Döviz spekülatörüne tek kuruş vergi yok
Bir vatandaşın bir kaç bin dolarlık birikimi için vergi dairesine yazdığı dilekçe ile vergi muafiyeti istemesi üzerine yazılan özelge (mukteza) spekülatörlerin milyarlarca dolarlık istismarına kapı araladı. Şirketlerin döviz işlemlerinden sağladıkları kârları “ticari kazanç” kapsamında yüzde 25 vergilendirilirken, bireysel olarak sık sık yüklü miktarlarda al-sat yapıp yüksek gelir elde edenler tek kuruş ödemiyor. Vatandaşın günlük ekmek parasından dahi vergi kesilirken milyonlarca dolar alım-satımından kazanç elde eden bireylerin karlarından herhangi bir ücret alınmaması Türkiye’de en büyük istismar alanı olarak dikkat çekiyor. Fırsatçıların özellikle enflasyonun yüksek seyrettiği ve Türk Lirası'nın değer kaybettiği dönemlerde döviz üzerinden yaptıkları vurgun daha da belirgin hale geliyor. Bireysel olarak aşırı tutarlardaki döviz alım-satım faaliyetlerinden sağlanan gelirlerin ticari kazanç sayılması ve vergilendirilmesi gerekiyor. Mevcut uygulamada değişikliğe gidilmesi, vergide adaleti sağlayacağı gibi hem kayıt dışılığı önleyecek hem döviz piyasalarındaki spekülatif baskıyı azaltacak.

Bireysel olarak sık sık yüklü miktarlarda döviz alım-satım işlemi yapıp yüksek kazanç sağlayan kişilerden vergi alınması, kayıt dışı ekonominin önlenmesi açısından büyük önem taşıyor. Vergide hem adaleti güçlendirecek hem de etkinliği artıracak tedbirlerine her geçen gün bir yenisini ekleyen Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın aşırı tutarlarda sürekli olarak döviz al-sat ile servetini katlayan bireyselleri de radarına alması gerekiyor.
EN BÜYÜK İSTİSMAR ALANI
Vatandaşın her alışverişinden vergi kesilirken döviz milyoneri kişilerin al-sat işlemlerinden tek kuruş bile alınmaması Türkiye’de en büyük istismar alanı olarak dikkat çekiyor. Kur fırsatçılarının özellikle enflasyonun yüksek seyrettiği ve Türk Lirası'nın değer kaybettiği dönemlerde döviz üzerinden yaptıkları vurgun daha da belirgin hale geliyor.
TİCARİ KAZANÇ KAPSAMINDA
Binlerce eleman istihdam eden, üretim ve ihracat yapan şirketlerin döviz işlemlerinden elde ettikleri kârlar “ticari kazanç” kapsamında yüzde 25 vergilendirilirken, bireysel olarak büyük miktarlarda al-sat yapanlar için herhangi bir uygulama bulunmaması tepkiyle karşılanıyor. Uzmanlar, son dönemde yüklü miktarlarda ve sürekli olarak bireysel döviz alım-satım işlemleri üzerinden yüksek kâr sağlayan kişilerin vergi ödememesinin ciddi bir adaletsizlik yarattığını ve sistemde büyük bir boşluk oluşturduğunu dile getiriyor. Finans çevreleri, bu alandaki denetimsizliğin, döviz piyasalarında spekülatif hareketlere, fiyat dalgalanmalarına ve manipülasyonlara zemin hazırladığını savunuyor.
EKONOMİ İÇİN RİSK TEŞKİL EDİYOR
Özellikle bireylerin kazanç elde etmek amacıyla yüksek meblağlarla alım-satım yapmaları, ekonomi yönetimi açısından da risk teşkil ediyor. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan mali uzmanlar, “Yüksek tutarlı bireysel döviz işlemleri arızi de olsa vergilendirilmeli. Kanun zaten açık: Ticari bir kazanç varsa bu vergilendirilir. Bu konuda artık net uygulamalar geliştirilmesi gerekir. Maliye son dönemde benzer şekilde düşük beyan ve kayıt dışı kazançlar için ciddi denetim başlattı. Aynı yaklaşım büyük miktarlarda ve sürekli yapılan bireysel döviz işlemlerine de yönelmeli” dedi.
DÖVİZDE SPEKÜLATİF BASKI AZALIR
Gelir İdaresi Başkanlığı’nın konuyla ilgili olarak bir “tarama ve izah daveti” süreci başlatmasının yanında yüksek tutarlı, tekrarlı döviz işlemleri yapan kişilere vergi mükellefiyeti doğabileceğini hatırlatması bekleniyor. Bireysel olarak büyük miktarlı döviz al-sat kazançlarının yüzde 15’ten başlayıp yüzde 40’a kadar çıkan oranlarla vergilendirilmesi gerektiği belirtiliyor. Uygulamanın hayata geçirilmesi halinde vergi adaletinin sağlanabileceği ve döviz piyasasındaki spekülatif baskının azaltılabileceği öngörülüyor.
YASAL DAYANAĞI VAR
Gelir Vergisi Kanunu’nun 37. maddesine göre, mal alım-satımı sonucu doğan gelirler, ticari kazanç sayılıyor. Süreklilik unsuru aranmaksızın yapılan işlemler de arızi kazanç kapsamında vergilendirilebilir. Gerçek kişilerin yüksek miktarlı döviz alım-satımından kazanç elde etmesi kanunen vergiden muaf tutulmuyor. Ancak işlemin niteliğine göre (sıklık, amaç, tutar) ticari mi, arızî mi olduğuna karar veriliyor. Maliye birçok özelgesinde “Kişisel tasarruf amacıyla yapılan döviz alım-satım işlemleri ticari kazanç olarak değerlendirilmez” diyor. Bu istisnanın uygulanabilmesi için alım-satımın büyük miktarlarda ve çok sık yapılmaması, kâr amacıyla profesyonelce yürütülmemesi gerekir. Vergi idaresi bu doğrultuda uygulama değişikliğine gidip söz konusu kişiler hakkında geriye yönelik inceleme yapabilir.
Neden vergi alınmalı?
1. VERGİ ADALETİ SAĞLAR
Tüzel kişiler aynı işlemlerden vergi öderken bireylerin muaf olması eşitlik ilkesine aykırıdır. Anayasa’nın 73. maddesi, herkesin mali gücüne göre vergi ödemesi gerektiğini hükme bağlıyor.
2. EKONOMİK İSTİKRARA KATKI VERİR
Bireyler tarafından yapılan yüklü döviz alım-satım işlemleri spekülasyon yaratmakta, kur dalgalanmalarını artırmakta ve enflasyonist baskıyı derinleştirmektedir.
3. KAYIT DIŞILIĞI ÖNLER
Yüksek miktarda kar elde eden fakat bunu beyan etmeyen kişilerin tespiti ve vergi sistemine dahil edilmesi kayıt dışı ekonomiyi daraltacaktır.
Vatandaşın masum sorusu vurgunun maskesi oldu
2016 yılında İstanbul’daki bir vergi dairesine mütevazı bir vatandaş, yurt dışından getirdiği bir miktar dövizle ilgili beyanname verip vermeyeceğini sorarak özelge (mukteza: Yazılı Maliye görüşü) talebinde bulundu. Vergi dairesi, bu kişiye yazdığı muktezada sadece bu özel ve düşük tutarlı işlem için “beyanname gerekmeyebilir” şeklinde ihtiyatlı bir yorum yaptı. Ancak işte tam burada Türkiye’nin mali tarihinde vergisiz bir alan açıldı. Bu sınırlı ve şahsi yorum, bazı döviz vurguncuları tarafından bir yasal muafiyet gibi kullanıldı. Vergi yokmuş gibi davranıldı. Bu yorumun arkasına sığınılarak, milyarlarca dolarlık döviz alım satımından elde edilen kazançlar yıllar boyunca vergisiz kaldı. Oysa Anayasamız açık: “Vergi, kanunla konulur; muafiyet ve istisna da kanunla olur.” Hiçbir vergi dairesi yetkilisinin yorumu, devletin vergi sistemini geçersiz kılamaz. Ancak maalesef bu açık hukuk kuralı yıllardır çiğnendi. Bugün hâlâ bireyler yüksek miktarda döviz alıp satarak kazanç sağladığında hiçbir vergi ödemiyor. Oysa aynı kazancı bir şirket sağladığında %25 vergi ödüyor.