Gazete Memur - gazetememur.com


© Copyright 2025 Gazete Memur
Dolar : 38,4227 %0,19 Değişim Euro : 43,6587 %-0,17 Değişim Altın : 4.100,03 %-0,72 Değişim BIST 100 : 9.432,55 %-0,61 Değişim Brent Petrol : 66,72 %0,26 Değişim Bitcoin : 93.885,37 %-0,28 Değişim

Ev sahiplerinin talepleri kentsel dönüşüm sürecini baltalıyor

Kentsel dönüşüm projelerinde müteahhitlerin en zorlandığı konuların başında mülk sahiplerinin kâr hırsı geliyor. Bir daireye bir daire, ekstra para talebi, daha büyük metrekare gibi birçok talep geliyor. Oysaki İstanbul’un dönüşüm için kaybedecek zamanı yok. Müteahhitler artan girdi maliyetlerine rağmen dönüşüm projelerine devam ediyor. Ancak ev sahiplerinin talepleri bu süreci baltalıyor.

Kaynak : Türkiye Gazetesi Giriş : Güncelleme :
Ev sahiplerinin talepleri kentsel dönüşüm sürecini baltalıyor

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da yaşanan deprem can ve mal kaybına sebep olmasa da insanları ciddi anlamda endişelendirdi. Birçok vatandaşımız uzun süre sokaklarda geceledi. Deprem gerçeği ile bir defa daha yüzleştik. Bu durum kentsel dönüşümün ne kadar hayati bir konu olduğunu bir defa daha ortaya koydu. Biz de ivedilikle Emlak ve Trend sayfamızda bu konuyu manşetlerimize taşıdık.

Özellikle yerel seçimler sonrası dönüşüm projelerinin aksadığını, belediyeler ile bakanlıkla arasında koordinasyon problemlerinin yaşandığını. Bürokrasinin had safhaya ulaştığını ve Ak Parti’nin Türkiye’yi dönüştürme hedefinin CHP’li belediyeler tarafından engellendiğini kaleme aldık. Rant, yolsuzluk ve rüşvet olaylarının ayyuka çıktığına, dönüşüm yerine konserlere milyon liralar harcandığına şahit olduk. Kısacası son altı yılda İstanbul’a bir çivi bile çakılmadı.

KAYBEDECEK ZAMAN YOK

Bütün bu yaşananların dışında kentsel dönüşümü yavaşlatan ve süreci uzatan bir konu daha var. O da mülk sahiplerinin dönüşüm sürecini rant olarak görmesi ve bunun üzerinden kazanç sağlama istekleri… Bugün birçok müteahhit, dönüşüm sürecinde ev sahiplerinin sorun çıkardığını açıkça ifade ediyor. İstanbul’un neresinde olursa olsun, çoğu mülk sahibi kendi dairesi üzerinden ciddi kazanç elde etmeye çalışıyor. Kimi bir daireye iki daire istiyor, kimi ise mevcut haklarının çok üzerinde taleplerde bulunuyor. Bu durum hem projelerin başlamasını geciktiriyor hem de mevcut riskli yapı stokunun hızla yenilenmesini imkânsız hâle getiriyor. Oysa unutulmamalı ki kentsel dönüşüm, bir yatırım fırsatı ya da rant kapısı değil, can güvenliği için hayati bir zorunluluktur. Deprem gerçeğinin her geçen gün daha yakıcı şekilde hissedildiği bir ortamda, herkesin cebini değil, canını düşünerek hareket etmesi gerekiyor. Şunu net bir şekilde anlamamız gerek; İstanbul’da kaybedecek zaman yok. Dönüşüm artık bir tercih değil, hayatta kalmak için bir mecburiyet...

ÇOĞU EV SAHİBİ CEBİNİ DÜŞÜNÜYOR

Sektörün en büyük oyuncularından biri yaşanan süreç ile ilgili şu açıklamayı yapıyor: İstanbul’da özellikle riskli bölgelerde kentsel dönüşüm projelerine başladığımızda en büyük zorluk, ev sahiplerinin aşırı beklentileri oluyor. Birçok vatandaşımız, yaşadığı binanın eski ve depreme dayanıksız olduğunu bilmesine rağmen, sürece tamamen ticari bir gözle yaklaşıyor. Normal şartlarda, bir daire verip yerine yeni, güvenli bir daire alması gerekirken; ‘Bana ek bir daire verin, dairem daha büyük olsun, üstelik taşınma masraflarımı da karşılayın’ gibi taleplerle geliyorlar. Bu beklentiler, hem projenin ekonomik dengesini bozuyor hem de projeyi imkânsız hâle getiriyor. Biz inşaat firmaları olarak zaten artan inşaat maliyetleri, arsa payı, ruhsat ve harç giderleri gibi ağır yüklerin altındayız.

DÖNÜŞÜM SÜRECİNDE SIKINTI YAŞIYORUZ

Bir diğer müteahhit ise şu ifadeleri kullanıyor: Biz sahada bire bir vatandaşla muhatap oluyoruz. Bir binanın dönüşümünü planladığımızda önce tek tek daire sahipleriyle görüşüyoruz. Görüşmelerin neredeyse yarısında, ‘Ben buradan ekstra bir kazanç elde etmek istiyorum’ yaklaşımıyla karşılaşıyoruz. Vatandaşlar da haklı; yıllardır emek verdikleri evlerini veriyorlar, tabiatıyla en iyisini istiyorlar. Ancak, yaşanılan yapının riskli olduğu, muhtemel bir depremde hayatlarının tehlikede olduğu gerçeği göz ardı ediliyor. İnsanlar 30 yıllık, çürümüş bir binadaki dairelerine bile sanki lüks bir rezidansta yaşıyormuş gibi değer biçiyorlar. Mesela 100 metrekarelik bir daire sahibi, dönüşüm sonrasında hem dairesinin büyümesini hem de üstüne bir daire daha almayı talep edebiliyor.

Necmi ÇİÇEKÇİ