Küresel piyasalarda gözler ABD'de bugün açıklanacak enflasyon verilerine çevrildi. Yüksek enflasyon ve resesyon ikilemi arasında kalan ABD ekonomisinde, ABD Merkez Bankasının (FED) önceliği enflasyona verdiği görülüyor. Ülkede TÜFE'nin aylık yüzde 0,6 artacağı, yıllık enflasyonun da yüzde 8,6’dan 8,8’e çıkacağı tahmin ediliyor. ABD'de tarım dışı istihdam haziranda 372 bin kişi artarak piyasa beklentilerini aşarken, işsizlik oranı değişim göstermeyerek yüzde 3,6’da kaldı. İş gücü piyasasının güçlü kalması FED’in para politikalarındaki şahin duruşunu koruyacağına işaret etse de enflasyonun kontrol altına alınabileceğine yönelik beklentilerin güçlenmesi, resesyon ihtimaline rağmen piyasalarda olumlu fiyatlanmaya devam ediyor.
DOLAR ENDEKSİ 108'İ AŞTI
Para piyasalarındaki fiyatlamalarda temmuz toplantısında 75 baz puan, eylül toplantısında ise en az 50 baz puanlık faiz artışına kesin gözüyle bakılıyor. FED faiz kararını 27 Temmuz’da saat 21.00’de duyuracak. Tahvil piyasalarındaki satış eğilimine karşın enflasyon endişesi ve güvenli liman olarak artan dolar talebi sonrası dolar endeksi 108,5’le son 20 yılın zirvesine çıktı. Geçen hafta içinde resesyon endişeleriyle 97,2 dolara kadar gerileyen Brent petrolün varil fiyatı da Çin’in 220 milyarlık altyapı paketi açıklaması ve güçlü devam ABD iş gücü piyasası verileriyle kayıplarını kısmen telafi ederek 100-107 dolar seviyesinde hareket etti. Altının ons fiyatı ise düşüş eğilimini üst üste dördüncü haftaya taşıyarak haftayı yüzde 3,8 değer kaybıyla 1.742 dolardan kapatırken dün 1.723 doları gördü.
20 YILIN EN DÜŞÜK SEVİYESİNE GERİLEDİ
FED’in agresif şahin duruşu doları tüm önemli para birimlerine karşı güçlendirirken, avro/dolar paritesi de 2002’den bu yana en düşük seviyesine indi. Avrupa Merkez Bankasının (ECB) bu ay faiz oranlarını 25 baz puan artırması bekleniyor. ECB’nin daha güçlü faiz artışı için FED kadar kararlı olmaması avro/dolar paritesini baskılamayı sürdürürken, geçen hafta yüzde 2,2 değer kaybıyla haftayı 1,0186’dan kapatan avro/dolar paritesi dün de son 20 yılın en düşüğüne gerileyerek 1,0000 seviyesini gördü, böylece 20 yıl sonra bir avro bir dolara eşitlenmiş oldu.
İHRACATTA PARİTE AVANTAJI BİTTİ
Avro ve doların eşitlenmesi, ihracatçı ve Türkiye’nin ihracat odaklı büyümesi açısından da ‘olumsuzluk’ olarak değerlendiriliyor. Hammaddenin dolarla temin edilip ihracatın avro bölgesine yapılmasının Türk üreticisine sağladığı avantaj da bu eşitlikle sıfırlanmış oldu. Türkiye, 250 milyar dolara yaklaşan yıllık ihracatının yarıdan fazlasını avro kullanan Avrupa Birliği ülkelerine ve İngiltere’ye gerçekleştiriyor. Avronun değer kaybı, turizm gelirleri başta olmak olmak üzere hizmet ihracatı gelirlerinde de değer kaybına sebep olacak.