Gazete Memur - gazetememur.com


© Copyright 2025 Gazete Memur
Dolar : 41,9207 0,17 Değişim Euro : 48,9065 -0,21 Değişim Altın : 5.727,34 %-1,65 Değişim BIST 100 : 10.208,76 -1,56 Değişim Brent Petrol : 61,29 0,38 Değişim

Bülent Arınç: Önümüzdeki günlerde artık tahliyeler olacak

22. Dönem TBMM Başkanı Bülent Arınç, cezaevinde ziyaret ettiği Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala’nın AİHM ve AYM kararlarının uygulanmasını beklediklerini söyledi. Arınç, Demirtaş’ın eşinin günlerdir tahliye umuduyla cezaevinde olduğunu aktaran Arınç, “Sanıyorum önümüzdeki günlerde bu tahliyeler artık olacak” ifadelerini kullandı.

Giriş : Güncelleme :
Bülent Arınç: Önümüzdeki günlerde artık tahliyeler olacak

2020 yılında Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala’nın tahliye edilmesi gerektiğini savunmasının ardından MHP lideri Devlet Bahçeli'nin sert sözlerle eleştirdiği ve Cumhurbaşkanlığı YİK üyeliğinden istifa etmek zorunda kalan eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, eski HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş ile Gezi davasında hükümlü iş insanı Kavala'yı cezaevinde birer saat ziyaret ettiğini açıkladı.

AİHM ve AYM kararlarının mutlaka uygulanması gerektiğini bir kez daha söyleyen Arınç, "İkisinde de hiç kimseye karşı bir kin yok, nefret yok. Ben asıl bunu hayret ettim." diyerek Demirtaş ve Kavala'nın tahliyelerinin önümüzdeki günlerde gerçekleşmesini beklediğini ifade etti.

"DEMİRTAŞ'I ZAYIFLAMIŞ GÖRDÜM"

Arınç, cezaevi ziyaretine ilişkin değerlendirmesinde her iki ismin de sağlık durumunun iyi olduğunu, ancak Selahattin Demirtaş’ı bir miktar zayıflamış gördüğünü ifade etti.

Osman Kavala’yı ise ilk kez yüz yüze gördüğünü belirten Arınç, Kavala’nın eşi Prof. Dr. Ayşe Buğra’ya da saygı duyduğunu söyledi. Buğra'nın Boğaziçi Üniversitesi’nde akademisyen olarak görev yaptığını hatırlatan Arınç, ayrıca ünlü romancı Tarık Buğra’nın kızı olmasının kendisi için ayrı bir anlam taşıdığını dile getirdi.

Kavala açısından ikinci bir üzüntüm de şudur, eşi bir profesör, Boğaziçi Üniversitesi'nde çalışmış Ayşe Buğra Hanımefendi. Onunla da yüz yüze görüşmedik. Ama benim ona saygı duymamın yani eşine bağlılığı yanında, bizim çok değer verdiğimiz Tarık Buğra Han'ın kızı olması. Tarık Buğra yani romanlarıyla bizim gönlümüzde taht kurmuş bir insandır. Düşünce yapısı, şu su, bu su filan bir kenara ki onun en büyük eseri 'Küçük Ağa', sonradan TRT bunu dizi yaptı.

"AYŞE BUĞRA'YA 'TERÖRİSTİN KARISI' DENİLMESİNİ HAZMEDEMİYORUM"

Arınç, sözlerine şöyle devam etti:

Ben bunu herhalde 20 sene evvel izlemişimdir. Yani İstiklal Mücadelesi'nin içinde yaşanan bir olayı anlatıyor. Tarık Buğra Akşehirlidir. Zaman zaman oraya gittiğimde kendisinden daha çok bahsederlerdi. Eşine de selamlarımı gönderdim. Yani eşi bu kadar saygın bir kadınken ve böylesine müstesna bir insanın eşiyken 'teröristin karısı' diye affedersiniz çok çirkin bir sözler ona laf söylenmesini, ben o günden beri hazmedemiyorum. Ama onlar sabır denen bir şeyi biliyorlar."

"ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE ARTIK BU TAHLİYELER OLACAK"

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uyulması gerektiğini vurgulayan Arınç, "Bu konuda bir geçmişte mesajlar verdim ve inşallah ben gidinceye kadar çünkü ben izni bir ay kadar önce almıştım, tahliye olurlar ve evlerinde onları ziyaret eder, bir kahvelerini içerim demiştim. Bu nasip olmadı ama sanıyorum ki önümüzdeki günlerde artık bu tahliyeler olacaktır" diye konuştu.

"AHMET TÜRK GİBİ BARIŞA ODAKLANANLARA SAYGI DUYMAK GEREK"

Arınç, cezaevi ziyaretine ilişkin değerlendirmesinde Selahattin Demirtaş’ın eşinin dört gündür tahliye beklentisiyle cezaevinde bulunduğunu, Demirtaş’ın da bu durum üzerine “Artık sen git” diyerek eşini eve gönderdiğini aktardı.

Tahliyelerin gerçekleşmesi hâlinde yeniden bir araya gelmeyi umduğunu belirten Arınç, her iki isimde de kimseye karşı bir kin ya da nefret görmediğini vurguladı.

Arınç, 12 Eylül'de cezaevlerinde yaşanan olayları da hatırlatarak şu ifadeleri kullandı:

Ben asıl bunu hayret ettim. Şimdi aynı şeye ben maruz kalsam bir çıksam şuradan bana bunu yapanları filan yani normal insan böyle düşünür. 12 Eylül'de Diyarbakır Cezaevi'nde o kadar insanlık dışı muamelelere maruz kaldılar ki, kadınıyla erkeğiyle, onların bir kısmı belki daha çıkmayı düşündü.

Bu kısmı sabretti, siyasete girdi. Siyasetteki o sert ve sivri dili kullananların çoğu o eziyeti çekenlerdir. Ama onlardan birisi mesela Ahmet Türk, onu unutmaya çalışıyor. 'Ben bu ülkenin bütünlüğü için sadece barışa odaklandım' diyorlar. Çoğu da böyledir. Onlara hepimizin saygı duyması lazım."

KARAR