YeniŞafak: Terör bitti sıra 'faiz teröründe'
“Terörsüz Türkiye” sürecinde önceki gün kritik bir gelişme yaşandı ve terör örgütü PKK silah bırakmaya başladı. Sıra milletin cebine, sofrasına ve geçimine kasteden yüksek faiz teröründen kurtulmaya geldi. Politika faizinin 20 aydır %40-50 bandında tutulması rantiyecilerin, sanayicinin kazancına ve çalışanların alın terine ortak olmasına yol açtı. Kârdan vazgeçen sanayici; servetten, sermayeden ve diğer varlıklarından yemeye başladı. Faiz yükü altında ezilen ve istihdamı korumakta zorlanan iş çevreleri artık Merkez Bankası’ndan güçlü bir indirim yapmasını bekliyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, uzun yıllar mücadele edilen bölücü terör örgütlerinin artık etkisiz hâle getirildiğini, Türkiye’nin güvenlik tehdidinden neredeyse tamamen arındığını ilan etti. "Terörsüz Türkiye" hedefinde ilk PKK'lı grubun silah bırakması tarihi bir dönüm noktası olurken, şimdi sıra milletin cebine, sofrasına ve geçimine kast eden yüksek faiz belasından kurtulmaya geldi.
20 AYDIR %40-50 BANDINDA
Politika faizinin 20 aydır yüzde 40-50 bandında tutulması, rantiye kesiminin sanayicinin kazancına ve çalışanların alın terine ortak olmasına yol açtı. Kârdan vazgeçen sanayici; servetten, öz sermayesinden ve diğer varlıklarından yemeye başladı.
Özellikle son dönemde enflasyonda yaşanan düşüş, "Faizsiz Türkiye" hedefine ulaşma yolunda önemli bir fırsat sunuyor. Haziranda enflasyonun aylık yüzde 1,37'ye, yıllık bazda ise yüzde 35,05'e gerilemesi, Merkez Bankası'nın faiz indirimi için elini güçlendiriyor.
YATIRIMLARIN ÖNÜ AÇILIR İSTİHDAMA KATKI VERİR
Şu anda yüzde 46 seviyesinde bulunan politika faizi, özellikle emek yoğun sektörler üzerinde ciddi bir yük oluşturuyor. Yüksek faiz oranları, işletmelerin finansman maliyetlerini artırarak yatırım ve istihdamı olumsuz etkiliyor. Bu durum, faiz yükü altında ezilen ve istihdamını korumakta zorlanan iş çevrelerinin Merkez Bankası'ndan güçlü bir faiz indirimi beklentisini artırıyor. Enflasyondaki belirgin düşüş eğilimi, 24 Temmuz'da yapılacak Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısından sembolik değil, güçlü bir faiz indirimi kararı çıkmasını destekliyor. Böylesine bir adım, hem üretim maliyetlerini azaltacak hem de yeni yatırımların önünü açarak istihdama katkı sağlayacak.
MERKEZ DAHA CESUR ADIMLAR ATABİLİR
Uzmanlar, enflasyondaki düşüşün sürdürülebilir olması halinde, Merkez Bankası'nın faiz indirimi konusunda daha cesur adımlar atabileceğini belirtiyor. "Terörsüz Türkiye" hedefinin ardından faiz belasından kurtulmanın, ekonomide yeni bir dönemin başlangıcı olabileceği değerlendiriliyor. Bu hamle, sadece kısa vadeli bir rahatlama sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda Türkiye ekonomisinin uluslararası rekabet gücünü artırarak, daha istikrarlı ve sürdürülebilir bir büyüme patikasına girmesine de olanak tanıyacak. Faiz yükünün hafiflemesiyle birlikte, özellikle KOBİ'lerin ve ihracat odaklı işletmelerin önü açılacak, böylece ülke genelinde refah artışı sağlanabilecek.
FAİZİ DÜŞÜR ÜRETİMİ ARTIR
Güvenlikte terörün bitmesi bir rahatlık sağlarken, ekonomide ise asıl kurtuluş faiz belasından kurtulmaktan geçiyor. Türkiye’nin üretim ve istihdam temelli yeni bir ekonomi modeline geçmesi halinde; hem içerideki sömürücülerden hem dışarıdaki baskılardan kurtulup ekonomik özgürlüğüne kavuşabilir. Bir milletin tankla, topla saldıran düşmanı olduğu kadar; faize boğan, üretimi durduran, halkı borçla yaşatmaya çalışan düşmanı da var. Terör bitiren Türkiye, yüksek faiz sarmalından çıkabilir. Yatırım, üretim ve istihdam dostu bir finansal mimariyle üretimi ve arzı artırıp fiyatları aşağı çekebilir.
FAİZ SARMALI BÖYLE İŞLİYOR
Yüksek faiz, ekonomide üretim yerine borçla dönen, alın teri yerine rantla kazanan, emeği cezalandırıp sermaye sahibini ödüllendiren bir sistem. Bu sistemde:
* Merkez Bankası tarafından belirlenen faiz oranları yapay şekilde yüksek tutulur,
* Bankalar bu oranların da üstünde ticari kredi faizleri uygular,
* Devlet, borç almak için her yıl yüz milyarlarca lira faiz öder,
* Vatandaş kredi kartı ve ihtiyaç kredisiyle boğuşur,
* Az sayıda sermaye grubu risksiz kazanç elde eder.
BU SİSTEMDE KİM KAZANIYOR?
Faiz belasının asıl taşıyıcıları; iç ve dış bağlantıları olan finans oligarşisi olarak dikkat çekiyor. Yapının alt katmanlarında ise şu üç kesim bulunuyor:
* Büyük özel bankalar ve onların beslediği medya, danışmanlık ve sermaye şirketleri
* Uluslararası kredi kuruluşları ve derecelendirme şirketleri
* Türkiye içinde bu sistemi savunan bir kısım akademik ve bürokratik çevreler.
FAİZİN DÜŞMESİNİ İSTEMEZLER ÇÜNKÜ…
Rantiye kesimi, faizlerin düşmesini şu dört nedenden dolayı istemezler:
* Ellerindeki para değer kazanır,
* Borçla iş yapan üreticiler zarar eder,
* Devlet daha fazla faiz ödemek zorunda kalır,
* Ve böylece hem siyaseti hem de ekonomiyi yönlendirme imkânı bulurlar.
BELADAN NASIL KURTULURUZ?
Yüksek faizli sistemin sona ermesi için siyasi irade kadar ekonomik akıl ve millî bir duruş da lazım. Bunun için yapılması gerekenler:
1. Merkez Bankası’nın bağımsızlığı bahane edilerek faiz lobilerine teslimiyet sona erdirilmeli.
2. Kamu borçlanma faizi %25’in üzerindeyse, bu kamu zararıdır. Borçlanma yeniden yapılandırılmalı.
3. KOBİ’lere ve üreticiye düşük faizli, uzun vadeli destek kredileri sağlanmalı.
4. Yüksek faizden kazanan sermaye gruplarının vergi yükümlülüğü artırılmalı.
5. Ekonominin temeli olan tarım ve sanayi özellikle desteklenerek borç ekonomisinden çıkılmalı.