Erdoğan: Enflasyon verileri umutlarımızı artırdı, kira enflasyonu da düşecek
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bu sabah kasım ayı enflasyon rakamları açıklandı. Orada da umutlarımızı artıran bir tabloyla karşılaştık. Buna göre kasım ayı enflasyonumuz 0,87 geldi. Temel mal enflasyonu yüzde 18'ler seviyesine indi. Hizmet enflasyonundaki düşüş ise sürüyor" dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.
Yılın üçüncü çeyrek verilerinin açıklanmaya başladığını hatırlatarak konuşmasına başlayan Erdoğan, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından paylaşılan ilk 9 aylık turizm istatistiklerine dikkati çekti.
Erdoğan, 2025 yılının ilk 9 ayında Türkiye'yi ziyaret eden kişi sayısının geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 1,6 artışla 49 milyon 993 bine yükseldiğini belirterek, "Turizm gelirlerinde ilk 3 çeyrekte 50 milyar doları yakaladık. Böylece tüm zamanların 3 çeyrek rekorunu kırmış olduk." diye konuştu.
"OECD ülkeleri arasında dördüncü sırada yer aldık"
Pazartesi günü açıklanan büyüme rakamlarının oldukça müspet olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ekonomimiz 21 çeyrektir kesintisiz sürdürdüğü büyüme trendini 2025'in üçüncü çeyreğinde de devam ettirmiştir. Türkiye ekonomisi üçüncü çeyrekte yıllık bazda yüzde 3,7 büyüyerek istikrarlı seyrini korumuştur. Bu oranla OECD ülkeleri arasında dördüncü, G20 ülkeleri arasında da beşinci sırada yer aldık." ifadelerini kullandı.
Tarım sektöründe, zirai don ve kuraklık kaynaklı arzu edilmeyen bir küçülme yaşandığını dile getiren Erdoğan, bu yıl yağışların bol ve bereketli olmasıyla tarımın toparlanmasını beklediklerini ifade etti.
"Milli gelirimiz 1,5 trilyon doları aştı"
Makine ve teçhizat yatırımlarındaki artışın üretime ilişkin umutları güçlendirdiğinin altını çizen Erdoğan, "Yıllıklandırılmış milli gelirimiz 1,5 trilyon doları aşmıştır. Büyüme rakamlarımız milletimiz için hayırlı, uğurlu olsun diyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti;
Bir diğer önemli gelişme ülkemizin risk primindeki düşüştür. CDS'imiz 233 baz puana gerileyerek son 7 yılın en düşük seviyesine indi. Bu sabah kasım ayı enflasyon rakamları açıklandı. Orada da umutlarımızı artıran bir tabloyla karşılaştık. Buna göre kasım ayı enflasyonumuz 0,87 geldi. Temel mal enflasyonu yüzde 18'ler seviyesine indi. Hizmet enflasyonundaki düşüş ise sürüyor. Deprem konutları ve sosyal konut projelerimizle birlikte kira enflasyonunda hızlı bir gerileme bekliyoruz. Bu güzel haberlerin de ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyorum.
"Hedeflerimizden kopmadık ve kopmuyoruz"
Her zaman söylediğim gibi Türkiye'nin hedefi, rotası, izleyeceği güzergah bellidir. Bu hedef, 86 milyonun tamamının refahını kalıcı biçimde artırmaktır. Bu hedef, 2028 yılında 1,9 trilyon dolarlık bir ekonomik büyüklüğe ulaşmaktır. Bu hedef, gelecek 3 yıl içinde mal ihracatımızı 375 milyar dolara çıkarmaktır. Bu hedef, yine 3 yıl sonra turizmde 100 milyar dolar gelir elde etmektir. Bu hedef, ülkemize 2 trilyon dolar maliyeti olan terör belasına son vererek Türk ekonomisini şahlandırmaktır. Bölgemizdeki sıcak çatışmalara, küresel ekonomideki belirsizliklere, gümrük tarifeleri üzerinden alevlenen ticaret savaşlarına, Türkiye'nin önünü kesmek için türlü oyunlar çeviren melun ve meyyus odaklara rağmen; hamdolsun hedeflerimizden kopmadık ve kopmuyoruz.
Bizi cesur kılan, bizi her türlü badire karşısında güçlü ve dirençli kılan işte budur; hedeflerimize ulaşacağımıza olan sarsılmaz inancımızdır. Ekonomi başta olmak üzere her alanda daha aydınlık bir Türkiye'ye inşallah hep beraber vasıl olacağız. Bu ülkeye yeni bedeller ödetmeyecek, bedel ödetmek isteyenlere de geçit vermeyeceğiz. Suyu önce bulandırıp sonra da bulanık suda sazan avına çıkan simsarların oyunlarına gelmeyeceğiz. Elbette ekonomide rakamlar, oranlar, karşılaştırmalar önemlidir; ama asıl olan 86 milyonun topyekün düşüncesi, fikri ve kanaatidir. Asıl olan esnafın, tüccarın, emeklinin, emekçinin ne dediği, ne hissettiğidir. Bu süreçte sadece rakamlara, sadece oranlara bakmıyor; çarşıya, pazara, esnafa, tüccara, reel sektörün kalbinin attığı sanayi bölgelerimize de kulak veriyoruz. Reel sektörden gelen talep ve şikayetleri daima dikkatle dinledik, bugün de istişare hattımız en üst seviyededir.
"Emekçi ve sanayicimizin yanında olacağız"
Kabine toplantımız sonrasında KOBİ'lerimizle ilgili yeni bir müjdemizi paylaştık. Geçen yıl emek yoğun üretim yapan tekstil, hazır giyim, deri ve mobilya sektörlerinde başlattığımız koruma programını devam ettiriyoruz. İstihdamını koruyan KOBİ'lerimize çalışan başına verdiğimiz aylık 2.500 liralık desteği, 2026 senesinde 3.500 liraya yükseltiyoruz. Büyük ölçekli firmalarımızı da dahil edeceğimiz yeni programla 1 milyon 100 bin istihdamı koruyacak emekçi ve sanayicimizin yanında olacağız. Yeni programımızın ekonomimize hayırlı olmasını diliyorum.
Son toplantımızdan bu yana uluslararası ilişkiler boyutunda oldukça yoğun bir mesaimiz oldu. Özellikle G-20 Liderler Zirvesi vesilesiyle bulunduğumuz Güney Afrika Cumhuriyeti'nde önemli temaslar gerçekleştirdik. Biliyorsunuz G-20 ülkeleri dünya ekonomisinin yüzde 85'ini, nüfusunun ise üçte ikisini temsil ediyor. Bu ülkeler gerek iktisadi güçleri, gerek dünya siyasetindeki ağırlıklarıyla küresel sorunlara çözüm arayışında ön plana çıkıyor. Biz de G-20'nin en aktif üyelerinden biri olarak çalışmalara gereken desteği veriyoruz. Johannesburg Zirvesi'nde de "Daha Adil Bir Dünya Mümkün" şiarıyla küresel sistemin yapılandırılmasına olan ihtiyacı dile getirdik.
Dünya genelinde her 10 kişiden biri hala aşırı yoksullukla mücadele ediyor. Dünyanın birçok ülkesine gittiğimizde şu ibretlik manzarayla sık sık karşılaşıyoruz: Bir yanda dünyanın en pahalı markalarıyla arz-ı endam eden bir avuç elit varken, diğer yanda günlük bir dolar gelirle hayata tutunmaya çalışan milyonları görüyoruz. Zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan mevcut düzenin sürdürülebilir olmadığının altını her zeminde çiziyoruz. G-20'de verdiğimiz mesajların, bilhassa Afrikalı kardeşlerimiz nezdinde memnuniyetle karşılandığını özellikle gördük. Türkiye, uluslararası platformlardaki dik ve dirayetli duruşuyla daha fazla takdir topluyor, çağrıları daha fazla makes buluyor.
"Biz vicdan sahibi bir millet ve devletiz"
Bunda elbette ülkemizin son 20 yılda kıtayla ilişkilerini geliştirmesinin büyük payı var. Son 20 yılda Afrika'daki büyükelçiliklerimizin sayısı 12'den 44'e çıktı. Afrika ülkelerinin Ankara'daki temsilcilikleri ise 10'dan 38'e yükseldi. Kıtayla ticaretimiz 20 senede 5 milyar dolardan 37 milyar dolar seviyelerine geldi; hedefimiz ise 50 milyar dolar. Doğrudan yatırımlarımız 10 milyar dolara ulaşırken, şirketlerimiz 97 milyar dolar değerinde 2 binden fazla proje üstlendi. Türk Hava Yolları'mız 41 ülkede 64 noktaya ulaşarak kıtanın en geniş uçuş ağına sahip firmalarından biri oldu. Türkiye Maarif Vakfı'na ait okullarımız 22 bin öğrenciye eğitim hizmeti veriyor. Türkiye mezunu öğrenciler kıtada artık bakan, büyükelçi, bürokrat, iş adamı, akademisyen olarak önemli görevlere geliyor. İnşallah çok daha iyi yerlerde olacağız.
Şunu burada bir kez daha belirtmek isterim: Afrika ve Afrika halkları bizim kardeşimizdir. Bu kardeşlik hukukunun gereklerini yerine getirmek bizim görevimizdir. Bu hukuka 20 yıl boyunca hiç gölge düşürmedik, inşallah düşürmeyeceğiz. Şunun da bilinmesinde fayda görüyorum; Biz her şeyden önce vicdan sahibi bir millet ve devletiz.
En yakınımızdan en ücra köşeye kadar ulaşabildiğimiz her yere, imkanlarımız ölçüsünde el uzatmak bizim için çekinilecek bir durum değildir. Tam tersine, Türkiye'nin alan el konumundan son 23 yılda veren el konumuna gelmesi, ülkemiz ve milletimiz adına bir kıvanç vesilesidir. Nasıl 103 bin tonu aşan insani yardımlarımızla Gazze'ye en fazla yardım gönderen ülkelerden biriysek; neredeyse tüm dünyanın derin bir sessizlikle izlediği Sudan'daki trajediye de en fazla hassasiyet gösteren biziz. AFAD'ımız, Kızılay'ımız, Türkiye Diyanet Vakfımız ve bu meseleyi dert edinen insani yardım vakıflarımız; tıpkı Gazze'de yaptıkları gibi Sudan'daki insani felaketi de hafifletmek için seferberlik ruhuyla koşturuyor. Akan kanın bir an önce durması, Sudan'ın daha fazla kaosa sürüklenmemesi için yoğun çaba içindeyiz. Büyük ülke olmak, büyük millet olmak neyi gerektiriyorsa inşallah içeride ve dışarıda biz işte bu tavır içerisinde olacağız.
2026 yılı Türkiye açısından kelimenin tam anlamıyla bir uluslararası zirveler yılı olacak. COP31 Zirvesi vesilesiyle 200'e yakın ülkeyi Antalya'mızda ağırlayacağız. Temmuz ayında NATO Zirvesi'ni başkentimiz Ankara'da gerçekleştireceğiz. Türk Devletleri Teşkilatı'nın 13. Zirvesi'ne ülkemizde ev sahipliği yapacağız. 2026 senesi boyunca da Türkiye'nin itibarına itibar katmayı sürdüreceğiz. Namık Kemal bizim iç siyasette hizmet odaklı, dış siyasette vicdan eksenli politikamızı bakın nasıl anlatıyor, "Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten, Mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez ianetten."
