Seçimlere 13 gün kalmışken ekonomik göstergelerde kötü gidişat sürüyor. İktidar, baz etkisiyle düşen yıllık enflasyona sevinirken fiyatlardaki artışın önü kesilemiyor. Merkez Bankası’ysa döviz kurlarını tutabilmek için zaten eksideki rezervleri erittikçe eritiyor.
AKParti, sonuç alamadığı Mehmet Şimşek hamlesi dışında seçimi kazanması halinde mevcut ekonomi politikalarından geri adım atacağına dair işaretler vermiyor. Cumhur başkanı Tayyip Erdoğan, 21 Nisan’daki konuşmasında ”Bu kardeşiniz iktidarda olduğu sürece faiz yükselemez. Türkiye’de faiz düşecek. Göreceksiniz enflasyon da faizle beraber düşecek” dedi.
Millet ittifakıysa seçimi kazanması halinde ekonomide ‘normalleşme’ vadediyor.
Ekonomi gazetesinin Şans Sohbetleri programında Hakan Güldağ’a konuşan Ağaoğlu, tüm partilerin seçim sonrasında ortodoks politikalara dönülmesi konusunda anlaşması gerektiğini söyledi: ”15 Mayıs günü irade boşluğu olmaması gerekiyor. İki ittifakın da görüşlerini önceden açıklamasında fayda var.”
Ağaoğlu’na göre mevcut politikalarda ısrarın sonu ödemeler dengesinde problemle birlikte mal ve hizmetlerin bazılarında yoksunluk yaşanması olacak: ”Bunun devamı eşittir karaborsa. Bu çok dillendirilmiyor diye yaşamayacağımız bir şey değil. Bu risk var mı var.”
Seçim sonrasında iktidara kimin geleceğinden bağımsız olarak ortodoks ekonomi politikalarına dönüş bekleyen Ağaoğlu, her iki ittifakın da radikal önlemler almasını beklemiyor: ”Bazı seviyeler var. Dolar için 25 TL konuşuluyor. Dolar/TL’yi şu an üç katına çıkarsak hiçbir sorunu çözmez. Problemler çözülmesi daha zor hale gelir. 15 Mayıs gününü iyi yönetmek gerekir. Orada herhangi bir kur gerçekleşirse onu geri getirmek zorlaşır.”
Ağaoğlu’nun finansal piyasalar açısından önerileriyse şöyle: ”Farklı bir seçime gidiyoruz. Seçim sonrasında daha önce hiç hissetmediğimiz, bilmediğimiz olayların yaşanma ihtimali olan bir dönem bizi bekliyor. Yatırımcılara İki tavsiyem var. Bunlardan bir tanesi mümkün olduğu kadar döviz riskini minimize etmeleri. Ellerinde hem TL hem döviz likiditesi bulundursunlar. Bunun bedeli bir miktar faiz ödemek olabilir ama likidite avantajlarına karşı bu riskler alınabilir.
İkinci olaraksa özellikle borsa katılımcıları dahil olmak üzere mümkün olduğu kadar 15 Mayıs’a bir işlem bırakılmaması. Kimin seçildiğinden bağımsız olarak söylüyorum bunu. 16 Mayıs’ta hayat normale dönecek. Ama 15 Mayıs’ta her ne olursa olsun itirazlar olacak. Biraz daha zaman alacak bir süreç bizi bekliyor. 15 Mayıs’ta herkes ‘kim vurduya gitme’ ihtimali olan bir güne uyanacak. Finansal piyasalar açısından böyle küçük bir tavsiye niteliğinde bir uyarıda bulunalım.”
DİKEN