Lopez, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında bankanın Türkiye'deki yatırımlarını, yeşil finansman ve Türkiye ekonomisindeki gelişmelere yönelik, soruları yanıtladı.
Lopez, Türkiye'nin temiz enerji hedefleri için 12 yılda ihtiyaç duyulan 100 milyar dolarlık yatırımın 90 milyar dolarını özel sektörün yapacağına işaret ederek, "Türkiye, istikrarlı bir makro duruma kavuşarak bu tür gereken finansmanları çekebilecektir." dedi.İstikrarlı para politikası ve yabancı kaynak akışı birbirini besleyen bir döngü
Bu kapsamda Türkiye ekonomisinde atılan adımların doğru yönde olduğunun altını çizen Lopez, şöyle devam etti:
"Yeni ekonomi yönetiminin atılması gereken doğru adımları attığını düşündüğümüzü banka olarak net bir şekilde dile getirdik. Bunu söyleyen sadece Dünya Bankası da değil. Türkiye'nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) şu an 350 baz puanın altında. Bu, henüz seçimden önceki dönemde 550 baz puanın üzerindeydi. Kredi derecelendirme kuruluşlarının bazılarının Türkiye'nin görünümünü yukarı yönlü revize ettiğini görüyoruz, bazı kuruluşlar görünümü negatiften nötre çevirdi. Geçen hafta, S&P Türkiye'nin (kredi notu) görünümünü durağandan pozitife çevirdi. Deutsche Bank ve JP Morgan gibi yatırım bankaları gelecek yıl Türkiye tahvil piyasasının çok hareketli olacağını söylüyor. Bu kuruluşlar işlerin doğru yönde gittiğini görüyor."
Lopez, henüz istenilen noktaya ulaşılmadığını ve bunun için biraz sabırlı olmak gerektiğini belirterek, "Bu işin güzelliklerinden biri de bu çembere girdiğinizde, bir taraftan yatırımlar geliyor çünkü ekonomide istikrar sağlanıyor diğer taraftan kaynak akışı oldukça, durumu istikrara kavuşturmak daha kolay oluyor. Bundan sonrası biraz sebat gerektiriyor." dedi.
Merkez Bankasının faiz artışlarıyla enflasyonla mücadele ettiğini aktaran Lopez, şu anda "muhtemelen piyasaların faiz oranındaki artışın sınıra ulaşacağını düşünmeye başladığı bir noktaya gelindiğini" ifade etti.
Lopez, liradaki değer kaybının etkisinin enflasyona geçmeye başladığını görene kadar kararlı olmak gerektiğinin altını çizerek, şunları kaydetti:
"Liradaki değer kaybının etkisi enflasyona yansıdığında, para politikası ve maliye politikasının, enflasyonun biraz daha kabul edilebilir seviyeye geldiğini görmesine ve biraz sabırlı olmaya ihtiyaç var. Biz Türkiye'de enflasyonun 2024 ortasında zirve yapmasını ve sonrasında düşüşe geçmesini bekliyoruz. Banka olarak, gelecek yıl sonunda enflasyonun yüzde 35-40'a gerileyeceğini ve sonraki yıl yüzde 15 seviyelerine ineceğini öngörüyoruz. Açıkçası, bu gelişmeler küresel ekonomide neler olacağına da bağlı."