Tarafını belli etti, başına gelmedik kalmadı
Tekin Yenigün, 15 Temmuz 2016 hain darbe girişiminden bir yıl öncesinde, millî devlet organlarıyla devletin ve milletin içine sızmış hainlerin amansız mücadelesinin yaşandığı ve safların netleştiği bir dönemde Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Genel Sekreteri görevini yürütmesiyle tanınıyor.
Üniversitenin o dönemdeki Rektörü iradesini ‘paralel yapıya’ teslim ettiği iddiaları ile gündeme geldi. Rektör o dönemde, atamalarda ve ihalelerde hain çeteyi kolladığı, Tekin Yenigün’ü ise bir taraftan görevini hakkın ve hukukun çizgisinde sessiz sedasız sürdürmeye çalışırken diğer taraftan Rektörü de Devletin aleyhine faaliyet gösteren bu yapıya karşı uyarılarda da bulunuyordu.
Yine o günlerde 17 -25 Aralık sürecinde üniversite kampüsünde Devlete karşı protestolar yapılıyor. Devlet büyüklerine hakaretler ediliyor, devlete adeta meydan okuyorlardı. Rektör adeta kılını kıpırdatmıyordu. Tekin Hoca tek başına kampüsteki eylemleri durdurmak için mücadele ediyor. Dönemin il emniyet müdürüne bu eylemlerin kampüste durdurulması için önlemlerin artırılması konusunda ricada bulunuyor. Aldığı cevap “Tekin Hocam bırakın gençler enerjilerini döksünler” oluyor.
Tekin Yenigün, bu ayrışmada Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesinin duruşunu netleştirmek amacıyla Üniversitenin ana kampüsüne o dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın isminin verilmesini önerdi. Teklifi Ankara’ya, Başbakanımızın basın danışmanına götürdü. Görüştüğü yetkililer “Üniversite gerekli hazırlıkları yapsın, biz teklifi Beyefendiye iletelim” dediler.
Tekirdağ’a döndüğünde, konuyu Rektöre açtı ve senato kararı almayı teklif etti. Zamanın Rektörü “Recep Tayyip Erdoğan’ın yanlış yaptığını ve bu öneriye katılmıyorum. Ben bu işe karşıyım” diyerek öneriyi ret ettiği iddia edildi. Rektörün bu tavrına tepki gösteren Tekin Hoca, “Tarafının Devlet tarafı olduğunu dolasıyla bu süreçte Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın tarafındayım” dedi. O günden itibaren Rektör tarafından psikolojik taciz görmeye başladı ve akabinde genel sekreterlikten alarak pasif göreve getirildi.
15 Temmuz 2016 hain darbe girişiminden hemen sonra, bu olayı fırsata çevirmek isteyen Rektör tarafından sanki FETÖ’cüymüş gibi Üniversiteden açığa alındı. Acil tedbirlerin devreye sokulduğu bir atmosferde gözaltına alındı. Soruşturma bir süre daha devam etti. Gerçek anlaşıldı ve yargı (soruşturma makamı) Tekin Hocayla ilgili takipsizlik kararı verirken aynen şu ifadeleri kayda geçirdi: “Dr. Tekin Yenigün’ün FETÖ ile bağı olmadığı gibi, geçmişte üniversitede yapılanmalarına karşı çıktığı için üniversite yönetimince çeşitli yaptırımlara uğradığı anlaşılmıştır.” Bu karara rağmen görevine dönmesi FETÖ’cü üniversite yönetimi tarafından uzun süre engellenmiş ve hakkında uydurma gerekçelerle idari soruşturmalar açmış ve disiplin cezası verildi.
Malum Rektörün verdiği disiplin cezaları yargı sürecinde birer birer iptal edilmiştir. Göreve başlatıldığında Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığının Raporunda Üniversite Genel Sekreterlik Kadrosuna iade edilmesi yönünde kararına rağmen şube müdürlüğü kadrosuna ataması yapılarak kızakta tutuluyor.
Diğer yandan Üniversite ile ilgili soruşturmalar derinleştikçe gerçek suçlular da bir bir ortaya çıkmaya başlamıştır. FETÖ üyeliğinden yargılandığı davada ‘silahlı terör örgütüne yardım’ suçlamasıyla 3 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılan dönemin Rektörü, YÖK’ün görevden alınarak kamu görevinden ihraç edildi.
Yükseköğretim Denetleme Kurulu Başkanlığı göreve iade edilsin dedi, ama…
Yükseköğretim Denetleme Kurulu Başkanlığı’nın Üniversitede yapmış olduğu inceleme ve bu inceleme sonucunda düzenlenen 31.07.2018 tarih ve 4833 sayılı Raporda ”673 sayılı KHK’nın Görevden Uzaklaştırılanların İade Usulü başlıklı 8. Maddesinde; 15.07.2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemi sonrasında kamu kurum ve kuruluşlarınca ilgili mevzuatına göre görevden uzaklaştırılan ve yönetici kadrolarında bulunan personelin görevlerine iadesi, halen bulundukları yöneticilik görevi dışında öğrenim durumları ve kazanılmış hak aylık ancak söz konusu hüküm gerekçe gösterilerek genel sekreter kadrosuna değil şube müdürü kadrosuna atandığınız, açığa alındığınızda bulunduğunuz genel sekreterlik kadrosunun kazanılmış hak aylık derecesinin birinci derecede 3600 ek gösterge olduğu, atandığınız şube müdürlüğü kadrosunun birinci derece 2200 ek gösterge olduğundan gelir kaybına uğradığınız, genel sekreterlik kadrosundan şube müdürlüğüne atanmanız hak mağduriyetine sebep olduğundan özlük haklarınızı koruyabileceğiniz başka bir pozisyon olmadığı için görev iadesi olmaksızın genel sekreterlik kadrosuna iadeniz gerektiği” denilmişti. Bu Rapora, Rektörün FETÖ/PYD üyeliğinden ceza almasına rağmen göreve döndürülmediği gibi, açılan davalarda aleyhine karar verilmişti.
Danıştay Tekin Yenigün’ü haklı bulmasına rağmen idarece yapılan karar düzeltme talebi üzerine aynı Danıştay üyelerince bu sefer aleyhe karar verildi.
Tekin Yenigün Devletine ve milletine olan bağlılığı ve sadakati onun terör örgütüne karşı dik duruşunda en büyük motivasyon kaynağı olduğu biliniyor.
Kaynak:bha.net.tr