,

"İstanbul Sözleşmesi'ni terk etme kararı piyasalara olumsuz mesajdı"

Reuters, 14-28 Mayıs seçimlerinin ardından ekonomi yönetiminde yapılan değişiklileri ele alan bir analiz yayınladı. Ekonomi yönetiminde yapılan üst düzey atamaları değerlendiren ajansa konuşan üst düzey AK Partili yetkililer "Yeni kabinenin, yargı sistemindeki 'algılanan hasarı' onarmak için yakında adımlar atılacağını" söyledi. Yetkili "Kısmen yabancı yatırımcıları rahatlatmak için yargı reformlarını hayata geçirmenin kritik önem taşıdığını" söyledi.

"İstanbul Sözleşmesi'ni terk etme kararı piyasalara olumsuz mesajdı"

Seçimlerden sonra Türk Lirası'nın hızla değer kaybettiği ve enflasyonun yükselmeye devam ettiği Türkiye'de uzmanlar, ekonomik iyileşme sağlanabilmesi için yapılmakta olan 'U dönüşü'nden daha fazlasına ihtiyaç olduğunu ileri sürdü.

Reuters haber ajansının haberinde analistler yatırımcılara güven vermek için gereken istikrar, hesap verebilirlik ve şeffaflığın ancak yasal uyumluluktaki köklü değişikliklerle sağlanabileceğini vurguladı.

Finans piyasalarının saygı duyduğu bir isim olan Mehmet Şimşek'in maliye bakanlığına, Hafize Gaye Erkan'ın ise Merkez Bankası Başkanlığı'na atanmasını olumlu bir gelişme olarak değerlendiren eleştirmenler, bununla birlikte, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi altında özgürlüklerin erozyona uğradığını ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın köklü reformlar yapmasının beklenmediğini dile getiriyor. Bu sebeple de uzmanlara göre Türkiye'ye yapılan dış yatırımlarda önemli bir değişiklik yaşanmayacak.

"Bunun kalıcı olabilmesi için sadece kişilere değil, hukukun üstünlüğüne de saygı duyulmalı" diyen Daha İyi Yargı Derneği Başkanı Mehmet Gün, "Şimşek'in yerine (gelecekte) geçecek ismin doğru kararlar almasını sağlamak için yasal altyapıyı güçlendirmemiz gerekiyor. Cumhurbaşkanının yetkilerini sınırlandırmamız gerekiyor." diyor.

İstanbul Sözleşmesi'nden çıkma kararını örnek gösteren Gün, bunun "uluslararası piyasalara, herhangi bir uluslararası anlaşmanın cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle keyfi olarak geçersiz kılınabileceği mesajını verdiğini" vurguladı.

Türkiye'nin önde gelen işadamları derneği TÜSİAD Başkanı Orhan Turan da, geçen martta düzenlenen bir konferansta, ülkenin hukukun üstünlüğünü ve bağımsız yargıyı güçlendirerek Batılı müttefikleriyle ilişkilerini güçlendirmesi gerektiğini söylemişti.

"Erdoğan'ın olumsuz etkisi"

Döviz rezervlerinin büyük ölçüde azaldığı ve TL'nin rekor düşük seviyelere indiği bir ortamda Şimşek'in atanması, yetkililerin döviz, kredi ve borç piyasaları üzerindeki kontrolleri gevşeteceği beklentilerini artırdı.

Erdoğan'ın Hafize Gaye Erkan'ı Merkez Bankası Başkanı olarak ataması da bu 'U dönüşü'nü pekiştirerek faiz artışlarının önünü açtı izlenimini güçlendirdi.

Ancak analistler Erdoğan'ın "tek karar verici" olmasından dolayı merkez bankası gibi özerk olması gereken kurumlar üzerindeki etkisinin doğrudan yabancı yatırımı uzak tutacağını söylüyor.

Maliye Bakanlığı verilerine göre doğrudan yabancı yatırımlar geçen yıl 13,1 milyar dolar civarında gerçekleşti; bu rakam beş yıl öncesine göre artış gösterse de 2021 ile neredeyse aynı seviyede

Lawrence Üniversitesi'nde Orta Doğu Tarihi ve Siyaseti Profesörü Howard Eissenstat, Türkiye'nin yolsuzluk gibi temel sorunları ele alan köklü reformlar yapmadığı sürece doğrudan yabancı yatırımda kayda değer bir artışın olası olmadığını söyledi.

"Ekonomik reformlar ne olursa olsun, yatırımlar önemli ölçüde artmayacaktır" dedi.

Bu savı destekleyen İnsan Hakları İzleme Örgütü Türkiye Direktörü Emma Sinclair-Webb de hapisteki Osman Kavala ve yeni seçilen milletvekili Şerafettin Can Atalay gibi isimlerin tutukluluklarının sürmesine vurgu yaparak "İtibarsız bir adalet sistemi özellikle Avrupalı yatırımcılar için endişe verici. Özgür bir basın ve bağımsız mahkemeler yoksa, yatırımlar için iklim genellikle olumsuz olur" dedi.

tr.euronews.com

İlişkili Haberler

Manşetler