Askeri fabrikalar ve tersanelerde çalışan işçilerin yüzde 35’i işten ayrıldı
Harb-İş Eskişehir Şube Başkanı Hasan Atak, askeri fabrikalar ve tersanelerde çalışan işçilerin sorunlarını anlattı. Atak, “Sadece son 2,5 yılda en az 5.000 personel, maaşların yetersizliği nedeniyle bu kurumlardan ayrılmıştır. Genel toplamda ise bu süre zarfında 7 bin 500’den fazla işçinin işten ayrıldığı tahmin edilmektedir. Bu, toplam kadronun yaklaşık yüzde 35’ine denk gelmektedir. Bu, doğrudan bir beka sorunudur. Hava Kuvvetlerimizin gücü, yalnızca uçaklarla değil; bu uçakların uçabilirliğini sağlayan mühendisler ve teknisyenlerle mümkündür. Ve bu kadrolar birer birer kaybedilmektedir” dedi.

Harb-İş Eskişehir Şube Başkanı Hasan Atak, sendika olarak Eskişehir’de yaptıkları eylemin ardından gazetemiz Cumhuriyet’e askeri fabrikalar ve tersanelerde çalışan işçilerin sorunlarını anlattı. Askeri fabrika ve tersanelerin Türkiye için önemli olduğunu belirten Atak, “Savunma sanayisinde elde edilebilecek güç, ülkenin yalnızca dışarıdan askeri teçhizat, savaş uçağı, helikopter ve gemi almasıyla değil; bu teknolojilerin yerli olarak üretilmesiyle mümkündür. Bu da tamamen kendini yetiştirmiş tecrübeli ve kalifiye personellere bağlıdır. Askeri harcamaların Türkiye’de her geçen gün artmasına rağmen, bu harcamaların çalışanlara yansımaması başlı başına bir sorundur” dedi.
‘DOĞRUDAN BEKA SORUNUDUR’
İşçilerin ve mühendislerin çalıştığı savunma sanayi bölgelerinin genelde metropol şehirlerde konumlanması sebebiyle kira, ulaşım ve temel ihtiyaçların maliyetlerinin çalışanları zorladığına dikkat çeken Atak, “aynı işi özel sektörde çok daha yüksek maaşla yapanlarla aradaki fark derinleşmektedir. Bu nedenle kalifiye teknik personel, ya emekli olmakta ya da özel sektöre geçmektedir” diye konuştu. 2023 yılının ocak ayı ile bu yılın haziran ayı arasında savunma sanayisinde çalışan en az 4 bin 600 kişinin söz konusu sebeplerden emekli olduğunu, 400 kişinin ise istifa ettiğini belirten Atak, “Yani sadece son 2,5 yılda en az 5.000 personel, maaşların yetersizliği nedeniyle bu kurumlardan ayrılmıştır. Genel toplamda ise bu süre zarfında 7 bin 500’den fazla işçinin işten ayrıldığı tahmin edilmektedir. Bu, toplam kadronun yaklaşık yüzde 35’ine denk gelmektedir. Bu personelin kaybı artık sadece bir ücret politikası meselesi değildir. Bu, doğrudan bir beka sorunudur. Hava Kuvvetlerimizin gücü, yalnızca uçaklarla değil; bu uçakların uçabilirliğini sağlayan mühendisler ve teknisyenlerle mümkündür. Ve bu kadrolar birer birer kaybedilmektedir” dedi.
‘ARTIK SABIR DEĞİL, HAK VERİLMELİ’
İktidara “Yıllardır eş sektörlerin altında maaşla görev yapan savunma sanayii işçilerine, artık sabır değil hak verilmelidir” diyerek seslenen Atak, “acil” taleplerini, “Geçmiş dönem kayıplarımızın telafisi için kümülatif en az yüzde 69 oranında iyileştirme yapılması, 2025 yılı tamamı için, refah payı dahil olmak üzere maaşlara en az yüzde 107 oranında zam yapılması, enflasyon farkının, TÜFE’nin maaş artışlarını aştığı aydan itibaren eksiksiz şekilde ödenmesi, aynı işkolundaki diğer kamu kurum ve kuruluşlarıyla eşit sosyal hak ve ücret düzenlemesi yapılması, gelir vergisi tarifesinin yeniden düzenlenerek işçiler için yüzde 10’da sabitlenmesi, tüm sosyal yardım kalemlerinin (giyim, çocuk, eğitim, ulaşım, evlenme, ölüm, doğum) yeniden belirlenerek güncel ekonomik koşullara göre artırılması, stratejik görevde bulunan savunma sanayii personeline, görev riski ve sorumluluğu gözetilerek ‘Risk Primi’ ödenmesi” ifadeleriyle sıraladı. Atak, sözlerini “Aksi hâlde; kurumsal hafıza, teknik bilgi birikimi, ve ülkemizin caydırıcı gücü ciddi zarar görecektir. Bu bir uyarı değil, gerçekleşmekte olan bir krizdir” diyerek sonlandırdı.
Emirhan ÇOBAN