Türkiye'de asgari ücret, çalışanların yarıdan fazlasını ilgilendiriyor.
Bu yıl 17 bin 2 lira olan asgari ücret, Nisan ayından beri açlık sınırının altında, yıl içinde bir enflasyon düzeltmesi de yapılmadı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre yıllık enflasyon Kasım itibariyle yüzde 47'nin üzerinde bulunuyor. Bu da asgari ücretin 11 ayda yüzde 47 eridiği anlamına geliyor. Sene sonu enflasyon beklentisi de son tahminlere göre yüzde 45 civarında.
Yeni asgari ücret için konuşulan rakamlar ise 21-24 bin dolayında değişiyor. Bu rakamlar için en az yüzde 25 en fazla yüzde 41 zam yapılması gerekiyor.
Yüzde 25 zam tahminleri 2025 enflasyon beklentisine dayanıyor. Merkez Bankası asgari ücrette ileriye dönük endekslemeye geçilmesi gerektiğini savunuyor. Bankanın en son açıkladığı 2025 enflasyon tahmini yüzde 21, tahmin aralığında üst bant ise yüzde 26. Bu tahminlerin tutturulamadığı ise biliniyor.
Türk-İş rakam vermedi
Asgari ücreti, yasa gereği işçi, işveren ve hükümetten 5'er temsilci olmak üzere 15 kişiden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu belirliyor.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nda işçiyi temsil eden tek sendika olan Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) asgari ücret talepleri ile ilgili bir rakam telaffuz etmedi.
Türk-İş Başkanı Ergün Atalay Pazar günü yaptığı açıklamada, "Rakamdan öte insanın insanca yaşayabileceği ve en azından hayat standartlarına nefes aldıracak ücret olması lazım. Asgari ücrete bir rakam koyarsın, enflasyon devam ettiği müddetçe asgari ücretin ne önemi ne özelliği var" dedi.
Türk-İş geçen yıllardaki komisyonlarda bekar bir işçinin yaşam maliyetini masaya getirmişti. Sendikanın hesaplamasına göre bekar bir işçinin yaşam maliyeti Kasım itibarıyla 26 bin 712 TL.
İşverenin talebi ne?
Komisyonda işveren tarafını temsil eden Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), asgari ücret artışı için yüzde 25-30 aralığında bir teklif sunmayı planlıyor.
Buna göre TİSK net asgari ücret için 21 bin 250 TL ile 22 bin 100 TL arasında değişen bir teklif önerecek.
Hükümetten 'denge' mesajı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dünkü kabine toplantısından sonra yaptığı açıklamada, "Hem çalışanlarımızın beklentilerini gözetecek hem de ülkemiz ekonomisine taşınması ağır bir yük getirmeyecek bir anlayışla sürecin yürütüleceğini ümit ediyorum" dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ise TBMM Genel Kurulunda yaptığı açıklamada asgari ücretin 2002 yılında 114 dolarken bugün 524 dolara çıktığını savunarak müzakerelerde kamu, işçi kesimi ve işletmeler arasında bir dengenin bulunacağını söyledi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan da çalışanları ve işverenleri memnun edecek ortak bir kararla asgari ücretin belirleneceğini belirtti.
DİSK: Yoksulluk sınırına göre güncellenmeli
Masada olmayan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) ise asgari ücret için yoksulluk sınırının dikkate alınmasını talep ediyor. Sendikaya göre yoksulluk sınırı ekim itibarıyla 72 bin 156 TL. Asgari ücretin yoksulluk sınırının en az yarısı kadar olmasını talep eden DİSK, ayrıca asgari ücrete yılda en az dört kez enflasyon güncellemesi yapılması ve işçinin büyümeden aldığı payın artırılması gerektiğini savunuyor.
Türkiye İstatistik Kurumu'na göre işçinin büyümeden aldığı pay son iki çeyrektir düşüyor. İşgücü ödemelerinin cari fiyatlarla gayrisafi katma değer içerisindeki payı ikinci çeyrekteki yüzde 40,4 seviyesinden yüzde 36,4'e geriledi. İşgücü ödemelerinin payı yılın ilk çeyreğinde ise yüzde 41,7 seviyesindeydi.
DİSK'e göre açlık sınırı ise Ekim itibarıyla 20 bin 860 TL. Sendikanın dün duyurduğu araştırmaya göre asgari ücretin yıllık tutarıyla 2003 yılında 25, 2005 yılında 31 altın alınabilirken bu yıl Kasım ayında ortalama cumhuriyet altını fiyatlarıyla 11,6 altın alınabiliyor.
Muhalefet ne diyor?
Ana muhalefet partisi CHP ise asgari ücret için 30 bin TL rakamını telaffuz etti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Özgür Karabat, "Asgari ücretin 2025'in ilk 6 ay için en az 30 bin TL olmasını ve ikinci 6 ayda da tekrardan güncellemesini istiyoruz" dedi.
Asgari ücret taleplerini DEM Parti en az 35 bin TL, İYİ Parti 28 bin TL olarak açıkladı.
Mevzuata göre Asgari Ücret Tespit Komisyonu kararlarının Komisyon Başkanı tarafından kamuoyuna duyurulması gerekiyor. Ancak son yıllarda asgari ücret Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından duyuruluyor.
DW Türkçe'ye konuşan iktisatçı Prof. Dr. Oğuz Oyan, Türkiye'de asgari ücret belirlenirken "sermaye birikim ihtiyaçları bakımından kaça razı olabilir" bakışıyla hareket edildiğini, sermayenin asıl karar verici, işçinin ise zayıf bir temsiliyeti olduğunu düşünüyor.
Satın alma gücü geriledi
Asgari ücret için yüzde 25 altında bir zammın mümkün olmadığını belirten Oyan, yüzde 25 zammın 21 bin 275 lira olduğunu, eğer yüzde 30 zam yapılırsa rakamın 22 bin 103 liraya çıkacağını söylüyor.
Yıl sonunda yüzde 45 enflasyon beklentisi üzerinden bir zam yapıldığında asgari ücretin 24 bin 652 lira olabileceğini dile getiren Oyan, asgari ücretin bu senenin başındaki satın alma gücünü tekrar yakalayabilmesi için 12 aylık ortalama enflasyona bakmak gerektiğini vurguluyor. Oyan'a göre bunun için asgari ücret yüzde 60 zamla 27 bin 356 liraya çıkarılmalı.
Bunun üzerine 2025 yılı 12 aylık ortalama enflasyon tahmini üzerinden bir zam yapılması gerektiğini ifade eden Oyan, bu yapıldığı takdirde yüzde 33,9'luk zamla asgari ücretin 36 bin 630 liraya ulaştığına işaret ediyor.
Oğuz Oyan: Sefalet ücreti
Oyan, buna karşın asgari ücrete muhtemelen 23 bin psikolojik sınırını aşan yüzde 35-36'lık bir zam yapılacağını düşünüyor. Yüzde 41 zamla 24 bin dolayında bir rakamın da imkânsız olmadığını ekliyor.
Bunun bir "sefalet ücreti" olduğunu vurgulayan Oyan, "Buna karşı çok büyük bir tepki gösterilmesi gerekir. Ama sonradan değil, şimdi göstermek gerekir. Olay belli. Görünen köy kılavuz istemez" ifadelerini kullanıyor. Oyan'a göre mevcut enflasyonist koşullarda asgari ücret pazarlığının enflasyon farkının verilmesi üzerinden başlatılması gerekiyor. Bunun dışında yılda dört kez enflasyona göre ayarlama sağlanması önem taşıyor.
DİSK-AR'a göre Türkiye'de 11,5 milyon işçi (yüzde 66,1) asgari ücretin yüzde 20 fazlası ve altında ücret ile çalışıyor. 14,5 milyon işçi (yüzde 80,1) ise en fazla asgari ücretin yüzde 50 fazlası ücret alıyor.
Asgari ücretlinin de yer aldığı düşük gelir grubunun gıda enflasyonu ise yüzde 90'lara ulaşmış durumda.
Ücretleri baskılama politikası
DW Türkçe'ye konuşan çalışma ekonomisi uzmanı Dr. Özgür Müftüoğlu Türkiye'de asgari ücretin ortalama ücrete dönüştüğünü vurguluyor.
"Görüşmeler Türkiye'deki 9 milyona yakın çalışanın aslında önümüzdeki yıl nasıl yaşayacaklarını, ne alıp ne alamayacaklarını, sofralarına ne koyup ne koyamayacaklarını belirleyecek" diyen Müftüoğlu, öte yandan pek çok sektörde de ücretlerin büyük ölçüde asgari ücrete dayanarak belirlendiğine işaret ediyor.
Hükümetin ücretleri baskılayarak enflasyonu düşürmeyi hedeflediğini ancak bu politikanın son derece tartışmalı olduğunu dile getiren Müftüoğlu, "İşçiler çok mu talep ediyorlar? Mağazalara mı koşturuyorlar? Çok mu tüketim yapıyorlar? O yüzden mi enflasyon oluyor? Hayır. İşverenin emek maliyetini düşürmek burada esas" diyor.
Enflasyondaki artışın asıl sebebinin sermaye kârları olduğunu, ancak sermaye kârları sürekli yükselirken bu karların üzerine gidecek bir vergi düzenlemesi yapılmadığını ifade eden Müftüoğlu, kamuda da tasarruf yapılmazken fiyat artışlarının yükünün dolaylı vergilerle çalışanların üzerine yıkıldığını aktarıyor.
"Dolayısıyla hem asgari ücret tespit komisyonunun yapısına hem de iktidarın ekonomik programına baktığınız zaman buradan önümüzdeki yıl bu milyonlarca çalışan için iyi bir şey çıkmayacağı kesin" diyen Müftüoğlu, asgari ücrette yüzde 25-30 civarında bir artış olsa da satın alma gücünün erimeye devam edeceğini ve yeniden açlık sınırının altına gerileyeceğini söylüyor.
PELİN ÜLKER