AYM'den yapılan açıklamaya göre, Özkaya, Mısır Yüksek Anayasa Mahkemesinin daveti üzerine Mısır'ın başkenti Kahire'de düzenlenen Afrika Anayasa Mahkemeleri ve Yüksek Mahkemeleri ile Anayasa Konseyleri Başkanları Sekizinci Üst Düzey Toplantısı'na gözlemci üye olarak katıldı.
"Halkların Kalkınmasında Anayasal Denetimin Rolü" ana temalı toplantının ilk oturumunda konuşma yapan Özkaya, Türk Anayasa Mahkemesinin olağanüstü hal (OHAL) tecrübesini anlattı.
Anayasa mahkemelerinin insanı ve devleti, adalet temelinde yaşatma ortak amacını gerçekleştirmek üzere varlık kazandırılan kurumlar olduğunu ifade eden Özkaya, "Anayasa mahkemelerinin asli görevi, temel hak ve özgürlükleri güvence altına alarak, egemenlik yetkisinin kullanımını demokratik ilkeler çerçevesinde belirleyen ve toplumsal sözleşme olarak adlandırılan anayasaların işlevselliğini sağlamaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Özkaya, OHAL yönetimlerinin anayasa hukuku bakımından özel bir önem arz ettiğini belirterek, OHAL yönetimlerinin olağanüstü durumlara ilişkin hukuk kurallarının uygulandığı, bu uygulamaların hukuki denetime tabi olduğu istisnai ancak yine hukuk içinde yürüyen rejimler olduğunu bildirdi.
Türk Anayasa Mahkemesinin birçok kararında bu hususların ifade edildiğini vurgulayan ve söz konusu kararlara değinen Özkaya, "Olağanüstü yönetimler kaynağını Anayasa'da bulan, anayasal kurallara göre yürürlüğe konulan, yasama ve yargı organlarının denetiminde varlıklarını sürdüren rejimlerdir. Ayrıca olağanüstü yönetimlerin amacı, anayasal düzeni korumak ve savunmak olmalıdır. Bu nedenle olağanüstü hal, yürütme organına önemli yetkiler vermesine, hak ve özgürlükleri de önemli ölçüde sınırlandırmasına karşın sonuçta hukuki bir rejimdir." açıklamasını yaptı.
- "FETÖ'nün atipik yapılanması ve kripto taktikleri titiz bir mücadeleyi gerekli kılmıştır"
Anayasa Mahkemesi Başkanı Özkaya, Türkiye'de son olarak Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin ardından OHAL rejiminin uygulandığını, FETÖ mensuplarınca millete ve devlete karşı menfur bir saldırı gerçekleştirildiğini anımsattı.
Darbe girişimin yine devletin ve milletin kararlı duruşu ve direnişiyle sonuçsuz bırakıldığını aktaran Özkaya, şöyle devam etti:
"Hain örgütün yıllarca kamu kurumlarına sızmış olması, örgütün atipik yapılanması ve kripto taktikleri çok daha kapsamlı ve titiz bir mücadeleyi gerekli kılmıştır. Bu kapsamda 20 Temmuz 2016 tarihinde Anayasa'nın verdiği yetki kullanılarak hükümet tarafından Olağanüstü Hal Kanunu kapsamında bütün ülkede 21 Temmuz 2016 tarihinden başlamak üzere OHAL ilan edilmiş ve OHAL 18 Temmuz 2018 tarihinde sona ermiştir. Süreç içerisinde OHAL'in ilanıyla birlikte mevcut tehlikenin bertaraf edilmesi ve örgütün devlet içinden tasfiyesi amacıyla olağanüstü tedbirler devreye sokulmuştur."
Özkaya, söz konusu dönemdeki tedbirlerin Anayasal ilke ve esaslara uygun şekilde alınarak uygulandığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Başta yürütme, yasama ve yargı kurumları olmak üzere devletimizin bütün kurumları kendilerine Anayasa ve yasalarla yüklenmiş olan fonksiyonlarını yine Anayasa ve yasalara uygun olarak icra etmişlerdir. OHAL tedbirlerini tesis eden kararnameler, kararname olarak yargısal denetime tabi tutulmamış ise de Meclis'in onayına sunularak kanunlaşmasının ardından anayasal denetime tabi tutulmuşlardır. Dolayısıyla OHAL tedbirleri hukuki çerçevede tesis edilmiş ve yargı denetimine konu olmuştur."
Özkaya, AYM'nin OHAL tedbirine ilişkin bir olağanüstü hal kararnamesini anayasal denetim yoluyla inceleyememesine rağmen, bireysel başvuru kapsamında denetlediğini ifade etti.
AYM'nin OHAL tedbirlerine ilişkin hem norm denetiminde hem de bireysel başvuruda çok önemli kararlar verdiğine dikkat çeken ve bu kararlardan örnekler paylaşan Özkaya, OHAL döneminde temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması rejimi bağlamında adeta bir içtihat külliyatı oluşturulduğunu kaydetti.