLİK VE UMUT ARASINDA TOPLUMSAL TUTUM

Araştırma, toplumda geçmişte yaşanan başarısız çözüm girişimlerinin, PKK’nın provokatif eylemlerinin ve güvenlik kaygılarının sürece dair güvensizliği artırdığını ortaya koyuyor. Katılımcıların yüzde 46’sı sürecin başarılı olacağını düşünürken, yüzde 39’u başarısız olacağı görüşünde. Ancak Kürt kesiminde örgütün silah bırakacağına dair inanç yüzde 67’ye kadar yükselmiş durumda. Uzmanlar, barış sürecinin kalıcı olabilmesi için güvenlik önlemlerinin yanı sıra şeffaflık, kapsayıcılık, siyasal irade ve iletişim stratejilerinin somut adımlarla desteklenmesinin zorunlu olduğunu vurguluyor.

BÖLGESEL JEOPOLİTİK DEĞİŞİM VE TÜRKİYE’NİN ROLÜ

Ortadoğu’da yaşanan kapsamlı jeopolitik dönüşümde Türkiye’nin konumu güçleniyor. ABD ve Batı ile ilişkilerin iyileşmesi, İran ve müttefiklerinin etkisinin azalması ve Körfez ülkeleriyle iş birliğinin artması Türkiye’nin bölgesel aktörler arasındaki stratejik önemini artırıyor. PKK’nın silah bırakması, Türkiye ile Batı arasındaki en önemli ihtilaf alanlarından birini ortadan kaldırarak ilişkileri normalleştirme potansiyeli taşıyor.

KAPSAYICI KİMLİK VE BÖLGESEL İTTİFAKLAR BARIŞIN ANAHTARI

Araştırma sonuçları, kapsayıcı bir ulusal kimlik ve vatandaşlık anlayışının Kürt meselesinin çözümünde ve bölgesel jeopolitik kimlik inşasında belirleyici olduğunu gösteriyor. Türkiye’nin bölgesel Kürtleri ve Ortadoğu’yu birbirinden ayrı değil, doğal müttefikler olarak görmesi, sürdürülebilir barış ve istikrar için kritik bir adım olarak değerlendiriliyor. Kamuoyunda bölgesel Kürtlerle ilişkilerin geliştirilmesine yönelik güçlü bir toplumsal zemin mevcut. Bu zemin üzerinden ilerlemek, Türkiye’nin iç barışına ve dış politikadaki konumuna olumlu katkı sağlayacak.

SÜRECİN GELİŞİMİ

Türkiye’de Kürt meselesi ve PKK ile ilişkide son dönemde yaşanan önemli gelişmeler şunlar:

  • 1 Ekim 2024: MHP lideri Devlet Bahçeli’nin DEM Parti ile temas kurması,
  • 27 Şubat 2025: Abdullah Öcalan’ın silah bırakma çağrısı,
  • 12 Mayıs 2025: PKK’nın fesih ve silah bırakma kararı,
  • 11 Temmuz 2025: PKK’nın Süleymaniye’de silah bırakma duyurusu.

GENEL DEĞERLENDİRME: TÜRKİYE PKK’SIZ BİR GELECEĞE HAZIRLANIYO

Raporun sonuç kısmında yapılan değerlendirmeye göre; PKK’nın silah bırakma kararı, sadece silahlı bir örgütün sona ermesi değil; aynı zamanda yarım asırlık siyasi kültür ve yapılarının dönüşümü için zemin hazırlayan tarihi bir adım olarak değerlendiriliyor. Araştırma, toplumun büyük çoğunluğunun PKK’sız bir Türkiye’nin inşasına destek vermeye hazır olduğunu gösterirken, bu sürecin başarılı olması için kararlı bir siyasi iradenin ve kapsamlı idari, yasal, anayasal düzenlemelerin hayata geçirilmesinin şart olduğunu vurguluyor.

Süreç, devlet ile Abdullah Öcalan arasındaki iletişim ve siyasi iradenin kararlılığı sayesinde önemli bir eşik aşmış durumda. Ancak gerçek başarı, PKK’nın silah bırakmasının ardından demokratikleşme ve çözüm odaklı reformların uygulanmasıyla mümkün olacak. Bu açıdan Türkiye, PKK prangasından kurtulup, toplumsal ve siyasi olarak yeni bir döneme adapte olma yolunda önemli bir fırsat yakalamış durumda.

FEYZA NUR ÇALIKOĞLU / KARAR